Sayfa 6/9 İlkİlk ... 45678 ... SonSon
81 sonuçtan 51 ile 60 arası

Konu: Allah'ın varlığı ve Tevhid.

  1. #51
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.

    BİZDEN İSTENEN TEVHİD


    Bizden istenen Tevhid
    İlmi itikadi ve ilmi suluki tevhittir. Bir başka de ğişle biribirinden ayrılmayan iki tevhittir. Allah'ı tanı mada, varlığını kabulde, inançta tevhid, istekte, hedef te, iradede tevhid.
    Amel ve itikat yönünden yüce Allah'ın birliğini kabul etmeyen hiç kimsenin, imanı kabul edilmez. Ka bul edilen iman: kişinin Allah'ın zatında, sıfatlarında ve fiillerinde tek olduğuna, eşi ve benzeri olmadığına ba bası ve çocuğu bulunmadığına imandır.
    ilmi ve suliki tevhid, kulluk ve itaati yalnızca Al lah'a, zilleti ise kendine has kılmaktır. Bununla da kal mayıp sadece ona tevekkül etmek, yalnızca ondan korkmak ve ondan ummaktır.
    Birinci anlamdaki tevhid ihlas süresinin tama mında, Ali imran, Taha, Elif lam mim secde, hadid su relerinin evvelinde, Haşr suresinin sonunda... açıkça belirtilmiştir.
    ikinci anlamdaki Tevhid ise Kafirun ve Enam su relerinde, Araf, Yunus, Zumer surelerinin baş ve son ta raflarında, hatta Kur'an'ın büyük bir kısmında zikredil miştir. Büyük Alim İbni Kayyum'a göre "Her sure bu iki tevhidi içermektedir."
    Eski ve yeni pek çok Musannif birinci tevhide TEVHİDİ RUBUBIYET ikinci tevhide TEVHİDİ ULU-HIYET demişlerdir.


    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #52
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.

    TEVHİD ALLAH'A İMANIN ÖZÜDÜR


    Kıymetli kardeşim; Allah'a imanın bütün islam inançlarının özü olduğunu anladı isen, şimdi burda sa na gereken Tevhidin Allah inancının özü olduğunu bil mektir. Zira tevhidten soyutlanmış bir iman, küfürdür, şirktir, büyük bir zulüm ve apaçık bir sapıklıktır.
    Bunun içindir ki Ey Müslüman! Allah'ın emretti ği, dinini onun esasları üzerine kurduğu, kitabım ve re sulünü o doğrultuda gönderdiği TEVHİDİN hakikatini
    69
    bilmen gerekir. Zira dünya ve ahiret saadeti, tevhidin taklitten tahkike geçmesine ve Allah'ı her türlü şirkten beri kılmakla mümkündür. Birçok grup kendilerinin gerçek tevhid ehli dışındakilerinin ise batılda oldukla rını iddia ederler.
    Herkes Leylayı elde ettiğini sanıyor.
    Ancak, Leyla ne onu, ne de berikini kabul etmi yor.
    Aristo'nun felsefesini savunanlar ve kendilerini "Müslüman filozoflar" diye adlandıranlar, gerçek tev hid ehlinin kendileri olduğunu savunurlar. Bunlar Alla h'ı (cc), sıfat ve mahiyetten soyutlanmış mutlak bir varlık olarak kabul ederler. Bunlara göre Allah, herhan gi bir sıfatla sıfatlanamayacağı gibi, ona mahsus bir sı fat ta yoktur. Bilakis onun sıfatları, ya selbi veya izafi dir. Öyle ki işi semavi dinleri gönderen, alemi yaratan, onu yöneten, içindekileri bilen... bir rab anlayışını inkâra kadar götürürler. Bununla da kalmayıp, felekle rin ebedi olduğunu, öldükten sonra dirilmeyi, peygam berliğin çalışarak elde edileceğini ve bir meslek oldu ğunu, Allah'ın bazı olayları bilmediğini, görülen alem deki varlıkları değiştiremeyeceğini, felekleri bölemeye-ceğini, helalin haramın, emrin, nehyin, cennetin, ce hennemin olmadığını iddia ederler, işte bütün bunlar filozofların tevhididir!!
    Sana "Vahdeti Vücut" daveti ulaştı mı? Onlara göre de gerçek tevhid ehli kendileridir. Kendilerinin dı şındakiler haddi aşanlardır! Bunların tevhid anlayışını biliyor musun?
    Vahdeti vücudu savununlara göre, Hak teala mahlukatın aynıdır. Mevcudatın vücudu, hakikati ve mahiyetidir. O herşeyin işaretidir Her şeyde, onun mevcudatın aynı olduğuna dair işaret vardır. Taaddüt
    70
    yanlış anlayıştan kaynaklanmaktadır. Yoksa gerçekde taaddüd yoktur. Herşey tektir. Onlara göre, Koca ile hanımı, kurbanı kesenle, kesilen, yiyenle, yenilen aynı şeylerdir. Bu durum onlara göre bir sırdır.
    Bu tevhid anlayışına göre; Firavun, Nemrud ve benzerlerinin Kamil mümin, arifi billah oldukları so nucu ortaya çıkar. Yine bu anlayışa göre, putlara ibadet edenler, gerçekte Allah'ın ta kendisine ibadet etmekte dirler. Dolayısı ile onlar da doğru yoldadırlar... Bu anla yışın bir başka neticesi ise helal ile haramın, anne, kız-kardeş ile yabancının, su ile içkinin, evlilik ile zinanın hiç bir farkı yoktur. Hepsi tekbir varlıktır. Yine bu anla yışa göre, peygamberler insanların yollarını daraltmış onları hedeften uzaklaştırmışlardır. Halbuki hakikat peygamberlerin getirdiklerinden farklıdır!
    Anlatmadan geçeceğimiz diğer bir anlayışta Mu tezilenin tevhid anlayışıdır. Bu fikri savunanlar kendi lerini "Tevhid ve Adi ehli" olarak isimlendirmişlerdir.
    Tevhidi "usulü Hamse" (beş esas)den biri olarak değerlendiren Mutezile'nin tevhid anlayışında şu hu suslar dikkati çekmektedir.
    Bunlardan en önemlisi kaderi inkâr etmeleridir. Yine Mutezileye göre Allah'ın iradesi ve kudreti kâinat taki herşeyi kapsama :. Sonradan gelenler bu görüşlere Cehmiye'nin tevhid a alayişini ekleyince onlara göre gerçek tevhid ortaya çıktı . sonuç! Kaderin Allah'ın gü zel isimlerinin ve yüce sıfatlarının inkârı.
    Bu şaşı tevhid anlayışının tam karşıtı ise Cebri-ye'nin tevhid anlayışıdır. Bunlara göre bir işi yaratanda, yapan da Allah'tır. İnsanların hiçbir güçleri ve ihtiyarı (isteyerek) yaptıkları hiçbir iş yoktur. Yaptıkları işleri gerçekte kendileri yapmadıkları gibi, yaptıklarının hiç bir değeri de yoktur. Bilakis onlar, rüzgarın önündeki
    71
    ağaç yaprağı gibidirler. Onlara göre; Allah(cc) bir işi yaparken gaye ve hikmet gözetmez. Halbuki basiret sa hibi olan hiç bir kimse bu kadar cahil olamaz. Bu anla yış müslüman halkı saptıran yanlış bir tevhid anlayışı dır. Ne yazık ki bu fikirleri savunanlar dindar, salih hatta önderlik iddiasında olan kişilerdir.
    Bu şekilde inananlar Allah'tan başkasına dua eder, ondan başkasından korkar ondan başkasından umarlar. Korktukları bu kişilerin veli, aktab, evsad, eb-dul olduklarını iddia ederler.
    Veli olduklarını iddia ettikleri bu kişilerin kabir lerini tavaf eder. Allah'tan daha çok onlardan ister onla ra sığınırlar. Topladıklarını onlara taşır, işlerinin görül mesini, sıkıntılarının giderilmesini onlardan isterler. Bütün bunları onları "Allah ile kendileri arasında vası ta" olarak gördükleri için yaparlar.
    Bir diğer tevhid anlayışı da, Hıristiyanların tev hid anlayışıdır. Onlara göre mensub oldukları din, Tev hid dinidir. "Allah üçün üçüncüsüdür" demelerine rağ men tevhid çizgisinden sapmadıklarını sanırlar. Onla rın inancına göre Baba, oğul, ruhul kudüs bir aile veya bir şirkettir. Tanrı olan bir baba, Tanrı olan çocuk, üçüncüsü ise Rahul Kudüs'tür.
    Onlara; "Bu iddialarla birlikte kendinizi nasıl muvahhid sayıyorsunuz? dendiği zaman "Üç bir, bir ise üçtür!" derler. Bunların inancı ne akıl ne de mantıkla anlaşılamaz. Bütün bu anlatılanlar, Islamın gerçek tev hid anyayışım anlatmanın, en önemli vecibelerden biri olduğunu gösterir. Gerçek Tevhid anlayışı açıklanmalı ki, hak ile batıl ortaya çıksın.
    72
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #53
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.

    NAKLİ DELİLLER


    Fıtri ve Akli delillerle birlikte, eşi ve benzeri ol mayan, yalnızca kendisine ibadet edilen, birtek ilaha davet eden pekçok delil vardır. Allah'ın kitaplarından ve elçilerinden nakledilen bu deliller, asırlar boyunca nesilden nesile bütün dünyaya yayılmıştır.
    Semanın yeryüzüne yol göstericiliğini temsil eden ve her yönden korunmuş olan elimizdeki bu Kur'an, bizim için ilahi bir vesikadır. O bize,, tevhid
    68
    inancı ile gönderilen peygamberlerin haberlerini aktar maktadır. Bu anlatılanlar, Kur'an'ın müşriklerin Al lah'tan başka ilahlara tapınırken akli ve nakli deliller den yoksun olduklarını belirtmesinin haklılığını göste ren delillerdir.
    Bu gerçeği anlamak, için müşriklerin iddialarını çürüterek, onları azarlayan Enbiya suresinin şu ayetle rine kulak verelim.
    "Yoksa (o müşrikler), yerden birtakım tanrılar edindiler de, (ölüleri) onlar mı diriltecek. Eğer yeryü zünde Allah'tan başka ilah olsaydı, her ikisi de kesin likle bozulup gitmişti." (Enbiya Suresi, 21-22)
    "Yoksa, ondan başka birtakım ilahlar mı edini yorlar. De ki: Hadi delillerinizi getirin. İşte benimle be raber olanların ve benden öncekilerin kitabı. Hayır! onlar hakkı bilmezler ve bu yüzden de yüz çevirirler." (Enbiya Suresi, 24)
    Ahkaf suresinde ise müşriklere meydan okuna rak şöyle buyrulmaktadır:
    "Eğer doğru söyleyenlerden iseniz, size indiril miş bir kitap, yahut bir bilgi kalıntısı getirin." (Ahkaf Suresi, 4)


    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  4. #54
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.

    AKLİ DELİL


    Aynen Fıtrat gibi akıl da, şu kâinatı yaratan tek bir zatın varlığını kabul eder. Nasıl kabul etmesin ki, şu kâinat bu kadar geniş olmasına rağmen içinde bulu nan küçük, büyük, canlı cansız, konuşan susan, akıllı akılsız, yüksek alçak ne varsa hepsi bir tek kanuna bağ lıdır. Bu kanun, zerreden kürreye kadar herşey için ge çerlidir. Öyle ki kâinatta bulunan bir zerre ile güneşe baktığımızda her ikisinin de oluşumlarının aynı oldu ğunu görürüz.
    Genel kanunlardan biri olan Zevciyet kanunu (Varlıkların çift olması) bunun en açık göstergesidir. Geçmiş dönemlerde, yalnızca insan ve hayvanlarda er keklik dişiliğin varolduğu sanılırdı. Daha sonra ilim, bütün bitkilerde, hatta bütün maddelerde erkeklik dişi lik olduğunu ortaya koydu. Elektrik ve benzeri şeyler de, eksi artı kutbunun varlığını keşfetti. Daha ileri gi derek, maddeleri oluşturan atomların elektron ve nöt ronlardan oluştuğunu ispatladı. Bütün bu ilmi keşifler, ta bundan 14 asır önce gönderilen Kuranı tasdik et mektedir. Zira o, belirtilen bu gerçeği, bir örnekle 14 asır öncesinden bize bildirmiştir.
    "Yerin bitirdiklerinden, insan oğlunun varlığın dan ve henüz mahiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ı teşbih ve tasdik ederim." (Yasin Suresi, 36)
    "Her şeyi çift çift yarattık ki, düşünüp öğüt alsın lar." (Zariyat Suresi, 49)
    66
    Bahsedilen bu kanun, kâinattaki bütün varlıkları içine almaktadır.
    Kâinattaki vahdetin diğer bir delili de, varlıklar ve onları oluşturan cüzleri arasında görülen ahenktir. Bu cüzler arasında öyle bir düzen vardır ki, örneğin de vamlı hareket halinde olmasına karşın varlıklardan hiç biri diğerine çarpmaz, kendi seyir çizgisinden çıkararak bir başka varlığın faaliyet alanına girmez. Bilakis diğer varlıkları kendi imkanlarından faydalandırır. Varsa kendi ihtiyacını da onlardan karşılar. Bu karşılıklı alış verişi, hayvanlar ve bitkiler aleminde her an görmemiz mümkündür. Hayatları için gerekli olan bu ittifakı, hayvanlar ve bitkiler kendi aralarında bir anlaşma ya parak mı sağladı? Yoksa, onların düzenlerini planlayıp programlayan yüce bir zat mı var?
    Güneş ile yeryüzü, yeryüzü ile ay, ay ile güneş ve yıldız galaksilerinin arasındaki düzeni kuran kimdir? Onları çarpışmadan biribirini tamamlayacak şekilde yerleştiren kimdir?
    "Güneş ve ay bir hesaba göre hareket ederler. Bit kiler ve ağaçlar O'nun emrine boyun eğerler. Göğü Al lah yükseltti ve mizanı O koydu." (Rahman Suresi, 5-6-7)
    "Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Bunlardan her biri belli bir yörüngede yüz meye devam ederler." (Yasin Suresi, 40)
    Bütün varlıklarda beden ve kalp gözü ile görülen bu birlik, varlıkları yaratanın birliğini gösterdiği gibi, zaruri olarak varlığını da gösterir.
    Eğer şu kâinatı birden fazla ilah yaratmış olsaydı, düzen bozulur, ölçüler altüst olurdu. Her parçada onu yaratan ilahın belirtilerini görürdük. O zaman, yaratılış kanunları farklı olur, birbiri ile çelişirdi. İlahların istek-
    67
    leri çeliştiğinde ise kâinatın fesada uğraması, kaos kaçı nılmaz olurdu.
    Bu delile işaret eden Kur'an-ı Kerim insanlara şöyle seslenir:
    "Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka ilah olsaydı, her ikisi de bozulup gitmişti. Demek ki Arşın rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan uzaktır." (Enbiya Suresi, 22)
    Kur'an-ı Kerim'in diğer bir süresinde ise şöyle buyrulur:
    "Allah evlat edinmemiştir. Onunla beraber hiçbir ilah yoktur. Aksi taktirde, her ilah kendi yarattığını sevkü idare eder ve birgün onlardan biri diğerine gale be çalardı. Allah onların yakıştırdıklarından münezzeh tir." (Mü'minun Suresi, 91)
    Allah'ın (cc) birliğinin en büyük delili ise fesada uğramamış akılların, bu hususta ittifak etmesidir. Akıl devamlı olarak çokluğun arkasında vahdeti arar. Pek-çok sebepten tekbir sebebe ulaşmaya çalışır. Onun ulaşmaya çalıştığı bu sebep sebeplerin sebebidir. Bun dan dolayıdır ki bazı feylesoflar, kâinatın yaratıcısına "ilk sebep" derler.


    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  5. #55
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.

    VAHDANİYETİN FITRİ DELİLİ


    Gerek fıtri, gerek akli, gerekse semi (işitmeye da yalı) bütün deliller Allah (cc) birliğini gösterir. İnsan bütün telkin ve etkilerden soyutlanıp, fıtratı ile başbaşa kaldığında, kendisini insanlığın ve kâinatın ötesinde, sıkıntılı ve mutlu anlarında dua ettiği bir zata yönelmiş bulur. Özellikle çaresiz kaldığı, üzüntülü olduğu ve in sanların yardım eli uzanmadığı zamanlarda, bütün sa mimiyeti ile rabbine yönelir. O anda-cehaleti, nefsi ar zular ve yanlış inançları sonucu tapındığı- bütün in sanları, hayvanları, canlı ve cansız bütün varlıkları dev reden çıkarıp doğrudan yüce varlığa yönelir.
    Bu gerçeğe işaret eden yüce Allah şöyle buyurur:
    "Sizi gemilerde bulunduğunuz ve onlar, içindeki leri güzel bir rüzgarla götürdüğü, bununla neşelendik leri zaman, o gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder. Ve onlar, çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da, dini yalnız Allah'a halis kı larak, "Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan, mutla ka şükredenlerden olacağız" diye Allah'a yalvarırlar." (Yunus Suresi, 22)
    Bu ayet, Allah'ın varlığının delili olduğu gibi vahdaniyetinin de delilidir. Hiçbir kişi bütün tesirler den sıyrılıp, fıtratına döndüğünde, ne mutlu, ne de sı kıntılı anında, putlara, heykellere yönelmez. Bilakis,
    65
    herşeyin rabbi olan bir tek Allah'a yönelir. Tıpkı Yüce Allah'ın bu müşrikleri tanıtırken buyurduğu gibi dini yalnız Allah'a has kılarak dua ederler."
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  6. #56
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.

    ALLAH İNANCI İNANÇ ESASLARININ TEMELİDİR


    Kendisine ibadet ve itaat edilmeye layık yegane güç ve irade sahibi olan yüce Allah'a iman, bütün dinlerin ru hu olduğu gibi islamın da ruhudur. Kitabullahın ve sünnetinde belirttiği gibi bu inanç bütün islam inancı nın temelidir.
    Kur'an-ı Kerim; imanın temel esaslarından ve onunla ilgili hususlardan bahsederken, Allah'a imanı herşeyin esası kabul eder.
    "Resuller ve müminler, Rabbi tarafından kendisi ne indirilene iman ettiler. Onlardan her biri Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler." (Bakara Suresi, 285)
    "Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, ki taplara, peygamberlere inananların iyiliğidir." (Bakara Suresi, 177)
    "Ey iman edenler! Allah'a, peygamberine, peygamberine indirdiği Kitaba ve daha önce indirdiği kita ba iman ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manası ile sapmıştır." (Nisa Suresi, 136)
    Allah Resulü (sav) ise meşhur Cibril hadisinde, bu husustaki soruya cevap olarak şöyle buyurmuştur.
    61
    "İman: Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygam berlerine, kıyamet gününe, hayrı ve şerri ile kadere inanmaya denir."
    Allah'a iman asıldır. Diğer inanç esasları ona ta bidir. O halde kişi ilk önce yüce Allah'a (cc) inanır. Da ha sonra meleklerine, peygamberlerine, ahiret gününe kader ve kazaya inanır. Bütün bunlara iman Allah'a inanmanın bir gereğidir. Allah'a iman bunların temeli dir. Peygamberi gönderene inanmadan peygambere iman, hesap görene inanmadan hesap gününe iman el bette düşünülmez.
    Allah'a (cc) iman onun varlığına imanı, onun varlığına iman ise onun rabliğine ve yüceliğine imanı gerektirir.
    Yine bu inanç kendisine layık olan sıfatlarla sıfat lanıp her türlü eksiklikten uzak olduğunu ortaya ko yan güzel isimlerine ve ulvi sıfatlarına inanmayı gerek tirir.
    Geçen derslerimizden ortaya çıkan sonuç şudur.
    Allah'ın varlığı, kendisinde hiçbir şüphe bulun mayan bir gerçektir. Bilakis, Fıtratı selimenin şahit ol duğu en açık hakikattir. Akıllı kişiler bu hakikati he men kabul ederler, ilimde derinlik sahipleri ise, nefis lerinde ve dış alemde gördükleri harikalar ve ve Akılla ra durgunluk veren düzenden dolayı bunu ilmen des teklerler.
    Bu büyük hakikate elbette, bazı kişilerin inkârı yüzünden gölge düşmez. Zira bu kişilerden bir kısmı, Allah inancına ait bilgilerden yoksundur. Diğer bir kıs mının ise fıtratları bozulmuştur. Bazıları da, akli ve ilmi inatları yüzünden Allah'ı inkâr ederler.
    Gerçek şu ki, islami söylev, Allah (cc)'ın varlığı hususunda yoğunlaşmaz. Çünkü onun varlığı fıtraten
    62
    bilinir. Bilakis islami söylev, insanların saptığı diğer inançlarda yoğunlaşır. Bahsedilen inanç esaslarının en önemlisi, islam akaidinin özü olan TEVHİD INANCı'dır. Islamın gelmesinin yegane sebebi de varlığı fev kinde olan bir tek ilaha imandan başkası değildir. Yara tılan her şey onundur. Dönüş onadır. Herşeyin rabbi o olduğu gibi herşeyi programlayan da odur. ibadete, inkâr edilmemeye, şükre, nankörlük edilmemeye, ita ate, isyan edilmemeye yalnızca o layıktır.
    "O, size anlatılan Rabbiniz, Allah'tır. Ondan baş ka ilah yoktur. O herşeyin yaratıcısıdır. Öyle ise ona kulluk edin. Herşeyin vekili odur. Gözler onu idrak edemez. Halbuki o gözleri idrak eder. O herşeyi bilen, herşeyden haberdar olandır." (Enam Suresi, 102-103)
    Islamın geldiği zaman, dünyada şirkin ayak bas madığı yer kalmamıştı. Arap yarımadasında, İbrahim (as)'ın dinine göre ibadet eden birkaç kişi ile, Kitap eh lini putperestlikle ifsad eden tahrifatın tesirinden kur tulmuş, sayılı birkaç dindardan başka kimse kalmamış tı.
    insanlığın o günkü durumunu öğrenmek için, cahili Arapların boğazlarına kadar putçuluğa gömüldü ğünü bilmek yeterlidir. Öyle ki, yıllarca putlardan ko runarak yalnızca Allah'a ibadet edilen kabede ve etra fında, o gün 360 put vardı. Hatta işi o kadar ileri götür düler ki, artık Mekke'deki her evde kendisine ibadet edilen bir put vardı.
    İmam Buhari'nin Ebu Reca el-Utaridi'den naklet tiğine göre putçuluk onları çok garip durumlara düşür müştü. Şöyle ki:
    "Biz taşlara tapardık. Taptığımız taştan daha gü zelini bulduğumuzda, onu atar, diğerini alırdık. Taş bu lamadığımızda ise, bir avuç toprak alır, bir koyunun
    63
    yanına gider, koyunun sütünü bu toprak üzerine dö ker, sonra onu da tavaf ederdik."
    Bundan daha garip adetleri de vardı. Sefere çık tıklarında, kendilerine hamurdan ilah yapar, yaptıkları bu ilahı yanlarında götürürlerdi. Azıkları bitip de açlık sıkıştırdığında, ilahlarını yemekten başka çare bula mazlardı.
    "Sinek onlardan bir şey kapsa onu da geri ala mazlar. İsteyen de aciz, kendisinden istenen de." (Hacc Suresi, 73)
    Dünyan diğer bir beldesi olan Hindistan'da ise 6. yy.da 330 milyon ilah vardı.
    Hatta semavi dinlerin mensupları dahi putçuluğa dalarak, dinlerinin saflığını kaybedip, onu kirlettiler.
    "Yahudiler "Uzeyir Allah'ın (cc) oğludur." Hıris tiyanlar ise "Mesih Allah'ın oğludur." dediler." (Tevbe Suresi, 30)
    Mesih Hıristiyanlara göre gerçek bir ilahtı?!
    Hristiyanların bu durumu, pekçok millet arasın da yaygın olan şirkin değişik bir rengi idi. Onlar, Al lah'tan hariç veya Allahla birlikte kendisine ibadet edi len Allah'ın erkek veya kızçocukları olduğunu kabul ederlerdi. Tıpkı eski Hintliler ve "melekler Allah'ın kız larıdır" diye iddia eden Araplar gibi. Nitekim, onlar hakkında Allahu Teala şöyle buyurmuştur:
    "Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona, "Benden başka ilah yoktur; şu halde bana kulluk edin." diye vahyetmiş olmayalım. "Rahman (olan Allah, Me lekleri) evlat edindi" dediler. Haşa! O, bundan münez zehtir. Bilakis (melekler), ikrama mazhar olmuş kullar dır. Ondan (emir) almadan konuşmazlar; yalnızca onun emri ile hareket ederler." (Enbiya Suresi, 25-26-27)
    Bütün bunlardan dolayı, islam var gücü ile ilmi ve ameli olarak, Allah'ın birliğine davete yönelmiştir.
    Bununla da kalmayıp, şirkin bütün çeşitleri ile mücadele etmiştir.
    "Sizin ilahınız tekbir ilahtır. Ondan başka ilah yoktur. O rahman ve rahimdir." (Bakara Suresi, 163)


    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  7. #57
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.

    4. GURUR


    Dördüncü perde, perdelerin en kalını olan gurur ve inat perdesidir. Şüphesiz yaratılış, fıtrat, vahiy, tarih delilleri ve bunların dışındaki pekçok delilin adeta haykırması hakikati duymamak için kulaklarını tıkayan gururlu insanlara ulaşamaz. Bunlar yalnızca kulaklarını tıkamakla kalmayıp, hakikat nurlarını görmemek için gözlerini, hidayet ışınlarını algılamamak için Kalpleri ni, sıkı sıkıya kaparlar. Bunlar anlamak için değil karış tırmak için, ikna olmak için değil galib gelmek için mücadele ederler. Bu insanlar tıpkı Allah'ın vasfettiği gibidirler:
    "Bazı insanlar bilgisiz olarak Allah (cc) hakkında mücadele ederler. Onların yanında ne bir hidayet kay nağı ne de aydınlatıcı bir kitap vardır. Onlar, Allah yo lundan saptırmak için (gururlarından) eğilip bükülerek Allah hakkında kavga eder dururlar.
    Mutaassıb ve inatçı kişilere bin tane delil dahi gösterilse yine de ikna olmazlar. Delili bizzat gözleri ile görseler, elleri ile tutsalar duyuları ile idrak etseler bile yine de gerçeği kabul etmezler. Nitekim Mekkeli müş rikler, Allah Resulünden Peygamberliğini isbat için kendilerine gökten bir mektup getirmesini veya birlikte göğe melekut alemine çıkmayı teklif etmişlerdir. Ancak Kuran onların inatlarından, ve şımarıklıklarından kay naklanan bu isteklerini reddetmiştir.
    57
    "Sana bir kitap göndersek onlarda bunu elleri ile tutsalar dahi yine de "Bu apaçık bir sihirdir" derler." (Enam Suresi, 7)
    "Onlara gökten bir kapı açsak onlar da buradan yukarı çıksalar dahi yine de "Gözlerimiz döndürüldü. Belki de biz büyülenenlerdeniz" diyeceklerdir." (El-Hicr Suresi, 14-15)
    Ayette de açıkça belirtildiği üzere inatçı kişiler, inkâr ettikleri şeyleri elleri ile de tutsalar gözleri ile de görseler yine de inkâr etmek için bir neden bulurlar. Yüce rabbimiz onlar hakkında ne güzel buyurmaktadır:
    "De ki "Göklerde ve yerde neler var bakın" Fa kat, bu kadar çok olan ayetler, inzarlar, iman etmeye cek olan topluluğa fayda vermez." (Yunus Suresi, 101)
    Yüce rabbimiz kişinin nefsinde ve afakta bulu nan delilleri yalnızca akıl ve kalb sahiplerine sunmuş tur:
    "Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündü zün değişmesinde akıl sahipleri için deliller vardır." (Ali İmran Suresi, 190) Diğer ayetlerde ise "Onda dü şünen, işiten, dinleyen kişiler için deliller vardır" buyrulmaktadır.
    Yüce Allah'ın bu şekilde hitap etmesi inatçıların düşünmeyeceklerini, dinlemeyeceklerini, akıl erdirme ye çalışmayacaklarını bildiği içindir.
    "Şüphesiz bunda aklı olan, Kalbi bulunan, dinle yen kişiler için ibretler vardır." (Kaf Suresi, 37)
    Aklı donuklaşan kalbi taşlaşan inkârında direnen kişilere bin delil dahi sunulsa yine de ikna olmazlar. Halbuki ikna olmaya müsait olan kişiyi yerde ve gök lerde ne varsa herşey ikna eder. Yine de hidayet Al lah'tandır. O dilediğine hidayet eder.
    58
    Hayret Allah'a nasıl isyan edilebilir.
    inkarcı O'nu nasıl inkâr edebilir.
    Her hareketin sahibi O'dur.
    Her sükunetin sahibi O'dur.
    Herşeyde O'nun varlığını gösteren delil varken
    Kişi O'nu nasıl inkâr edebilir.
    59
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  8. #58
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.

    3. TAKLİD


    Üçüncü perde ise, insan şahsiyetini yok eden ve onu başkasının aklı ile düşünür hale getiren, taklit has talığıdır. Bu tür insanlar hangi toplumda yaşarlarsa ya şasınlar, nefislerinin yularını toplumun eline vererek zillet içinde köle gibi yaşarlar. Toplum neye inanıyorsa, bunlar da ona inanır. Toplum neyi inkâr ediyorsa, bun lar da onu inkâr ederler. Bazı insanlar da babalarının, atalarının yolunu takib ederler. Bazıları ise liderlerini öğretmenlerini, taklit ederler. Bunların herbiri taklid perdesinin çeşitli yelpazeleridir. Bu perdeler çoğu kez Allah'a iman ile insan arasına girerek onun Allah'a inanmasını engellerler. Bunun içindir ki Kur'an taklit çilerin durumunu tasvir ederek şöyle buyurur:
    "Onlara, Allah'ın indirdiğine iman edin dendi ğinde; "Biz atalarımızdan gördüğümüze tabi oluruz" derler. Ataları akıl erdirememiş, sapıtmış olsalarda mı (onlara uyacaklar) kâfirlerin misali, köpeklerin ürmeleri gibidir, konuşmalarından ancak bir ses, bir gürültü duyulur. Onlar kör, sağır ve dilsizdirler. Onlar akıl er diremezler" (Bakara Suresi, 170-171)
    Allah (c.c.) mukallidlerle liderlerinin ilişkilerini bize şöyle tasvir etmektedir:
    56
    "O zaman liderler kendilerine uyanlardan hızla uzaklaşacaklardır. (Hepsi) o azabı görmüşlerdir. Arala rındaki iplerde parçalanıp kopmuştur. Tabi olanlar "Keşke geriye dönebilseydik de onlar bizden uzaklaştı ğı gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık" derler" (Bakara Suresi, 165-166)


    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  9. #59
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.

    2. GAFLET


    Allah'ın (cc) varlığını kabul etmeye engel olan ikinci perde ise gaflet perdesidir. Bu gaflet perdesi bazı insanların düşüncelerini yamuklaştırmış, kalplerini yozlaştırmış, anlayışlarını yok etmiştir. Artık bu tür in sanların bütün işi hayvanlar gibi yalnızca midelerini doldurmak, şehevi arzularını tatmin etmek olmuştur. Bunlar cehennem odunlarının kendileridir. Yüce Allah (cc) böyleleri hakkında şöyle buyurur.
    "Şüphesiz cehennemi insan ve cinlerle doldura cağız. Onların kalpleri vardır. Fakat anlamazlar. Gözle ri vardır görmezler, kulakları vardır duymazlar. Onlar
    55
    hayvanlar gibidir. Bilakis onlardan daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir. (Araf Suresi, 179)
    Elbette hayvandan daha aşağıdırlar. Çünkü onla ra akıl ve idrak gibi büyük nimetler verilmemiştir. Gö revleri doğrultusunda yaratılan hayvanlarsa bu görevle rinin dışına çıkmazlar. Halbuki yaratılış gayesini unu tan yeryüzünün halifesi olduğundan gafil olan insan bayağılaşmakta, hayvandan da aşağı olmaktadır.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  10. #60
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Allah'ın varlığı ve Tevhid.

    1. HİSSİYATI AŞAMAMAK


    İlk perde madde ve çocukların bulunduğu beş duyu dairesini aşıp diğer şeyleri tanıyamamaktır.
    Bu insanlar akıl ve düşünce yönünden çocuklara benzerler. Çünkü bunlar şöyle derler: "Eğer müminle rin dediği gibi Allah (cc) var olsaydı bizim onu gözleri mizle görüp, duyularımızla hissetmemiz gerekirdi. Ni tekim diğer varlıkların var olduklarını duyularımızla kavrayabiliyoruz. O halde, görmediğimiz bir ilaha nasıl inanırız.
    Bu iddiaya cevap olarak deriz ki varlıkların, yal nız beş duyu ile kavranabilmesi doğru değildir. Görül meyen, hissedilmeyen nice varlık vardır. Tıpkı insanın öğrenme yolu beş duyu ile sınırlanamayacağı gibi, var lıkların bilinmesi de beş duyu ile sınırlanamaz. Zira in san görme ve his yolu ile birşeyler öğrenebildiği gibi akıl, fıtrat, düşünce, basiret ve ilham gibi hislerin dışın daki daha pek çok vasıta ile de ilim elde edilebilir.
    Astronomi alimleri dünyadan milyonlarca ışık yı lı uzak olan yıldızların varlığını tesbit etmişlerdir. Yal nızca tesbitle de kalmayıp onların büyüklüklerini ve nasıl hareket ettiklerini de öğrenmişlerdir. Bu alimlerin yıldızların varlığını onları görmeden, onlara dokunma dan yalnızca rakamlara dayanarak matematiksel man tıkla kabul etmeleri doğru mudur. Doğruysa neye daya narak kabul etmektedirler. Bu sorunun cevabı gayet açıktır: Astronomi alimleri bahsedilen yıldızların varlı ğını basit ama doğru bir mantığa dayanarak kabul et mektedirler. Bu mantık, "Her eserin bir müessiri (ya pımcısı) vardır" mantığıdır. Onlar, çok uzakta bulunan-yıldızları yalnızca eserleri ile tanımışlardır. Tabiat alim leri de aynı yolu takip etmiyorlar mı? Örneğin onlarda atomu kabul ederken kütle ve güç kanununa dayana-
    54
    rak kabul ederler. Elektronik aletlerinin bu kadar çok gelişmesine rağmen bilim adamları bu güne kadar hala atomu net olarak görebilmiş değillerdir. Onların gördü ğü, yalnızca karartıdan ibarettir. İnkarcıların mantığını anlamak gerçekten mümkün değildir. Onlar, Allah'ın dışında her hangi bir varlık söz konusu olduğunda, eserden hareketle müessirin varlığını kabul ederler. An cak Allah'ın varlığının kabulü söz konusu olunca bah sedilen mantık kurallarını hiç düşünmeden reddeder ler.
    Araştırmacı Doktor Dinevi konu ile ilgili şu mutalada bulunuyor:
    "Zeki ve iyi niyetli pekçok insan, idrak edileme yeceğinden dolayı Allah'ın (cc) varlığına inanılmayaca ğını sanarlar. Halbuki ilim aşkı ile dolup taşan insanın, Allah'ı tıpkı elektiriği algıladığı gibi algılaması gerekir. Bunun dışındaki düşünceler yanlıştır. Elle tutamadığı mız, gözle göremediğimiz halde eserinden dolayı elekt riğin varlığını nasıl kabul ediyorsak, Allah (cc)ın varlı ğını da öylece kabul etmemiz gerekir.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Sayfa 6/9 İlkİlk ... 45678 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Allahın Varlığı
    By yagmurdamlasi in forum Kıssadan Hisse
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09.09.09, 23:13
  2. Allah'ın Varlığı
    By ÜMİT09 in forum Dini Hikâyeler
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 05.08.09, 10:17
  3. Ruh: Varlığı, mahiyeti ve husûsî delilleri
    By BaRLa in forum İslami sorular
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 24.06.09, 08:25
  4. Hayvan topluluklarının varlığı
    By Konyevi Nisa in forum Kur'an Mucizeleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.10.08, 07:53
  5. Eşlerin mal varlığı
    By SiLa in forum Alış veriş bilgileri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.08.08, 16:27

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •