"Gel zaman, gel de gideyim."

Huzursuz olduğunu söyleyen bir insan bir gün "hayatımın ne kadarının bana ait olduğunu" sormuştu. O zaman bu soruyu nasıl ve neden cevapladığımı hatırlamıyorum ancak bugün bu sorunun ben de bir cevabının olmadığını görüyorum. Bu soru(n)yu düşündükçe ön yargılarımla son yargılarımın ne kadar asimetrik bir düzlemde olduğu açık. Hayatı dört boyutta düşünmek, veya üç beş boyutta düşünmek, sadece görmek istediklerimin zihnimdeki tasarımından başka bir şey değil. Değilmiş. Şimdiye kadar yaşadıklarımın, gördüklerimin, düşündüklerimin veya hissettiklerimin bir yanılsama olduğu bende uyanan bir gerçek. Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm acımasız hayatın pususuna düşmüş durumdayım. Gerçek bir anda düğümlendi boğazıma. Kaçış çabamın boşuna olduğunu biliyorum.

*

Hayatın dört boyutta gerçekleştiğini düşünüyordum. Birinci boyut; doğum, ikinci boyut; dünya hayatı, üçüncü boyut; düşün dünyası, dördüncü boyut ise güzellik uykusu yani ölümdü. Şimdi düşündüğüm iki boyut kaldı. Doğum-Ölüm. Aradaki "-" her şeyi muğlak bırakan, yanılsamalarla dolu olan, ve bizi en çok aldatan bir şey. Bir şey. Anlamsız görünebilir ama anlamı, anlamsız geldiğinde ortaya çıkan bir şey. Şairin "zalim şüphe"si bende çok farklı mı ortaya çıkıyordu yoksa?

**

Yaşadıklarımın birer yanılsama olmadığını, düşündüklerimin hayal olmadığını, gördüklerimin gerçek olduğunu ve bunların hepsinin birer zihinsel tasarımdan ibaret olmadığını birileri lütfen anlatsın. Ya da birileri beklenti noktasında ışık tutsun. Hala bir şeylerin olduğunu, olacağını. Birkaç zamandır hayat sendromu yaşıyorum. Var olmak dediğimiz o acımasız aitlik duygusu dört bir yanımdan beni ele geçirdi. Var oluş anksiyetesi...

***

Sıkı bir yağmur yağdı üzerime ve iliklerime kadar ıslandım. Şimdi her şeyi unutun. Söylediklerinizi, düşündüklerinizi, hissettiklerinizi ve yaşadıklarınızı. Unutun. Soruyu yani "hayatınızın ne kadarının size ait olduğunu" bir türlü cevaplayamayacaksınız. İçinizi kemirecek bir şeyler. Thomas Hobbes'un veciz sözü "İnsan insanın kurdudur" bir anda "İnsan kendisinin kurdudur"a dönüşecektir. Evet, unutun.

****

Şarkı bitti. Bitmek istediği gibi. Biter gibi bitti. Yani öyle işte. Bir daha başlamayacak. Ve artık cümle kurmayacağım. Ne var oluşuma dair. Ne de hayatın kutsallığına dair. Şarkı bitti. Bitmesi gereken yerde: Sözlerim gerçektir, yüreğim kardeştir.