EL-MUHYÎ (C.C.)

“Can bağışlayan, sağlık ve afiyet veren, hayatı halk eden.”

O Allah, öyle bir yaratıcıdır ki, cansız maddelere can verir, hayat bahşeder.

Kuru dallar üstünde kırmızı güller biter.

Bir damla erlik suyundan fidan boylu bir insan mey­dana getirir.

Her dakika dünyamıza binlerce insan gelir, binlerce varlık hayat bulur.

Bir bahçede binlerce çeşit çiçekler, çemenler, otlar, zambaklar topraktan başını kaldırır, ayağa kalkar.

Allah'ın kudret ve rahmeti ardı ar­kası kesilmeden bütün mahlûka ulaşır.

Bütün bunlar Hâlık Teâlâ'nın kudret elinden çıkar.

O dilediğine can bahşeder, dilediğini öldürür.

Kimine Nuh ömrü, kimine Yusuf güzelliği, kimine Süleyman mülkü verir.

Tutup bir garibin başına sultanlık tacı koyarsa, buna da kimse mâni olamaz.

Kula gereken, ona şükretmek, nimetin sahibini bilmek.

Kendi elindekine güvenmemek, sadece Allahü Teâlâ'ya bende olmaktır.

El­deki ömür bitecek, saraylar, arabalar, Öteler, beriler mi­rasçılara kalacaktır.

Hesap ise ona dönecektir.

Bu dünyanın kara sevdasına kapılanlar o sarhoşluktan uya-namadan kabre düşü veriyorlar.

A akıllı kişi!

Sakın sen öyle olma!

Dünyanın bir imti­han meydanı olduğunu ve asıl hayatın ölümden sonra başlayacağını hiç unutma.

Çünkü seni bir bekleyen var!.. Mustafa Necati Bursalı, Esma-i Hüsna Şerhi, Erhan Yayınları: 223.