Peygamberimiz çocukların yaramazlıklarından şikâyet edilmesini doğru bulmazdı. Anne ve babalara küçükken yaramaz olan çocukların büyüyünce akıllı olacaklarını söylerdi. Çocukları görünce selam verir kız-erkek ayırmadan şefkatle öper onları kucaklayıp devesine ya da atına bindirirdi. Onlarla şakalaşarak omzuna alır ya da sırtında gezdirip eğlendirirdi.
Peygamberimizin bu davranışı o zamanda insanlara garip gelirdi. Fakat Peygamberimiz onları ikaz eder ve çocukları öpmelerini söyleyerek:
“Onları her öpüşte size Cennette bahçeler ayrılır. O bahçeler o kadar geniştir ki ancak beş yüz senede gezerseniz” derdi.
Peygamberimiz böylelikle Allah’ın ne kadar zengin ve cömert olduğunu bildirirkençocukları sevip öpmenin önemini de ortaya koyardı.
Peygamberimiz kız torunlarından biri olan Ümame’yi omzuna almış hatta namaz kılarken de indirmemişti. Secdeye giderken (başını seccadesine koyarken) Ümame’yi yavaşça yere bırakıyor ve ayağa kalkarken tekrar omzuna alıyordu. Bazı torunları da namaz sırasında O’nun sırtına binmiş fakat Peygamberimiz onlar inene kadar secdeden kalkmamıştı. Namaz sırasında ayaklarının arasından geçmek isteyen torunlarına da ses çıkartmıyor bacaklarını açıp onların işini kolaylaştırıyordu.
Peygamberimizin çocuklara karşı duyduğu sevgi o kadar büyüktü ki sevmek için kucağına aldığı zaman üzerini ıslatsalar (küçük tuvaletlerini yapsalar) bile onlara kızmaz bu durumda başkalarının da çocuğa kızmalarına izin vermezdi. Bir gün torunlarından biri bu işi yaptığında onu kucağından almak isteyenlere: “Bırakın benim oğlumu! İşini rahatça tamamlasın!” demişti.
Peygamberimiz işte böyle sevdiği çocukları o çocukların anne ve babalarından daha fazla severdi.
Bir gün sahabilerden (Peygamberimizi gören müslümanlardan) biri yanına gelip:
"Ey Allah’ın Resulü! Benim kalbim her nedense çok katılaştı. Ne duygulanabiliyor ne de ağlayabiliyorum. Bunun için ne yapmam gerekir?" diye sorunca Peygamberimiz:
"Bir yetimin (annesini babasını ya da her ikisini birden kaybetmiş) çocukların) başını okşa. Kalbin böylelikle yumuşar" dedi.
Peygamberimiz çocuklara “Gözümün nuru” veya “Cennet kokusu” derdi. Onlara sevgi duymayan büyüklere şaşarak gücenirdi.
Hatta bir keresinde:
“Çocuklara karşı şefkat duymayan (onlara acımayan ve sevmeyen) bizden (yani müslümanlardan) değildir” demişti.
Cüneyt SUAVİ