Sabahleyin toprak kokusu ile doğruldum yataktan, Eylül'ün ilk gözyaşları...

İlk göz ağrısı yılın...
O anda hayat neydi diye sordum kendi kendime, cevap hazırdı, hiç çekinmeden suratıma vurdu aynadaki şahıs;
-Gülümsemek...
Aslında sövmek geldi içimden o anda!Yine yuttum kelimeleri.Dışarıya adımımı atar atmaz nemlenmiş toprağı hissettim göz uçlarımla, var olduğunu hissettim.Vay be dedim hayat devam ediyor bak, Eylül ağlasa bile.Toprak nemlenip yeşertmek için gözyaşlarını bekliyor Eylül'ün...
Lanet ettim en sonunda çaresiz bir şekilde, sövmedim ama!Mutlu olmak için başkalarının acıları mı gerekli insana?
'Gerekliymiş...'
Şiir yazmak istemedim ama elim kalemime gitti o anda...

Uyandım
Varlığımı yokluğuma katıp

Uyandım
Gözyaşları ile boyalı bir sabaha
Uyandım
Yanıldım
Ah yine yanıldım

Yalan gözyaşlarını
Gerçek sandım
Yanıldım
Dirildim
Sulanan gözyaşları ile
Yeniden dirildim
Öldüm
Dirilirken gözyaşlarında
Boğularak öldüm...
...ve kan dolu mezarlara gömüldüm...