Yahya Efendi, Seyyid Muhammed Raşid Hazretlerinin yanında manevi eğitimini tamamlamış ve irşad izni verilmiş, altı büyük âlimden birisidir. Nesebi; baba cihetinden Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in amcası Abbas radıyallahu anhaya dayanmakta olup dedeleri de hep âlim kimselerdir.

Yahya Efendi de ilk tahsilini, âlim ve hal ehli bir şahsiyet olan, babası Molla Abdurrahman Efendi’nin yanında yapmış, daha sonra Doğu Medreseleri’nin kıymetli âlimlerinden ders alarak ilmini ilerletmiştir. Nihayet Gavs-ı Bilvanisî (Kasrevî) namıyla meşhur, gözünün nuru, şeyhi ve üstadı Seyyid Abdulhakim Efendi Hazretleri ile karşılaşmıştır. Gerek ilmen, gerekse manen aradığını bulmuş, ilmini onda tamamlamış, 1957’de Gavs Hazretleri’nin emriyle ilmî icazetini almış ve dergâhın medresesinde müderrislik yapmıştır.

1960–62 yıllarında, önce Manisa, sonra da Edirne’de askerlik vazifesini yapan Yahya Efendi, Gavs Hazretleri’nin 1972 yılında Rahmet-i Rahman’a kavuşmasıyla şeyhinin halifesi olan Seyyid Muhammed Raşid Efendi (Seyda Hazretleri)’ne intisab etmiş, manevi eğitimini de tamamlayarak, Muhammed Raşit Hazretlerinden, 1987 yılında manevi diploması olan halifelik icazetini alarak, yine mürşidinin emriyle İstanbul’a hicret etmiş ve oraya yerleşmiştir.

Seyda Hazretleri’nin, 1993 yılında aniden Refik-i A’lâ’ya ulaşmasıyla, bir kez daha yüreği yanan Yahya Efendi, adab gereği, artık manevi irşad vazifesine de başlamak zorunda kalmıştır.

Yahya Abbasi Hazretleri, hayatını ilim ve irşada adamıştı. Yurdun çeşitli bölgelerinde yüzlerce âlim yetiştirmiştir.

Yahya Efendi’nin yanında ilim tahsil etmekle nasiplenmiş talebelerinden Molla Süleyman anlatıyor: “İlimden nasibi olan herkes onu tanıyordu. Derslerimiz esnasında çok harikulade olaylarla karşılaşırdık. Soru sormadan cevabını verir, saatlerce düşünüp içinden çıkamadığımız meseleleri bir anda çözerdi. İlmin her dalında uzmandı.”

“Bir okuduğunu bir daha unutmazdı. Çok seri ve keskin bir zekâya sahipti. Bir sayfaya şöyle bir baktığında, orada neler olduğunu anladığını söylerdi. Civar ulema ve meşayihin takdirini kazanmış, müşkil meselelerde parmakla gösterilen ilmi bir merci olarak bilinmiştir.”

“Seydamızın İslam’dan başka bir fikri yoktu. Onun tek gayesi, insanları Allah’ın dinine ve Resulü’nün ahlakına teşvik etmekti. Bir yandan da talebe yetiştirmekten geri durmadı. Ömrünü bu yolda bezletti. Bizler talebeleri olarak buna şahidiz. ”

Yahya Abbasi Hazretleri, hiç kimsenin başına bir kötülük veya bela gelmesini istemezdi. Zamanında ona düşmanlık edenlere bile kalbinde bir buğz beslemez, herkese hakkını helal ederdi. Düşmanı bile ona danışsa hep hayır bildiğini söyler, nasihat ederdi. İnsanları hemen affederdi.

Allah bizi bereketlerinden mahrum eylemesin. Onun gibi örnek âlimlerimizin yolundan ayırmasın. (Âmin)

GÜLİSTAN DERGİSİ