Kabir azabından kurtaran ameller
Kabir azabına uğramamak için dünyada iken yapılması ve kaçınılması gereken bir çok amel vardır. Bunların rivayetlerde öne çıkan belli başlıları şunlardır.
1- Abdest alırken istibra güzel yapılmalıdır.
Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
استنزهو عن البول فان عامّ عذب القبر منهم
“Bevil sıçrantısından sakının. Zira kabir azabının çoğu bundandır.” buyurmuştur.
2- Mümin kardeşinin arkasından konuşmamalıdır.
Cenab-ı Hak Kur’anı Kerimde başkalarının arkasından konuşmayı, ölü eti yemeye teşbih ediyor.
أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ
“Sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?” (Hucurat 12)
Hz. Câbir (r.a.) der ki: Bir seferde Hz. Peygamber ile beraberdik. Sahipleri azap gören iki kabrin yanında durarak şöyle buyurdu: Bu iki kabrin sahibi azap görüyorlar! Oysa azap görmeleri pek büyük olmayan bir suçtan dolayıdır. Onlardan biri halkın gıybetini yapardı. Diğeri ise küçük taharetten korunmazdı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a) bir hurma dalı veya iki hurma dalı istedi. O dalları kırıp sonra her parçayı bir kabrin üzerine dikmeyi emretti ve şöyle dedi:
Bu iki dal yaş oldukça (kurumadıkça) onların azabı hafifletilir.
Zira yeşilliğini muhafaza eden bitkiler ve ağaçlar, Cenab-ı Hakkı tesbih ederler. Kurudukları zaman tesbihleri durmuş olur.
Peygamberimiz s.a.v.’ in bu uygulamasını dikkate alan Müslümanlar kabirlerin baş ve ayak uçlarına yaz ve kış yeşilliğini koruyan ağaç dikmeyi adet edinmişlerdir.
Enes (r.a) Hz. Peygamber´in şöyle dediğini rivayet eder:
İsrâ gecesinde yüzlerini tırnaklarıyla paramparça eden bir kavmin yanından geçtim. Cebrâil´e ´Bunlar kimlerdir?´ diye sordum. Cebrail ´Bunlar halkın gıybetini yapan, haysiyet ve mürüvvetlerine dil uzatanlardır!´ dedi. (İhya)
3- Borçlu olmamaya gayret göstermelidir.
Kabirde olan kimse her ne kadar Salih olsa da hatta şehit olarak vefat etse de borcundan dolayı mahpustur. Bu hususla alakalı bir çok hadisi şerif rivayet edilmiştir.
Nitekim Peygamber Efendimiz s.a.v.
“Müminin borcu ödeninceye kadar ruhu borcuna takılıdır.” (Tirmizi, Cenaiz, 74)Buyurmuştur.
نفس المئومن مُعلَقةٌ بدينه حتى يُقْضَى عنه
4- Zekatlarını vermeyi ihmal etmemelidir.
Zekât borçlusu olarak öbür âleme gitmek, son derece korkulu ve tehlikeli neticelere namzet olmak demektir.
Nitekim Tezkiratü’l-Kurtubî isimli kıymetli irşad eserinde şöyle kaydediliyor:
“Bazı kimselerin bir vesîle ile kabirleri açılıp bakıldığında, yüzlerinin kıbleden çevrilmiş olduğu görülmüştür. Sonra araştırıldığında anlaşılmıştır ki, bu kimseler, zekâtlarını vermeden ölmüşler.
Melekler de, yoksulun hakkını gasbetmiş bu zenginlerin yüzlerini kıbleden çevirmişler, kıbleye lâyık bulmamışlardır.”
Biz mü’minler, bu gibi hâdiselerden ders ve ibret almalıyız.
Yoksulun hakkını yemek gibi bir hırstan Rabbimize sığınıp, zekât borçlusu olarak gitmemeye son derece gayret göstermeliyiz.
4- Her gün Mülk suresini okumalıdır.
Mülk suresinin kabir azabına mani olduğuna dair bir çok hadis rivayet edilmiştir.
Ashabı Kiram kendi aralarında bu sureye kabir azabına mani olduğu için “Mania” ismini verirlerdi.
berzah risalesi