Bediüzzaman Risaleler hakkında; “Risale-i Nur hakaik-i imaniyeye taalluk eden mes'elelerde kâfidir, başka eserlere ihtiyaç bırakmaz.”(1) der. Başka yerlerde de bu ifâdeyi, “Haslar için” diye tahsis eder. Bediüzzaman'ın zamanında hizmetle ve telifatla alakadar olanların çok az olması itibariyle, bu umumi ve yüce hizmet, onların mesâilerine terettüb ettiğinden başka şeylerle iştigâl etmeleri hizmete sekte vuracağından, o zamanki Nur Talebeleri'nin tümü Risalelerle meşgul olmuş, başka şeylerle ilgilenmemişlerdir.

Ayrıca bu zamanda herkes belli konularda ihtisâslaşmakta, ihtisâs konuları dışındaki eserlere fazla zaman ayırmamaktadır. “Umuma el atmak, umumu terk etmektir.” Dolayısıyla kendilerini bu davaya adamış ve Risalelere hizmet etmeyi gâye edinmiş bir kimsenin başka şeylerle meşgul olması, ihtisâsını zedeler ve motivasyonunu bozar. Zaten ihtisâslaşmanın mâhiyeti icâbı böyle olması lazımdır.

Bediüzzaman, bu zamanın hastalığını zaaf-ı diyânet olarak belirlemiş, batıl felsefi cereyanlarla nice inananların imanlarının zedelendiğini görmüş, bütün bunlara karşı iman hakikatlerini izâh ve ispata ağırlık vererek, bu zamanın hastalıklarına tam deva olacak Nur Külliyatını telif etmiştir. Nur talebeleri de bu eserleri muhtaç olanlara ulaştırmayı, bu zamanın en büyük bir mânevi cihadı olarak benimsemişler ve bunu hayatlarının gayesi yapmışlardır. Bununla birlikte Nur Talebeleri bilgilerini artırmak için başka faydalı eserleri de okurlar. Ama bu okuyuş şahsi kalır. Birlikte neşir ve ilân için çalıştıkları eserler Nur Külliyatı'dır. Bunun normal karşılanması gerekir.

Her fakültede bütün bilim dalları okutulmadığı, her tarikatta bütün zikirler çekilmediği, her sanayici her çeşit mamülün üretimine çalışmadığı gibi, Nur Talebeleri de iman kurtarma davasına öncelik vermekte ve çalışmalarını bu sahada yoğunlaştırmaktadırlar. Kaldı ki Nur talebeleri, imani ve Kur'ân'i hakikatlerin öğrenilmesinde bir tefsir olarak Risaleleri okumayı tercih etmekle birlikte, okudukları tek kitap risaleler değildir.

Onlar Risalelerden namazın niçin kılınacağını öğrenirler, ilmihâl okuyarak ise nasıl kılınacağını öğrenirler.

On Birinci Lem'âyı okuduklarında Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünnetine uymanın lüzumunu anlarlar, sîyer kitapları okuyarak ise sünnetin ayrıntılarını öğrenirler.

Bugün Nur Talebelerince kurulmuş bir çok yayın evi vardır. Buralarda basılan kitaplara bakılırsa mes'elenin boyutları anlaşılabilir...

(1) bk. Kastamonu Lahikası, (48. Mektup