Hz. Fatima’nin çocuk egitim yöntemleri

Günümüz dünyasinda bütün egitim merkezlerinin onca çabaya ragmen halâ çözemedikleri önemli konularin basinda egitim ve egitim yöntemleri gelmektedir.

Dogru bir egitim nasil olmalidir?

Egitimde, egitenle egitilenin konumu nedir?

Çocuk egitiminin özel yöntemleri var midir?

Çocugun fitrî dogrulariyla çelismeden onu egitebilmek mümkün müdür?

Insanoglunun yaraticisi ve bu varligin tek ve muktedir mühendisi olan Rabbul Âlemin hazretleri bütün bu yöntemleri yüce Resulüne (s.a.v.) o hazret de, mutahhar Ehl-i Beyt'ine ögretmistir.

Her insanin karakteristik yapisi çocukluk döneminde olusur. Agaç yasken egilir diyenler de bunu vurgulamakta ve çocugun alacagi her egitime adapte olacak bir yapi arz ettigini hatirlatmak istemektedirler. Bilhassa yakinlarinin bu egitim ve "kisilik biçimlenmesi"nde özel bir yeri vardir ve bu özel yerin zirvesinde "anne"ler bulunmaktadirlar.

Annenin güçlü elleri mucizemsi bir yetenekle çocugu istedigi biçime sokar; bir hammaddeden istedigi heykeli yontan bir heykeltirastir anne. Gelecekte saadet yoluna veya bedbahtlik yoluna yönelten unsur annedir, her insanin bir "anne"nin ögrencisi oldugu asla unutulmamalidir.

Anne, çocugu kemale yükseltebilecegi gibi bedbahtlik uçurumuna da yuvarlayabilir.

Fatima-i Zehra babasi Resulullah’dan (s.a.v.) aldigi terbiye ve ilim sayesinde dünya ve ahiret kadinlarinin en ulusu olmus, en mükemmel evlatlari yetistirmis ve böylece insanliga "en mükemmel anne" oldugunu ve onun egitim yöntemlerinin "en mükemmel egitim yöntemi" sayildigini bilfiil ispatlamistir.

Yirmi yili bulmayan kisa hayatinin on yildan az bir bölümünü esiyle geçirdigi halde sade ve küçücük evinde öyle evlatlar yetistirmistir ki, rahmetli Imam Humeyni'nin de tabiriyle "varliginin nuru toprak âleminden göklerin ötesine, mülk âleminden melekut-i âlâ'nin ötesine yansimakta"dir.

Evet, Zehra-i Merziyye selamullah aleyha'nin yetistirdigi evlatlar insanlik tarihinin nadide çiçekleri, emsalsiz güzideleridirler; yigit, dürüst, korkusuz ve kelimenin tam anlamiyla "mükemmel insan"lardirlar.

Islam’in bu büyük kadininin çocuk yetistirme hususunda kullandigi yöntemler bugün en ciddi egitim merkezlerinde, muhtelif din ve görüslere mensup pedagog ve egitim uzmanlarinca incelenmekte olup en saglikli yöntemler olarak tavsiye edilmektedir.

Çocugun karakterinin sekillenmesi açisindan o hazretin uyguladigi metotlar dürüstlük, sevgi, merhamet ve korkusuzluk temelleri üzerine kuruludur.

Ünlü sahabe Selman-i Farisî hazretleri "Bir gün Hz. Fâtima'nin el degirmeninde un ögüttügünü gördüm, bu sirada küçük Hüseyin'in aglama sesi duyuldu. "Hz. Resulullah (s.a.v.) size yardim edenleri sevdigini buyurdu" dedim, çocugu mu sakinlestirmemi istersiniz, yoksa el degirmenini almami mi?" Hazret "Evladimla benim ilgilenmem daha iyidir, zahmet olmazsa siz su unu ögütebilirsiniz!"

Resulullah’in (s.a.v.) kizi Fatimâ ölümünden sonra bile çocuklarini düsünmekten kendisini alamamis ve ölüm döseginde Hz. Ali'ye "Çocuklarimi annesiz birakma, benden sonra kiz kardesimin kiziyla evlen, o benim çocuklarima karsi tipki benim gibi sefkat gösterir." vasiyetinde bulunarak çocuklarinin egitimi ve yetismesi için fevkalâde bir basiret ve ileri görüslülük örnegi sergilemistir.

Keza, Hz. Resulullah'in (s.a.v.) vefatiyla birlikte, çocuklarinin bu sefkatli dedenin sevgisinden mahrum kalmalari Hz. Fâtima'yi pek üzmüstür. Nitekim bazen çocuklarini severken "Sizi herkesten çok seven dedeniz nerede simdi? Sizi yerde görmeye dayanamayip hemen kucagina alan o sefkatli dedeniz nerede simdi yavrularim?" dedigi bilinmektedir.

Burada sadece annenin degil, baskalarinin da duygusal baglarinin çocuk üzerinde etkili oldugu ve sefkatli bir annenin bu baglara da önem verdigi anlasilmaktadir.

Çocuklarla oynamak

Çocuklarla oynayip onlara oyun arkadasligi yapmanin fiziki ve psikolojik faydalari yani sira, çocuklarin yaraticilik gücünü de artirmasi açisindan fevkalâde önemli oldugu unutulmamalidir. Hz. Fatima'nin yöntemlerinden biri de budur; o hazret, çocuklariyla oynamayi pek sever, onlarla oynarken zihin ve inançlarini olumlu yönde etkileyip saglikli düsünmelerini saglayacak sözler ve siirler söylemeyi ihmal etmezdi. Hz. Hasan'la oynarken, onu havaya atip tuttugu ve bunu yaparken su mazmunu siir olarak tekrarladigi kayitlidir:

"Hasan'im! Baban gibi ol sen de

Büyü de, babana benze

Hakki kurtar boynundaki urgandan

Rabbine ibadet ve sükürde bulun her zaman

O'dur bize bütün nimetleri bagislayan

Zalimlerle dost olma, e mi Hasan?!"


Yarisma ve Saglikli Rekabet


Saglikli rekabet ve dürüstçe yarisma, çocuklarda kendine güven duygusunu gelistirip onlara sorunlardan kaçmama ve zorluklarla pençelesme ruhunu asilar. Kendisine güven duyan ve zorluklardan korkmayan bir insan, hayatin çesitli merhalelerinde karsilasabilmesi mümkün zorluklarla yüz yüze geldiginde teslim olmaz, sorunlarina sirt çevirmez, batila egilmez, zilleti kabullenmez ve basi dik olarak bütün zorluklarla bogusmayi, lekeli olarak rahat yasamaya tercih eder.

Resulullah’in (s.a.v.) kizi- Fatima'nin egitim yöntemlerinden biri de budur.
Hz. Hasan'la Hz. Hüseyin küçük yaslardayken bir el yazisi yarismasi tertipler ve kimin yazisinin daha güzel oldugunu sorarlar annelerine. Çocuklardan hiçbirinin kirilmasini istemeyen Hz. Fâtima onlari babalarina gönderir, babalari kendisine uzatilan yazilara söyle bir göz attiktan sonra ikisinin de güzel oldugunu, kendisinin bu yazilardan birini tercih edemeyecegini, hatta eger isterlerse dedelerinden de bunu sorabileceklerini söyler. Çocuklar Resulullah'a (s.a.v.) giderler. Hz. Resulullah (s.a.v.) bu çetin hakemligi Hz. Cebrail'e, o da Hz. Israfil'e havale eder ve nihayet Allah Tealâ'nin emriyle Hz. Israfil, bizzat Hz. Fatima'nin (s.a.v.) hakemlik etmesi gerektigini söyler.

Hz. Fâtimâ ilahi bir ilhamla, taneleri tek rakamli olan gerdanligindaki boncuklari yere dökerek en fazla taneyi getirenin bu yarismayi kazanacagini açiklar.

Çocuklar yine esit sayilarda boncuk taneleri ve birer yarim boncuk getirirler.

Cebrail Allah'in (c.c.) emriyle boncuklardan birini ikiye ayirmis ve bu yarismada taraflardan hiçbirinin "kaybeden taraf" olmamasi saglanmistir.

Ayni çati altinda yasayan kardesler arasinda birlik saglamak ve çocuklar arasinda ayirim gözetmemek gerektigi konusunda fevkalade ögretici bir vakiadir bu.


Çocuklarin Kisiligine Deger Vermek


Hiç kimse kendisini bir hiç olarak görmek ve bir hiç olarak görülmek istemez, bu kural çocuklarda da böyledir.

Hz. Fatimâ'nin evinde çocuklara saygi gösterilir, onlarin görüsleri alinarak kisiliklerinin saglamlasmasi saglandi. Ehl-i Beyt rivayetlerinde geçen su hadise gerçekten ögreticidir:

Hz. Resulullah (s.a.v.) sevgili kizi Hz. Fâtima'nin evine gelmisti. Evde, babasina ikram edebilecek hiçbir seyi olmayan Hz. Fâtima'nin bu duruma pek üzülmesi ve mahcup olmasi üzerine Resulullah (s.a.v.) mübarek ellerini semaya açip Rabbinden cennet rizki istedi. Bu sirada Hz. Cebrail inerek "Ya Resulullah!" dedi, "Rabbimin sana özel selami var; siz, Ali, Fâtima ve çocuklar cennetten istediginiz herseyi hemen hazir etmemi buyurdu, ne istersiniz?" Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.v.) bunu Ehl-i Beyt'ine bildirdi, kimseden ses çikmadi, bu sirada Imam Hüseyin "Benim seçmemi ister misiniz?" diye sordu, "elbette!" dediler, "Sen neyi seçersen kabulümüzdür, haydi siparisini ver bakalim!"

Islami metinlerde geçen bu vakia; onca ulvî ve melekutî anlarda bile çocuklarin görüslerine önem verip onlarin kisiligine saygi duymanin Ehl-i Beyt okulunun egitim sisteminde ne denli önem tasidigini vurgulamasi açisindan bir hayli ilginçtir.

Hz. Fâtima Çocuklari Dövmezdi


Tesvik ve ödüllendirme yönteminin, ceza ve dayaktan çok daha olumlu sonuçlar verdigi ve dayagin olumsuz neticeler getirdigi gerçegi, günümüz dünyasinda yeterince netlesmis bulunmaktadir.

Hz. Fatima'nin çocuklarini dövdügü veya onlara sert fiziki cezalar uyguladigina dair tarihi kaynaklarda tek bir kayit yoktur.

Dahasi, Ehl-i Beyt imamlarindan ulasan rivayetlerde bu yöntem açikça menedilmistir.

Çocugunun elinden gina gelen bir baba, Hz. Imam Riza'ya durumu açtiginda "Onu dövme" buyurur, "mecbur kalirsan ona küsülü ve dargin davranabilirsin, ama bu da uzun sürmemelidir!"

Çocuklara Ibadetin Önemini Asilamak

Resulullah'in (s.a.v.) kizi Fatima'nin egitim yöntemleri arasinda en dikkat çekici olani, çocuklara küçük yaslardan itibaren Allah sevgisini asilamak, onlara namaz ve orucu ögretmek ve ibadete önem vermelerini saglamaktir.

Mesela Kadir Gecelerinde çocuklarini bütün gece uyanik kalmaya ve sabaha kadar ibadetle mesgul olmaya hazirlamak için onlari gündüz yatirir, uyku basmamasi için hafif yemekler yedirirdi. Kadir Gecelerine fevkalade önem verdigi ve bu gecelerde evde kimsenin uyumasina izin vermedigini "Kadir Gecesinin bereketlerinden kendisini mahrum birakan biri gerçek anlamda bir mahrumdur" buyurdugu kaydedilmistir.

Hz. Fâtima'nin bu konudaki yaptirim ve egitim yöntemi unutulmamali ve Kadir Gecelerinde uyumasina izin verilmeyen Hasaneyn'in henüz on yasina bile basmamis birer çocuk olduklari hatirlanmalidir.

Çocuklar arasinda adaleti gözetme

Çocuklar arasinda ayrim gözetilmemeli, hepsine adaletle davranmali, sevgi ve sefkati esit olarak paylasmalidir onlara. Birine daha fazla sevgi duyulsa bile bunu belli etmemek gerekir.

Hz. Fatima'nin hayatinda bu tutumun da bir örnegi vardir. Islami metinlerde söyle bir hadise anlatilir:

"Küçük yasta olan Hz. Hasan'la Hz. Hüseyin güresiyor, Hz. Resulullah (s.a.v.) bu güreste Hz. Hasan'in tarafini tutarak sürekli onu tesvik ediyordu. Bunu gören Hz. Fâtima Hz. Resulullah'a (s.a.v.) neden Hasan'in tarafini tuttugunu, sordugunda çocuklar arasinda ayrim yapmayisiyla ünlü olan Allah Resulü (s.a.v.) "Sen, dostum Cebrail'in Hüseyin'in tarafini tuttugunu ve sürekli Hüseyin'i tesvik ettigini görmüyor musun?" buyurdular, "Bu durumda bana da Hasan'in tarafini tutmak düser degil mi?!"

Ilim ve terbiyeyi Yüceler Yücesi Hak Teala hazretlerinden alan bu vahy ailesinin çocuklar arasinda ayirim gözetilmemesi gerektigi konusunda bütün bir beseriyete verdigi anlamli bir derstir bu.

Hürriyetini Zedelemeden Çocuklari Kontrol Etmek

Çocuklarin egitim ve terbiyesinde en önemli etkenlerden biri de, onlarin davranis ve yasamlarini dolayli olarak kontrol etmek, onlara karsi kayitsiz kalmamaktir. Bunun, hürriyeti zedelemek olmadigi, bilakis, bu yolla insanî hürriyetin de garanti altina alinmis olacaginin bilinmesi gerekir.

Ebeveyn, çocuklarin eve gelis-gidis saatlerini, kimlerle arkadaslik kurduklarini dikkatle kontrol etmek durumundadir, bu hususta yapilacak bir ihmalkârligin pahaliya mal olmasi mümkündür.

Çocuguna bu dikkati göstermeyen ve onun tedirginligini duymayan bir annenin ne kadar tehlikeli bir sorumsuzlugu üstlendigi apaçik ortadadir.

"Hz. Fatima'nin tedirgin bir sekilde kapi-ardinda bekledigini gören Resulullah (s.a.v.) bunun nedenini sorar, hazret-i Fâtima "Çocuklar çikali epey oldu, hâlâ dönmediler" diyerek cevap verir ve tedirginligini gizleyemez. Bunun üzerine Hz. Resulullah (s.a.v.) hemen çocuklari aramaya koyulur ve çok geçmeden onlarin Cebel Magarasi yakinlarinda oynamakla mesgul olduklarini fark eder, ikisini de sefkatle oksayip annelerine getirir".

Islami metinlerden seçtigimiz bu örnekler, din-i mübin-i Islam’in büyük kadini Hz. Fatima'nin annelik hasletleri deryasindan alinan bir testi misali naçizdir, ama tefekkür ehli için egitim sahasinda bunlarin birer kilometre tasi olacagina da hiç kusku yok.

Bu uçsuz bucaksiz deryadan testisini doldurabilen müminlerin saadet ehli oldugu bilinmelidir; müminlerin duasi ve Rabb'ul Âlemin'in magfiret ve rahmetine mazhar olmak umuduyla...