4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Oyuncak Müslüman...

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 3.432, Level: 36
    Points: 3.432, Level: 36
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 68
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 68
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    recel - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Sep 2010
    Mesajlar
    2
    Points
    3.432
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart Oyuncak Müslüman...

    Oyuncak Müslüman...

    Mümin bebek ismi altında, yeni oyuncak bebekler sürülmüş piyasaya.
    O oyuncağı çocuklar oynasın diye değil, çocuklara örnek olsun diye geliştirdiler.
    Gerçekte idealize ettikleri insan tipi, mümin bebekten, Oyuncak müslümandan başkası değil.
    Sol elini dürtünce Süphaneke okuyacak.
    Sağ eline basınca İhlas'ı...
    Hayallerindeki ideal müslüman tipi işte bundan ibaret.
    Mükemmelliyet diye buna deniyor;
    Göğsüne bastırınca Fatiha okuyabilmeye.
    Sol ayağını dürtünce arapça ilahi okuyor zaten.
    Daha başka ne istersin Allah'tan?
    Kafasına bastırdığında "Sorguluyorum" diye bir ses gelse...?
    Gelmez.
    Tehlikeli olurlar o zaman, toplatılırlar.
    Sanayi Bakanlığı "Kafası çalışan" bebekler konusunda anneleri babaları uyarır...
    Çocuklarınız "zehirlenebilir" diye...
    Ne kadar büyük bir mizah aslında değil mi?
    Maksat ezberden Arapça dua okutmaksa...
    Bunu üç kuruşluk oyuncaklar da yapabiliyor.
    Bana ne gerek var o zaman?
    Yaradan ezberi şaşmaz oyuncaklar var etmediyse, bizi seçmişse...
    Ben makinaların yapamıyacağı bir şeyler için gönderilmiş olmalıyım.
    Bende olan, onlarda olmayan bir şey olmalı.

    Çay demleyebilirim fakat bu beni çaydanlık yapmaz.
    Bunu yapan makinalar var.
    Hem de kredi kartına 12 taksit...
    9 ay 10 gün de beklemiyorsun, hemen teslim.
    Ezberden iş yapmak için çok pahalı bir makinayım ben.
    Bende olan onlarda olmayan bir şey olmalı.
    Ben o çayı demlediğim sırada gözlemler yapıp, dizdiğim incebellilerle birlikte, ufuk açan düşüncelerimi, sevgi dolu cümlelerimi de konuklarıma ikram edebilen biriyim.
    Ben, çaya olumlu enerji aroması katabilen yegane çaydanlığım...


    Mümin bebek de değilim, kafir bebek de.
    Hala anlamadın mı?
    İnsanım.


    Ezber objesi hiç değilim.
    Ben hayal kurabilen, özgür iradenin ta kendisiyim.
    Hayal kurarım.
    Ezber bozarım.
    Taklit edeceğim biri varsa o da Yaradanımdır.
    Onun gibi ben de yaratırım.
    Onun gibi dağları var edemem ama,
    Varolmayan yeni dağlar hayal edebilirim.
    Resme dökerim, şiire dökerim, yazıya dökerim.
    Artık Allah ne verdiyse...
    Benim yaratmam asla ona kafa tutmak değildir.
    Benim yaratmam onun izinden gitmektir.


    Çocuğu yeni şeyler geliştirdi, insanlığa yeni faydalar sundu diye hangi anne-baba üzülmüş ki, benim Yaradanım ben yaratıcı olunca üzülsün?


    Yaratılış bir mucizedir.
    Yaratılanın yolun sonunda kendi özgürlüğünü bulması şartıyla.
    Yaratılış, sıradan bir üretimdir.
    Şayet yaratılan, bir ürün gibi gömülmediyse toprağa.
    "Kutusunda, ambalajında..."


    buRAK özDEMİR


    Tanrı'nın doğum gün-lüğü

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Oyuncak Müslüman...


    Neyzen SEMAZEN
    (Başlık, Sn. Burak Özdemir’e ait bir kitabın adıdır ve bu yazı Sn. Özdemir’e açık mektuptur. Yazar, roman formundaki kitabında İslam ve Kurân merkezli yeni iddialar ve açıklamalar ortaya koymuştur.)
    Burak Bey, Merhaba!
    Biz tanışıyoruz.. Sohbetimiz olmamıştı ama bir ortamda tanıştırılmıştık. Ancak, ben sizi –geçmişte- bir insan kaynakları sitesindeki haftalık köşe yazılarınızdan biliyorum. Yazılarınızı zevkle okuyordum. Arada, bir iki e-posta alışverişimiz de olmuştu.
    Nice zaman sonra, aklıma düşürüldünüz.. Geçen zamanda, ne ile meşgul olduğunuzu merak etmiştim. Sorumun cevabı çok geçmeden elime tutuşturuldu…
    Sorumdan haberdar olmayan kardeşim, bir arkadaşından aldığı bilgi notunu elime verdi. Not kâğıdının üzerinde adınız ve kitabınızın adı vardı.. “Tanrı’nın Doğum Günü”..
    Notu okuduğum esnada isminiz çağrışım yapmadı ve size dair sorumu da unutmuştum. “Sonra bakarım” dedim ve kağıdı bir kenara koydum.
    “Sonra” oldu ve bilgi notunu tekrar okudum ve internet sorgulamasını tamamlayınca, her şey yerli yerine oturdu ve sizi hatırladım.. Sizin hakkınızda bilgi isteyen sorumu da…
    Bugün 14 Mayıs ve kitabınızı okumaktayım. Elimde, kitabın 15. baskısı (v.1.0.2b) bulunuyor. 6. bölümü tamamladım. 137. sayfasına kadar okudum. Elbette, dikkatle ve itina ile…
    Kitabı tamamladıktan sonra yapıcı tenkitlerde bulunmak; bunları sizinle ve herkesle paylaşmak niyetindeydim. Ancak, bunun zamana yayılabileceği ve bu işe istesem de yeterli zaman ayıramayacağım endişesiyle –elde fırsat varken- bir yazı kaleme almayı ve bunu açık bir mektup olarak takdim etmeyi uygun gördüm.

    Bilemiyorum, bu açık mektubumun gönlümden geçen olumlu etkiyi doğurması ne kadar mümkündür? Sizin için ve kitabı okumuş ve okuyacak herkes için… ??
    Tabii, şu sorulacaktır.. “Okuması tamamlanmayan bir kitabın eleştirisi ne kadar doğrudur?” Bu yüzden, tenkit yazımın yerindeliğine sözüm tamamlandığında karar verilmesini rica edeceğim.
    Öncelikle, şunu belirtmeliyim.. Kitapta ele aldığınız temel ve detay konularda derinlemesine (alışıldık sınırlardan daha derin) analiz geliştirebilecek bir altyapıya sahibiz. Bunun yanında, sizi tanıdığımızı zannediyoruz; sizin samimiyetinize inanıyoruz ve sizi nitelikleri yüksek çok değerli bir insan olarak görüyoruz. İtirazımız ne kadar büyük olursa olsun, sizin hakkınızda böyle düşünüyoruz.
    Bizim itirazımız, içinizden gelen ve size bir kitap yazdıran o kimliği meçhul sese.. Siz ona kitabınızdaki gibi DONA (Doğrudan O’na) demeyi tercih ediyorsanız; Dona’ya… Kim ise veya neyse ona! Belki de onlara?!
    Sözü eğip bükmeden; doğrudan ona-size-herkese şöyle söyleyelim.. Bize göre, siz metafizik bir komplonun mağdurusunuz!
    Vahim bir durum! Siz, her ne kadar büyük bir hediyenin size bahşedildiğini düşünseniz de….. Entrika o kadar büyük ve kamuflaj o kadar metafizik ki oyuna gelmemek mümkün değil!!!
    Sizi, korumasız yakaladılar ve entrikanın “görülmemiş” olanını sizin iyi niyetinizi kullanarak sahneye koydular!! Dava adamı olabilecek bir mayanız vardı ve fakat İslam konusunda altyapınız (teorik-pratik) yoktu ve fakat metafiziğe ilginiz çoktu… Dahası, tam bir kalemşör idiniz…
    Bu, herhalde İslam Dünyasında daha önce örneği az görülmüş; belki de -çapı ve zamanlaması dikkate alındığında- hiç görülmemiş bir komplo… Çünkü, İslam Dünyası peygamberlik, mehdilik, mesihlik iddialarına tanıklık etmiştir de, “Abraham-Esther Hicks, JZ Knight-Ramtha” benzeri bir fenomenle Kurân’ın sırlarının deşifre edildiğine herhalde ilk defa tanık olmaktadır?!
    Maalesef, bu komplonun bir numaralı mağduru sizsiniz Burak Bey!
    Sizi, bu mağduriyetten kurtaracak Kudret Eli’nin lutufkâr uzanışını göreceğiniz günlerin yakın olmasını niyaz ediyorum. İnşaALLAH, Dona’nın entrikası bu EL’in kudretiyle açığa çıksın ve oyun bozulsun!
    Tabii, “bilenler” nazarında Dona “Kurân’da Reenkarnasyon” teziyle “tanrıcılık” oyununda otomatik olarak sınıfta kalmıştır.
    Elbette, reenkarnasyon mevzu olduğunda bazı Kurân âyetlerinin buna yorumlanabileceği ihtimaline –bir ihtimal olarak- vurgu yapan ilahiyatçılarımız vardır. Onlar, akademisyenler olarak ihtimallerden bahsedebilirler… Ancak, Dona ve biz akademisyen olmadığımıza göre ihtimallerin değil; gerçeklerin tarafında yer alırız.. Akademisyenler ve biz (ben) ihtimal hesaplarında hata yapabiliriz; ancak Dona hata yapamaz! Aksi takdirde, Dona “Dona” olmaz ve “doğum gününü” kutlayamaz!
    Bir “bilen” olarak bu meselede Dona’yı nakavt edecek bir çalışma yapmayı arzu ederdik; ancak bu başlıbaşına bir kitap kaleme almayı gerektireceği için bundan uzak durmaya ve sadece işaret edip geçmeye mecburuz.
    Dolayısıyla, bir açık mektupta yer verilecek kadar sınırlı, minik bir örnekleme için Dona’nın ahkâm kestiği konulardan birini seçmeliyiz. Öyle ki, örnek meramımızı kâmilen olmasa da kısmen anlatmaya vesile olsun. Alınan numûne, tahlil yoluyla ürünün tamamı hakkında fikir vermeye müsait olsun…
    Bunun için, s.117’de ve sonrasında geçen AURA=NURA konusunu seçtim.
    Dona’ya göre “Aura” Kurân’da da tarif ediliyor..
    Neden olmasın?! Buna itirazımız olamaz.
    Ancak, Dona kendini -biz fâniler gibi- hata yapma lüksüne sahip görüyor ki, aurayı tarif eden âyetler olarak şu örneklemeyi yapıyor.. 1) Bakara/273 2) Hac/72 3) Muhammed/30
    Burak Bey ve bu açık mektubu okuyan Değerli Dostlar!
    Lütfen, ilgili âyetleri önce elinizdeki bir mealden inceleyin… Orada geçen “yüzlerinden tanırsın” ifadesinden hareketle Dona’nın -bunun aurayı tanımladığı- vurgusunu lütfen unutmayın.
    Eğer okuduysanız; ilgili ifâdenin bir “yorum” olarak auraya işaret edebileceği ihtimalini herhalde çok görmezsiniz.
    Evet, şimdi lütfen ilgili âyetlerin orijinaline bakınız ve “yüzlerinden tanırsın, tanırdın” cümleciğinin Arapça karşılığını bulun…
    Bir şey fark edebildiniz mi?!
    Fark edemeyenler için yardımcı olmak vazifemiz……..
    Hâc/72 diğer iki örnek âyetten farklı! Bakara/273 ve Muhammed/30’dan farklı!
    İki âyette, Dona tarafından aura olarak tanımlanan “Sima” kelimesi Hâc/72’de bulunmuyor. Onlardan farklı olarak bu Kurân adresinde “Vecih-Vücûh” kelimesi var…
    Dolayısıyla, sormak gerekiyor!
    Sima=Aura ise Vecih nedir? Yok eğer, Vecih=Aura ise Sima nedir??
    Umarım, Dona’nın bu soruya cevabı Sima=Vecih=Aura şeklinde değildir!?? Çünkü, Kurân’ı kendisinin inzâl ettiğini düşünen ve iddia eden Dona, Semazen’in sözleri gibi misli getirilebilecek ve hiçbir üstünlüğü olmayan “sözler” ediyor demektir… Böyle olursa, Dona “kâinatın en deneyimli metin kodlayıcısı” nasıl olur???
    Unutulmasın ki, Dona’ya göre “müteşâbih bir âyet yaratmak” için özel bir dil (Arapça) yaratmak gereklidir. (Sayfa:45) Bir dili (Arapça) yaratan ve Kurân kriptolarını en özel biçimde kodlayan, bizim yakaladığımızı atlamış olabilir mi? Tanrı (Dona, Gizemli Sesin Sahibi) böyle bir hata yapabilir mi?
    Biz, kulların hatasız olamayacağını bilerek; Yaratan’tan ötürü yaradılanları hoş görebiliriz. Fakat, Dona’yı hoş görebilir miyiz??? Onu hatasıyla sevebilir miyiz??
    Burak Bey! Dikkatinizi çekmiştir; hedefimde hep Dona var… Bu yüzden, Dona’nın Arapçası gibi Türkçesini de beğenmediğimi söylemeye mecburum..
    Siz, “okur-yazar” olarak gâyet iyi biliyorsunuz; Dona –kolayca anlaşılsın diye- Aura’nın baştaki “a”sını kaldırıp yerine bir adet “n” koyuyor ve iyi bildiğimiz “nur” kavramıyla ses benzerliğine de işaret ederek “nura” kelimesini türetiyor. Böylece, “Aura=Nura” oluyor…
    Şimdi, lütfen 118. sayfada yer alan şu cümlelere dikkat edelim ve burada yakaladığımız farklılıkların hata olup olmadığına, hata ise büyük olup olmadığına ve Dona’ya yakışıp yakışmadığına; yakışmıyorsa Dona’nın tanrılığına halel getirip getirmediğine karar verelim..
    “Kişinin nurası, onun ruhsal elbisesidir.” (1)
    “Cehennem, aurandaki karanlık negatif enerjidir.” (2)
    “Nura, insanın canını acıtan negatif enerjinin kendisidir.” (3)
    Şu halde, bu Türkçe anlatım karşısında “Cehennem=Nura” sonucuna varılmıyor mu?? Aura=Nura değil miydi? Cehennem, auradaki karanlık negatif enerji değil miydi?
    Evet, en başta söylediğim gibi sözü uzatma, çok sayıda örnek sunma, hakkında kitap yazılacak kadar derin konulara girme taraftarı değilim ve maalesef imkânlarım ancak bu kadarına izin veriyor.
    Bir şeyleri anlatabilmiş olmayı temenni ediyorum. Burak Bey, size bu komplonun mağduriyetinden kurtuluş diliyorum. Bence siz, bu komplo vasıtasıyla bir mağduriyet yaşıyorsunuz ve fakat aynı zamanda Kurân ile tanıştınız! Bu tanışıklığın değeri konusunda Dona ile hemfikiriz. Ancak, Dona hakkında sizinle hemfikir değiliz!
    Umarım, sizi bir “doğum günü partisi” düzenlemeye teşvik eden bu sıra dışı süreci -bir de- bu açıdan değerlendirirsiniz. Çünkü, Dona’nın hatalarını yukarıdaki örnekler kabilinden sıralamaya kalkışsam –tahmin ediyorum- “dona” kalırsınız!!
    Tahlil etmeye çalıştığım numûnelerin siz ve bütün okuyucular için yeterli olmasını Cenabı Allah’dan niyaz ediyorum. Bu duaya, şimdilik “Âmin” demekte zorlanacağınızı biliyorum. Ancak, biz olmayacak duaya “âmin” talep etmiyoruz. Sizi, Dona’nın rızası için değil ama Allah rızası için seviyor, sayıyoruz.. Size bütün doğum günleriniz şimdiden kutlu olsun diyor ve ömrünüzün uzun olmasını diliyoruz da, Dona’ya bir doğum gününü bile çok görüyoruz..
    Eğer, duamız kabul olur ve siz mağduru olduğunuz komplonun farkına varırsanız; ciddi bir depresyon yaşayacağınız muhakkaktır. Çünkü, bu yöndeki bir farkındalık beraberinde ağır bir üzüntüyü getirecektir. İşte, asıl o zaman dimdik durma zamanıdır! Maalesef, süreci ve neticeleri ile ağır bir imtihandan geçiyorsunuz. Cenâbı Allah, sizi ve okuyucularınızı Dona’nın şerrinden korusun! Âmin!
    Son söz olarak, size meditasyonlardan uzak durmanızı önerebilir miyim? Bu öneri, şu anda sizin için anlamlı değilse; meditasyon öncesinde ve hatta sırasında iki âyeti kerimeyi içinizden ve Arapça olarak çokça okumanızı tavsiye edebilir miyim? MÜ’MİNÛN/97,98
    En iyi dileklerimle,
    Neyzen SEMAZEN
    Not: Burak Bey, röportajınızda 20 küsur meali tek tek inceleyerek en doğru çevirileri kullanmaya çalıştığınızı ve doğru olanın da bu olduğunu söylüyorsunuz. İşte, bu konu için Dona’ya değil de size itiraz ediyorum. Aksi iddia ve ispat edilemeyecek bir kesinlik düzeyinde yanılıyorsunuz! Çevirileri birbiriyle mukayese ederek, kutsal metine en “muvafık” olanı aramanın ve arayıp da bulmanın yolu Kurân Arapçası’nı bilmekten geçer.. Aksini düşünmek ve iddia etmek –maalesef- dünyanın yuvarlak olmadığını söylemek kabilinden hatadır. Özür dilerim.




    Değerli Dostlar, Merhaba!
    TDG (Tanrı’nın Doğum Günü) kitabının geniş bir okuyucu kitlesine ulaşabileceği yönünde “endişe” taşıyorum..
    Bir kitabın daha çok sayıda okuyucu ile buluşmasından “endişe” duyulur mu diye sorularsa, bunun haklı sebebi yukarıdaki yazımızdan kolayca anlaşılabilecektir.
    Maalesef ve maalesef “aldanmak” dayanılmaz bir câzibeye sahiptir! “Aldanışlar” üzerine bina edilecek bir “İslâmi Bilinç” İslâm’a ne kadar yaklaşabilir ve aldınışlarla beslenen bir “bilinç” ne kadarlık bir bilinçtir????
    Muhtemelen, TDG başka dillere de çevirilecektir.. Bu yüzden, bizim açık mektup şeklinde düzenleyerek kaleme aldığımız makalemiz -belki de- bu kitaba yöneltilmiş ilk ciddi eleştiridir. Buradan hareketle, bu makalenin muhtelif adreslerde yayınlanmasını önemli görüyorum. Siz değerli dostlarımın katkılarınızı rica ediyorum.
    Selam,
    Neyzen Semazen.

    recel kardeşim yapacağı paylaşımların ne kadar yararlı veya yanıltıcı/zararlı olduğuna dikkat etmesini rica ediyorum.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.020, Level: 55
    Points: 7.020, Level: 55
    Level completed: 35%,
    Points required for next Level: 130
    Level completed: 35%, Points required for next Level: 130
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    nazgülüm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Mesajlar
    892
    Points
    7.020
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Oyuncak Müslüman...

    Abi önceki paylaşımlarda recel kardeşimin konusuna yorum yaptım ve şimdi sizin paylaşımınızı gördüm.

    Ben yazarın kitaplarını okudum ve haklı endişeler taşıdığımı sizin paylaşımınızda farkettim.Aynı örnek

    Tabii, “bilenler” nazarında Dona “Kurân’da Reenkarnasyon” teziyle “tanrıcılık” oyununda otomatik olarak sınıfta kalmıştır.

    Allah razı olsun Abianlaştıkk

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Oyuncak Müslüman...

    Alıntı nazgülüm Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Abi önceki paylaşımlarda recel kardeşimin konusuna yorum yaptım ve şimdi sizin paylaşımınızı gördüm.

    Ben yazarın kitaplarını okudum ve haklı endişeler taşıdığımı sizin paylaşımınızda farkettim.Aynı örnek

    Tabii, “bilenler” nazarında Dona “Kurân’da Reenkarnasyon” teziyle “tanrıcılık” oyununda otomatik olarak sınıfta kalmıştır.

    Allah razı olsun Abianlaştıkk
    amin cümlemizden allah c.c razı olsun kardeşim.
    dua ile...
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Çocuklarimiza oyuncak bebek almak
    By ACİZKUL in forum Fıkıh ve Akaid
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.05.09, 10:53
  2. Bebeklerde oyuncak seçimi
    By Konyevi Nisa in forum Bebek & Çocuk Hastalıkları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 01.10.08, 10:51
  3. Çocuk Gelisiminde Oyunun Yeri ve Oyuncak Seçimi
    By Konyevi Nisa in forum Okul Öncesi Eğitim
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11.06.08, 13:53
  4. Çok oyuncak almak, onu çok sevdiğimizi göstermez
    By BuRaK in forum Okul Öncesi Eğitim
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.06.08, 16:39
  5. Çocuklara oyuncak bebek almak
    By SiLa in forum Neleri kullanabiliriz
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.06.08, 12:38

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •