CEHENNEM MEYDANI VE CEHENNEM AZABI
Yüce Allah (c.c.) buyuruyor ki:
"Onun (cehennemin) yedi kapısı vardır. Her ka-
pıya bir grup ayrılmıştır." Hicr, 44
Ayetteki cüz, "zümre, fırka" demektir. "Kapılardan
maksat, üstüste yükselen katlardın
İbni Güreye (rahimehüîlâh) der ki: "Cehennem yedi
tabakadır. İsimleri üstten aşağıya doğru şöyledir:
1) Cehennem,
2) Lazza,
3) Hutâme,
4)Saîr,
5) Sakar,
6) Cahîm,
7) Hâviye."
İlk tabaka iman eden günahkârlar için, ikinci tabaka
Vahudiler için, üçüncü tabaka hıristiyanlar için, dördüncü
yıldızlara tapanlar için, beşinci tabaka ateşperestler
"Cehennemin yedi kapısı vardır, bunlardan birisi, üm-
metime karşı kılıç çekenlere mahsustur."
Taberanî'nin rivayetine göre bir gün Cebrail (a.s.) het
zamankinden başka bir saatte Peygamber'imize gelir, Pey-
gamber'imiz onu karşılayarak: "Ya Cebrail, niye senin çehre-
ni solgun görüyorum?" diye sorar Cebrail: "Eğer Alla
116
nafıklar içindir. Görülüyor KÎ usuen..^... ~_
üsi katıdır. Sonra sırayla diğerleri gelmektedir.
Buna göre âyette Yüce Allah'ın şeytana uyanlarını ye(jj
kısma ayırıp, her kısmı cehennemin bir katına yerleştireceöi
belirtilmek istenmektedir. Sebep de şudur: Küfür ve günahla-
rın derecesi değişik olduğu için onlan işleyenlerin cehennem-
deki durumları da değişik olmuştur.
Bir görüşe göre: "Göz, kulak, dil, karın, edep yeri, el ve
ayaktan ibaret yedi vücut azasına karşılık cehennem de yedi
kat olarak yaratılmıştır. Çünkü günahlar bu organlardan çık-
maktadır, o yüzden onlann varacağı yer de yedi katlı olarak
yaratılmıştır."
Bu konuda Hazret-i Ali (k.v.) der ki:
"Cehennem, üstüste yedi kattan meydana gelmiştir. İlk
önce birincisi, sonra ikincisi, sonra üçüncüsü sırayla bütün
katlar dolar."
Buharı ve Timnizî'nin İbni Ömer'den rivayetin göre
Peygamber'imiz (s.a.s.) buyuruyor ki: •
hennemin körükleri hakkında sana bilgi vermemi emret-
meseydi, gelecek değildim" der.
Peygamber'imiz ona: 'Yâ Cebrail, bana cehennemi an-
\at" der. Cebrail şöyle cevap verir, "Allah, cehennemin bin yıl
boyunca yakılmasını emretti. Bin yıl yakıldı, sonunda ağardı.
Arkasından bin yıl daha yanmasını emretti, sonunda kap-
kara kesildi.
Şimdi o kapkaradır, ne kıvılcımı ışık saçar ve ne de ya-
lazı söner.
Seni hak üzere elçi olarak gönderen Allah'a yemin ede-
rim ki, cehennemde iğne deliği kadar bir delik açılsa dağı-
lacak olan yüksek hararetten dolayı yeryüzünün bütün can-
lıları kavrularak ölürdü.
Seni hak üzere elçi gönderen Allah'a yemin ederim ki,
cehennem bekçilerinden biri dünya halkına görünse yü-
zünün çirkinliği ve kokusunun ağırlığı yüzünden bütün yer-
yüzü halkı ölürdü. Seni hak üzere elçi gönderen Allah'a
yemin ederim ki, Allah'ın (Kuran'in) tanıttığı cehennem zin-
cirinin bir halkası yeryüzü dağlarına konsa dağ yarılır ve
yerin merkezine ininceye kadar durmazdı.
Bunun üzerine Peygamber'imiz: "Yeter, ya Cebrail!
Yoksa kalbim duracak ve öleceğim" der.
Bu sırada Peygamber'imiz, Cebrail'in ağladığını görür.
Ona "Ya Cebrail, Allah katında sahip olduğun mertebeye
rağmen sen de ağlıyorsun" der. Cebrail O'na şöyle cevap
verir:
"Niye ağlamayayım. Asıl benim ağlamam lâzım
Çünkü belki Allah'ın bilgisine göre bu günkü tnev-
kiimden başka bir mertebedeyim. Belki meleklerden
biri iken İblisin tâbi tutulduğu imtihanın bir ben-
zerine ben de tâbi tutulurum. Bilmiyorum, belki de
Hamt ile Marufun başlarına gelenler benim de başı-
ma gelir."
Bunun üzerine ikisi de ağlamaya başlarlar, göz yaşları
akarken: 'Ya Cebrail ve ya Muhammedi Yüce Allah her iki-
nizi âsi olmak tehlikesinden emin kılmıştır" diyen gizli bir ses
duyarlar.
Sesi duyunca Cebrail göğe yücelir Peygamber'imiz de
dışarıya çıkar. Yolda Ensardan eğlenceye dalan bir gurup ile
karşılaşır.
Onlara der ki: "Cehennem ardınızda iken gülüyor
musunuz! Benim bildiklerimi bilseniz, az güler, çok ağlar-
dınız. Gırtlağınızdan ne yemek ve ne de su geçerdi. Yüksek
tepelere çıkarak yüksek sesle Allah'a yakarırdınız."
Bu sırada; 'Ya Muhammed, kullarımı umutsuzluğa dü-
şürme. Ben seni zorluk gösterici olarak değil, müjdeleyici
olarak gönderdim" diye bir nida gelir.
Bu nidayı duyunca Peygamber'imiz: "Doğru olun ve
Allah'a yaklaşın" diye buyurur.
İmam Ahmed'in rivayetine göre Peygamber'imiz Ceb-
rail'e: "Niye hiçbir zaman Mikâil'i gülerken
görmüyorum?" diye sorar.
Cebrail de O'na: "Mikâil, cehennem yaratılalıberi
hiç gülmüş değil" diye cevap verir.
Müslim'in rivayetine göre Peygamber'imiz (s.a.s.)bir
hadiste şöyle buyuruyor :
•Kıyamet günü cehennem, her biri yetmiş bin
mclek tarafmdan çekilen yetmiş bin yedekle geti-
rilir."
***
CEHENNEM AZABI
Ebu Dâvud, Nesâî ve Tirmizî'nin rivayetine göre; Pey-
gamberimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor:
-"Yüce Allah cennet ve cehennemi yaratınca
Cebrail'i cennete gönderdi ve git orayı ve*oraya gire-
cek olanlara neler hazırladığımı gör" dedi. Cebrail de
cennete vararak onu ve Allah'ın cennetliklere neler hazırla-
dığını görüp dönünce Allah'a: "Ululuğun hakkı için oranın
adını duyan herkes içeri dalar" der.
Arkasından cennet Allah'ın emri üzerine günahlar ile
kuşatılır. Bunun üzerine Allah Cebrail'e: "Bir daha cennete
dön ve cennetlikler için neler hazırladığımı gör" diye emir
buyurur. Cebrail yeniden cennete varınca günahlar ile çevre-
lendiğini görür, geri dönünce: "Ululuğun hakkına yemin
ederim ki oraya hiç kimsenin girmeyeceğinden korktum"
der.
Bu sefer Allah Cebrail'e: "Var, git cehennemi ziya-
ret et ve'orada cehennemlikler için neler hazırladığı-
mı gör" diye -buyurur. Cebrail oraya varınca cehenneme
bakar, ateş dalgalarının üstüste yuvarlanıp yükseldiğini
görür. Allah'ın huzuruna dönünce "Ululuğun hakkına
yemin ederim ki, adını duyan hiç kimse oraya gif-
120
mez" der. Bu sırada Allah'ın emri üzerine cehennem azgın
nefsî arzular tarafından kuşatılır. Allah Cebrail'e "Oraya
«eniden git, gör" diye buyurur. Cebrail de bir daha
cehennemi görünce "Ululuğun hakkına yemin ederim
ki, oraya girmeyen tek kimse kalmayacağından kork-
tum" der.
Beyhakînin uygun bir senetle İbni Mes'ut'tan rivayetine
göre. "Hiç şüphesiz o, (cehennem) köşk iriliğinde
kıvılcımlar saçar" Murseiât sûresi, 32 mealindeki âyet hakkında
İbni Mes'ud (r.a.) "Ben bu kıvılcımlar için "ağaçlar gibi"
değil, "kaleler ve şehirler gibi" tâbirini kullanıyorum de-
miştir.
Ahmed İbni Hanbel, İbni Mâce, İbni Hıbban ve Hâ-
kim'e göre Peygamberimiz buyuruyor ki:
"Veyl, öyle bir cehennem vadisidir ki, kâfir di-
bine varıncaya kadar içinde kırk yıl batmaya devam
eder."
Tirmizî'ye göre ise aynı hadis şöyledir:
"Veyl iki dağ arasında o kadar derin bir vadidir ki kâfir
dibine ulaşıncaya kadar içinde yetmiş yıl batmaya devam
eder."
Tirmizî ve İbni Mâce'nin rivayetine göre bir gün
Peygamber'imiz (s.a.s.) sahabilerine: "Hüzün kuyusundan
Allah'a sığının" buyurur. Sahabiler. 'Yâ Rasûlallah, hüzün
kuyusu nedir?" diye sorarlar.
Peygamber'imiz: "Bizzat cehhennemin günde dört
kere kendisinden Allah'a sığındığı bir cehennem vadisini >
diye cevap verir.
Sahabiler: "Oraya kimler girer, yâ Rasûlallah" diye
sorarlar. Peygamber'imiz onlara şu cevâbı verir: "Orası
amellerini gösteriş için işleyen Kur'an okuyucuları
için hazırlanmıştır. Hiç şüphesiz, Allah'ın gazabına
en çok hedef olan Kur'an okuyucuları, zorba devlet
adamlarını ziyaret edenlerdir."
Taberanî'de yazdığına göre: "Cehennemde bizzat ce-
hennemin günde dört yüz kere Allah'a sığındığı bir vadi
vardır ki, orası Muhammed ümmetinin iki yüzlüleri için ha-
zırlanmıştır."
Ibni Ebî Dünya der ki: "Cehennemin yetmiş bin va-
disi, her vadinin yetmiş bin kolu, ve her vadi kolunun yetmiş
bin taşı vardır, her taşta, cehennemlikleri yüzlerinden sokan
birer yılan barınır."
Buharı Tarihinde senedi zayıf şöyle bir hadis vardır:
"Cehennemin yetmiş bin vadisi, her vadinin yetmiş bin kolu,
her vadi kolunun yetmiş bin hanesi ve her hanenin yetmiş
bin evi, her evde yetmiş bin kuyu, her kuyuda yetmiş bin
yılan bulunur ve her yılan da ağzında yetmiş bin akrep taşır.
Gerek kâfir ve gerekse münafık, vadinin dibini boylayıncaya
kadar bunların her biri ile ayrı ayrı karşılaşır."
Tirmizî'nin rivayet ettiği münkati bir hadise göre
Peygamber'imiz (s.a.s.) buyuruyor ki:
122