Gönül arzu eder ki, faydalı ve değerli konularda yüzlerce hatta binlerce çeşit broşür yayınlansın, herkes ucuz fiyatla toptan alıp dağıtsın. Meselâ, işyeri ve dükkân sahipleri müşterilerine veya ziyaretçilerine hem çay ikram etsinler, hem de bir broşür versinler.Bu gibi broşürlerin ille de dinî konularda olması gerekmez. Ahlâk, fazilet, iyi insan, iyi vatandaş olmak, komşuların birbirine karşı hakları ve vazifeleri, gençliğin iyi yetiştirilmesi; israf, lüks, aşırı tüketim ve gösterişin kötülenmesi, sosyal yardımlaşma ve saire ve saire...
Bu gibi broşürleri okuyanların içinde derin bir şekilde etkilenen, ağlayan, tövbe eden, feryad edip gömleğini yırtan, yere baygın düşen biri mutlaka çıkar. Eski ahlâk ve tasavvuf kitaplarında evliya-ullahın ve sâlihlerin menkıbeleri anlatılırken böyle nice vak'alar kaydedilmiştir. Mevlânâ Celalüddîn Rumî Hazretleri bazen coşarlar, vecde gelirler ve saatlerce sema ederlermiş. Bilirsiniz, hani bir gün Konya'da kuyumcular çarşısından geçiyormuş, Selâhaddin Zerkûbî Hazretleri dükkanında örs üzerinde çıraklarıyla birlikte altın dövüyormuş. Çekicin örs üzerinde çıkardığı düzenli darbeler, dan dun, dan dun, dan dun... Mevlânâ Hazretleri, bu darbelerden etkilenmiş, cûş u huruşa gelmiş ve sokakta dönerek sema etmeye başlamış. Selâhaddin Zerkûbî bunu görünce altını örs üzerinde çekiçlemeyi sürdürmüş, dövüle dövüle altın toz olmuş, bitmiş. Çekiçler vurmuş, Mevlâna dönmüş... Artık ne Mevlâna var, ne Selâhaddin Zerkûbî var, ne o eski semalar var... Kışırda kalmış kaba zahide sorsanız, bid'at diyecek... EyvALLAH.
Maalesef ilme, irfana, kültüre, irşada, tebliğe, davete, sanata gereken önemi veremiyoruz. Zamanımız medya asrıdır, propaganda asrıdır, yazılı yayın asrıdır. Maalesef biz Müslümanlar yazı konusunda, yayın konusunda çok geride kalmışız. Mübarek Ramazan ayı geldi. Bu ayda gençliğe, halka, kadınlara dağıtmak üzere kaç çeşit faydalı ve değerli broşür hazırlandı ve bunlar kaçar milyon adet basıldı? Bir tane bile hazırlanmadı ve basılmadı, maalesef...
Yahova Şahitlerinin bu konudaki faaliyetlerine bakıp utanmamız gerekir. İslâm'ı ve Müslümanları yeryüzünden silmek isteyen misyonerler ülkemizde her yıl on milyonlarca, mübalağa ettiğimi, abarttığımı sanmayınız, tekrar ediyorum on milyonlarca broşür dağıtıyor. Müslümanların da onlara karşılık İslâm dinini savunan broşürler dağıtmaya hakları vardır. Bu, hem bir hak hem bir vazifedir, ihmal edilmemelidir. Dağıtılacak broşürlerin mutlaka yararlı, değerli ve kalıcı olması gerekir. Kışkırtma yapılmamalıdır, fitne ve fesada yol açılmamalıdır.
Son elli sene zarfında birtakım Sabataycı gazeteler, okuyucularına bedava Kur'ân-ı Kerîm tercümeleri dağıtıyor. ALLAH, ALLAH... Adamlar hem Sabataycı, hem Kur'ân-ı Kerîm tercümesi dağıtıyor. Onların da niyetleri temiz değil, niyetleri bozuk. Kur'ân-ı Kerîm tercümesi, Kur'ân-ı Kerîm meâli diyerek, dinimizi bozmak, Müslümanların kafalarını karıştırmak istiyorlar. Müslümanların arasında şu fikri ve metodu yaymaya çalışıyorlar:
Herkes Kur'ân-ı Kerîm'in tercümesini okuyarak dinini öğrensin. Sözü ayağa düşürmek istiyorlar...Bakkal, işçi, balıkçı, kahveci, küçük esnaf Kur'ân-ı Kerîm tercümesi okuyarak İslâm'ı öğrenecek...Doktor, mühendis, avukat, veteriner, işletmeci... Onlar da Kur'ân-ı Kerîm tercümesiyle ictihad yapacaklar. "Ben dinimi ilmihalden değil doğrudan doğruya Kur'ân tercüme ve meallerinden, hadîs kitaplarından öğrenirim" diyenler yanlış ve verimsiz bir metod üzerindedir. Onlar kırk sene meal ve hadis tercümesi okusalar iki rekat namazın sahih bir şekilde nasıl kılınacağını öğrenemezler.
Mehmet Talü
Araştırmacı yazar