***
DIŞARDA
Points: 42.870, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 4,9%
Achievements


MÜmİnlerİn bİrbİrlerİnİ sevmelerİ
Allahu Zülcelal bir ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur;
'Müminler ancak kardeştirler.'(Hucurat;10)
Hz. Peygamber (a.s.v) da bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur;
'Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.'
Mü'minlerin birbirlerini sevmeleri İslam dininde çok büyük bir öneme sahiptir. Bu durum Allahu Zülcelal'in yanında çok makbuldür. Müminlerin birbirlerini sevmeleri ve birbirlerine kenetlenmelerini Allahu Zülcelal çok sevmektedir. Nitekim Hz. Peygamber (a.s.v) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur;
'Allah rızası için bir mümin diğer bir mümini sevdiği zaman, Allahu Teala kıyamet gününde o kimselere öyle kürsüler hazırlayacaktır ki, bütün insanların hesapları bitinceye kadar o kürsülerde oturacaklardır.'
Allahu Zülcelal'in rızası için birbirimizi sevmemiz lazımdır. Allahu Zülcelal için amel yapan ve O'nun hizmetinde bulunan bir kimseyi gördüğümüz zaman ne kadar seversek, o nisbette menfaat görürüz. Çünkü bu sevgi o kimsenin zatına değil, Allahu Zülcelal'e ibadet ettiği, iman edip O'nun rızasına kavuşma gayretinde olmasından dolayıdır ki bu da Allahu Zülcelal'in yanında çok makbuldür.
Dediğim gibi Allah için sevmek, Allahu Zülcelal'in yanıda çok makbuldür. Mümin kardeşler olarak birbirine kızmadan, buğz etmeden, kin duymadan, birbirimize hep iyilikle yumuşaklıkla davranmalıyız. Böyle olanlara Allah katında çok büyük ecir ve sevaplar vardır. Nitekim Hz. Hüseyin (r.a) şöyle anlatmıştır;
'Allahu Zülcelal kıyamet gününde bütün insanları topladığı zaman;
'Fazilet sahibleri neredeler?' diye bir ses duyulur. Bir grup insan ayağa kalkıp, cennete doğru yürümeye başlarlar. Bunun üzerine melekler önlerine çıkarak;
'Nereye gitmek istiyorsunuz?' diye sorunca, onlarda;
'Cennete gitmek istiyoruz.' derler. Melekler;
'Hesaptan önce mi?' diye sorunca, onlar da;
'Evet hesaptan önce.' derler. Melekler;
'Siz kimsiniz?' diye sorunca, onlar;
'Biz fazilet sahipleriyiz.' diye cevaplarlar. Melekler;
'Dünyada ki faziletiniz ne idi?' diye sorunca, onlar;
'Bize yapılan cahillikleri olgunlukla karşılar, bize kötülük edenlerin kusurlarını affederdik&.' derler. Bunun üzerine melekler;
'Haydi cennete giriniz, iyi amel işleyenlerin mükafatı ne güzeldir.' derler.
Arkasından yine aynı ses;
'Dünyadayken Allah'a dost olanlar nerede?' diye seslenir. Bu çağrı üzerine bir grup insan yine cennete yönelirler ve meleklerle karşılaşırlar. Melekler onlara kim olduklarını sorunca, onlar;
'Biz yeryüzünde Allah'ın dostlarıyız.' derler. Melekler;
'Allah'a nasıl dost olmuştunuz?' diye sorarlar. Onlar;
'Biz dünyadayken, Allah için birbirimizi seviyor, Allah için birbirimize ikramda bulunuyor ve Allah için birbirimizi ziyaret ediyorduk.' derler. Bunun üzerine melekler;
'Haydi cennete giriniz, iyi amel işleyenlerin mükafatı ne güzeldir.' derler.
İşte dünyada güzel ahlakla davranmanın ve Mümin kardeşlerimizi sevmenin mükafatı böyledir. Böyle olduğu halde nefse ve şeytana uyup da bunun aksine davranmak ne kadar çok yanlıştır.
Hz.Ömer (r.a)'den rivayet edilen bir Hadis-i şerifte Hz. Peygamber (a.s.v) şöyle buyurmuştur;
'Allah'ın bazı kulları vardır ki; onlar ne peygamber ne de şehittirler. Fakat Peygamberler ve şehitler onlara verilen makam dolayısıyla gıpta edip imrenirler
Ashab-ı kiram 'Onlar kimlerdir?' diye sordular. Hz. Peygamber (a.s.v) şöyle devam etti;
'Onlar (aralarında) neseb ve akrabalık olmadığı, mal alışverişi olmadığı halde birbirlerini Allah için sevenlerdir. Onların yüzü nurdur, nur üzerindedirler. İnsanların korktukları günde onlara korku yoktur. İnsanların hüzünlendikleri günde onlar mahzun da olmazlar.' (Ebu Davud) daha sonra şu ayet-i kerimeyi okudu;
'Dikkat edin! Allah'ın veli kulları için korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar.'(Yunus,62)
İnsanın kalbinde, mümin kardeşlerini Allah için sevme duygusu kuvvetlendikçe, bu sevgi sahibini dostluğa, sevdiğini canıyla, malıyla ve diliyle müdafaa etmeye teşvik eder. Allah için olan sevgi, bir kimseyi şahsı için değil de, ahiret nimetlerini kazanmaya vesile olmasından dolayı sevmektir. Onun için Fudayl bin İyad (rh.a);
'Bir kişinin, mümin kardeşinin yüzüne sevgi ve merhamet duyguları ile bakması kendisi için bir ibadettir.' Demiştir.
Şunu unutmamak lazımdır ki, Allah için mümin kardeşlerini seven kimseler sevgilerinin miktarınca mükafat ve sevap kazanırlar. Mümin olan kimseleri ancak müminler sever. Mümin olan kimseye buğzetmek münafıklık alametidir. Onun için bir kişi, mümin kardeşine buğz ettiği zaman dönüp kusuru kendisinde aramalıdır.
Kim bir mümin kardeşine sevgi gözüyle bakarsa, mutlaka kalbte o kimseye karşı bir sevgi oluşur. Nitekim bir adam İbrahim bin Ethem (rh.a)'e arkadaş olmuştu. Yanından ayrılacağı zaman;
'Ey İbrahim! Bende bir kusur gördüysen, beni uyar.' dedi. İbrahim bin Ethem (rh.a);
'Sende ne bir ayıp, ne de bir kusur görmedim çünkü sana sevgi gözü ile baktım. Onun için sende gördüğüm herşey hoşuma gitti.' Diye cevap verdi.
İslam dininde müminlerin birbirlerini sevmeleri ve kardeş olmaları çok mühimdir. Nitekim Hz. Peygamber (a.s.v) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur;
'Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücut gibidirler. Vücudun herhangi bir azası rahatsız olursa, diğer azaları da bu yüzden ateşlenir ve uykusuz kalır.' (Buhari)
Hz. Peygamber (a.s.v) başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur;
'Yanımda oturmaya en layık olanınız, en güzel ahlaklı olanlarınız ve herkesle iyi geçinenlerinizdir. Çünkü onlar hem severler, hem sevilirler.' (Taberani)
Ebu İdris Havlani (r.a) şöyle anlatmıştır;
'Bir gün Şam mescidine girmiştim. Güler yüzlü bir gençle karşılaştım. İnsanlar onun etrafını sarmış, ihtilafa düştükleri meseleleri ona soruyorlar ve söylediklerini de kabul ediyorlardı. Onun kim olduğunu sordum? Muaz bin Cebel (r.a) olduğunu söylediler. Ertesi gün yine o mescide gittim. O zat namaz kılıyordu. Namazı bitirince, yanına giderek selam verdim ve;
'Vallahi seni Allah için seviyorum.' dedim. Bana;
'Allah için mi?' diye sordu. Bende;
'Evet Allah için.' dedim. Bunun üzerine elbisemin kenarından tutarak beni kendine çekti ve şöyle dedi;
'Sana müjdeler olsun! Allah Resulünün şöyle dediğini duydum;
'Allahu Teala buyuruyor ki; Benim rızam için birbirini sevenlere, benim rızam için oturup sohbet edenlere ve birbirlerine harcama da bulunanlara muhabbetim haktır.'
Allah rızası için aralarında bir akrabalık veya menfaat bulunmadan birbirlerini sevenlerin yüzleri nurludur. Onlar kıyamet gününde nurdan minderlerde oturacaklar, bütün insanlar korku içinde oldukları halde onlar emin olacak, bütün insanlar hüzün ve keder içinde olduğu halde onlar herhangi bir hüzün ve keder duymayacaklardır.
Sadece Allah rızası için birbirlerini sevenler, Allahu Zülcelal'in yanında o kadar kıymetlidirler ki, kıyamet günü onlara çok büyük mükafatlar verilecektir. Hz. Peygamber (a.s.v) bunu beyan ederek şöyle buyurmuştur;
'O kimseler kıyamet gününde kırmızı yakuttan yapılmış bir sütun üzerinde olacaklardır. Bu sütunun üzerinde yetmiş bin teras köşk vardır ki güneş nasıl dünyadakileri aydınlatırsa, bu teras köşklerde, cennet ehlini öyle aydınlatırlar. Orada cennet ehli şöyle diyecektir;
'Bizi götüründe dünyada iken birbirlerini sevenleri ziyaret edelim.' Oraya gittikleri zaman, güneşin dünyadakilere vurup aydınlattığı gibi, onların yüzlerine aydınlık vurur. Onların üzerlerinde sündüs ipekten bir giysi vardır. Alınlarında şu cümle yazılıdır;
'Bunlar Allah için birbirlerini sevenler ve Allah için birbirlerini ziyaret edenlerdir.'
Müminlerin birbirini sevmesinin mükafatı böyle olduğu halde, bu fırsatı değerlendirmemek, gerçekten bir Müminin kendisine yapmış olduğu çok büyük bir haksızlıktır. Bir mümin, başka bir mümin kardeşini fasık olsa da dahi Allah için sevmesi lazımdır. Çünkü onun kalbinde iman nuru vardır. Hatta bazı kitaplarda;
'Fasığın imanının ışığı dünyaya gelse şark ve gaybı aydınlatır.' Denilmiştir.
İman etmiş, namaz kılan, hacca giden, zekat veren kimseleri sevmemek açıkca islam dinine muhalefet etmek demektir. Ve böyle yapan insan kendisine çok yazık etmektedir.
Önümüzde bu kadar mükafat varken birbirimize buğz etmek çok haksızlıktır. Bu kadar mükafata rağmen, insan mümin kardeşine buğz etmeye devam ederse ya kıyametteteki bu mükafatlara meraklı değildir. Ya da nefsine tabi olup ona uymaktadır. O beni sevmiyor ben onu neden seveyim demekle şeytan müminleri birbirine buğz etmeye sürüklemektedir.
İnsan bu kadar mükafatı bir kenara atıpta kin beslemenin ne demek olduğunu düşünmelidir. Bu kadar muazzam mükafattan gafil kalmak veya bu kadar mükafatı nefse uyarak bir kenara atarak mümin kardeşine buğz etmek çok yanlış bir olaydır.
Mecnun Misali
Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama. Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil
Mevlâ’dır Hep…