Din ilmi ancak ehlinden öğrenilir.. Kalb ilimlerinin ehli ise Evliyaullahtır:
1398. [2:545, Hadîs No: 2411]
Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
“Şüphesiz bu ilim din ilmidir. Öyle ise dininizi kimden öğrendiğinize iyi bakın.”
Allah’ın sevdiklerini sevmek, onlara yakın olanlar için ya da onları hiç tanımasalar bile bir şekilde görenler ve karşılaşanlar için mukadderdir.. Kaçınılamayacak bir neticedir:
203- [1:246, Hadîs No: 356]
Enes (r.a.) rivayet ediyor:
“Allah bir kulunu sevdiğinde onun sevgisini meleklerin kalbine kor. Bir kuluna da buğz ederse nefretini meleklerin kalbine kor. Sonra sevgisini de, nefretini de insanların kalblerine atar”
(Ebû Nuaym'in Hıfye'sinden)
Tasavvuf farz ibadetleri tamamlamakla birlikte Nafile ibadetler ile Allah'a yaklaşmanın, O'na makbul bir kul olmanın usul ve yöntemlerinden mürekkeptir.. Kul, Allah'a yaklaştıkça O'na yakın ve dost olur.. Allah, o kuluna çok üstün nimetler ihsan eder.. İnsanlar, Allah'a yakınlaşmış bu kimseye karşı ellerinde olmayan bir sevgi ve hürmet duyarlar.. Allah'ı can u gönülden seveni Allah da sever; kulları da sever, meleklerin hepsi de sever.. Allah'a hürmet ve tazim'de; O'ndan çekinip havf duymada ziyade olan kulunu Allah koruyup gözettiği gibi; kulları da ona karşı ister istemez hürmet ve riayet duyarlar.. Melekler, böyle bir kulun şanını semada yad ederler.. Onun ismini anarak, hakkında hayır dua ve temennilerde bulunurlar.. Yeryüzünde de kullar bu kimsenin etrafında pervane olurlar.. İşte bazılarının anlıyamadığı ve hazmedemediği Meşayih'e olan sevgi ve bağlılığın, ona karşı ileri derecdeki hürmet ve bağlılığın asıl nedeni Allah'ın bunu böylecene takdir etmesi yüzündendir.. Bir Allah dostunu sevmeyi, ona karşı hürmet ve bağlılık duymayı "şirk" addedenlerin kulakları çınlaya!
Allah dostlarını, sevmeyip onlara düşmanlık besleyenlerin hasmı ise Alahu Zül-Celal Hazretleridir.. O nedenle, Allah dostlarına bir şekilde sevgisizlik, hürmetsizlik ve düşmanlık duyanların bir takım nimetlerden mahrum olmasından korkulur.. Hele bir de bu düşmanlıklarını aşikar edip Allah dostlarına dil uzatanlar var ya Allah uyanmak nasip etsin onlara; eğer pişman olup tevbe etmezlerse onların sonu feci olacaktır.. Bu gine Allah dostlarından insanlara bir uyarıdır:
48- Allah Bir Kulu Sevdiği Vakit, Onu Kullarına da Sevdirmesi Babı
157- (2637) Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerîr Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Şüphesiz ki, Allah bir kulu sevdiği vakit, Cibril'i çağırır da : "Ben filânı seviyorum, onu sen de sev!" der. Ve onu Cibril de sever. Sonra semâda seslenerek : "Gerçekten Allah filânı seviyor; onu sîz de sevin!" der. Artık onu semâ ehli de severler. Sonra onun için yeryüzüne kabul konur.
Bir kula da buğzetti mi Cibril'i çağırarak : "Ben filâna buğzediyorum, ona sen de buğzet!" der. Ve Cibril ona buğzeder. Sonra semâ ehli arasında : "Allah filâna buğzediyor, ona sîz de buğzedin!" diye seslenir. Onlar da kendisine buğzederler. Sonra o kul için yeryüzüne buğz konur.» buyurdular.
Bu Hadis-i Şerifin Senedleri:
(...) Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ya'kub (yâni İbnr Abdirrahrnan El-Kaâri) rivayet etti. Yine Kuteybe dedi ki: Bize Ahdu'l-Aziz (yâni Ed-Derâverdî) rivayet etti.
Bize bu hadîsi Saîd b. Anır El-Eş'asî de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abser, Alâ' b. MüseyyeVden naklen haber verdi.
Bana Harun b. Saîd El-Eylî dahi rivayet etti. (Dedi ki) : Bize îbm Vehl) rivayet etti. (Dedi ki): Bana Mâlik (bu zat İbnü Enes'dir) rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Süheyl'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Şu kadar var ki: Alâ' b. Müseyyeb'in hadîsinde buğz zikredilmemiştir.
158- (...) Bana Amru'n-Nâkıd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yezid b. Harun rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdu'1-Aziz b. Abdillah b, EM Se-lemete'I-Mâcişun, Süheyl b. Ebî Sâlih'den naklen haber verdi. Süheyl şöyle demiş :
Arafat'da idik. Derken Ömer b. Abdi'l-Aziz (Tabiinden İslam'ın ilk Mücedditi) geçti. Kendisi hac emîri İdi. İnsanlar ona bakmaya kalktılar. Ben babama :
— Babacığım! Görüyorum ki, Allah Ömer b. Abdi'l-Aziz'i seviyor, dedim. (Babam) :
— Ne o? diye sordu.
— Çünkü insanların kalblerinde onun sevgisi var, dedim. Bunun üzerine babam ;
— Baban hakkı için yemin ederim ki, ben Ebû Hüreyre'yi Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ederken dinledim, dedi. Sonra Cerîr'in Süheyl'den rivayet ettiği hadîs gibi anlattı.
Bu hadîsin Ebû Hüreyre rivayetini Buhari «Kitâbu'l-Edeb» ile «Kitâbu't-Tevhid»'de tahric etmiştir.
Allah'ın kulunu sevmesinden murad; onun için hayr irâde buyurması, kendisine hidayet ve nimet vermesidir. Buğzu da azabım veya şekavetini irâde buyurmasıdır. Semâ ehlinden maksad meleklerdir. Cebrail (Aleyhisselâm) ile diğer meleklerin bir kulu sevmeleri, ya onun için istiğfar ve duada bulunmaları yahut sair insanlar gibi sevmeleridir. Ki bu sevgi kalbin meylinden biriyle mülakat için şevk duymasından ibarettir. Meleklerin bir kulu sevmeleri Allahü Teâlâ'ya itaat ettiği ve onun rızasını kazandığı içindir. Kabulün yeryüzüne konmasından murad; insanların o kulu sevmeleri ve ondan razı olmalarıdır. Bunun zıddı da buğz etmeleridir.
Cebrail (Aleyhisselâm)'ın meleklere seslenmesi, o kul hakkında istiğfar ve niyazda bulunsunlar diyedir.
***