Kalbin huzurunu bozan manevi hastalıklardan birisi de kızgınlıktır. Kızgınlık kalbte yanan bir ateştir. Nitekim Allahu Zülcelal bir ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur;
'Kafirler, kalblerinde haksız kızgınlık barındırmışlardır. Buna karşılık, Allah, peygamberin ve müminlerin üzerine sükûnet indirmiştir.' (Feth;26)
Bu ayet-i kerime, kafir ve imansızların kendi hayvani tabiatlarına uyup kızgınlık gösterdiklerini, peygamber ve müminlerin ise Allahu Zülcelal'in hıfz ve terbiyesi sayesinde bu huyu yendiklerini bildirmiştir.
Bir adam; 'Ey Allah'ın Resulü! Beni Allahu Teala'nın kızgınlığından hangi amel korur?'diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.v);
'Senin O'nun kullarına kızmaman.' buyurdu. (Taberani)
Burada kıyamet gününe inanan müminler için çok büyük bir ders vardır. İnsan Allah'ın yarattıklarına karşı şevkatli davranıp kızmaması lazımdır. Bununla birlikte Allahu Zülcelal'in gazabından da muhafaza olunur. Allahu Zülcelal'in gazabından muhafaza olmak, insan için en büyük nimettir. Önümüze her hangi kızabileceğimiz bir olay geldiğinde bu Hadis-i şerifi hatırlamak lazımdır. İnsan bu şekilde bu hadis-i şerifi hatırlayıpta kızmaktan vazgeçerse, Allahu Zülcelal'de o kuluna kıyamet gününde inşallahu teala gazabı yerinde rızasını nasip edecektir. Onun için bu emirleri yerine getirmeye gayret edelim...
Hz. Peygamber (a.s.v) birgün ashab-ı kirama;
'Size göre pehlivan kimdir?' diye sordu. Ashab-ı kiram;
'Pehlivan sırtı yere getirelemeyendir.' dediler. Kendisi;
'Hayır! Gerçek pehlivan, kızdığı anda kendine hakim olan kimsedir.' Buyurdu. (Müttefekun Aleyh)
Vehb bin Münebbih (rh.a);
'İnsan kızdığı zaman, çocuğun top ve topaçla oynaması gibi, şeytan onunla oynar.' Demiştir.
Kızgınlığın ifrat hali, bu hissin din, akıl ve maslahatın kontrolünden çıkması ve taşkınlık halini almasıdır. Tefrid halindeki kızgınlık, sahibine zulüm ve haksızlık yapılmasına sebeb olur. İfrat derecesinde kızmış olan kimse, gücü yettiği zaman kızdığı insana saldırır ve onu yıkmaya çalışır. Buna gücü yetmediği zamanda kızgınlığını kine dönüştürüp kalbinde depolar. İfrat derecesinde kızan bir insan da sarhoş gibi dengesiz ve tutarsız olur. Sureti de çirkin bir vaziyet alır. Kendisi bu durumu görse, utancından saklanacak yer arar.
Anlatıldığına göre, bir adam Rebi' bin Haysem'e kötü bir söz söyledi. Rabi' bin Haysem kızmayıp; cennetle aramda bir mesafe vardır. Eğer onu aşamazsam, ben senin söylediğinden daha kötüyüm.' diye karşılık vermiştir.
Evet, kızgınlığı yutmak peygamberlerin, velilerin ve alimlerin huyudur. Kızmak ise zalimlerin, hainlerin, cahillerin ve rezillerin ahlakıdır.
Önceki bir semavi kitapta şöyle denilmiştir;
'Ey İnsan! Kızdığın zaman beni hatırla ki, bende kızdığım zaman seni hatırlayayım da seni de azabımla helak ettiklerim içinde helak etmeyeyim.'
Kızgınlığını yutmak için, kızan insanın çirkinleşen yüzünü, davranışlarını düşünmek bile yeterlidir.
Ahnef bin Kays şöyle demiştir;
'Birisi bana düşmanlık ettiği zaman, muhakkak ben onu üç sıfatın biriyle karşılarım. Benden yüksek olursa ona saygı duyarım ve karşılık vermem. Benden aşağı ise kadrimi ondan yüksek görüp kötü muameleye tenezzül etmem. Benim emsalim ise, aff ve ihsan ile muamele ederim.'
Bir gün bedevilerden biri Hz. Ömer (r.a)'e;
'Vallahi sen adaletle hükmetmiyor ve bol vermiyorsun.' dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a) öfkelendi. Öyleki kızdığı yüzünden belli oldu. O vakit orada bulunanlardan bir kişi; Ey müminlerin emiri! Allahu Teala;
'Affa sarıl, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.' (A'raf;199) buyuruyor. Bu adam cahillerden biridir, dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a)'in kızgınlığı dindi ve adamı affetti.
İnsan ne vakit öfkesini yutarsa Allah için yutmalıdır. Bunun Allah nezdinde sevabı çok büyüktür. Nitekim Hz. Peygamber (a.s.v) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur;
'Her kim öfkesini yenerse Allah o kimseden azabını men eder. Her kim Rabbine istiğfar ederse Allah onun istiğfarını kabul eder. Her kim dilini kötü söylemekten muhafaza ederse Allah o kimsenin ayıplarını örter.' (Beyhaki)
Öfkelenen kişi euzü besmele çekmeli ve kelime-i tevhidi söylemelidir. Ayakta ise oturmalıdır. Oturuyorsa yan üstü yatmalıdır. Soğuk su ile abdest alması da müstehaptır. Zira öfke ateştendir ve ateşi de su söndürür.
İnsan Allahu Zülcelal'in kullarına kızmayıp, onlara karşı şevkat ve merhametli olması lazımdır. Bu güzel sıfatı elde edebilmek içinde hem Allahu Zülcelal'den istemeli ve hem de gayret göstermelidir.