(c.c)'ın razı olduğuna razı olan
(c.c)'ın kızdığına kızan;
(c.c)'ın ve Rasûlü'nün sevdiğini seven
![]()
(c.c) ve Rasûlünün (s.a.v) buğzettiğine (sevmediğini) buğzeden (sevmeyen);
(c.c)'ın dostlarını dost edinen
düşmanlarını ise düşman sayan kimseler ancak
(c.c)'a kul olmuş sayılır. (ancak (bunlar)
(c.c)'ın kulu ve hizmetçisidir.)
Hadiste belirtildiği üzere ancak bu kimseler iman açısından yüce makamlara (kemâle) ermiş![]()
(c.c)'ın kulu olmuşlardır:
"Bir kimse'ın sevdiğini sever
nefret ettiğinde nefret eder;
için verir ve gene
için kötülüklerden menederse
imanını yüceltmiş
kemale erdirmiş olur" (Ebu Davud
Sünnet: 17.)
"İmanı sağlamlaştıracakgerçek iman haline getirecek en kuvvetli destek
![]()
için sevmek
yine
için nefret etmektir" (Taberanî ve Ahmed)
Bir başka sahih hadisi şerifde şöyle buyurulmaktadır:
"Her kimde şu üç şey bulunursao kişi imanın tadını tatmıştır.
-'ın ve Rasûlünün kendisine
başka herşeyden daha sevgili olması
![]()
- Kişinin başkalarını ancak(sevdiği) için sevmesi
bir de
![]()
-'ın kendisini küfürden kurtardıktan sonra
yeniden küfre dönmeyi ateşe atılmak gibi şiddetli bir azab olarak görmesi
kerih (çirkin) telakki etmesidir." (Buhari ve Müslim)
İşte ancak böyle bir kimseRabbinin sevdiğine ve sevmediğine aynen iştirak ettiği için
![]()
(c.c) ve Rasûlü (s.a.v) kendisine başka herşeyden daha sevgili olan kimsedir.
Bu kimse mahlûku (yaratılmışı)(c.c) için sever
başka bir düşünceyle değil. İşte bu
(c.c)'ı sevmenin tamamlayıcısıdır.
Çünkü sevgilinin sevdiğini sevmekbizzat sevgiliyi sevmektir. Bir kimse böyle yaptığı zaman
(c.c)'ın sevdiği
razı olduğu bir şeyi yapmış olur. Onun için de böyle bir kimseyi Yüce
mutlaka sever.