İŞTE GELDİK GİDİYORUZşu güzelim dünyadan…
Kalanlara dagöçenlere de selâm olsun. Gönül niyazımız budur.
Bir gün bir durakta bitecek yolculuk. O yolculuk kibir şey getirmeden gelip
bir şey götürmeden gitmek gibi yanıbaşımızda.
Sadece ve sadece yaşadıklarımız güzelseyaşayacaklarımız ondan da güzel olacak temenni ve duasıyla gidiyoruz toprağın bağrına doğru.
Toprağın gecesine girmeden güne ve güneşe merhaba diyemiyor bir tohum.
İnsanda toprağın gecesine girmeden ve ölmedenmahşerin sabahına
cennetin baharına doğamaz asla.
Batıyorbitiyor diye bu hayat
boşuna dertlenme.
Güzel dünyanın her şeyitadına doyamadığımız onca nimet burada kaldı diye yerinme. Asıllarının yanına
menbalarını görmeye gidiyoruz.
Bu dünya çöllerinde unutmaz bizi Yaratanşükür o Yaşatana. Tükenmez nimetlerin ve hazinelerin sahibi olana…
Her senenin son ayında ve son günlerinde geriye dönüp baktığımdasavrulur ruhum
dört bir yana zerre zerre
dağılırım çözülürüm; geçiyor
bitiyor diye günlerim.
Tükeniyor diye birbiri ardınca sayılı nefeslerim diye üzülürüm. Elimde değil.
Bir yıl boyuncayaşanmış nice acılar
işlenmiş nice günahlar sökün eder gelir de hatırıma
bir an için ümidimi kaybedecek gibi olurum.
Her nefes bir imkânkenbir fırsatken
değil binbir günahın karasını ak etmek
samimi bir tövbenin koskoca bir ömrü bile akpak etmeye yeteceğini unuturum bazen.
ŞeytanRabbimin ümit ve rahmet kapılarını gözlerden gizlemeye çalışır.
Kendine kapandı ya o kapılarkıskançlığından ve düşmanlığından
o sonsuz rahmet ve gufran kapısından bin bir hile ve her nevi vesvese ile
insanı mahrum etmeye çalışır.
Şeytan şeytanlığını yapacakama siz de siz olun
müminliğinizi yapın.
Bir “euzu…” Çekip yolunuza çıkan şeytanı kovunuzaklaştırın. Yoksa
rahat yok.
Aziz Mahmut Hüdayi o güzelim şiiri ile halimedilime ve gönlüme tercüman olur:
“Günler gelip geçmekteler
Kuşlar gibi uçmaktalar.”
O ne samimiyet ve içten bir söz kisaniyelerin kanat çırpıp geçişini
kuşların kanatlarına yüklemiş de altı kelimeyle uçurmuş göklerimize doğru.
Şimdi başımızı kaldırıp kendi semamızda günlerin ve saniyelerin geçişini seyrediyoruz kuşlar gibibulutlar gibi.
“Temuru Merres-sehab” diyor bir ayet. İnsanın ömrübulutların geçişi gibi geçer gider diyor. Farkında olanımız kaç kişi?
Her şeyötelerden haberci ama şifreleri çözecek olan akıl ve kalbimizde derman kalmamış. Merakını başka yerlerde yitirmiş gibi.
Baş taşı taşırama göz bir kılı çekmez. Kalbimizde bu küçücük daralmalarda ve sapmalardan üzgün ve yılgın kalır..
Ömrün her nefesinin ardından bir nefes daha tükeniyor. Geçen yılın değil sadecegeçen bir nefesin bile farkına varmak gerek.
“Biribirinden mukaddes
Alıp verdiğim her nefes
İki dünyayı ayıran
Bir ses değilbir nefes…”
Ömrün kıymetini bilen böyle diyor. Telaşa de gerek yok aslında.
Yolcuyuz biz. Yolcuysakyolumuzu edeb içinde yürümeliyiz. Bütün mesele bu.
Hayatımızı nasıl yaşamamız gerektiği bekleniyor ve isteniyorsa bizdenonu beklendiği ve istendiği biçimde yaşamalıyız.
Zamanın ve ânın Yaratanının huzuruna vardığındayaşadıklarının hesabını verebilmenin cehdi ve gayreti içinde olmalıyız.
Bir günsayıla sayıla saniyeler bitecek ve son nefesin alınıp verilemiyeceği
ya da verilip alınamıyacağı bir noktaya gelinecek.
Şimdiden geçen günlerin ve o günlerde bizden istenenlerin bir bir hesabını yapmakdökümünü çıkarmak durumundayız. Hesaplayanlar var:
“1825” Bu rakam ne mi?
Bir yıl içindeki namaz vakitlerinin sayısı. Her vaktin muhasebesi yapıldığındasorumlusu olduğumuz her ibadetin hesabında ibra olup
aklanıp temize çıkabilmek gerekiyor.
Bunun içinde; zekatısadakayı
namazı
orucu fitreyi anne ve baba hakkını
kul ve komşu hakkını da düşündüğümüzde bir yılın hesabı
kolay geçmeyeceğe benziyor.
Böyle bir yılın sonunda gülüp eğlenmenin yeri ne ki? Ateş bacayı sarmışkenhangi düğün dernek yapılır?
Her yılın sonutakvimler boşuna bitmiyor. Rabbimiz
bayram olsun
seyran olsun şenlik olsun diye bizi yeni bir yılın başına getirmiyor.
kitabında güne
geceye
şafağa
yıla
asra yemin ettiğine göre
vaktin kıymetini bilelim
belki bir son fırsattır bir daha değerlendirebiliriz diye bu nimeti
yeniden aynı noktaya getiriyor.
Vaktin kıymetiniömrün kıymetini
elimizdeki bu tek sermayenin kıymetini bilelim diye…
Rabbim bana bir gün daha fırsat verdibu günde yaşıyorum bunu nasıl değerlendirmeliyim diye düşünmelidir insan.
Her yıl dönümünde bir muhasebe çilesi yaşanmakinsana yakışan bu.
Ağzımızdan çıkan sözlerinellerimizden çıkan işlerin
ayaklarımızın yürüdüğü yolların
kulağımızdan beynimize ve kalbimize ulaşan her şeyin hesabı yapılmalı inceden inceye.
Kolay değil bu…
Sadece bir yıl için bile temize çıkmak kolay değil. Ya birde bütün ömrün hesabını vermek.
İnsanlar olimpiyatlarda saliselik farklarla rekor kırıyorlar.
Demek ki saliseler bile önemli insan hayatı için. Nelerne zenginlikler sığıyor bir saniyenin içine.
Ya bir ömre ne zenginlikler sığar? Sığdırılabilene…
Acaba bir yılbaşında şenlik yapacakgülüp oynayacak kadar güzel mi geçirdik geçen yılı?
Kaç gönül yıktıkya da kaç virane evi şenlendirdik? Kaç güzellik kattık dünyaya
için?
İşte bunların hesabını verebilmeli insan…