İş İşten Geçmeden
Çoğunuzun bildiği ibretli hikaye ile başlamak istiyorum sözlerime.
Misal bu ya iki kurbağa ormanda gezinirken içi süt dolu bir kuyuya düşmüşler.İkisi de var güçleriyle çırpınmaya başlamışlar. Lakin dakikalar ilerledikçe kurbağalarda derman kalmamış.
Ümitsizliğe kapılan bir kurbağa:
"Buradan kurtulamayacağız!" diyerek vıraklamaya başlamış.
Arkadaşı ise :
"Öyle deme! Hele bir azim gösterelim
çalabalayalım!" dediyse de arkadaşı çoktan kendini sütün içine bırakmış ve kuyunun dibine doğru batmış.
Diğer kurbağa ise:
"Evet çok zor durumdayım! Ama bu hemen pes etmemi gerektirmez. Tüm imkanlarımı kullanıp çalışacağım
takdir
ü tealanındır." demiş ve durmadan zıplamaya başlamış. Zıplamış zıplamış...
O kadar çok zıplamış ki süt yavaş yavaş yağlanmaya
katılaşmaya başlamış. Çok sevinen kurbağa daha çok zıplamış
daha çok zıplamış ve bir süre sonra sütün üstünde yağ tabakasından katı bir yer oluşmuş. Buraya çıkan kurbağa
bir zıplayışta kuyudan kurtulmuş
azminin ve mücadelesinin sonucu yeniden hayata dönmüş.
Uzun yıllar önce duyduğum bu hikaye bugünlerde zihnimde yeniden canlandı.Bana bu öyküyü anımsatan
yaşı ortanın üzerinde olan ablaların
teyzelerin sıklıkla kulak misafiri olduğum serzenişleri...
Detaylarda farklılık olsada
bakış açıları
üslupları aynı minvalde seyrediyor.Şu cümlelerle giriyorlar konuya:
_Ah evladım
anamdan
babamdan sorsun vebalini.Bana Kur'an-ı Kerim'i öğretmediler.Hatta okumam yazmam bile yok.Ben istemezmiydim şimdi gürül gürül Kur'an okuyabilmek...diye devam eden sitem kokan ifadeler
kabullenilmiş çaresizlikler uzayıp gidiyor.
Önce kendi tembel nefsime sonra onlara diyorum ki:
_Şeytanın bizi içine çekmeye çalıştığı
çaresizlik
tembellik
acizlik kuyularına düşmek müslümana yakışmaz. Azrail(a.s) kapımızı çalıncaya kadar çırpınmaya vaktimiz var.İlim öğrenmek yediden yetmişe herkesin boynunun borcu.Son nefese kadar talebeliğimiz devam etmeli yoksa vebalin büyük kısmı
ebeveynlerimizin sırtından iner de bizim sırtımıza biner.
Kainat içinde yaratılmış her mahlukta inanılmaz bir faaliyet var.Zerreden şemse kadar her mevcut harıl harıl çalışırken
eşref-i mahlukat olan insana bahaneler üretip
acizliği kabullenmek yakışmaz.Biz marifetullaha talip olduğumuzda O'nun bizi cehalet kuyularından çıkarmaması mümkün mü?
Bizi ilgilendirmediği halde televizyondaki evlenme programlarıyla
abuk subuk dizilerle heba ettiğimiz vakitleri
Kur'an-ı Kerim'i okumak
anlamak
yaşamak ve yaşatmak yolunda harcasak ne mesafeler katederdik kim bilir?Bilmem hangi dizide
hangi oyuncunun
ağzından çıkacakları merak ettiğimiz kadar beş vakit namazda okuduğumuz ayetlerin manalarını merak ediyor muyuz?Kur'an'ı öğrenme yolunda kaç gecemizi feda ettik? Sahte gündemlerden
sahte simalardan yüz çevirmenin zamanı gelmedi mi?Suçu başkalarına atarak ferahlayan azgın nefsimize daha ne kadar teslim olacağız?..
Bırakalım malayanilerle dolu heva ve heveslerimizi. Kelamullah'ı öğrenme
anlama
yaşama ve yaşatma yolunda harcayalım çabamızı.Bu yolda çırpındıkça hem kendimizi hem çevremizi kurtarırız karanlık girdaplardan. Haydi yarını beklemeden bugünden sıyrılalım ümitsizliğin bataklığından.İlmi isteyene vereceğini vaad ediyor Yüce Rabbimiz...
İnanın iş işten geçmiş değil.Yetmiş yaşında olsanız bile geç kalmış değilsiniz.Rabb'im kendi yoluna gönül verip baş koyan kulunun ellerini asla boş çevirmez.
-u Teala
bahanelere sığınmayıp
çaresizliği kabullenmeyen
bu uğurda gayret sarf eden tüm kardeşlerimizin yardımcısı olsun.Kur'an'ın nuru iki cihanda yüzlerini ak
gönüllerini pak eylesin.
ÂMİN!..