***
DIŞARDA
Points: 25.810, Level: 96
Level completed: 46%,
Points required for next Level: 540
Overall activity: 0%
Achievements


Cevap: İSLAM FIKHI ANSiKLOPEDiSi
DOĞUM KONTROLÜ CAİZ MİDİR? 1 Günümüzde insanlar, fakirlik gibi ekonomik gerekçelerle çocuk sahibi olmaktan alıkonulmak isteniyor Dinimiz açısından biz bu konûya nasıl yaklaşabiliriz?
Önce son cümlenizden başlamama izin verin lütfen Bizim zaten "dinimiz açısından" başka bir açımız yoktur İslamın kapsamlılığını iyi kavrarsak, bu açının herşeye bakılabilecek kadar geniş olduğunu görürüz Aksi, çifte standardın doğmasına sebep olur ki, bunun da ne demek olduğu açıktır Şimdi sorunun esasına gelelim: Ali Efendimizin "batıl için söylenmiş hak bir söz" diye bir ifadesi vardır Yani doğru olan bir hüküm, bâtılı ve yanlışı desteklemek için de söylenmiş olabilir Batı, kendi doğal kaynaklarını bitirmek üzere Yüzyıllardır sömürmekte olduğu doğuya uzanan hortumları, çogalan nüfus sebebiyle kesilme tehlikesiyle karşı karşıya gelince, doğudaki nüfus artışını önlemek istiyor Özellikle Türkiye için bir başka sebep de, yarın Avrupa Topluluğunda temsilcilerin nüfusa göre tesbit edileceği gerçeği Onlar kendi içlerinde nüfusu çoğaltıcı tedbirler alıyor, bir yönden de on milyonlarca insanı bir anda öldürebilecek nükler silâhlar geliştiriyorlar, sonra da "biz gelecekte insanları açlıktan öleceğinden korkuyoruz" diyerek, bizdeki ağızlarıyla nüfus planlaması edebiyatı yaptırıyor ve aç insanımıza prezervatif dağıtıyorlar Bize de "Islâm şöyle demiş, böyle demiş" dedirtilerek buna çanak tutuluyor Tıpkı, plajların haram yönleri söz konusu edilmeden, "denize girmek orucu bozar mı" diye sorulduğu gibi Halbuki, doğum kontrolü câiz olsa dahî, böyle bir durumda: "Islâmda, aslında caîz olan bir şeyi Islâm düşmanları istismar etmeye kalkarlarsa ne yapmak gerekir?" diye sormalıdır Şimdi bu noktayı hep göz önünde bulundurarak diyebiliriz ki: Islâm fıtrat dinidir Fıtrat, kadını erkeğe, erkeği kadına çeker Birleşmelerinin zorunlu sonucu ise, neslin türemesidir Dolayısıyla tabii ve fitrî bir olguyu genel anlamda engellemek (devlet politikası olarak demek istiyorum) insâni ;ve Islâmî değildir Rızkın kısalacağı korkusunun şeytandan kaynaklandığını, Allah'ın her canlının rızkını vereceğini Kur'ân-ı Kerîm haber verir Bu konuda çok âyet-i kerîme ve hadîs-i şerifler vardır Işin fert düzeyinde olması ise ayrı bir konudur
2 Doğum kontrol metodlarını ve bunların fıkhî hükûmlerini tek tek ele almadan, genel olarak "çocuk sahibi olmamaya çalışmanın"hükmünü sorabilir miyiz?
Dediğimiz gibi Islâm fıtrat dinidir Bu noktayı her halükârda göz önünde bulundurmak gerekir Fıtrîliğin tabiî sonucu çocukların doğmasıdır ve fıtrata (doğal oluşa) müdahale ise hoş karşılanmamış, ancak "kimse çocuk yapmâyı engelleyici davranışlarda bulunmayacak" diye de tenbih edilmemiş, hatta "azıl"e, hoş görünmese dahi, müsaade edilmiştir Azılde aslolan korunmadır Dolayısıyla bunun su ya da bu yöntemle olması, tıbbî sakınca ve başka haramlar içermedikçe, birşey değiştirmez Yani onlar da azıl gibidirler Ancak bu fertler için söylenebilecek bir olaydır Bir "azîmet" (yani zor olmakla birlikte işin en iyisi, en uygunu) değil, bir "ruhsat" (yani bir tolerans, zayıflara bir izin)tır Korunmanın hiçbir şekli zararsız değildir Bu bile tek başına onun hoş bir şey olmâdığını gösterir Hattâ materyalist bir tıp doktorunun şu ifadeleri ilginçtir "Çocuk olmaması yolunda alınan tedbirlerin hemen hiçbiri tehlikesiz değil gibidir Herhalde bu, çocuk istemeyenlerden tabiatın öç almasıdır" Bu yüzden fıkıhçıların bazıları; meşru bir mazeret olmaksızın korunmanın, yani doğum kontrolününün câiz görülemeyeceği kanaatindedirler Mazeretler arasında da "salt aç kalma endişesi" bulunmamaktadır Ancak dediğimiz gibi, mazeret olmaksızın korunmanın, hoş olmamakla birlikte, câiz olduğunu söyleyenler de vardır
3 Kullanılan metodlardan ikisi de spiral gibi rahim içi âletler ve haplar Bunların zararlı yönlerinin bulunduğunu da düşünürsek, fıkhî hükümleri ne olabilir?
Bunların birer korunma yöntemi olmaları açısından bir önceki soruda söylediklerimizi tekrarlamış olalım Tıbben zararlı oluşları, Islâmi açıdan en azından teşvik edilen ve "lekesiz helâl ve hoş" bir şey olmadıklarını gösterir Çünkü hakkında nas olmayan konularda islâm "âdil tıb"bı hakem sayar Ancak hoş olmasalar dahî, açıkça haram ilan kılınmamışlardır Hatta Ibn Âbidîn: "Kocanın izni ile kadının, rahminin ağzını kapatma hakkıvardır" diye bir ifade nâkleder ki bu, spiralden başka bir şey değildir Ancak bir mazeret olmadan spiral taktırmak için kadın, avretini bir başka kadına dahî gösteremez
4 Azlin hükmü nedir?
Genellikle câiz görülmüştür: Mazeret olmadan câiz olmaz diyenler de vardır Ancak câiz diyenler de bir ruhsat olduğunu, iyi olanın azıl dahi yapmamak olduğunu ve kadının izni olmazsa câiz olmayacağını da kabul ederler
5 Sözünü ettiğiniz mazeretler, ya da doğum kontrolünü câiz kılan haller nelerdir?
Özet olarak söylersek: Kadın emzikli olup yeniden hamile kalmasıyla bebeğine zarar gelecekse, ortam kesinlikle edepli bir çocuğun yetiştirilemeyeceği kadar bozuksa, hamile kalması tıbben sakıncalı görülürse, hattâ Gazâli'ye göre erkek; eşinin formasyonunun ve güzelliğinin bozulmasından endişe ederse, helâl olan korunma yolları uygulayabilir Ama bu sonuncusunu herhalde sadece kadına düşkün ve bu yüzden fitneye düsebilecek erkekler için söylemek gerekir
__________________
DOĞUM KONTROLÜ
Doğumun kontrol altına alınması, nüfusun çoğalmasının sınırlandırılması, istenmeyen gebeliğin önlenmesi amacıyla uygulanan ve siyasî, iktisadî, demografik, tıbbî, ahlâkî, sosyal ve dinî yönleri bulunan bir kavram Aile plânlaması, nüfus plânlaması gibi yaygın adlandırmalarla yapılan doğum kontrolü, eski çağlardan beri uygulanmasına rağmen, esas olarak ondokuzuncu yüzyılda Batı Avrupa'da doktrin olarak ortaya atılmış ve hızla bütün dünyaya yayılmıştır En eski eserlerde bile bu konuya dair bilgiler bulunmaktadır Tarih boyunca hangi millet veya dinden olursa olsun insanlar, "gebeliği önleme metodları" üzerinde durmuşlardır Ancak yirminci yüzyılda dînî ve ahlâkî bakış açılarının değişmesi, ve teknolojinin ilerlemesi sayesinde, doğum kontrol yöntemleri ve araçları bütün kitlelere yaygın bir hareket haline gelmiş; serî ve çok sayıdaki doğum kontrol aracı üretimi ve bunların serbestçe satılması ve alınması, koruyucu hekimliğin gelişmesi, doğum kontrol ilâçlarının çoğalmasıyla, bu hareket geniş çapta uygulanır olmuştur
Çeşitli doğum kontrol yöntemleri gelişip yaygınlaşmadan önce dinlerde "azl" metoduyla gebeliği önleme bilinmekteydi Yahudiler ve hristiyanlar ve sonra da müslümanlar, istenmeyen gebeliklerin önlenmesinde azl metodunu uyguluyorlardı Doğu dinlerinde de azl metodu uygulanıyordu (Encyclopedia Britannica, "Birth control", III, 705; Moye W Freymann, Encyclopedia Americana, "Birth control", mad, IV/4-7; Eski Ahit, Tekvin, 22/15-17; Ebu'l-Ala Mevdudi, İslâm Nazarında Doğum Kontrolü, İstanbul 1967; M Esad Kılıçer, "İslâm'da Aile Planlaması", AÜİF Dergisi XXIV, Ankara 1981, 494 vd; Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, İstanbul 1983, 176-178)
İslâm dini, kürtajı kesinlikle cinayet olarak kabul etmiştir Aynı şekilde, insana zarar verici her çeşit tıbbî müdahaleyi, kısırlaştırmayı doğum kontrolünün dışarıdan zorla yaptırılmasını da yasaklamıştır Doğum kontrolü uygulanmasının çeşitli sebepleri vardır:
1 Güvenlik endişesi, gelecek korkusu, açlık ve yoksulluk sorunu
2 Devletin, nüfusun artması veya azalması üzerine, doğumları teşviki veya sınırlandırılmasını sağlaması
3 İstenmeyen gebelikler
4 Doğumu mümkün en iyi şartlara ertelemek arzusu
5 Çok çocuğun rahat yaşamayı engelleyeceği, ancak ekonomik yönden rahatladıktan sonra çok çocuk yapmayı istemek
6 Hastalıklar Hastalıkların çocuğa da geçeceği düşüncesi AIDS, Verem vs
7 Cariyenin çocuğu olursa, azad edileceği yani satılamaması düşüncesi (Bu sebep, İslâm hukukunun uygulandığı zamanlarda geçerlidir)
8 Fazla çocuğun, ibadete ve ilme engel olacağı fikri
9 Yeni bir gebeliğin kadın için tehlikeli olması veya memedeki çocuğuna zarar verme durumu İslâmî anlayışa göre, zaruretler ve hastalıklar dışındaki diğer sebepler anlamsız bulunmaktadır
Çeşitli doğum kontrol yolları ve araçları bulunmaktadır, ancak bunların birçoğu kesin olarak gebeliği önlememektedir:
1 Azl, yani erkeğin, cinsî ilişkiyi yarıda kesmesi
2 Ritm (takvim) usûlü Bu usulde, kadının doğurgan olmadığı tehlikesiz dönemlerinde cima yapılması gerekmektedir
3 Ağızdan alınan ilaçlar Bunların çeşitli yan etkileri vardır
4 Prezervatif (kondom, kaput) Spermatozoidlerin dölyatağı boşluğuna inmesini önlemek içindir Aynı zamanda son yıllarda resmen propagandası yapılmış ve çağın en korkunç hastalığı olan AIDS'e karşı en iyi korunma aracı olarak sunulmuştur Ayrıca kadın kondomları da vardır
5 Rahim içine konulan aygıtlar Diyafram, kremler, süpozituarlar, tamponlar, spiraller
6 Kürtaj
7 Kısırlaştırma 8 Lavaj 9 Laparoskopi
Başta azl olmak üzere, bütün bu doğum kontrol araçlarının çeşitli yan tesirleri ve tehlikeleri mevcut bulunmaktadır Hepsi de fıtrata ters olup, doğal birleşmeyi engellemektedir Bunlar, orgazmı (doyumu) önlemekte, psikolojik sinirsel rahatsızlıklara yol açmakta, imtizaçsızlığa sebep olmakta ve bunalım çıkarmaktadır
Bunlar, kadının isteği dışında yapıldığında onun çocuk sahibi olmasını engellemekte ve tatminsizliğe neden olmakta; nasıl olsa çocuk olmayacak fikri yaygınlaşarak kadını fuhşa teşvik etmektedir
İslâm dininde "azl" vasıtası ile doğum kontrolü meselesinde dört büyük imam, cevaz yanlısıdırlar Yine de fukaha arasında azl meselesi ihtilâflıdır Çeşitli mezheplerde azl için mekruh, caiz, mübah, helâla yakın mekruh, haram gibi hükümler verilmiştir Kürtaj ve çocuk düşürmek cinayet olarak görülmüş; ancak gebeliğin ilk yüzyirmi günü içerisinde, cenin henüz canlı bir varlık haline gelmeden çocuğun düşürülebileceğini de caiz görmüşlerdir (İbn Âbidin, Terc A Davudoğlu, İstanbul 1983, VI 32 vd; Yusuf Kerimoğlu, Emanet ve Ehliyet, İstanbul 1985, 116; Melâhat Aktaş, İslâm Toplumunda ve Çağımızda Kadın, İstanbul 1982, 67)
Azl (kesik cima, meninin kadından uzaklaştırılması), hakkında Kur'ân-ı Kerim'de bir beyan yoktur Hz Peygamber (sas)'den bize gelen rivayetlerde de azl konusunda O'nun açık bir yasaklaması bulunmamaktadır (bk Azl mad) Bu sebeple azli, cumhur, mübah olarak görmüştür Azli mübah görenler onu, zarûrî hallerde caiz bulmuşlardır Azle karşı olan alimler ise, ashabın çoğunluğunun ve bizzat Peygamber'in azle karşı olduğunu, Peygamber'in azl konusunda soru soranlara "isterseniz yapmayın" demesinin yasaklamaya daha yakın olduğunu söylemişlerdir Kıyas yoluyla bazı ulema da doğum kontrolü için şunları söylemiştir: Gazâlî, "Azl, nikâhı terketmek gibidir" der (Gazâlî, İhyâu Ulûmid-Din, II, 41 vd) Caferiye mezhebi, çocuğun millet ve ana-babanın ortak bir malı olduğunu belirtmiş zarûret sebebiyle doğum kontrolünde azl yolunu câiz görmüştür Dürzîler, ailelerin özellikle fakirlerin az sayıda çocuk sahibi olmalarının iyilik ve takvaya daha yakın olduğunu söylemişlerdir İbn Kudâme, azlin mekruh olduğunu, onun darü'l-harb'te caiz olacağını belirtir İmam Nevevî de, azli ved'e benzeterek, mekruh olduğunu söyler İbn Hazm da aynı görüştedir Mevdûdi doğum kontrolünün İslâm'la bağdaşmadığını savunur O, doğum kontrolünün ümmet çapında bir hareket olmadığını; birkaç sahabînin bu yola başvurduğunu; büyük çapta bir hareket olsaydı Hz Peygamber (sas)'in bunu yasaklamış olacağını belirterek, ancak zarûrî hallerde, kadının gebe kalmasının onun ölümüne yol açması ihtimali veya memedeki çocuğun ardından hemen ikinci bir doğumun memedeki çocuğa zarar vermesi durumu gibi zarûret(erde tedbir alınabileceğini söylemektedir (Mevdûdî, İslâm Nazarında Doğum Kontrolü, İstanbul 1967) O, fakirlikten dolayı ailelerin çocuktan kaçınmalarını suç olarak telâkkî eder Delîl olarak İsrâ Sûresinin "Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyiniz Sizi de onları da biz besliyoruz Onları öldürmeniz büyük günahtır "(el-İsrâ, 17/31) âyetini getirir ve En'âm Sûresinin 140 âyetine dayanarak helâli haramlaştırmamak gerektiğini söyler Mevdûdî, doğum kontrolün,ün İslam'ın temel ilkelerine ve özüne aykırı olduğunu, bunun nüfus azalması ve fuhşa teşvik yolu olduğunu da belirtmektedir TC Diyanet İşleri Başkanlığı, devletin resmi politikasına uydurmak maksadıyla 1960'da başkan Ömer Nasuhi Bilmen'in uygun bulmasıyla "ilkaha mâni tedbir almakta kadının rızası şart olup, zaman gereği çocuğun kötü yetişeceği, harp veya seferde bulunulması ve benzer sebeplerle bu şartın da sâkıt olacağı ve dolayısıyla azlin, bir kısım ashab ve ulemanın kerih görmelerine rağmen, yine bir kısım ashab ve cumhûr-ı ulemaca caiz görüldüğünü" savunmuştur Çeşitli fetvalarda, ulema, zarûret yoksa herhangi bir şekilde gebeliği önlemenin câiz olmadığını, ancak tehlikeli hallerde azlin de, ilaç almanın da caiz olduğunu söylemiştir Ancak hiçbir zaman "devamlı doğum kontrolü"nden yana olunmamıştır Hz Peygamber'in "Azl yapılsa da, yapılmasa da; Allah'ın dilediği her canlının kıyamete kadar dünyaya geleceğini" söylemesini (Buhârî, Nikâh, 42; Müslîm, Nikâh, 1438; Neseî, Nikâh 107/6; Ebû Dâvud, Azil, 2170-2173; Tirmizî, Bâbu Kerâhiyeti'l-Azli, 1138) kaynak olarak alan ve doğum kontrolüne istisnai hallerde cevaz veren İslâm uleması, genel olarak şu delillerle doğum kontrolüne karşı çıkmaktadırlar: Fakirlik korkusu için: Allah, kadınları sadece hoşça vakit geçirmek için yaratmamıştır Kadınla erkek arasındaki ilişki, tarla ile çiftçi arasındaki ilişki kadar ciddîdir Çiftçi tarlasına sadece hoşlandığı için değil, onu ekmek ve ürün almak için gider Aynı şekilde bir erkeğin de karısına çocuk üretmek amacıyla yaklaşması gereklidir Bu, sünnettir ve çocuk, ailenin esas amacıdır Allah, "Kadınlar sizin tarlanızdır, o halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın" buyurur (el-Bakara, 2/223; Ebû'l-Âlâ Mevdûdi, Tefhimû'l-Kur'ân, İstanbul 1986, I, 151) Rızık korkusu, basit bir iddiadır Allah, milyonlarca canlının rızkını vermektedir; O, Hâlik ve Rezzâk'tır İnsan, Allah'ın denge ve düzenine, açlık korkusuyla müdahale etmemeli, fıtrî yapıyı, tabiî cinsî yakınlaşma yolunu ve çocuk edinme nimetini kendine kapamamalıdır Özellikle, kısırlaştırma kesinlikle düşünülmemelidir Allah'ın yarattığını değiştirenler müslüman olamaz (en-Nisâ, 4/119) Ancak Allah dilediğini kısır kılar (Şûrâ, 42/49-50) Fazla çocuk istenmemesi gerekçesini de İmam Şâfiî şöyle tenkid etmiştir: Allahü Teâlâ'nın Nisâ sûresinde "Aralarında adalet yapamamaktan korkarsanız bir kadınla yetininiz" şeklindeki beyanı, fazla çocuk olup, aile efradınız ve sıkıntınız artmasın anlamındadır
İslâm Peygamberi (sas), ümmetinin çokluğuyla övüneceğini, doğurgan kadınlarla evlenmelerini ve sünnetinden yüz çevirenlerin müslüman olmadıklarını, ümmetine öğütlemiştir (İbn Mâce, I, 592)
Doğum, bebeğin dünyaya gelişi, olağanüstü bir olaydır Âyetlerde buyrulduğu üzere herşey bir ölçüye göredir, ve insan dokuz ay ana karnında ve memede bu evreyi geçirir (Lokman, 31/14)
Hz Peygamber sevdiklerine "mal ve evlad bolluğu" için dua ederdi Amellerde esas Allah rızasıdır Birşey ya helâldir, ya haramdır Evliliğin iki ana hikmeti vardır: fıtraten kadın ve erkek olarak yaratılmış iki karşı cinsin birbirini tatmini ve bu yolla neslin devamı Zaten insanlar her ne yapsalar, "O'nun bilgisi olmadıkça ne meyveler kabuklarından çıkar, ne bir dişi gebe kalır ve ne de doğurur " (Fussilet, 41/47) şeklindeki ilâhî hükümden uzak değildirler İnsanlar kendi kendilerine azab ve zulüm ederler Meni rahme boşaltılsa bile bazen çocuk olmaz; meniyi rahimden kaçırmak isteyenin ise çocuğu olabilir Bu, eninde sonunda Allah'ın kudretinde olan bir olgudur Doğal cinsî yakınlaşmayı bozmayan müslüman, çocuk talep etme niyeti ve eylemi ile ayrıca sevap da kazanmakta; oysa doğum kontrolü yapan, en azından bir sevaptan mahrum olmaktadır Doğum kontrolü yapanlar, fıtrî yapıyı bozmakta, değiştirmekte, iptal etmektedir ki; eğer zarureti yoksa bu, açıkça sünnete karşı gelmek anlamını da taşımaktadır Kaldı ki, Rasûlullah, "Nikâh benim sünnetimdir; kim benim sünnetimi yerine getirmezse, benden değildir Evlenin; zira ben diğer ümmetlere sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim " (bu hadisi değişik lâfızlarla Buharî, Müslim, Ahmed b Hanbel, Taberani, Hakim ve Beyhaki, İbn Mace kitaplarında yazmışlardır) Evlenme, bir ibadet, bir sünnet olduğuna göre; Şeriata bir bütün olarak bakıldığında, evlenmiş olanların, doğum kontrolü yapmaları bekârlığın bir başka türü, veya sünnete karşı çıkış olarak değerlendirilmektedir İster ana rahmine çocuk düşmesini engellemek, isterse rahimde teşekkül etmiş cenînin yaşamasına mani olmak olsun, her ikisinde de ana amaç, istenmeyen bir gebelik veya istenmeyen bir çocuk ise, bunun çelişik, bir müslümandan zaten beklenmeyecek bir hareket olduğu açıktır
Hz Peygamber, emzikli bir kadının yeniden gebe kalmaması için onunla ilişkiyi ertelemek veya ilişkide kontrol uygulamak konusunda da ümmetini serbest bırakmıştır Gîle, Gayl, Gıyal şeklinde geçen meselede, bugün tıp, memedeki çocuğun sütünün sonraki çocuk için zararlı olduğunu söylemiştir Ancak bu konuda, "Anneler çocuklarını iki bütün yıl emzirirler (Bu hüküm), emmeyi tamam yaptırmak isteyen(ler) içindir" (el-Bakara, 2/233) şeklindeki Kur'ân âyetini, iki çocuk arasında iki yıl müddet bırakılmalıdır şeklinde yorumlayanlar da olmuştur Bu çevreler üst üste yapılan doğumlarda gebe annenin çok yıprandığını, kendisini toparlayamadığını; memedeki çocuğa gereken önem verilemeden diğer bir çocuğun ardından gelmesiyle, ek yardım yollarından yararlanmayan çağdaş karıkocadan ibaret olan çekirdek ailenin, ekonomik açıdan da çok zor durumlarda kaldığını; gelir düzeyi düşük bu ailelerde, kadının, "çocuk üretim fabrikası" gibi ardı ardına çocuk doğurmasının başka bir azab olduğunu ileri sürerler Demek ki, her çocuk arasında en az iki yıl bırakılmalıdır Bu mesele her ne kadar erkek ile kadın arasında bir mesele gibi görünüyorsa da; doğum kontrolü, yani çocuk yapmayı önleyici düşünce ve uygulamalar, sosyal adalet, İslâm ülkesi, çocukların bakım ve eğitimi, çevre şartları gibi etkenlerle de yakından ilgilidir
Sonuç olarak, "Allah'ın kaderi olmaksızın cinsî münasebetin çocuğa götürmemesi veya çocuk olması mümkün olmadığına göre, korunma niye?" diye düşünülsün; isterse doğum kontrolü yapan hakkında, "tarlayı sürmekten yüz çevirdi, tohumunu zâyi etti, yaratılışı âtıl bıraktı, sünneti terketti, zürriyetini kuruttu" tarzında hüküm verilsin; veya doğum kontrolü kavramı, çağdaş bir zorunluluk ve dayatma şeklinde algılansın, bu kabul edilmesi mümkün olmayan bir düşüncedir Ama, İslâm'da doğum kontrolü konusu için ictihad gereklidir İsteyen müctehid azl veya başka yöntemlerle doğum kontrolü hakkında caizdir veya değildir gibi ictihad edebilir Bu da aslında İslâm devleti âlimlerinin vereceği karara ve ictihada dayalı bir husustur Çünkü gebeliğin veya doğum kontrolünün sebep ve sonuçlarına katlanacak olan, aile fertleridir