Peygamberimizin sallallahu aleyhi ve sellem sözü yerinde kullanmasına dair şu küçük anektod banayazın Kur'an eğitimi alacak çocuklarımızı hatırlattı:
Bir göçebe Arap Müslüman olma niyetiyle gelmiştir. Fakat henüz kararı kesin değildir. Netleştirmek için Peygambere sorar:
-İnsanları neye çağırıyorsun?
- Yalnız'a ibadet etmeye. O
ki
başın bir derde girdiğinde O'nu çağırırsın. Seni kurtarır. O
ki bir kuraklık olduğunda O'nu çağırırsın. Yeri yeşertir. O
ki
çölde yolunu şaşırdığında O'nu çağırırsın. Yolunu buldurur.
Gelen adamın arayışına birebir karşılıktır bu sözler. Çünkü Efendimiz (s.a.v) davet ettiği dinibir çöl sakininin ihtiyaçlarını gözeterek anlatmıştır. Kuralın ve kanunun olmadığı çölde
her göçebenin başı derttedir
derde girmek üzeredir. Kuraklığın hüküm sürdüğü çölde yaşayanlar
en çok da yeri yeşertecek
vahalara gökden sular indirecek Bir'ini arar. Çölün zemini sürekli hareketlidir
bir rüzgarla tepe ve rüzgar yer değiştirir
yön ve yol bir anda kayboluverir. Çölde yolunu kaybedenler en çok kendilerini yola getiren Bir'ini arar.
Gelelim çocuklarımıza... Onlara dualar öğretiyoruz. Ayetleri Arabca aslıyla ezberletiyoruz. Hacca ve umreye gitme hayalleri telkin ediyoruz. Peygamberimizin savaşlarına dair şiirleri büyük bir heyecanla okutuyoruz. Hiç şüphesiz iyi niyetliyiz ve iyi ediyoruz. Başkaca şeyler öğretmekten elbette ki daha anlamlı bir iş yapıyoruz.
Ama Efendimizin bir çöl bedevisine gösterdiği inceliği çocuklarımızdan esirgiyor olabilir miyiz? Soruyor muyuz kendimize: "Çocuklar en çok neyi arar?"
BenceKabe'den önce şeker ve çikolata arar.. Bence
Hacca gitmeye hasret duymadan önce
bisiklete binmeyi
dondurma yalamayı özler. Bence
savaş şiirleri dinlemekten çok daha önce
kül kedisini
yedi cüceleri
kırmızı şapkalı kızı
belki keloğlanı
pinokyoyu
tom ile jerry'yi
şirinleri ve onların şen şakrak serüvenlerini dinlemek ister..
İhtimal kibu sözlerim yaralayıcı olacak.. Kabe'nin karşısına şeker ve çikolatayı koyuyorum diye... Peygamberimizin hayatına karşılık Batılıların masallarını öne çıkarıyorum diye.. Hacc ve umrenin rakibi olarak bisiklete binmeyi
dondurmayı yemeyi zikrediyorum diye...
Ben başlatmadım bu rekabeti.. Asılçocukların çocukluğunu
Peygamberimizin bedevinin bedeviliğini ciddiye aldığı kadar ciddiye almayan anababalar başlattı..
Nasıl oldu daen önce çikolatayı ve şekeri
bonbonu ve boncuğu seven çocuğu
bir anda Kabe'yi ve umreyi sever hale getirebildik dersiniz?
Başarı mı buyoksa bir aldanma mı?
Çocuklar biz büyüklerin küçümsediği şekeri ve bonbonu küçümser gibi yapıpyerine bizim öncelediklerimizi koyar gibi yapıyor olmasınlar?
Çocuk babası gibi olgun olmak zorunda değil..
Çocuk annesi gibi dünya süslerini bir tarafa bırakmak zorunda değil..
Hele de çocuklar büyüklerin dinlediği şiirleribüyüklerin edasıyla okumak zorunda değil... Çocuk çocukça şiir okur. Şaşırır. Kekeler.. Harfleri yutar.. Kocaman adamlar gibi kollarını romantik bir edayla açıp
başını göğe çevirip
gözlernii huşu ile yummaz.
Hadidiyelim ki
gerçekten de Kabe'yi çikolatadan önce istiyorlar
savaş menkıbelerini çocuk masallarından daha çok seviyorlar.. Samimiler... Tam da bizim istediğimiz formatı tutturdular..
İyi ama..'ı sadece "Kabe'nin
'ı" olarak tanıtmak onlara zulüm değil mi?
'ı sadece Mekke'nin Medine'nin Yaradan'ı olarak
çöl ve devenin Rabbi olarak tanıtmak haksızlık değil mi?
Niye Peygamberimizin hayatınıİslam'ı anlatan imajlar
resimler
sarıklı ve cübbeli adamlar ve çocuklar üzerinden
çöller ve develerle anlatılır? Demek ki şu güzel kumsalın Rabbi -haşa-
değil? Demek ki tişörtle gezen çocuklar -haşa- Peygamberimizin dostu değil.
'a kul olmak çöl kadar uzak
develer kadar egzotik bir şey... Öyle mi?
Niye burada ve şimdi varolan şeyler üzerinden tanıtmaktan kaçınırız'ı çocuklara?
Neden ellerine tutuşturduğumuz Elif Ba kitapcıkları ille de derme çatma mizanpajlırenksiz ve zevksiz
albenisiz ve tatsız tuzsuz olmak zorundadır?
Güzel ve çekici olan şeylerle anlatmaktan korkuyor muyuz'ı?
Yoksakimilerinin ısrarla ve sistematik bir biçimde anlattığı
telkin ettiği gibi "asık suratlı" bir din midir bizimkisi?
"Kızan""taş yapan"
"kullarını yakmaya hevesli" bir Rabb midir bizim Rabbimiz?
İlle de "çarpar" mı Kur'an? Hiç okşamaz mı? Hiç hikaye anlatmaz mı?
Oysa![]()
çikolota da verir çocuklara.
Oysadondurmayı da sevdirir çocuklara..
Oysabisikletin de Rabbidir..
Oysamasallardaki güzel kızların ve prenslerin de Yaradan'dır.
OysaKur'an "masal" da anlatır çocuklara?
OysaPeygamberimiz oyun oynar çocuklarla?
OysaPeygamber namazının en hassas yerinde
secdede
başının üzerine oturmasına ses etmez çocukların...
da
Kur'an da
Peygamber de
yeri geldiğinde "çocukça"dır çocuklara..
Çocuklaşırlar..
Kendi asık suratımızı haşa'a yamamaya çalışmak haddimize mi?
Çocukluğunu ve içindeki çocukluğu unuttuğu için çocuklarından yetişkinlik bekleyen bizler gibi göstermeye hakkımız var mı Peygamberi (s.a.v)?
Çikolatayı babasındandondurmayı annesinden isteyebileceğini
ama
'tan ancak Kabe gibi
hacc gibi
Peygamberimizi rüyasında görmek gibi büyük ve soyut şeyleri isteyebileceğini öğrenen bir çocuğun zihninde nasıl bir
imajı inşa ediyoruz?
Hiç düşündük mü?
Yıllar önce beş altı yaşındaki bir kız çocuğuna sormuştum:
"Dua biliyor musun?"
"Evet" dedi ve hemen "Rabbi yessir..."i okuyuverdi..
Sonra tuttum ellerindengözlerinin içine baktım. "Bugün
'tan ne istersin?" diye sordum. "Gerek yok ki.." dedi
"annem babam benim istediklerimi alıyor."
Duanın'tan bir şey istemek demek olmadığnı bilmeden "dua ediyor" kızımız. Ne garip!
Babası araya giriyor: "Hocamo en çok Kabe'yi görmek ister!"
Bak sen işe! Dünya tatlısı küçücük kız çocuğuona çikolata yiyecek dili damağı dudağı hiç yoktan veren
gözlerinin her iki kapağına süslü mü süslü kirpikler takan Rabbini
çikolata ve şeker isteyebileceği Biri olarak tanımıyor. Ancak
babasının istediği ya da istemesini istediği Kabe söz konusu olunca
Rabbine başvuruyor.
Söyler misinizKabe'ye şekeri ve bonbonu
çikolatayı ve oyuncağı rakip eden kimler? Söyler misiniz
güzeller güzeli dini çöl imajlarıyla
deve resimleriyle çocuğun dünyasından uzak bir yere atan kimler?
Gelin bir sünneti icra edelim. Efendimizin çölde yaşayan göçebeye hitabını çocuklarımıza uyarlayalım..
Yalnız'tan iste
çocuğum.
Oki
oyuncaklarını kaybettiğinde O'nu çağırırsın.
Sana yeni oyuncaklar gönderir.
Oki bisiklete binmek istediğinde
![]()
O'nu çağırırsınsana bisiklet alacak anne baba verir.
Oki bir canın dondurma çektiğinde sana seve seve dondurma yapacak
dondurma alacak
dondurma satacak amcaları teyzeleri
ağabeyleri ablaları verir..
Devamını siz getirin.. "Sünnettir!" dedim ya...
Senai Demirci