3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: İnsanları neye çağırıyorsun?

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 42.870, Level: 100
    Points: 42.870, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 4,9%
    Overall activity: 4,9%
    Achievements
    Zümrüt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Yer
    ıstanbul rize
    Mesajlar
    7.510
    Points
    42.870
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    24

    Standart İnsanları neye çağırıyorsun?

    Peygamberimizin sallallahu aleyhi ve sellem sözü yerinde kullanmasına dair şu küçük anektod bana yazın Kur'an eğitimi alacak çocuklarımızı hatırlattı:

    Bir göçebe Arap Müslüman olma niyetiyle gelmiştir. Fakat henüz kararı kesin değildir. Netleştirmek için Peygambere sorar:



    -İnsanları neye çağırıyorsun?
    - Yalnız 'a ibadet etmeye. O ki başın bir derde girdiğinde O'nu çağırırsın. Seni kurtarır. O ki bir kuraklık olduğunda O'nu çağırırsın. Yeri yeşertir. O ki çölde yolunu şaşırdığında O'nu çağırırsın. Yolunu buldurur.


    Gelen adamın arayışına birebir karşılıktır bu sözler. Çünkü Efendimiz (s.a.v) davet ettiği dini bir çöl sakininin ihtiyaçlarını gözeterek anlatmıştır. Kuralın ve kanunun olmadığı çölde her göçebenin başı derttedir derde girmek üzeredir. Kuraklığın hüküm sürdüğü çölde yaşayanlar en çok da yeri yeşertecek vahalara gökden sular indirecek Bir'ini arar. Çölün zemini sürekli hareketlidir bir rüzgarla tepe ve rüzgar yer değiştirir yön ve yol bir anda kayboluverir. Çölde yolunu kaybedenler en çok kendilerini yola getiren Bir'ini arar.

    Gelelim çocuklarımıza... Onlara dualar öğretiyoruz. Ayetleri Arabca aslıyla ezberletiyoruz. Hacca ve umreye gitme hayalleri telkin ediyoruz. Peygamberimizin savaşlarına dair şiirleri büyük bir heyecanla okutuyoruz. Hiç şüphesiz iyi niyetliyiz ve iyi ediyoruz. Başkaca şeyler öğretmekten elbette ki daha anlamlı bir iş yapıyoruz.

    Ama Efendimizin bir çöl bedevisine gösterdiği inceliği çocuklarımızdan esirgiyor olabilir miyiz? Soruyor muyuz kendimize: "Çocuklar en çok neyi arar?"

    Bence Kabe'den önce şeker ve çikolata arar.. Bence Hacca gitmeye hasret duymadan önce bisiklete binmeyi dondurma yalamayı özler. Bence savaş şiirleri dinlemekten çok daha önce kül kedisini yedi cüceleri kırmızı şapkalı kızı belki keloğlanı pinokyoyu tom ile jerry'yi şirinleri ve onların şen şakrak serüvenlerini dinlemek ister..

    İhtimal ki bu sözlerim yaralayıcı olacak.. Kabe'nin karşısına şeker ve çikolatayı koyuyorum diye... Peygamberimizin hayatına karşılık Batılıların masallarını öne çıkarıyorum diye.. Hacc ve umrenin rakibi olarak bisiklete binmeyi dondurmayı yemeyi zikrediyorum diye...

    Ben başlatmadım bu rekabeti.. Asıl çocukların çocukluğunu Peygamberimizin bedevinin bedeviliğini ciddiye aldığı kadar ciddiye almayan anababalar başlattı..

    Nasıl oldu da en önce çikolatayı ve şekeri bonbonu ve boncuğu seven çocuğu bir anda Kabe'yi ve umreyi sever hale getirebildik dersiniz?

    Başarı mı bu yoksa bir aldanma mı?

    Çocuklar biz büyüklerin küçümsediği şekeri ve bonbonu küçümser gibi yapıp yerine bizim öncelediklerimizi koyar gibi yapıyor olmasınlar?

    Çocuk babası gibi olgun olmak zorunda değil..
    Çocuk annesi gibi dünya süslerini bir tarafa bırakmak zorunda değil..

    Hele de çocuklar büyüklerin dinlediği şiirleri büyüklerin edasıyla okumak zorunda değil... Çocuk çocukça şiir okur. Şaşırır. Kekeler.. Harfleri yutar.. Kocaman adamlar gibi kollarını romantik bir edayla açıp başını göğe çevirip gözlernii huşu ile yummaz.

    Hadi diyelim ki gerçekten de Kabe'yi çikolatadan önce istiyorlar savaş menkıbelerini çocuk masallarından daha çok seviyorlar.. Samimiler... Tam da bizim istediğimiz formatı tutturdular..


    İyi ama.. 'ı sadece "Kabe'nin 'ı" olarak tanıtmak onlara zulüm değil mi?

    'ı sadece Mekke'nin Medine'nin Yaradan'ı olarak çöl ve devenin Rabbi olarak tanıtmak haksızlık değil mi?

    Niye Peygamberimizin hayatını İslam'ı anlatan imajlar resimler sarıklı ve cübbeli adamlar ve çocuklar üzerinden çöller ve develerle anlatılır? Demek ki şu güzel kumsalın Rabbi -haşa- değil? Demek ki tişörtle gezen çocuklar -haşa- Peygamberimizin dostu değil. 'a kul olmak çöl kadar uzak develer kadar egzotik bir şey... Öyle mi?

    Niye burada ve şimdi varolan şeyler üzerinden tanıtmaktan kaçınırız 'ı çocuklara?

    Neden ellerine tutuşturduğumuz Elif Ba kitapcıkları ille de derme çatma mizanpajlı renksiz ve zevksiz albenisiz ve tatsız tuzsuz olmak zorundadır?

    Güzel ve çekici olan şeylerle anlatmaktan korkuyor muyuz 'ı?

    Yoksa kimilerinin ısrarla ve sistematik bir biçimde anlattığı telkin ettiği gibi "asık suratlı" bir din midir bizimkisi?

    "Kızan" "taş yapan" "kullarını yakmaya hevesli" bir Rabb midir bizim Rabbimiz?

    İlle de "çarpar" mı Kur'an? Hiç okşamaz mı? Hiç hikaye anlatmaz mı?

    Oysa çikolota da verir çocuklara.
    Oysa dondurmayı da sevdirir çocuklara..
    Oysa bisikletin de Rabbidir..
    Oysa masallardaki güzel kızların ve prenslerin de Yaradan'dır.
    Oysa Kur'an "masal" da anlatır çocuklara?
    Oysa Peygamberimiz oyun oynar çocuklarla?
    Oysa Peygamber namazının en hassas yerinde secdede başının üzerine oturmasına ses etmez çocukların...

    da Kur'an da Peygamber de yeri geldiğinde "çocukça"dır çocuklara..

    Çocuklaşırlar..

    Kendi asık suratımızı haşa 'a yamamaya çalışmak haddimize mi?

    Çocukluğunu ve içindeki çocukluğu unuttuğu için çocuklarından yetişkinlik bekleyen bizler gibi göstermeye hakkımız var mı Peygamberi (s.a.v)?

    Çikolatayı babasından dondurmayı annesinden isteyebileceğini ama 'tan ancak Kabe gibi hacc gibi Peygamberimizi rüyasında görmek gibi büyük ve soyut şeyleri isteyebileceğini öğrenen bir çocuğun zihninde nasıl bir imajı inşa ediyoruz?

    Hiç düşündük mü?

    Yıllar önce beş altı yaşındaki bir kız çocuğuna sormuştum:
    "Dua biliyor musun?"
    "Evet" dedi ve hemen "Rabbi yessir..."i okuyuverdi..

    Sonra tuttum ellerinden gözlerinin içine baktım. "Bugün 'tan ne istersin?" diye sordum. "Gerek yok ki.." dedi "annem babam benim istediklerimi alıyor."

    Duanın 'tan bir şey istemek demek olmadığnı bilmeden "dua ediyor" kızımız. Ne garip!

    Babası araya giriyor: "Hocam o en çok Kabe'yi görmek ister!"

    Bak sen işe! Dünya tatlısı küçücük kız çocuğu ona çikolata yiyecek dili damağı dudağı hiç yoktan veren gözlerinin her iki kapağına süslü mü süslü kirpikler takan Rabbini çikolata ve şeker isteyebileceği Biri olarak tanımıyor. Ancak babasının istediği ya da istemesini istediği Kabe söz konusu olunca Rabbine başvuruyor.

    Söyler misiniz Kabe'ye şekeri ve bonbonu çikolatayı ve oyuncağı rakip eden kimler? Söyler misiniz güzeller güzeli dini çöl imajlarıyla deve resimleriyle çocuğun dünyasından uzak bir yere atan kimler?

    Gelin bir sünneti icra edelim. Efendimizin çölde yaşayan göçebeye hitabını çocuklarımıza uyarlayalım..

    Yalnız 'tan iste çocuğum.
    O ki oyuncaklarını kaybettiğinde O'nu çağırırsın.
    Sana yeni oyuncaklar gönderir.
    O ki bisiklete binmek istediğinde
    O'nu çağırırsın sana bisiklet alacak anne baba verir.
    O ki bir canın dondurma çektiğinde sana seve seve dondurma yapacak dondurma alacak dondurma satacak amcaları teyzeleri ağabeyleri ablaları verir..


    Devamını siz getirin.. "Sünnettir!" dedim ya...

    Senai Demirci

    Mecnun Misali Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama.
    Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil Mevlâ’dır Hep…

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.020, Level: 55
    Points: 7.020, Level: 55
    Level completed: 35%,
    Points required for next Level: 130
    Level completed: 35%, Points required for next Level: 130
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    nazgülüm - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Mesajlar
    892
    Points
    7.020
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: İnsanları neye çağırıyorsun?

    Ne kadar doğru ne kadar güzel anlatılmış..Harikaydı Zümrütüm emeğine sağlık canım..

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 42.870, Level: 100
    Points: 42.870, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 4,9%
    Overall activity: 4,9%
    Achievements
    Zümrüt - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Yer
    ıstanbul rize
    Mesajlar
    7.510
    Points
    42.870
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    24

    Standart Cevap: İnsanları neye çağırıyorsun?

    tşk ederim bacım okuyan gözlerine sağlık

    Mecnun Misali Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama.
    Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil Mevlâ’dır Hep…

Benzer Konular

  1. Dünyanın En Güçlü İnsanları
    By Kahramankentli in forum Tasavvuf
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16.08.09, 20:51
  2. İnsanları İnançsızlığa Sürükleyen Nedenler
    By Konyevi Nisa in forum İman ve İslam
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 07.06.09, 20:34
  3. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 25.12.08, 21:20
  4. Olumsuz Düşünen İnsanları Duymayın..!
    By Konyevi Nisa in forum Hayata Dair
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 06.10.08, 15:12

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •