Kâinatın bütün ışığını, nurundan aldığı eşsiz nurun yanıbaşında olup da O’nu göremeyen, o nurdan bir zerre ışık alamayan Ebu Cehil’in manevi nesli, kıyamete kadar hep nasipsiz kalacak...
Nasipsizliklerinin çılgınlığıyla insanların arasına dalıp zarar vermeye çalışsalar da; O’nun (sav) nurundan bir zerre taşıyanlara asla zarar veremeyecekler.
‘Eba Cehl’in (cehaletin babası) yolunda gitmek ne kötüdür…
Ne maddeden nasipleri vardır, ne de manadan…
Bütün insanlık onları nefretle kınarken, onlar da durumun farkındadırlar. Maneviyattan yoksun oluşları çıldırtır adeta onları. Tarihin önünde her şey ortadadır… Nasipsizlik…
Asırlar önce, kutlu doğumla kâinatı şereflendiren Allah’ın Habibi doğduğunda, ismini koyan dedesi sebebini soranlara “Gökte melekler, yerde insanlar O’nu övsünler diye ismini ‘Muhammed’ koydum” der, sallallahu aleyhi vesellem.
Gökteki melekler ve gök ehlinin sahibi ve yaratıcısı; yerdeki insanlar ve bütün kainatın sahibi ve yaratıcısı O’nu (sav) övmüş ve ilk insan, ilk peygamber Hz. Adem (as)’dan bu yana, bütün insanlığa adını ferman buyurmuştur. Gerçekler ortadadır, Eba Cehl’lerin çırpınışları boşuna…
Yine asırlar önce Asrı Saadet’te, Kâinatın Efendisi bir güneş gibi kâinatı aydınlatırken, Sıddıkı Ekber Hz. Ebu Bekr (ra), O’nu (sav) görünce; “Ne kadar güzelsin Ya Resulallah!” diyor ve “Doğru söyledin Ey Ebu Bekr” cevabını alıyordu. Kâinatın, tüm güzellikleri nurundan aldığı Eşsiz Nur sallallahu aleyhi vesellemi Ebu Cehil görünce “Ne kadar çirkinsin” diyor ve o da “doğru söyledin Ey Ebu Cehil” cevabını alıyordu.
Yeryüzünde yürüyen yıldızlar misali, Ashabı Kiram sorar: “Anamız babamız sana feda olsun Ya Resulellah! Her ikisine de ‘Doğru söyledin’ buyurdunuz. Bu nasıl olur?”
Canların kendisine feda edilerek, ancak değerini bulduğu, yoluna kurban edilmeyen canın tende fazlalık sayıldığı, yaratılmışların en üstünü, meleklerin gıpta ettiği insan, kıyamete kadar insanların fıtrat çizgisini belirleyerek:
“Ebu Bekr iman nuruyla bana baktı, kendi imanının güzelliğini gördü, Ebu Cehil de kendi küfür karanlığından bana baktı, küfrünün çirkinliğini gördü” buyurur.
Evet, Ebu Cehil’ler, aynı fıtratta, kıyamete kadar hep olacak. Kendi nasipsizliklerinin farkına vararak, saldırganlaşıp etrafa zarar vermeye çalışacak.
Müslümanlar, Güzeller Güzeli sallallahu aleyhi vesellemin aşkını, kurşun yarası gibi yüreklerinde, nesilden nesile, kıyamete kadar taşıyacak…
Ve Müslümanlar, Ebu Cehillerin inadına, tek yürek ve sonsuz bir aşkla haykırıyor bütün dünyaya: “CANLARIMIZ YOLUNA KURBAN OLSUN YA RESULELLAH!”
SIDDIKA SADIKOĞLU
GÜLİSTAN DERGİSİ