***
DIŞARDA
Points: 42.870, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 4,9%
Achievements


Çocuklarda beslenme problemleri
eslenme, çocukların en önemli fiziksel ihtiyaçlarındandır. Yeterli düzeyde yemek ihtiyacı karşılanmayan çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimlerinin tam olarak sağlandığı söylenemez. Bu nedenle, çocuklarının sağlıklı yetişmesini arzulayan ebeveynler bu konuda hassas davranırlar. Düzenli ve yeterli beslenmenin sağlanması için büyük bir çaba gösterirler. Fakat çocuklar, her zaman için beklenilen davranışları sergilemezler. * Çocuklarda beslenme problemleri -
Çocuklarda en sık görülen yeme problemleri şunlardır:
* Çocuğun özenle hazırlanan yemeklere kayıtsız kalması
* Sofra başında yetişkinlerle sürekli inatlaşması
* Gıda tüketimini sadece televizyon karşısında yapması
* Uzun süre yemeği ağzında tutması
* Yemek esnasında devamlı hareket halinde bulunması
* Yeme karşısında muhakkak bir talebinin gerçekleştirilmesi gibi
Çocuklarda yeme problemlerinin sebepleri:
İki yaş öncesine kadar çocuklar, kendilerini ve annelerini bir bütün olarak görürler. İki yaşından sonra ise artık farklı bir birey olduklarını fark ederler ve bağımsızlıklarını ilan etmeye çalışırlar. Bunun için de yeme tercihinde bulunma ilk çıkış noktasıdır. Burada kendi sınırlarını belirleme, muhatabının sınırlarını anlama çabası dikkat çeker. Yemeği yiyip yemeyeceğime ben karar veririm, ya da sadece şu kadarını yerim, şu sürede yerim, şöyle yaparken yerim şeklinde bir kontrol mekanizması çocukta gelişir. Bu durumun ebeveyn tarafından doğru anlaşılamaması, yeme problemlerine kaynaklık eden en büyük sebeptir.
1-5 yaş arası çocukta, anne-babayı taklit ederek modellemenin en yoğun yaşandığı bir dönemdir. Dolayısıyla düzenli ve dengeli beslenme alışkanlığı olmayan bir ailede yetişen çocuğun da ihtiyaçlarına yönelik bir yeme alışkanlığı edinemeyeceği aşikârdır. Bu durum ise çocuğun ileriki dönemlerine de olumsuz yönlerle yansır.
Toplum içersinde ‘çocuğuna iyi bakan anne, iyi bir annedir’ anlayışı yaygındır. Bunun belirtisi olarak da ele avuca gelir, toplu çocuklar gösterilir. Zayıf çocuklara sahip anneler ise çoğu zaman ‘Bu çocuğa bakmıyor musun?’ , ‘Neden bu çocukla ilgilenmiyorsun?’ şeklinde eleştirilere muhatap olurlar. Bu ise annenin çocuk üzerinde ısrarcı olup, baskı kurmasına yol açar. Anne de oluşan bu yapı, giderek artan anne – çocuk çatışması haline dönüşür.
Çocuklar ne kadar yemeli?
Bazen yetişkinler çocukların bünyelerini hesaba katmadan, çocuğun ne kadar yemesi gerektiğine karar verirler. Ve çocuk belirlenen yemeğin az bir bölümünü yemişse, büyükler çocuğun iştahının yerinde olmadığı, iyi beslenmediği hissine kapılırlar. Hâlbuki çocuk ihtiyacı kadarını zaten almıştır. Böyle düşünmeyen ebeveyn ise ısrarcı bir tutum sergilemekte, çocuğu tamamen yemekten soğutacak davranışlar gösterebilmektedir.
Bazı çocuklar genetik yapıları sebebiyle iştahlı ve fazlaca yemeğe düşkün olabilmekteler. Yaşıtlarına kıyasla daha fazla kiloya sahip olan bu çocuklara çevrenin yaklaşım biçimi, yaşanılan yeme problemini çıkmaza sokar. Bulunduğu ortamda dışlanmak ya da kötü isim yakıştırmak suretiyle duygu durumu kötüye giden çocuk, haz kaynağı olarak gördüğü yemeğe sıkça başvurur. Böylece ileriki dönemleri de etkileyecek bir yeme problemi ortaya çıkmış olur.
Eğer evde sürekli olarak bir çatışma ve huzursuzluk hali yaşanıyorsa, çocuğun iştahında ister istemez azalma görülür. Bu durumda çocuğun yeme problemi göstermesi muhtemeldir.
Yemek eksenli hayat…
Bazı aileler yemek konusunda aşırı bir titizlenme gösterirler. Hayat adeta çocuğun yemeği eksenli sürmektedir. Bu durumun çocuk tarafından fark edilmesi yeme problemlerine yol açar. Çocuk, ailesinin hassasiyetini göz önünde bulundurarak yeme konusunu yaptırım gücü haline çevirir. ‘Şunu almazsanız yemem, şu olursa yerim’ gibi cümleler sıklıkla dile gelir. Buna fırsat vermemek için yemeğin gerekliliği sade bir dil, düz bir ses tonuyla çocuğa aktarılmalıdır. Yemeği diğer günlük faaliyetler arasında doğal görüntüsüyle sunmalı, abartılı her türlü anlatımdan ve davranıştan sakınılmalıdır.
Sıvı tüketimini sınırlandırın!
Çocuklar yapıları gereği sıvı gıdalara eğilim gösterirler. Sıvı gıdalar ise tokluk hissi verir. Bu nedenle yemek öncesi çocukların sıvı tüketimini engellemek, yeme konusunda iştahlarını arttıracaktır.
Model olun
Çocuğun dengeli ve düzenli bir yeme alışkanlığı kazanmasını isteniyorsa, öncelikle ebeveynin bu konuda çocuğa örnek olması gerekmektedir. Meyve, sebze ağırlıklı beslenme yerine çoğunlukla hazır gıdaları tercih eden bir aile, çocuktan sağlıklı yiyeceklere düşkün olmasını bekleyemez. Bu nedenle aile gerekirse kendi yemek tarzına çeki-düzen vermeli ve çocuğun gelişimine olumlu katkılar sağlayacak besinleri sıklıkla sofrada bulundurmalıdır.
Çocuğa yeme konusunda model olma sadece yemeğin içeriğiyle alakalı değildir. Nasıl yenilmesi gerektiği de çok küçük yaşlardan itibaren model olmak suretiyle kazandırılabilir. Maalesef çocuklarının yemesi konusunda zorluk yaşayan anneler genelde televizyonun oyalayıcı etkisinden faydalanıyorlar. Hâlbuki bu esnada çocuk hem yediğinden bir şey anlamıyor hem de gelişmesi gereken motor kasları zayıf kalıyor. Sohbet havasında geçen, ailenin bir arada bulunduğu ve kendi yemeğini kendisinin yemesine izin verildiği bir sofrada çocuk yemeğe daha olumlu bakacaktır. Böylece yaşanılması muhtemel sorunlar en aza inecektir.
Doktor kontrolünü ihmal etmeyin
Unutulmamalıdır ki, çocuğun sağlığıyla alakalı en doğru bilgileri çocuk doktoru verebilir. Çocuğun gelişim öyküsüne vakıf doktor, sağlık açısından hiçbir problem olmadığını söylüyorsa, annenin gereksiz endişe ve kaygı duymasına gerek yoktur. Aksi halde doktor zaten ek olarak nelerin verilmesi gerektiğine işaret edecektir. Bu kontrollerin devamlılığı, beslenme konusunda anne-çocuk ilişkisinin çatışmaya dönüşmeden daha yumuşak bir zeminde sürmesini sağlayacaktır.
Beslenme problemlerine çözümler
Yemek yeme alışkanlığı küçük yaşlarda elde edilir. Gelişimsel bir yapıya sahip olduğundan çocuğun duygu durumu, motor gelişimi, insanlarla iletişimi gibi pek çok duruma etki eder. Tüm bunların sağlam bir zeminde inşa edilebilmesi için beslenme problemlerinin ortaya çıkmasına müsaade edilmemelidir. Çıktığı takdirde ise, problemin sebebine uygun bir çözüme başvurulmalıdır.
Çocuğun acıkmasına izin verin: Yemek yemek için öncelikle acıkmak gerekir. Fakat ebeveynin (özellikle annelerin) sıklıkla müdahalesi sonucu, çocuklar bu duyguyu yeterince bilemezler. Dolayısıyla hazırlanan yemeklere istenilen iştahı göstermezler. Bu ise anneler tarafından ‘çocuğum yemiyor’ şeklinde yorumlanır.
Öncelikle çocuğun acıkmasına olanak tanınmalıdır. Genellikle anneler bu duruma ‘benim çocuğum acıkmıyor ki’ şeklinde itiraz ederler. Elbette çocuk acıkır. Sadece bu anı sabırla beklemek gerekir. Böylece acıkmış bir halde yemek yiyen çocuk yemekten haz alacak, ‘yemiyor’ şeklinde yapılan şikâyetlere son vermiş olacaktır.
Israrcı olmayın!
Yemek yeme hususunda (sebebi ne olursa olsun) ısrarcı bir tutum sergilemek anne – çocuk çatışmasını tetikler. Bir zaman sonra inatlaşmaya dönüşen bu hal, anne ve çocuğun yıpranmasından başka bir sonuç vermez. Israrcı olmak yerine, açıklayıcı olmak daha olumlu sonuçlar almamızı sağlar. Eğer çocuk yemek istemiyorsa, bir dahaki öğüne kadar hiçbir şey yiyemeyeceğini vurgulamak yeterli olacaktır. Tabi bu açıklamanın ardından tutarlı bir uygulama süreci anne tarafından gösterilmelidir.
Mecnun Misali
Leylâ’nın Zülfüne Hemen Gönül Bağlama. Çünkü seni AŞK Çöllerinde Gezdirip Duran Leylâ Değil
Mevlâ’dır Hep…