423. ...Âişe (r.anha)dan, şöyle demiştir:
"Resûlullah (sallellahü aleyhi ve sellem) sabah namazını kılardı da kadınlar, örtülerine bürünmüş olarak ayrılırlar (ve) karanlıktan do*layı tanınmazlardı''
Açıklama
Hadis i şerifteki "... bürünmüş olarak..." kelimesi bazı nüshalarda şeklindedir. Ancak bu fark mânaya tesir etmez. "karanlıktan dolayı tanınmazlardı" cümlesi de Buhârî'deki bir rivâyetde "onları karanlık sebebiyle kimse tanımazdı" şeklinde zikredilmiştir.
Bu son cümledeki karanlığın sebebi hakkında âlimler ihtilâf etmişler*dir. Bir kısmı, "Mescidin karanlığından dolayı tanınmazdı, çünkü mesci*din tavanı basıktı. Ancak güneşin doğmasına yakın aydmlanabilirdi" derken, bazıları da gecenin sonunun karanlığından dolayı dışarıda tanınmadiklanm söylerler. Bu ikincisi cümlelerin kuruluşuna daha uygun bulunmaktadır. Buna göre hadis-i şerif, sabah namazını ortalık iyice aydınlanmadan, alacakaran*lıkta kılmanın daha efdal olduğuna delalet etmektedir. Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel, Ebü Sevr, Evzâî, Dâvûd b. Ali ve Taberî (Allah hepsine rahmet etsin) bu görüştedirler. Hülefâ-i Râşidîn ve sahâbilerin ileri gelenlerinden ço*ğunun da bu görüşte oldukları rivayet edilmektedir. Bu görüşte olanların, üzerinde durduğumuz hadis-i şeriften başka naklî delilleri de vardır.
Hanefî İmamları, Sevrî ve Iraklıların çoğunluğuna göre sabah namazı*nı biraz aydınlığa bırakmak daha efdaldir. Bu görüş Hz. Ali ve İbn Mesf-ûd'dan da rivayet edilmiştir. Bu görüş sahiplerinin delilleri, Râfi' b. Hadîc'in rivayet ettiği, "Sabahı aydınlığa bırakınız' hadis-i şerifi ile Buhârî ve Müs*lim'in İbn Mes'ud'dan rivayet ettikeri şu hadistir:
"Resûlullah (s.a.)ı iki namaz hariç hiç bir namazı vakti dışında kıldığı*nı görmedim. Bunlar (Müzdelife'de) akşam ile yatsıyı cem'etti. O gün sabah namazını da vaktinden evvel kıldı."
"Hz. Peygamber fecirden evvel sabah namazını kılmadığına göre, İbn Mes'ud'^un bahsettiği sabah namazını Efendimiz fecirden sonra, fakat or*talık ağarmadan kılmıştır" derler. Ayrıca, bu görüş sahipleri namazı gecik*tirmenin cemaatin artmasına ve namazdan evvel daha çok nafile kılınmasına imkân verdiğini söyleyerek sabahı ortalık aydmlanıncaya kadar geciktirme*nin efdal olduğuna dâir olan görüşlerini takviye ederler.
Bu görüşte olanlar, üzerinde durduğumuz Hz. Âişe hadisi'nin mensûh olduğunu söylerler ise de muhalifleri, Tirmizı'nin hadis hakkında, "Hasen-sahih" dediğini ileri sürerek nesh iddiasını reddederler. Hadislerin zahirde muhalif görünmesi Hz. Peygamber (s.a.)in sabah namazını bazan alacaka*ranlıkta, bazan da ortalık ağardığında kıldığını gösterir. Her iki tatbikat da vâriddir. Efendimiz namazda kıraati uzatacağı zaman erken başlar, kısa oku*yacağı zaman geciktirirdi.
Bazı Hükümler
1. Sabah namazını ilk vaktinde kılmak efdaldir. Bu, cumhurun görüşüdür.
2. Kadınların mescide gitmeleri meşrudur. Ancak bu fitne korkusu ol*madığı zamanlara mahsustur.
424. ...Rafi'b. Hadîc (r.a.)dan, şöyle demiştir: .
Resûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
"Sabah namazım ortalık aydınlanınca kılınız. Çünkü bu(nu böyle yapmanız halinde) ecrinizi daha büyük kılar veya ecir(iniz) daha büyük olur."
Açıklama
“Sabah namazını ortalık aydınlanınca kılınız" diye tercüme ettiğimiz cümlesi en-Nihâye'de "Onu sabah doğduğu anda kılınız" diye mânâlandırılrmştır. Ha*diste namazı ortalık ağarıncaya kadar geciktirme emredilmektedir.
Suyûti, bu Hadisle ilgili olarak, "bununla anlaşılmış oluyor ki, "sabahı aydınlığa bırakınız" lâfzı, ile rivayet eden-
ler, hadisi mânâ olarak rivayet etmişlerdir" der.
Bu hadis önceki hadisin şerhinde de işaret edildiği gibi, sabah na*mazını aydınlığa bırakmayı efdal gören Hanefîlerin delillerindendir.
Sabahı ilk vaktinde, alaca karanlıkta kılmayı daha efdal görenler bu hadisteki "aydınlığa bırakma" veya "sabahın doğmasından" mak*sadın, ikinci fecrin doğması olduğunu söylerler.
Önceki hadiste sabah namazının efdal vakti hususundaki ihtilâf*lar ve delilleri mufassal olarak verildiği için burada tekrarına lüzum görülmemiştir.