Bilindiği üzere, tesbîh, Allah'ı her türlü noksan sıfatlardan, be*şeri vasıflardan (tenzih etmek, onun büyüklüğünü, yüceliğini dile getirip övülmeyi her zaman lâyık olduğunu düşünerek hamd et*mektir.
Ancak Resûlüllah (A.S.) Efendimiz teşbih, tekbir ve tahmid hu*susunda bazı rakamlar üzerinde durmuştur. Her sayının ayrı bir hikmeti ve başka bir feyiz ve bereketi bulunduğundan belirtilen ra*kamlara aynen uymak sünnettir. Sayıda bir yanlışlık yapmamak için de ya parmaklardaki boğumları dikkate alarak hesaplamak, ya da tohum ve benzeri bir şeyle onu gerçekleştirmek caizdir. Günü*müzde kullanılan 99'luk teşbihler, sonraları Hindistan ve benzeri yerlerden bize geçmiştir. Resûlüllah (A.S.) Efendimiz zamanında mü'minler teşbihlerini daha çok parmak hesabıyla yerine getirir*lerdi.
Konuyla ilgili hadîsler :
Büseyre (R.A.) den yapılan rivayette -ki bu zat muhacirattan-dır-, demiştir ki : Resûlüllah CA.S.) Efendimiz bize şöyle buyurdu: «Size gereken tehlîl, teşbih ve takdistir. Sakın bunları yapma hu*susunda gaflet etmeyin (yeri ve zamanı gelince herhalde yapın). Aksi halde rahat hususunda unutulur (ondan mahrum kalırsınız). Par*mak uçlarını bağlayıp (sayınız). Çünkü parmaklar sorumludurlar; konuşturulacaklardır.»
Sa'd b. Ebî Vakkas (R.A.) dan yapılan rivayette, onun şöyle de*diği tesbit edilmiştir : Hz. Sa'd, Peygamber (A.S.) Efendimizle be*raber bir kadının yanına girdiklerinde, kadının önünde tohum veya küçük taş bulunuyormuş, kadın teşbihlerini onlarla (sayıp) yapı*yormuş. Bunun üzerine Resûlüllah (A.S.) ona, «Bundan daha kolay ve daha faziletli olanını sana haber vereyim mi : SÜBHANELLAHİ ADEDE MA HALAKA Fİ'S-SEMAÎ VE SÜBHANE'LLAHÎ ADEDE MA HALAKA Fİ'L-ARDİ VE SÜBHANETLAHÎ ADEDE MA BEYNE ZALİKE VE SÜBHANE'LLAHÎ ADEDE MA HUVE HÂLİKUN, VAL-LAHU EKBER MÎSLE ZALİKE VE'L-HAMDU LİLLAHÎ MİSLE ZALİ*KE VELA İLAHE İLLA'LLAHU MİSLE ZALÎKE VELA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİ MİSLE ZALİKE.
Hz. Safiyye (R.A.) dan yapılan rivayette, adı geçen sahabiye, diyor ki : Resûlüllah (A.S.) Efendimiz yanıma girdi. Önümde 4000 tohum bulunuyordu ki, onlarla tesbîh ediyordum. Resûlüllah (A.S.) bana, «gerçekten sen bunlarla teşbih ettin, ama bundan daha çok sa*yılacak bir teşbihi sana öğreteyim mi?» diye sordu. Ben de, «evet öğretiniz» dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu : «De ki : SÜBHA-NE'LLAHİ ADEDE HALKIH.»
Hadislerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır :
1- Namazdan sonra tehlîl, tesbîh ve tasdîste bulunmak mfis-tehabdır.
2- Teşbihi parmak uçlanyla yapmak müstehabdır. Kıyamet gününde parmaklar konuşturulup lehte veya aleyhte şahitlik ede*ceklerdir.
3- Çok tesbîh yapmak isteyenlerin, Sa'd B. Ebî Vakkas hadîsinde belirtilen teşbih ve duayı yapmaları meşru'dür. Aynı zaman*da Hz. Safiyye hadîsindeki teşbih de bunun bir benzeridir.
Yorumlar ve tahliller:
1070 nolu Büseyre (R.A.) hadîsini aynı zamanda Hâkim tahric ! etmiş, Tirmizî ise, hadisin garip olduğunu, çünkü bu rivayeti ancak İ Hânı1' b. Osman hadisiyle bildiğini kaydetmiştir, imam Süyutî ise bunun isnadını sahihlemiştir.
1071 nölu Sa'd b. Ebi Vakkas (R.A.) hadisini, Nesâî, İbn Mâce, Ibn Hibban ve Hâkim tahric etmişlerdir. Aynı zamanda Hâkim onu sahîhlemiş, Tirmizi de has önlemiştir.
1072 nolu Hz<. Safiyye (R.A.) hadîsini Hâkim tahric etmiş, Süyu*tî de sahihlemiştir.
Birinci hadîs, teşbihte parmak uçlarıyla saymanın meşruiyeti*ne delâlet etmektedir. Bu manada bir diğer hadîsini Ebû Dâvud, Tir*mizi, Nesâî ve Hâkim tahrîc etmişler, Tirmizî onu «hasen» ile kayıt*larken Nesâi ile Hâkim sahîhlemişlerdir.Bu ikinci rivayet şöyledir : «Peygamber (A.S.) Efendimizi gördüm, teşbihte parmak*larını bağlayıp [hesaplıyordu).» Ebû Davud'un rivayetinde ise, şu fazlalık vardır : «Sağ elinin parmaklarını...»
Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, parmakla teşbih sayısını belirle*menin illetini de açıklamıştır ki, bu bize parmakla yapılan teşbihin evlâ ve afdal olduğunu gösterir.
Diğer iki hadis ise; bu hesabın tohum veya küçük taş ile de ya*pılmasında bir sakınca olmadığına delâlet etmektedirler. Buna kı*yasla bildiğimiz teşbihlerle aynı şeyi yapmakta bir sakınca olmadığı anlaşılıyor. Nitekim Peygamberimizin azatlı kölesi Ebu Safiyye (R.A.) dan yapılan rivayette, bu zatın önüne bir zenbil dolusu kü*çük taş konulurdu ve o da öğleye kadar onlarla teşbihlerini yerine getirirdi. Bazan da öğle namazım kıldıktan sonra aynı taşlarla akşa*ma kadar teşbihini sürdürürdü. Bu rivayeti Ahmed b. Hanbel kendi müsnedinde zühd bahsinde nakletmiştir. Aynca îbn Sa'd'm Hakim b. Deylemî'den yaptığı rivayette Sa'd b. Ebî Vakkas'ın (R.A.) da kü*çük çakıl taşlarıyla teşbih ettiğini nakletmiştir.
Ayrıca İbn Sa'd'm kendi Tabakat'mda Abdullah b. Musa tari*kiyle Cabir'den, o da kendisine hizmet eden bir kadından, o da Hz. Ali'nin oğlu Hz. Hüseyn'in kızı Fatıma'dan rivayet etmiştir ki, adı geçen Fatıma, düğüm düğüm yapılmış bir sicimle teşbih edermiş. îmara Ahmed'in oğlu Abdullah'ın Zevâidü'z-Zühd'de yaptığı rivayet*te, Ebu Hüreyre'nin (R.A.) içinde hin düğüm bulunan bir cisim teş*bihi varmış, onunla teşbihini bitirmeden uyunıazmış. Başka bir ri*vayette o sicimde ikibin düğüm bulunuyormuş..
Ahmed b. Hanbel'in Zühd bölümünde Kasım b. Abdurrahman*-dan yaptığı rivayette, adı geçenin şöyle dediğini nakletmiştir : «Ebû Derdâ (R.A) m bir kese içinde hurma çekirdekleri bulunuyordu. Sa*bah namazını kılınca onları bir bir çıkarıp bitinceye kadar teşbihi*ni sürdürürdü.
Buna benzer altı yedi kadar başka rivayetler daha vardır. Hep*si de düğüm, tohum, çekirdek, çakıl taşı ve benzeri şeylerle teşbih etmenin caiz olduğuna delâlet etmektedir.
Nitekim mezhep sahibi imamlar da bu konuda farklı bir içtihat ve görüş ortaya koymadıkları anlaşılıyor.
Çıkarılan Hükümler
1- Gerek namazdan sonra, gerekse başka vakitlerde tehlil, teşbih, tekbîr ve tahmîdi parmak uçlarını bağlayıp hesaplamakla yapmak müstehabdır.
2 - Aynı şeyleri içinde düğüm bulunan cisimle veya tohum, çekirdek ve küçük çakıl taşı gibi maddelerle yapmak da caizdir.