Namazda her iki rekâtin sonunda oturmak ve her rekâtte yapı*lan iki secde arasında oturmakla ilgili birçok rivayetler mevcuttur. Çoğu bu iki yerde oturmanın sıfatı üzerinde durmuş ve Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'in daha çok nasıl oturduğunu belirtmiştir.
Vâü b. Hücür (R.A.J den yapılan rivayette, o, Peygamber (A,S.) Efendimiz'in namaz kıldığını, lalarken de secde ettiğini, sonra sol aya*ğını yere döşeyip üzerine oturduğunu görmüştür.»
Saîd b. Mansur (R.A.) den yapılan rivayette, konu şu lâfızla nakledilmiştir: «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'in arkasında namaz kıldım : Oturduğu ve teşehhüt ettiği zaman, sol ayağım döşeyip üze*rine oturdu.»
Ebu Humayd (R.A.) den yapılan rivayette, o, Resûlüllah'm (A.S.) ashabı arasında bulunan bir kişi olarak şöyle demiştir : «Ben, Resû*lüllah'ın EA.S.) namazını sizden daha çok hafızamda tutmaktayım. Resûlüllah' tekbir getirdiğinde ellerini omuzları hizasına kadar kal*dırıyordu, rükû'a eğildiğinde elleriyle iyice dizlerini tutup karar kı*lıyor, sonra da belini dümdüz tutuyordu. Başını rükû'dan kaldırdı*ğında her omurga yerine dönünceye kadar doğruluyordu. Secde et*tiğinde ellerini tabi halinde tutup öylece yere koyuyordu, ayaklanmn parmaklarım da kıbleye çeviriyordu, iki rekâtin sonunda oturunca, sol ayağının üzerine oturuyor, sağ ayağını dikiyordu. Son rekâtte otu*runca, sol ayağını öne doğru kaydırıp diğerini dik tutmak suretiyle mak'âdı üzerine oturuyordu.»
Hz. Aişe (R.A.) dan yapılan rivayette, demiştir ki : «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz namaza tekbir ve bir de EL-HAMDÜ LİLLAHİ RAB-BI'L-ALEMÎN'i okuyarak başlardı. Rükû'a vardığında başını ne kal*dırır, ne de eğerdi, bu ikisi arasında bir ölçüde tutardı. Rükû'dan ba*şını kaldırdığında, iyice doğrulup ayakta durmadıkça secde yap-mazdı. Secdeden başını kaldırınca, iyice oturmadan ikinci secdeyi yapmazdı. Her iki rekâtte et-Tahiyatı okurdu; aynı zamanda sol aya*ğım yere koyup sağ ayağını dik tutardı, kalçaları yere koyup bacak*ları dikmeyi men'ederdi, (buna akibi'ş-şeytan oturuşu denir). Aynı zamanda kolları, yırtıcı hayvanların ön ayaklarını yere yayıp uzat*tığı gibi yayıp uzatmayı de men'edeYdi. Ve namazı selam vermek suretiyle tamamlardı.»
Ebu Hureyre (R.A.) den yapılan rivayette, demiştir ki : «Resû*lüllah (A.S.) Efendimiz beni üç şeyden men'etti : (Namaz kılarken socde ettiğimde) horoz yeri gagalar gibi, başımı kaldırıp indirmemi, kalçayı yere koyup dizleri dikerek elleri yere koymak suretiyle kö*pek oturur gibi oturmamı, tilki gibi etrafa bakmıp iltifat etmemi...»
Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır :
1- Teşehhüde otururken, sol ayağı yere yayıp üzerine otur*mak sünnettir. Sağ ayağı ise dik tutmak sünnettir.
2- Namazda tekbîr getirirken elleri omuz seviyesine kadar kaldırmak sünnettir, (Bu konu daha önce açıklanmıştır).
3- Rükû'da ellerle diz kapaklarım iyice kavrayıp istikrar sağ*lamak sünnettir. (Bu konu da daha önce açıklanmıştır).
4- Rükû'da beli düz tutmak sünnettir. (Buna da daha önce yer verilmiştir).
5- Rükû'dan kalkıldığında beli iyice doğrultup ayakta dimdik durmak sünnet veya vâcibdir. (Bu konuyu da daha önce açıklamış bulunuyoruz).
6- Secdede elleri normal vaziyette tutup yere koymak sünnet*tir. (Bunu da daha önce açıklamış bulunuyoruz).
7- Secdede ayakları dikip parmakları kıbleye çevirmek sün*nettir. .
8- Birinci oturuşta, az önce belirttiğimiz gibi, sol ayağı yere döşeyip üzerine oturmak, sağ ayağı dikmek sünnettir. îkinci oturuş*ta ise, sol ayağı biraz öne kaydırıp sol kalça üzerine oturmak ve sağ ayağı belirtilen şekilde dikmek sünnettir.
9- Namaza tekbîr ile başlamak farzdır. (Bu konuyu da daha önce açıklamış bulunuyoruz).
10- Tekbirden sonra kıraate başlanır. Bu konu hakkındaki tes-bit ve içtihatları daha önce açıklamış bulunuyoruz).
11- Her ikj rekâtin sonunda et-Tahiyat okumak sünnet veya vâcibdir.
12- Namazda kalçayı yere koyup dizleri dikmek mekruhtur.
13- Namazda secdeye varıldığında kolları yere sermek mek*ruhtur. (Bu erkekler hakkındadır. Kadınlar kollarını yere dokundu*rarak secdeyi yerine getirirler).
14- Namaz, selâm vermekle tamamlanır.
Hadîslerin ışığında müctehit imamların görüş, tesbit, içtihat ve istidlalleri:
Mezhep imamlarının tesbit ve içtihatlarını daha önce kısa*ca belirttiğimiz için burada tekrar etmeye gerek görmüyoruz. Konuyla ilgili diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller. 932 dibnotlu Vâil hadîsi hakkında Tirmizi, hasen ve sahüı kay*dını koymuştur.
Bu konuda Rıfaâ b. Râfi' (R.A.) den yapılan rivayette ise, şöyle demiştir : «Peygamber (A.S.) Efendimiz, bedeviye dedi ki : Secde ettiğin zaman secden için iyice temekkün eyle, her azan karar kılıp sakinleşsin. Oturduğun zaman, sol ayağın üzerine otur.»
Ahmed b. Hanbel'in kendi Müsned'inde naklettiği bu hadîsi, ay*nı zamanda İbn Ebî Şeybe ve tbn Hibban da tahrîc etmişlerdir. Bu iki hadîsle ihticac edenler, namazda sol ayağın üzerine oturmanın, . sağ ayağı dik tutmanın müstehab olduğuna kail olmuşlardır. Nite*kim Zeyd b. Ali, Ebû Hanîfe ve arkadaşları, İmam Sevrî ve arkadaş*ları aynı görüştedirler. İmam Mâlik, İmanı Şafiî ve arkadaşları, son oturuşta teverrükün müstehab veya sünnet olduğuna kail olmuşlar*dır. İmam Âhmed b. Hanbel ise, bir rivayete göre, teverrükün sade*ce iki oturuşu olan namazlarda son oturuşta müstehab olduğunu, iki rekâtli namazların sonunda ise, sol ayak üzerine oturup sağ aya*ğı dik tutmanın müstehab olduğunu söylemiştir.
Birinci grup, İmam Tirmizî'nin hasen ve sahîh kabul ettiği Ebû Humayd hadîsiyle istidlal etmişlerdir ki onu 934 numara ile naklet*miş bulunuyoruz. Ayrıca 935 nolu Hz. Aişe (R.A.) hadîsi de onlar için delil teşkil etmektedir.
Müslim'in kendi sahihinde tbn Zübeyr hadîsini naklederek Re-sûlüllah (A.S.) Efendimiz'in üçüncü bir oturuş şeklini belirtmiştir ki o da şöyledir : Resûlüllah (A.S.) Efendimiz namazın son oturu*şunda sol ayağım uyluğuyla bacağı arasına alıp sağ ayağını yayıp üzerine oturmuştur.. Nitekim Ebû Bekir el-Harakî bu rivayeti ihti*yar etmiştir. Ancak yapılan bütün araştırmalardan ve ilgili hadisler*den, ResûlüUah'm (A.S.) bir defaya mahsus böyle yaptığı ortaya Çı*kıyor. O bakımdan müctehit imamlardan hiçbiri bu rivayetle ihticac
etmemiştir.
emıeiiuşLn.
Namazda son teşehhüt için oturmak vacip midir? Bu hususta farklı içtihat ve görüşler vardır. Onları da şöyle özetliyebiliriz :
a) Ömer b. Hattab (R.A.), Ebu Mes'ud ve Ebû Hanîfe'ye göre
vaciptir. İmam Şafii de aynı görüştedir. Ancak buradaki vücuptan maksat farzdır. O bakımdan Hanefî mezhebiyle ilgili fıkıh kitapla*rında son teşehhütte oturmak farzdır diye yazılıdır.
b) Hz. AH (R.A.), İmam Sevrî, Zührî ve İmam Mâlik'e göre, va*cip değildir.
Birinciler, ResûlüUah'm CA.S.) buna devam ettiğini dikkate ala*rak istidlal etmişlerdir. İkinciler ise, namaz kılmasını dosdoğru bil*meyen adama Peygamber (A.S.) Efendimizin namaz kılmayı öğre*tirken son oturuştan söz etmediğini dikkate alarak istidlal etmişlerdir.
934 nolu Ebû Humayd hadîsinde, Resûlüllah m (A.S.) namazı tarif edilirken secdeye vardığında iki ayağının parmaklarını kıbleye çeyirdiği belirtilmiştir. Nitekim müctehitlerin çoğu bu hadîsle istid*lal ederek secdede ayak parmaklarını kıbleye çevirmenin sünnet ol*duğunu söylemişlerdir.
935 nolu Hz. Aişe hadîsine gelince ; Bunu Ebu'l-Cevzâ'nın Hz. Aişe (R.A.) dan rivayet ettiği bilinmektedir. İbn Abdilber, Ebû'l-Cev-zâ'nm bunu Hz. Aişe'den işitmediğini söyleyerek mursel olduğunu belirtmiştir. Böylece hadisin senedinden bir sahabinin düştüğü an*laşılıyor. Bununla beraber sıhhatmda pek şüphe edilmemiş ve o ba*kımdan istidlale uygun görülmüştür.
936 nolu Ebu Hüreyre (R.A.) hadîsini Beyhakî de tahrîc etmiş*tir ki, Leys b. Ebî Selim rivâyetiyle bilinmektedir. Ebu Ya'lâ ve Tabe-rânî'nin de tahrîc ettikleri rivayetler arasında yer almaktadır. Mec-mau'z-Zevâid'de, Ahmed'in isnadının hasen olduğu kaydedilmiştir.
«Karga yeri gagalar gibi» cümlesini Ebu Dâvud, Nesâî ve İbn Mâce, «Horoz yeri gagalar gibi» cümlesinin yerine zikrederek tah-rîcde bulunmuşlar ve bu rivayeti Abdurrahman b. Şibl tarikiyle nak-letmislerdir. Namazda köpek oturur gibi oturmayı men'eden rivaye*ti aynı zamanda Tirmizi, Ebû Dâvud, Nesâî ve îbn Mâce tahrîc et*mişlerdir.. Ancak hadîsin isnadında el-Hars el-A'ver bulunuyor. Şev-kani Neylü'l-evtar'da bu râviye dikkatleri çekmişse de, Zehebî Mî-zanü'l-î'tidal'da böyle bir isim üzerinde durmamıştır.
Ancak îbn Mâce'nin Enes (R.A.) den yaptığı rivayetin isnadın*da el-Alâ' Ebû Muhammed bulunuyor ki, bu zatın zayıf olduğunu
bazı hadîs imamları tesbit etmişlerdir. Ancak Beyhakî değişik bir lafızla yine onun rivayetinden bu manada bir hadîs tahrîc etmiş ve ayrıca Cabir b. Semure'den de buna yakın bir rivayet nakletmiş-tir. İbn Mâce ise şu mânada bir hadîsi Hz. Aişe (R.A.) dan rivayet et*miştir : «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz secde ettiği zaman, başını kal*dırınca iyice oturup belini doğrultmadan ikinci secdeye eğilmezdi ve sol ayağım yayıp üzerine otumrdu.»