Bir Müslüman, Allah kendisine çocuk nasip edince, onun sağ kulağına ezan, sol kulağina da kamet okumalıdır. Böylece çocuk ilk defa Allah’tan başka ilah olmadığı, Hazret-i Muhammed aleyhisselâmin da Yüce Allah’ın Resulü olduğu gerçeğini duymuş olacaktır. Dünyaya geleni ezanla karşılamak, ahirete gideni de kelime-i tevhid telkin ederek uğurlamak bir İslam geleneğidir.
Çocuk, Cenab-ı Hakk’ın bir lütfudur. Maddî durumu elverişli olanlar, bu lütfa sevindiğini göstermek üzere bir kurban kesmelidir. Allah’a şükrün bir ifadesi olan bu kurbana ‘akıka kurbanı’ denir. Akıka kurbanı, Sevgili Peygamberimiz’den (s.a.v) oğrendiğimize göre, doğumdan bir hafta sonra da kesilebilir. Kurban kesmeyecek olanlar cocuk doğunca adını koyabilirler. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v), oğlu İbrahim’e daha doğduğu gün ad koyduğu ve bunu “Bu gece bir oğlum doğdu, dedem İbrahim’in adını verdim.” diye ifade buyurduğu da sahih bir rivayetle bilinmektedir... Ana-babanın önemli görevlerinden biri de çocuklarına iyi bir ad koymaktır.Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v), kıyamet gününde, herkesin hem kendi, hem de babasının adıyla cağırılacağını, bu sebeple çocuklara güzel isimler koymak gerektiğini söylemiştir. Çocuğa manası, söylenişi güzel adlar koymalı, Allah dostlarının, peygamberlerinin isimleri verilmelidir.
Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v), Allah’tan başkasına kulluk anlamı taşıyan, putperestliği hatırlatan, kısacası İslam adabına uymayan isimleri değiştirmiştir... (Uzza putunun kulu manasına gelen Abduluzza’yı değiştirdiği gibi.)
Anne-babanın cocuklarına karşı görevleri vardır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) benzetmesiyle, herkes bir tür çobandır ve herkes sürüsünden sorumludur. Erkek ailesinin, kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Anne-babanın ailesine karşı sorumluluğunun başında çocuklarını eğitmek gelir. Allah-u Teala çocukları dindar yetiştirmeyi, böylece onları cehennem ateşinden korumayı emreder. Peygamber Efendimiz (s.a.v) iki-üç kız çocuğunu himaye edip büyüten, güzelce terbiye eden ve daha sonra da onlara iyiliklerini devam ettiren kimsenin cennetlik olduğunu bildirir. İki veya üç kız kardeşini himaye eden, eğitip yetiitiren kimseyi de aynı güzel sonuçla müjdeler. Efendimiz ( s.a.v), yetimleri himaye eden kimselerle de cennette yan yana bulunacaklarını haber verir...
Anne-baba, çocuklarının namaz kılmasıyla ilgilenmeli ve bunu ısrarla takip etmelidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) namaz öğretiminin yedi yaşinda başlamasını, daha sonra da titizlikle izlenmesini ister. Çocuklara İslam geleneği, özellikle de selam verip alma edebi öğretilmelidir. Onlari buna alıştırmak icin Efendimiz’in (s.a.v) yaptığı gibi çocuklara selam vermeli ve Müslümanların birbirleriyle selamlaşmasının önemi anlatılmalıdır...
Allah-u Teala, erkeğe eşiyle iyi geçinmesini emreder. Efendimiz (s.a.v) de kadınlara iyi davranmayı emreder, onlarin değişmeyecek bazı huylarını değiştirmeye kalkmanın onları kırabileceğini söyler...
Efendimiz, kadinlari dövmeyi şiddetle yasaklar. Kadınları dövenlerin hayirli kimseler olmadığını ifade eder. Hazret-i Aise (radiyallahu anha), Efendimiz’in (s.a.v ) hiçbir eşine el kaldirmadığını belirtir. Dövmek şöyle dursun, Efendimiz (s.a.v), insanın kendi eşine kin beslemesini de doğru bulmaz ve şöyle buyurur: “Insan eşinin bir huyunu beğenmezse bir baska huyunu beğenir...”
Erkek, eşine kendi yediği ölçüde yedirecek, giydiği seviyede giydirecek.. yaptiği işin ve kendisinin çirkin olduğunu söylemeyecek, onunla bir süre yatağını ayırmak zorunda kalsa bile bunu kendi evinde yapacak, böylece eiini başkalarının yanında incitmeyecektir. Yine Efendimiz’den (s.a.v) öğrendiğimize gore, Allah rızası için yapılan harcamanın içinde en çok sevap kazandıran, ailesinin geçimi için yaptığı harcamadır. En hayırlı ve imanı mükemmel insan, aile fertlerine hayirli olandır. Yardım etmeye geçimini üstlendiği kimselerden başlamalıdır. Geçimini sağlaması gerekenleri ihmal etmek büyük bir günahtır. Güzel geçinmek için, eşinin ağzına bir lokma koymak bile sevaptır. Ailesine karşi bu görevlerini ihmal etmeyen Müslüman, Peygamberimiz’in (s.a.v) sevdiği Müslüman’dır.