İnsanlar “hedefi olanlar ve hedefsizler” olmak üzere iki gruba ayrılır. Hedefinizi belirlerseniz, başarı yolunuzu çizersiniz; aklınızdan, kalbinizden ve çevrenizden destekler alırsınız; çalışma azminizi geliştirirsiniz. Tam olarak ne istediğinizi bilirseniz, çevrenizdeki varlıklar size nasıl yardımcı olacaklarını bilirler. Starr Jordan’ın dediği gibi, “Nereye gittiğini bilen kişiye yol vermek için dünya bir yana çekilir.”
Binlerce muhtemel hedef arasından hangilerine sahip olacağız? Hangileri yolumuzun üzerinde, hangilerine yeni yollardan ulaşmamız gerekiyor? Nereye gittiğimizi biliyor muyuz ve ne kadar yükseklere ilerliyoruz?
Hedefinizi belirlerseniz, başarı yolunuzu çizersiniz; aklınızdan, kalbinizden ve çevrenizden destekler alırsınız; çalışma azminizi geliştirirsiniz.
Hedef belirlemek, yol ve yön belirlemektir. Hedefi belli bir uçak, belirlenen hat üzerinde ilerler. Hedefi belli insanın bilinci, hedefini yıllar boyunca her gün hatırlar ve düşünür.
Başarı aynı ve doğru yönde sonuna kadar gitmektir. Starr Jordan’ın dediği gibi, “Nereye gittiğini bilen kişiye yol vermek için dünya bir yana çekilir.” Hangi yönde nereye kadar gidiyoruz? Tam olarak ne istediğinizi bilirseniz, çevrenizdeki varlıklar size nasıl yardımcı olacaklarını bilirler. Zihninize yapmak istediğinizi söylerseniz, onu yapmak için çalışır.
Hedefi olanlar ve hedefsizler
İnsanlar iki gruptur: Hedefi olanlar ve hedefsizler... Sürükleyenlerle sürüklenenler; kazananlarla kaybedenler... İnsanın hedefini belirlemesi ve kendini ona yönlendirmesi gerekir. Ne yapmak istediğinizi bilmiyorsunuz, ama çevrenizde binlerce fırsat uçuşuyor. Büyük hedefleriniz yoksa fırsatları nasıl kullanacağınızı, yelkenlerinizi ne şekilde ayarlayacağınızı bilemezsiniz.
Hedefiniz varsa her gün yeni tecrübeler yaşayacaksınız. Her yeni gün size hedefinizle ilgili yeni bir bilgi taşıyacak, yeni bir ilişki kurduracak, yeni bir eylem yaptıracak. İlerleyeceksiniz.
Her başarı, sahibinin ürettiği bir şaheserdir. Başkasının eserini satın alabilirsiniz, ancak kimsenin başarısını satın alamazsınız. Başarıyı alın terinizle üretmekten başka şansınız yok. Harcına, alın teri damlamayan bir bina gösteremezsiniz. Uykularınız hiç kaçmamışsa, huzurlu uykulara kavuşamayacaksınız. Denizlerdeki inciye ulaşmak istiyorsanız, tehlikeli derinlerde dolaşmayı göze almalısınız. Başaranlara zarar vermeyen yorgunluklar, sizi de bunaltmayacaktır.
Hedefe adandığınızda yaşama biçiminiz aniden değişir. Geçen saniyelerinizde zihniniz hedef üzerinde düşünür; konuşmalarınızı, ilginizi ve öğreniminizi hedefiniz belirler. Dikilen bir ağacın beslenerek büyümesi gibi, hedeflerle dolu bir zihinde yaşatılan arzular, içten içe inşa olmaya ve yeşermeye devam eder. Böylece başarı yolunuzu çizmiş olursunuz.
Yazdıklarınız sıradan da olsa, Arnold Beneth’inkiler gibi, yüz binler satacak kitaplar yazmayı hedeflemeniz gerektiğini söylüyorum. Sıradan şeyler de söyleseniz, şarkınızın Barış Manço’nun “Dağlar Dağlar” isimli parçası gibi gönülleri titretici olmasını dilemenizi öneriyorum. Bunun yolu, gönülden, derinden, içtenlikle ve inanarak yapmaktır.
Hedefiniz, kapasitenizi arttırır
Hedefinizi belirlediğinizde, beyninizin potansiyeli gittikçe artacak; zihniniz, hedeflerinizi gerçekleştirmeye odaklanacaktır. Aynı şekilde, kalp de sevdiklerine adanır ve insan, hedeflerini sever. Zihnimizde en çok canlandırdığımız hedef, zamanla özümüzden bir parçaya dönüşür. Özümüzle özdeşleşen her şeyi onurumuz gibi koruruz.
Hedefiniz, beyninizde çözülmesi gereken bir problem olarak bekler. Beyniniz hedefinizi çözmek ve başarma yolunu keşfetmek için üzerinde odaklanır, dakikalarca düşünür. Sonra dinlenmek üzere ara verir, başka konularla ilgilenir. İlk fırsatta geri döner, yeniden odaklanır. Beyninizin sorununuzu çözme çabası, siz uyurken veya uyanıkken, hedefe ulaşıncaya kadar sürer.
Bu süreç, öncelikle beyin kapasitenizi arttırır. Beyin kapasitesi, beynin düşünürken kullanabildiğimiz bölümüdür; bazılarına göre beynimizin binde birini kullanıyoruz. Aynı konuya ısrarla odaklanabilen beyinler, zamanın dâhileştireceği beyinlerdir. Bu düşünce yoğunlaşması, beyin hücreleri arasındaki bağlantıların yeni bağlantılarla ve çağrışımlarla gittikçe gelişmesine, beynin daha karmaşık düşünebilmesine yol açar. Düşündükçe, düşünmek kolaylaşacaktır.
Beyniniz, aldığı her mesajı hedefleriniz açısından tarar. Bu sayede uçuşan fırsatları yakalarsınız. Arşimet gibi “buldum” diye bağırabilmek, onun gibi arayan zihinlerin başarabileceği bir iştir.
Kalbiniz de hedeflerinizi destekler. Evren, Yaratıcısının amacına ölümüne adanmıştır. Her ruh, hedeflerine adanan askerlerini yöneten komutan gibidir. Kişisel ordunuzun komuta merkezlerinden birinin, kalbiniz olduğunu bilmelisiniz. Kalbiniz hedefinizi size sevdirir; ona feda edebileceğiniz çabayı arttırır; çalışmanızı zevklendirir ve böylece dayanma gücünüzü besler.
Hayatınıza anlam katacak hedefler bulmak, yaşamak için heyecan ve istek bulmaktır. Hedefinizi küçük buluyorsanız, heyecanınız sönük kalacaktır. Hiçbir hedefsiz kimse, ormanları temizlemeye adanan karınca kadar mutlu ve heyecanlı çalışamaz.
Ruhunuz hedefinizle yoğrulur
Hayatımızdaki pek çok olay, sıra dışı ve olağanüstü müdahalelerle gerçekleşir. Ruhunuz, evrenin gizli boyutlarından yaşantınızı yönetir; şans, tesadüf, içgüdü gibi maskeler arkasından sonuçlarınızı değiştirir.
Ruhunuz hedefinizle yoğrulur; hedefiniz ruhunuzdan akmaya başladığında, canlanmıştır. Hatta eğer çok içtenseniz hedefiniz başka bir ruh, belki bir melek suretinde evrene açılmıştır. Bu, ruhunuzun hedefinizle özdeşleşmesi, diğer deyişle hedefinizin ruhsallaşmasıdır.
Maddesel evrende olduğu gibi, nuranî evrende de bir mıknatıslanma vardır. Benzer özellikler taşıyan ruhsal anlamlar, birbirlerini çekerler, birbirleriyle bağlantı kurarlar; birbirlerini ortak eylemlere sürüklerler.
Kimliğiniz, hedeflerinizle özdeşleştiğinde, nuranî boyutun ücra köşelerinden çektiğiniz anlamlar, hedeflerinizin rengine ve özelliklerine bürünmüş olacaktır.
Hedefi olan desteklenir
Kalbin derinlerine inen hedefler, anlam dalgaları hâlinde çevreye yayılırlar. Rüyanızda gördüklerinize benzer manevî vücutları vardır. Arzularınız bir kere ruhunuzdan çıktılar mı, diğer ruhlara sirayet ederler.
Ruh diğer ruhlarla, hatta meleklerle haberleşir. Melekler, düşüncelerimizi koku formunda algılarlar. Çirkin düşüncelerimiz melekleri rahatsız edecek kokular şeklinde yayılırlar.
Her ruh, benzeri eğilimler taşıyan diğer ruhlar tarafından manevî olarak desteklenir. İlim öğrenmek isterseniz, âlimlerin ruhsal desteğini alırsınız. Ruhunuz uzayda dolaşan kendisininkine benzer arzularla iletişim kurar.
Rüyalarımızda gördüklerimiz, çoğu zaman nuranî evrenden aldığımız gelecek mesajlarıdır. Arılar bile evrenin Hakiminin gönderdiği ilhamı almak için meleklerle haberleşirler. Siz de bu gerçeği, nereden doğduğu belirsiz “içgüdü” kavramıyla mı açıklıyordunuz?
Hatırlıyorum; üniversiteyi kazanmayı çok istediğimde, rüyamda sınavı defalarca kazanıyordum. Çok geçmeden rüyalarım gerçeğe dönüştü. Yurt dışına çıkmayı çok arzuladığımda rüya âleminde yabancı ülkelerde gezinirdim. Çok geçmeden bu rüyalar da gerçekleşti.
İş sınavını kazanmıştım ve mülâkat sonuçlarının ilân edilmesini bekliyordum. Siyasal destek alabileceğim hiç kimsem yoktu. Hedefim öylesine ruhuma işlemişti ki, o ben olmuştum. Bir gece rüyamda Meclise gittim. Milletvekilleriyle görüştüm ve Genel Kurul salonunda kürsünün önünde dönemin başbakanıyla tokalaştım.
Aradan iki gün geçti ve yüksek mühendis Alper Özcan vakfımızda misafirimiz oldu. Milletvekili adayıydı, seçilmemişti ve Meclise uğrayacaktı. Gezmek amacıyla, birlikte Meclise gittik. Orada amacımızı aştık; bazı milletvekilleriyle ve hatta Meclis Başkanıyla makamına oturduğu o ilk gün tanıştım.
Büyük hedefler seçin
Hedefiniz ne kadar büyükse, o kadar istekli çalışırsınız. Ne kadar çok çalışacağınızı, ne kadar güçlü ve sağlıklı olduğunuz belirlemez; ne kadar istekli olduğunuz belirler. Sonuçta ulaşacağınız değerlerin harekete geçirme gücü, şu andaki çalışmanın zevkinden baskındır.
Aceleci insan, çabalarının meyvesini hemen ister. Oysa büyük hedefler meyvelerini yıllar sonra veren ağaçlar gibidirler. İnsana yıllar boyunca tahammül gücü kazandırabilecek sır, hedefin büyüklüğünde saklıdır.
XYZ Şirketi herkesin başvurabileceği bir iş sınavı açtı. Kazananlar aylık 50 bin lira maaşla işe alınacaklar. Sınava hazırlanırken, ilgisiz her şeyi terk eder, her saniye kazanmanın heyecanını duyardınız. Eğer önerilen ücret 50 lira olsaydı gerekli zahmete katlanır mıydınız?
Bizi sürükleyen hedef, bizim seçtiğimiz, kararlaştırdığımız ve adandığımız hedeftir. Başkaları kararlarımızı etkileyebilirler, ama hedeflerimizi belirleyemezler. Her gemi kendi rotasında ilerler; siz de kendi hedeflerinizle ilerliyorsunuz.
Kim daha büyük istiyorsa o daha çalışkan olacaktır. Ne kadar yüksek isterseniz, başarıya o kadar yaklaşacaksınız. Eğer başka birisi aynı makamı istiyorsa, evrenin Sahibi kimin daha yoğun duygulu ve daha uzun süre istediğine bakar.
Ben meşe miyim, çınar mıyım, gül müyüm? Ne fark eder; üstelik bunlardan herhangi biri olmak da elimde değil. Ama meşeysem dallarımı düzenli budayabilirim; gülsem güzel kokabilirim. Her insana, kendini kontrol etme ve insana yaraşır üstün bir onura, yüksek bir ahlaka ulaşma özgürlüğü verilmiştir. Çalışma azmi, sonsuzluğa hazırlanan insanın, manevi değerini yükseltme çabasına dayanmalıdır
Muhammed Bozdağ