VAR’A ‘yok’ demeklenesi değişir ki ‘var’ın?
Varsın Allah’ım varsın! Diller yok diyorsa yalankalplerde senin adın yazılı...
Canlar Seninle yaşıyor...
Ellersen istersen tutabilir
dizler de öyle...
Alâim-i Semâ senin.
Gökkuşağında renkler Seni gösteriyor‘ressam’ yok dese dert midir?
Şarkılarda ismin geçmese ne gam? Sesler seni söylüyor.
Senin besteni şakıyor bülbüller!
Gül gülümsüyorsa senin güzelliğinden...
Rahmetinin katresidir yağmurbahçeler hep senin.
En şefkatli sensin Allah’ım.
Çünkü sensin anneleri yaratan...
En kudretli sensin Allah’ım Çünkü sensin dağları dik tutan...
Çocukların pamukçacık ellerindeçimenlerin yeşermelerinde
sevdâlıların sıcacık yüreklerinde ‘apaçık’ sen ‘saklısın’...
Sana ‘yok’ diyeni ‘yok’tan ‘var’ eden de sensin.
Bolluklar mükâfatınkıtlıklar ikazın... Ferahlıklar
sıkıntılarımıza teselli
üzüntüler seni hatırlamamız için...
O kadar varsın ki...
Varlığının heybeti karşısında başımız dönüyortıpkı dünya gibi...
Sensiz yaşanmıyor...
Milyonlarca yıldırmilyarlarca hayat ve her hayat sahibine her an taptaze nefesler veren nasıl ‘yok’ olur
nasıl ‘yaşamaz’?
Hayatı veren sensin.
Hayat dahayatım da senin. Kendini bilmeyen seni tanımamış; kim neylesin?
Anlamayıbir adıma karşılık bin adımla koşuşturan sensin.
‘İnanılan’ da sensin ‘inandıran’ da...
‘Var’ daha ‘yok’ iken ‘var’ olan da sensin.
Her zaman her yerde ‘var’ olan da!
Sevgin zerre eksilse üzerimizden ve bir an çevrilse bakışlarıntutuşur yanarız...
Asırlar bir ince perdemekân bildiğimiz
ayak bastığımız
paylaşamadığımız dünya bir durak...
Bir hak verdin... Akılduygu
dudak verdin
söyleyeceğiz...
Kaderimizi kendimize ‘yazdıran’ da sensin.
Yarattınyaşatıyorsun
dirilişimiz vaadin...
Sen vaadinden dönmeyensinsenindir sonsuzluk!
‘Küçükler’ Senden uzaklaştıkça küçüldüler‘büyükler’ sana yaklaştıkça büyüdüler.
Yûnus balığın karnındaYûsuf zindanda senin kölendi. Hürriyet sendeydi
sen Rabbimizsin...
Serinlik Sendendiİbrahim’i ateşin yakışından kurtaran... Mûsa’yı Firavun’un sarayında büyüten sendin.
Sendin hem yetimhem öksüz Muhammed’i (asm) Mirâc’a çıkaran...
Yûsuf Züleyha’yı senin için reddetti...
Oher şeyi!
Allahım:
Rüzgârdanışıktan
lisandan
insandan deliller gönderdin.. Her oluş
her tükeniş işâretindi!
Peygamberlerinnizâmını anlatan yazının satırbaşlarıydı
kelimelerindi velilerin: dostların
senin imla işaretlerin...
Geylânî seni söylediRabbanî seni
Mevlânâ sana çağırdı
Gazâlî sana. Bediüzzaman’ın “çağına ve sonrasına” seni anlatan sözü binlerce sayfa sürdü...
“Bildim seni ey Rabbilinmez meşhur” dedi Necip Fazıl
Sen çileyi mutluluk yapansın.
Varsın Allah’ım varsın...
Hilekârsa bilimedepsizse edebiyat
sahteyse san’at
gerçeğini; amacını kaybetmişse ‘yok’ diyorsa desin!
Küçük kitaplar ‘yok’ yazsa?
Kâinat ‘var’ yazan koca kitap!
Yazan sensinokutan sensin.
Selâm sana sevgili.
“Bir nakışta bin nakşı nakşeden nakkaş...”
Atomundan galaksisinezerresinden küresine
yarattığın ne varsa
hepsi içimde dönüyor... Dalgalanıyor denizlerin damarlarımda
buğulanıyor gökyüzü gözlerimde
rüyalar içindeyim
çiçekler içinde
güneşler açıyorum... Bir küçük kâinatım!
İnsanım ve inanıyorum sana.
Kundaktan kefenebeşikten musallaya ve oradan ‘asıl hayata’ uzanan rahmetine... Şelâlelerde çağıldayan
mercanlarda parıldayan güzelliğine... Toprak kokan mahsuller
kovanlar
peteklerce ikram ikram üstüne bereketine... Kan kırmızı karanfillerden
gözbebeklerine kadar
binbir çeşit ve rengârenk sanatına inanıyorum...
‘Yok’a inanmak ‘yok!’
Şüphesiz inanılacak yalnız sensin.
Sebepler! Size söylüyorumsizi sebep gösterenlerde suç
Sevgilim ‘ol’der ve ‘olur’...
Allahım...
Bir sevdâdır sana inanmak...
Gurbette âniden kavuşmaktır!
Her şeyimi sen verdinher şeyim senin.
Seni sana lâyık anlatamadım affet! Kelimem yetmedi! İşte Allah’ım bu kulunun bütün söyleyebildiği bu kadar.
Ben bu kadarım...
Şükür ki sen bu kadar değilsin!