137- (1610) Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve Aliy b. Hucr rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize İsmail yâni İbni Ca'fer, Alâ* b. Abdirrahmân'dan, o da Abbâs b. Sehl b. Sa'd Es-Sâid'den, o da Saîd b. Zeyd İbni Amr b. Nüfeyl'den naklen rivayet etti ki, Resûlüllah (Salİallahü A leyhi ve Sellem)
«Her kim zulüm yolu ile bir karış yer alırsa, Allah onu kıyamet gü*nünde yedi kat yer (in dibin) den itibaren boynuna dolar.» buyurmuşlar
138- (...) Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dedi ki) : Bana Ömer b. Muhammed rivayet etti. Ona da babası, Saîd b. Zeyd b, Amr b. Nüfeyl'den naklen rivayette bulunmuş ki, Ervâ evinin bir kısmı hakkında kendisinden dâ-vâcı olmuş da (Saîd) : Evi ona bırakın! Zîra ben Resûlüllah (Sallailahü Aleyhi ve Sellem/l :
«Her kim hakkı olmaksızın bir karış yer alırsa kıyamet gününde yedi kat yer (in dibin) den boynuna dolanacak!» buyururken işittim. A İla hım! Eğer bu kadın yalancı ise gözünü kör et! Kabrini de evinde yap! demiş.
Râvi diyor ki: Sonra ben bu kadını kör olmuş; duvarları yoklarken gördüm. Bana Saîd b. Zeyd'in (bed) duası isabet etti; diyordu. Bir defa bu kadın evde dolaşırken bir kuyunun üzerine uğrayarak içine düşmüş; o da onun kabri olmuş.
139- (...) Bize Ebu'r-Rabî' El-Atekî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hammâd b. Zeyd, Hişâm b. Urve'den, o*da babasından naklen rivayette bulundu ki, Ervâ binti Üveys, Saîd b. Zeyd'in kendi yerinden bir parça aldığım iddia etmiş ve onu Mervân b. Hakem'e da'vaya vermiş. Bunun Üzerine Saîd; Ben Resûlüllah (Sailatiahü Aleyhi ve SeHernl'den işittiğim şey*den sonra hiç onun yerinden bir şey alır mıyım? demiş. Mervân: Re-sûlüllan (SallaUahü Aleyhi ve SeUem/âen ne işittin? deyince : Ben Resûlüllah (Sa'dallahü Aleyhi ve Sellem) 'i:
«Her kim zulüm yolu ile bir karı? yer alırsa, yedi kat yer (in dibin) tt kadar boynuna dolanır.» buyururken işittim; cevabını vermiş. Bunun üze*rine Mervân kendisine: Bundan sonra senden bir hangi beyyine istemi*yorum; demiş. Saîd de: Allahım, eğer bu kadın yalancı ise gözünü kör et; ve kendisini kendi yerinde öldür! diye bed duâ etmiş.
Râvi diyor ki: Bu kadın kör olmadan ölmedi. Sonra bir defa kendi yerinde dolaşırken birden bir çukura düşerek öldü.
140- (...) Bize Ebû Bekir b. £bî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yahya b. Zekeriyyâ b. Ebî Zaide, Hİşâm'dan, o da babasından, o da Saîd b. Zeyd'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Ben Peygamber (Sailatlahü Aleyhi ve Seltem)'i:
«Her kim zulüm yolu ile bir kan; yer alırsa, o yer kıyamet gününde yedi kat yer (in dibin) den (başlayarak) o kimsenin boynuna dolanacaktır.» buyururken işittim.
141- (1611) Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerîr, Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlüllah (Sallallahü A ieyhi ve Sellem):
«Eğer-bir kimse hakkı olmaksızın bir karış yer alırsa, Allah kıyamet gönünde onu yedi kat yer (in dibin] e kadar boynuna dolar.» buyurdu.
142- (1612) Bize Ahmed b. İbrahim Ed-Devrakî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdüssamed yâni İbni Abdilvâris rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Harb yâni İbni Şeddâd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yahya —ki İbni Ke-sîr'dİr—, Muhammed b. İbrahim'den naklen rivayet etti; ona da Ebû Se*leme rivayet etmiş. Ebû Seleme ile kabilesi arasında bir yer hakkında husumet varmış. Kendisi Âişe'nin yanına girerek bunu ona anlatmış. Âişe *
Yâ Ebâ Seleme, sen bu yerden sakın! Zîra Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem);
«Bir kimse bir kanş kadar yer için zulmetse, o yer yedi kat yer (İn dtbin) den itibaren boynuna dolanır.» buyurdular.» demiş.
(...) Bana İshâk b. Mansûr da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Habbân b. Hilâl haber verdi. (Dedi ki) : Bize Ebân haber verdi. (Dedi ki) : Bize Yahya rivayet etti, ona da Mu ha mm e d b. İbrahim, ona da Ebû Seleme, Âişe'nin yanına girdiğini rivayet etmiş. Râvi yukarıki hadîsin mislini zikretmiştir.
Bu rivayetlerden Saîd b. Zeyd ve Ebû Seleme ha*dîslerini Buhâri «Mezâlim» bahsinde; ayrıca Ebû Seleme hadîsini «Bed'ül-halk»da tahrîc etmiştir.
Hu. Saîd (RadiyaUahü anh) hadîsinin muhtelif rivayetlerinden an*laşıldığına göre Ervâ binti Üveys namında bir kadın, yerimi gasbetti iddiasiyle Hz. Saîd'i Mervân'a şikâyet etmiş. Saîd (RadiyaUahü anh} cennetle müjdelenen on bahtiyardan biridir. Eski müs-lümanlardan duası müstecâb bir zâttı. Mervân bu şikâyet üzerine Hz. Saîd'e bir hey'et göndererek tahkikatta bulunmak İstemişse de Hz. Saîd (RadiyaUahü anh) iddia edilen yeri derhal kadına bırakarak dâvayı kapatmış; kadına da bed duâ etmiş. Neticede kadın tamamiyle onun bed duasına uğramış.
Ulemânın beyânına göre bu hadîs, yerlerin de gökler gibi yedi kat olduğunun açık delilidir. Nevevi bunu beyândan sonra şunları söylüyor: «Fakat bu mumâseleti hey'et ve şekille te'vîl, zahire uygun de*ğildir. Hadîsteki yedi kat yerden murâd yedi iklimdir, diyenlerin sözü de böyledir; zîra yerler yedi tabakadır. Bu te'vîl bâtıldır. Ulemâ onu çöylt: iptal etmişlerdir: Eğer yedi kat yerden murâd yedi iklim olsaydı o zaman zâlimin boynuna kendi ikliminden geri kalan iklimlerden bir karışının dolanmaması îcâbederdi; halbuki yerin tabakaları böyle değil*dir; çünkü bu tabakalar mülkiyet hususunda o bir karış yere tabidirler; bir karış yere sahip olan bir kimse o yerin altındaki tabakalara da mâlik olur.
Boynuna dolanma meselesine gelince : Bu hususta dahi bir takım ihtimaller üzerinde durulmuştur. Ezcümle bazılarına göre bunun mânâ*sı, o bir karış yerin yedi kattan misli alınarak zâlime yüklenmek ve ta*şıması emrolunmak ihtimaldir. Bir takım ulemâ bu yer onun boynuna halka gibi takılır; zâlimin boynu uzatılır, demiş; bazıları bu işin güna*hının boynuna dolanacağım söylemişlerdir.
Taberî (224-310)'nin «Et-Tehzîb» nâm eserinde Ya'1a b. Mürra'dan rivayet olunan bir hadîste: «Peygamber (SaUallahü Aleyhi ve Sellem)'in herhangi bir kimse zulmen bir karış yer alırsa Allah ona o yeri yedi kat yerin dibine kadar kazdırır; sonra kıyamet gününde bütün insanların hesabını görünceye kadar bunu onun" boynuna dolar.» buyu*rarak gasbedilen yerin nasıl boyuna dolanacağı beyan olunmuştur.
Bu Rivayetlerden Çıkarılan Hükümler:
1- Zulüm ve gasb şiddetle haramdır.
2- Bir yere sahip olan kimse o yerin altına da tâ nihayetine ka*dar mâlik olur. Başkalarının o yerin altına kuyu ve kanal gibi şeyler kazmasına mâni* olabilir. Bu hususta zarar görmesi veya görmemesi ba*his mevzuu değildir; zira yerin altı üstüne tâbi'dir. Kurtubî 'nin be*yanına göre bir kimse arazîsin kazarak altında mâden veya benzeri bir çey bulsa ulemâdan bâzıları buna da mâlik sayılacağına kail olmuş, bir takımları ise bulunan şeyin umum müslümanlarm malı olacağını söyle*mişlerdir. Yerin üstü de o yere tâbidir. Binâenaleyh kimseye zarar ver-meml-k şartiyle yerin üstüne sahibi istediği kadar kat çıkabilir.
3- Yer gasbedilebilir. îmam Mâlik, îmam Şafiî ve îmam Ahmed b. Hanbel ile Hanefîler 'den 1mam Muhammed ve îmam Züfer'in kavilleri budur. Hattâ bir zamanlar îmam Ebû Yûsuf da buna kaildi. Sonra*dan îmam Âzam 'la beraber olarak: «Gasb ancak nakli mümkün olan şeylerde tahakkuk eder; çünkü zilyedlik ancak nakille giderilebilir; akarda nakil yoktur.» demişlerdir. Hanefiyye 'den bâzılarının be*yanına göre İmam Âzam'la îmam Ebû Yûsuf dahî e karda gasbın tahakkuk edebileceğine kaildirler. Ancak ödemeyi îcâb edecek şekilde değildir.
4- Hz. Saîd b. Zeyd rivayeti, onun menkıbesine, duasının kabulüne ve zâlime bed duâ edilebileceğine delildir.