Sualar-sekizinci sua
ŞUALAR-SEKİZİNCİ ŞUA-SEKİZİNCİ REMİZ BİRİNCİ SUAL -CEVAP
"Evet, bu asrın dehşetine karşı taklidî olan itikadın istinad kal’aları sarsılmış ve uzaklaşmış ve perdelenmiş olduğundan, her mü’min, tek başıyla dalâletin cemaatle hücumuna mukavemet ettirecek gayet kuvvetli bir iman-ı tahkikî lâzımdır ki dayanabilsin. Risale-i Nur, bu vazifeyi en dehşetli bir zamanda ve en lüzumlu ve nazik bir vakitte, herkesin anlayacağı bir tarzda, hakaik-i Kur’âniye ve imaniyenin en derin ve en gizlilerini gayet kuvvetli burhanlarla ispat ederek, o iman-ı tahkikîyi taşıyan hâlis ve sadık şakirtleri dahi, bulundukları kasaba, karye ve şehirlerde, hizmet-i imaniye itibarıyla âdetâ birer gizli kutup gibi, mü’minlerin mânevî birer nokta-i istinadı olarak, bilinmedikleri ve görünmedikleri ve görüşülmedikleri halde, kuvve-i mâneviye-i itikadları cesur birer zâbit gibi,kuvve-imaneviye-i itikadlarıcesur birer zabit gibi,kuvve-i maneviyeyi ehl-i imanın kalblerine verip müminlere manen mukavemetve cesaret veriyorlar."


Selamün Aleyküm.Öncelikle sitenizde yaptığınız yeniliklerden dolayı sizleri tebrik ediyor başarı ve hizmetlerinizin devamını Cenabı Haktan diliyorum.Göze takılanlar bölümünde benim risaleler içinde gözüme takılan, çok fazla bilinmeyen ama benim manevi yaralarıma hakiki bir tiryak olmuş bu bölümü sizlerle paylaşmak istedim. Belki benim durumumda olan kardeşlerimize de bir teselli olur umuduyla yazıyorum: Bundan 13 sene evvel evlenerek benim için hem maddi hem manevi gurbet olan, İslami yaşantının hemen hemen hiç olmadığı, ders alacak veya imani sohbet yapabilecek kimsenin olmadığı bu beldeye geldim. Üstadımın mektupları arasında beni en çok etkileyen gurbeti ve yanlızlığı irdelediği bölümlerdir. Artık bu zamandan sonra risalelerin benim için değeri daha da arttı. Çünkü bu gurbet mekanında benim tek dostlarım onlardı. Blki de bu süreç benim için bir inziva fırsatıydı. Çünkü bu sayede risaleleri daha bir samimiyet ve ciddiyetle okumaya başlamıştım. Geçen zaman içinde memleketimdeki cemaat kardeşlerimle ve özellikle ablalarımla görüşüp sıkıntılarımı onlarla paylaşıyor, böyle bir yere gönderilmenin hikmetlerini düşünüyorduk. Ben eşimin kısıtlamaları ve arka arkaya olan çocuklarım nedeniyle hizmet yapamamaktan çok ızdırap duyuyordum. Bir gün yine memleketimdeki ablalardan biriyle görüşürken, bana bu yukarıda yazdığım parçayı okumamı söyledi. Bana telefonda biraz açıkladıktan sonra ben bu bölümü okudum ve gerçekten aradığım huzura kavuştum. Demek ki risale-i nurları sevmek ve onlara gönül vermek, en önemlisi de şartlar ne olursa olsun, onlarla meşgul olmayı asla terketmemek, bunlar bizim için hayat düsturları olmalı. Ve ne olursa olsun, hiçbir zaman "ORTAM MÜSAİT DEĞİL", "çevremde hizmet edebilecek kimse yok" veya "ben hizmet yapabilecek kabiliyette biri değilim" gibi vesveselere kapılıp umutsuzluğa düşmemeliyiz. Üstad hazretleri risalelerinde bizlere her türlü kolaylığı göstermiş. Demek ki bir nur talebesi, sadece bir beldede bulunmasıyla bile farkında olmadan, tanınmadan, bilinmeden hizmet yapabiliyor. Bunun sonuçlarını da ben birkaç sene sonra görmeye başladım. İnsanlar bana karşı tepkilerini, mesafelerini sürdürürken, bir taraftan da namaz kılmaya başlayanları, Kuran okumayı öğrenmek isteyenleri, hiç olmazsa dini meselelerde merakları uyanan kişileri de görüyordum. Sonra bir gün yakın çevremden biri bana okuduğum kitaplar hakkında sorular sordu. Önce biraz anlattım sonra birkaç sayfa okuduk. Derken iki kişilik bir cemaat oluşturmuş olduk. Bir süre sonra onun bir tanıdığı, sonra da benim bir komşum da bize katılınca, dünyalar benim olmuştu. Şu anda şu zavallı beldede risalei nurları okuyan, çocuklarımla birlikte 7 kişi olduk. Cenab-ı Hakka ne kadar şükretsek az... Bizleri bu zamanın dehşetinden kurtaracak, hem bu dünyamızı hem ebedi dünyamazı huzur ve saadetlerle dolmasına vesile olacak böylesine kerametli eserleri tanımayı ve onlara gönül vermeyi bizlere nasip ettiği için....Allah hepimizi bu yolda ihlasla yürüyenlerden eylesin ve bizlere hakiki nur talebesi olmayı nasip etsin dua ve dileklerimle.....

Mithat Akbulut