93- (1592) Bize Hârûn b. Ma'rûf rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ab*dullah b. Vehb rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Amr haber verdi. H
Bana Ebu't-Tâhir de rivayet etti. (Dedi ki) ; Bize İbni Vehb Amrb. Hâris'den naklen haber verdi. Ona da Ebu'n-Nadr, ona da Büsr b. Saîd, Ma'mer b. Abdillah'dan naklen rivayet etmiş ki, Ma'mer uşağını bir öl*çek buğdayla (pazara) göndererek: Bunu sat da arpa al, demiş, Uşak gitmiş bir ölçek ve biraz da ziyade zahire almış. Ma'mer'e geldiğinde bunu ona haber vermiş. Ma'mer kendisine: Bunu neye yaptm? Git "bu zahireyi iade et! Sakın mislinden fazla bir şey alma! Zîra ben Resûlüllah (Sallallahii Aleyhi ve Sellem)1:
«Zahireye mukabil zahire misli misline satılır.»ıuyururken işitirdim. O gün bizim zahiremiz arpa idi; demiş. Kendisine: Ama bu (arpa) o buğdayın misli değildir, demişler.
«Ben benzemesinden korkarım.» cevâbını vermiş. Yudâriu: Benzer ve müşterek olur manasınadır. Buradaki benzeyiş*ten murâd: îkisi bir cins sayılarak faiz hükmüne girmeleridir.
İmam Mâlik bu hadîsle istidlal ederek buğdayla arpayı bir cins saymıştır. Ona göre biri fazla olmak üzere buğdayla arpa birbiri mukabilinde satılamaz. Cumhura göre ise buğdayla arpa ayrı ayrı iki cinstirler. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Cinsler muhtelif olunca nasıl isterseniz öyle satın!»- buyurmuşlardır. Zaten Ma'mer (Radiyaliahü anh) hadîsinde buğdayla arpanın bir cins sayıldığına dair sarahat yoktur. Hz. Ma'mer takvasından dolayı ih*tiyat göstermiştir.
94- (1593) Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süleyman yâni İbni Bilâl Abdülmecîd b. Süheyl b. Abdirrah-man'dan naklen rivayet eti. O da Saîd b. El-MÜseyyeb'i, Ebû Hüreyre ile Ebû Saîd'den naklen rivayet ederken dinlemiş ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Benî Adiy El-Ensari'nin kardeşini Hayber'e Vali göndermiş. O zât (oradan) a'Iâ hurma getirmiş. Bunun üzerine Kesûlüllah (Salîallahü Aleyhi ve Setlem) ona :
«Hayber'İn butun hurmaları böyle midir?» diye sormuşlar.
— Hayır! Vallahi yâ Resûlâllah! Biz bunun bir ölçeğini bayağı hur*manın iki ölçeği ile satın alıyoruz; demiş.
Resûlüllah (Salîallahü Aleyhi ve Sellem):
«köyle yapmayın! Ve lâkin misli misline alın! Yahut bunu satın; kar*şılığı İle ötekinden alın! Tartı da böyledir!» buyurmuşlar.
95- (...) Bize Yahya b. Yahya rivayet etti, (Dedi ki) : Mâlik'e, Ab-. dülmecîd b. Süheyl b. Abdirrahman b. Avf'dan dinlediğim, onun da Saîd b. El-Müseyyeb'den, onun da Ebû Saîd El-Hudrî ile Ebû Hüreyre'den naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (Salîallahü Aleyhi ve Sellem)h\r zâtı Hayber'e vâlî göndermiş; o da kendilerine a'Iâ cinsten hurma getirmiş. Bunun üzerine Resûlüllah (Salîallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Hayber'in butun hurmaları böyle midir?» diye sormuşlar. O zât: Ha*yır, vallahi yâ Resûlâllah! Biz bunun bir ölçeğini iki ölçeğe; iki ölçeği' ni üç ölçeğe alıyoruz, cevâbını vermiş. Resûlüllah (Salîallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Öyle yapma! Bayağı hurmayı para ile sat; sonra bu para ile a'Iâ hurma satın al!» buyurmuşlar.
Bu hadîsi Buhâri «Büyü'», «Vekâle», «Megâzî» ve «İ'tisâm» ba*hislerinde, Nesaî «Büyû'*da muhtelif râvilerden tahrıc etmişlerdir.
Resûlüllah (Salîallahü Aleyhi ve Sellem) in Hayber'e gönderdiği za-tın ismi bir kavle göre Sevâd b. Gaziyye olup Ensardandır. Başka bir kavle göre ise Mâlik b. Sa'sa'a 'dır. Bu zât Hazrec kabilesine mensuptur.
Cenîb: îyi cins bir hurmadır. Bazıları: Katı hurmadır; demiş; bir ta*kımları, kötüsü ayıklanmış hurma mânâsına geldiğini söylemişlerdir.
Teymî : «Bu hurma Araplarca malûm olandan başka garîb bir hur*madır.» diyor. Hülâsa, Arapların en güzel hurması bu imiş.
Cem': Her nevi hurmadır; ismi belli değildir. Bazıları: Muhtelif hurmaların karıştırılmasından meydana gelen bayağı hurmadır; buna rağbet yoktur; zaten bayağı olduğu için karıştırılır; demişlerdir. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in o zâta bayağı hurmayı para ile sat*masını, sonra o para ile iyi hurma almasını emir buyurması araya iki ta*ne pazarlık girsin de işe ribâ karışmasın diyedîr.
Bu Hadisten Çıkarılan Hükümler:
1- Hadîs-i şerif bir kimseye para ile zahire satan, satış meclisin*den ayrılmadan olsun, ayrıldıktan sonra olsun ondan zahire satın alabi*lir; diyenlerin delilidir. îmam Âzam'la îmam Şafiî 'nin ve Ebû Sevr'in mezhepleri budur.
2- İmam Mâlik'e göre bu caiz değildir.
3- Hadîs-i şerif, ribâyı aslı i'tibariyle caiz, vasfı i'tibariyle haram sayanların aleyhine delildir.
4- Yiyeceğin iyisini seçmek caizdir. îbni Cevzî diyor ki: *Feygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in o zatı hurmanın iyisini seçmesi hususunda muhayyer bırakması ve bu bâbta ashabını ikrar etmesi nefse rifku mülâyemet gerektiğine delildir. Bu ise sünneti bilmeyen zühd tas*laklarının yaptıkları —nefse taşıyamayacağı yükü yükleme— işinin tam zıddıdır.»
5- Ahş-veriş ve sairede vekâlet caizdir.
6- Fâsid alış-verişler reddedilir.
7- Şâfiîler 'den bâzıları îne'nin haram olmadığına bu hadîs*le istidlal etmişlerdir. îne: Ribâdan maksud olan hedefe hîle ile ulaş*maktır. Meselâ: Birine yüz dirhem verip iki yüz dirhem almak isteyen kimse, ona iki yüz dirheme bir elbise satar; sonra aynı elbiseyi ondan yüz dirheme satın alır; bu suretle kazanmak istediği yüz dirhemi elde. etmiş olur. Nevevî bunun îmam Şafiî, îmam Âzam ve diğer bir takım ulemâya göre haram olmadığını, yalnız İmam Mâlikle İmam Ahmed'in buna haram dediklerini kaydeder.
96- (1594) Bize İshâk b. Mansûr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yah-yâ b. Salih El-Vuhâzî haber verdi. (Dedi ki) : Bize Muâviye riyâyet etti. H.
Bana Muhammed b. Sehl Et-Temîmî ile Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî de rivayet ettiler. Lâfız onlarındır. Bu râviler toptan Yahya b. Hassân'dan rivayette bulundular. (Demiş ki) : Bize Muâviye —ki İbni Abdisselâm'dir— rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Yahya yâni İbni Kesir ha^er verdi. (Dedi ki) : Ukbe b. Abdilgâfir'i: Ben Ebû Saîd'i şunu söy*lerken dinledim derken işittim:
Bilal Bern hurması getirdi de Resü1üllah (SnMaVahü Aleyhi ve Seİlem);
«Bu nereden?» diye sordular. Bilâl: Hurmadır, evimizde idi; baya*ğıdır. Peysram*er (SaJtaUahü Aleyhi ve SeVem) 'e yiyecek olsun diye ben onun İki ölçeğini bir ölçeğe sattım, dedi. O zaman Resûlüllah (SaUalîahü Aleyhi ve Sellem)
«Eyvah!.. Ribanın ta kendisi!.. Bunu yapma!.. Lâkın hurma sat>n ala*cak oldun mu, onu aynca sat, sonra onun kıymetiyle satın at!» buyurdu.
İbni Sehl kendi rivayetinde kaydını zikretmedi.
97- (...) Bize Seleme b. Şebîb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize El-Ha-sen b. A'yen rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ma'kıl, Ebû Kazeat'el-Bâhilî'-den, o da Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd'den naklen rivayette bulundu. Ebû Saîd şöyle demiş: ResûlüIIah(SallalîahüAleyhiveS eltem)'e hurma ge*tirdiler: «Bu hurma bizim hurmamızdan değil!» dedi. Bunun üzerine (getiren) adam: Yâ Resûlâllah! Biz kendi hurmamızın iki ölçeğini bunun bir.ölçeği mukabilinde sattık; dedi. ResûlüIIah (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem)
«İşte rİbâ budur; onu hemen iade edin! Sonra bizim hurmayı satıp onun parasından bize (hurma) satın alın!» buyurdular.
Bu hadîsi Buhâri «Vekâle» bahsinde; Nesai «Büyû'»da tahrîc etmişlerdir.
Bern hurması: Bir nevi ufak ve yuvarlak hurmadır; hurma nevi'-lerinin en iyisi sayılır.
Evvah kelimesi hüzün ve şikâyet bildirir; Türkçede bunun karşılığı evyah'dır. Bu kelime «evvahan, evhin, evhi» ve «evin» şekillerinde oku*nabilir. ResûlüIIah (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) 'in onu burada kullanması ya bu işten elem duyduğu için yahut Bilâl (Radiyallahû anh) ribâ işini iyi anlamamış diyedir.
Hadîs-i şeriften murâd: tki Ölçek bayağı hurma vererek bir ölçek iyi hurma almanın ribâ olmasıdır. Ayrıca ribânın haram olduğuna da delildir.
98- (1595) Bana İshâk b. Mansûr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ubeydullah b. Musa, Seyhan'dan, o da Yahya'dan, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Saîd'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş:
Biz ResûlüIIah (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) devrinde bayağı hurmayı —ki muhtelif kuru hurmanın karışığıdır— bir ölçek mukabilinde iki Öl*çek vererek satardık. ResûlüIIah (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) bunu duydu ve :
«İki ölçek hurmaya bir ölçek hurma; iki Ölçek buğdaya bir ölçek buğday ve iki dirheme bir dirhem olmaz!» buyurdular.
Bu hadîsi Buhâri «Büyü'» bahsinde tahrîc etmiştir.
«îki ölçek hurmaya bir ölçek hurma olmaz ilâh...» cümlesinden mu-râd: îki ölçek hurma vererek bir ölçek hurma almak haramdır; demek*tir. Arapların «cem*» dedikleri bayağı hurma elli çeşit hurmanın bir ara*ya getirilmesinden meydana gelirmiş. Bununla beraber yine de hurma cinsi olmaktan çıkmadığı için Peygamber (Salîailahü Aleyhi ve Sellem)bun-da fark gözeterek fazlalıktı satış yapmayı yasak etmiştir; çünkü fazlalık ribâ olur. «Onu hemen iade edin» cümlesi fâsid satışla alman bir malm iadesi vacib olduğuna delildir.
Ribâ mallarından olan dirhemin yâni gümüşün hükmü de böyledir.
99- (1594) Bana Amr En-Nâkıd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İs-mail b. İbrahim, Saîd El-Cüreyrî'den, o da Ebû Nadra'dan naklen rivayet etti. Şöyle demi;:
İbni Abbas'a sarfı sordum. Peşin mi? dedi. Evet, dedim. O halde onda bir beis yoktur; cevâbını verdi. Müteakiben Ebû Saîd'e haber verdim; dedim ki:
Ben İbni Abbâs'a sarfı (n hükmünü) sordum da: Peşin mi? dedi. Evet, dedim. O halde onda bir beis yoktur; cevabını verdi. (Ebû Saîd) : O bunu söyledi mi? Biz ona mektup yazacağız; size bu fetvayı ver*mesin. Vallahi Kesûlüllah (Salîailahü A leyhi ve Seltem) 'in hizmetkârlarından biri kuru hurma getirdi de onu kabul etmedi ve:
«Gâlibâ bu bizim toprağın hurmasından değil I» buyurdular. Hiz*metçi : Bu sene bizim toprağın hurmasına (yahut bizim hurmamıza) bir şeyler oldu. Ben de bunu aldım ve biraz ziyade verdim; dedi. (Efendi*miz) :
«Katladın; ribâ yaptın; sakın buna yanaşma! Hurmandan sana bir şey artarsa onu sat; sonra istediğin hurmayı satın al!» buyurdular.
100- (...) Bize tshâk b. tbrâhîm rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ab-dülâla haber verdi. (Dedi ki) : Bize Dâvûd, Ebû Nadra'dan rivayet etti. Şöyle demiş: tbnİ ömer*1e tbni Abbâs'a sarfı sordum, onda bir beis gör*mediler. Bir defa Ebû Saîd El-Hudrî'nin yanında otururken sarfı ona da sordum: Fazlası ribâdır; dedi. tbni Ömerle İbni Abbâs'm sözlerinden dolayı ben bunu kabul etmedim. Bunun üzerine Ebû Saîd: Ben sana ancak Peygamber (Salîattahü Aleyhi ve SeUemj'âen işittiğimi söylüyorum; kendilerine hurmalığı bahçıvanı iyi hurmadan bir Ölçek getirdi. Peygam*ber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in hurması bu cinstendi. Nebiyullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)ona :
«Bunu nereden aldın?» dîye sordu. Bahçıvan: İki Ölçek (hurma) gö*türdüm; onunla bu bir ölçeği satın aldım; çünkü bunun fiyatı pazarda şu kadara; onun fiyatı bu kadara; dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Yazık sana! Rîbâ yaptın! Böyle bir iş yapmak istediğin zaman kendi hurmanı bir mal mukabilinde sat; sonra o nıol«n!a hangi hurmayı istersen satın al!» buyurdular.
Ebû Saîd dedi ki: Hurmaya mukabil hurma satmak mı ribâ olmaya daha lâyık yoksa gümüşe mukabil gümüş mü?
Bundan sonra tbni Ömer'e geldim; artık beni nehyetti. tbni AbbâVa gitmedim. Bana Ehu's-Sahbâ'ın anlattığına göre kendisi bu meseleyi Mekke'de tbni Abbas'a sormuş; o da bunu kerih görmüş.
Sarf: Lügatte def ve reddetmek mânâlarına gelir. Şerîatte ise: Kıy*met olarak yaratılan altınla gümüşü cinsi cinsine satmaktır. Yukarıda dagördüğümüz verinle bu cinsleri meselâ altınla altını bir biri mukabilinde satarken misli, misline ve peşin olmasına dikkat edilir. Yeniliğine, eski*liğine veya işlenmiş olup olmadığına bakılmaz, Buradaki sarftan murâd : Altın mukabilinde altını fazlalıkla satmaktır. Anlaşılıyor ki, bir zaman*lar îbni Ömer'le îbni Abbâs (Radiyallahû anhüma) bunda bir beis görmezlermiş. Onlara göre peşin olarak teslim ve tesellüm olu*nan şeylerde ribâ' yokmuş. Binâenaleyh cinsi cinsine satılan şeylerde fazlalığa cevaz verir; ancak ribfinm bir nev'i olan riba'n-nesîeyi haram sayarlarmış. Bu veresiye yapılan satışlarda olur. Sonra ikisi de bu ka*vilden dönmüşlerdir. Nitekim bu hadîs-i şerifte de buna işaret olunmuş*tur, Nevevî bu hususta şöyle diyor: «Müslim 'inzikrettiği bu hadîsler tbni ömer le îbniAbbâs (Radiyallahû anh) 'nm ne-sîeden maada fazlalıktan nehî eden hadîsleri duymadıklarına delâlet eder; duyduklarında bu kavle dönmüşlerdir. (Ribâ ancak nesîededir) me*alindeki Üsâme hadîsine gelince: Birçok ulemâ onun buradaki ha*dîslerle neshedildiğini söylemişlerdir. Filhakika* müslümanlar bu hadîsin zahiri ile ameli bilittifak terk etmişlerdir. Bu da onun mensûh olduğuna delâlet eder. Bir takım ulemâ da onu muhtelif suretlerde te'vîl etmişler*dir. Bu teVîllerden birinciye göre Üsâme hadîsi ribâ mallarından olmayan mallara hamledilir. Borcu veresiye olarak borç mukabilinde sat*mak gibi. Meselâ; bir sıfatla mevsûf olan bir elbiseyi yine bir sıfatla mev*suk bulunan bir köle mukabilinde veresiye satmak bu kabildendir. Bun*ları peşin olarak birbiri mukabilinde satmak caizdir, tkinci te'vîle göre Üsame hadîsi muhtelif cinslere hamlolunur. Bunlarda fazlalık cihe*tinden ribâ yoktur; peşin satılmak şartiyle fazlalıkla verilebilirler. Üçün*cü te'vîle göre Üsame (Radiyallahû anh) hadîsi mücmeldir; Ubâde ile Ebû Said hadîsleri onu beyan etmişlerdir. Binâenaleyh müc*meli beyân eden bu hadîslerle amel vâcib olur...» Hz. Ebû Said (Radiyallahû anh)\n «Hurmaya mukabil hurma satmak mı ribâ olmaya daha lâyıktır...» diyerek kıyas yolu ile istidlalde bulunması, bu bâbtaki nehî hadîslerini duymamış olmasındandır. Duymuş olsa mutlaka onları delîl gösterirdi; çünkü hadîsler nasstırlar.
101- (1596) Bana Muhammed b. Abbâd ile Muhammed b. Hatim ve İbni Ebî Ömer hep birden Süfyân b. Uyeyne'den rivayet ettiler. Lâ*fız İbni Abbâd'ındır. (Dedi ki) : Bize Süfyân, Amr'dan, o da EbÛ Salih'-den naklen rivayet etti. Ebû Salih şunları söylemiş :
Ben Ebû Saîd El-Hudrî'yİ: Dinar mukabilinde dînâr; dirhem mu*kabilinde dirhem misli misline satılır. Kim fazla verir veya alırsa mu*hakkak ribâ yapmıştır; derken işittim de "kendisine: Ama İbni Abbas böyle söylemiyor; dedim. Bunun üzerine: Ben İbni Abbas'la görüştüm; ve: Söylediğin lâfı gördün mü? Bu senin Resûlüllah (SaUallahii Aleyhi ve Sellem, ûen işittiğin bir şey midir, yoksa bunu Allah (Azze ve Celle) 'nin kitabında mı buldun? diye sordum. Bunu ne Resûlüllah (Sallallahii Aieyhi ve Sellem)'A^n işittim; ne de Allah'ın kitabında buldum. Lâkin bana Üsâ-me.b, Zeyd rivayet etti, ki Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Ribâ nesîededir.» buyurmuşlar, cevabını verdi.
102- (...) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Amr en-Nâkıd, Ishak b. İbrahim ve tbni Ebî Ömer rivayet ettiler. Lâfız Amr'mdır. İshâk: Bize haber verdi, tâbirini kullandı. Ötekiler şöyle dediler : Bize Süfyân b. Uyeyne, Ubeydullah b. Ebî Yezîd'den naklen rivayet etti ki, İbni Abbâs'ı şunları söylerken işitmiş. Bana Üsâme b. Zeyd haber verdi ki, Peygam*ber (Sailallahü Aleyhi ve Sellem):
«Ribâ ancak nesîededir.» buyurmuşlar.
103- (...) Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Affan rivayet etti. H.
Bana Muhammed b. Hatim de rivayet etti. •(Dedi ki) : Bize Behz rivayet etti. Her iki râvi demişler ki: Bize İbni Tâvûs, babasından, o daİlmi Abbas'dan, o da Üsâme b. Zeyd'den naklen rivayet etti ki, Resûlüllah(Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Peşin olan şeyde ribâ yoktur.» buyurmuşlar.
104- (...) Bize El-Hakem b. Mûsâ rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hikl, Evzâî'den rivayet etti. (Demiş ki) : Bana Ata' b. Ebî Rab âh rivayet etti ki, Ebû Saîd El-Hudrî İbni Abbas'a rast gelerek kendisine: Sarf hakkın*daki sözünü gördün mü! Bunu Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'deiı işittiğin bir şey olarak mı, yoksa Allah (Azze ve Celiy nın kitabında bul*duğun bir şey olarak mı söyledin? diye sormuş. İbni Abbas: Asla söyle*mem! Bir kere Resûllüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i siz benden daha İyi bilirsiniz; Kitâbullaha gelince : Onu da bilmiyorum. Yalnız bana Üsâme b. Zeyd rivayet etti ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
Dikkat!.. Ribâ ancak nesîededir.» buyurmuşlar; cevabını vermiş.
Bu hadîsi Buhâri, Nesâî ve İbni Mâce «Büyü1» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.
İşte bundan evvel sözü geçen Üsâme hadîsi budur. Bu hadîse dair ulemânın beyanâtının ekserisi orada görüldü. Hz. İbni Abbâs (Radİyallahü anh) 'in:
«Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'i siz benden iyi bilirsiniz...» sözünden muradı: Onun sohbetinde bulunduğunuz vakit siz yetişkin adamlardınız; ben henüz küçük çocuktum; demektir. Kitâbullahı bilme*mesi de Kur'ân-i Kerîm 'de o meselenin hükmünü bilmiyor*muş manasınadır; yoksa onun hiç bir hükmünü bilmem demek değildir; çünkü kendisi Kur'ân-ı Kerîm 'i en güzel tefsir eden ve Sul-tânu'l-Müfessirîn unvanına bihakkın lâyık olan sahâbî-i celîldir. Ulemâ Üsâme (Radİyallahü anh) hadîsinin sahih olduğuna ittifak etmişlerdir. İhtilâf ettikleri cihet bu hadîsle yukarıda geçen Ebû Saîd (Radİyallahü anh) hadîsinin aralarını bulmak hususudur ki, onu da Ebû Saîd ha*dîsinin izahı sırasında gördük,Hattâbî (319-388) diyor ki: «Hz. Üsâme'nin naklettiği ancak nesîededir.) hadîsi Resûlüllah (Sallaliahü Aleyhi ve Selîem)'in bu bâbtaki beyanâtın son cümlesini işitip bellediğine hamledilir. Hadîsin baş tarafına yetişememiştir. Herhalde Peygamber (Sallaliahü Aleyhi ve Sellem)'e ribâ mallarından iki cinsin ziyâdeli olarak satışı sorulmuş; o da: cinsler ayrı olursa ziyâdeli satış peşin olmak şartiyle caizdir; ribâ ancak vere*siye satılırsa o zaman bu işe dâhil olur; buyurmuşlardır.»