ISLÂMKÖYLÜHAFIZ ALI EFENDI



Nur Risalelerinin sehid kahramani Hafiz Ali l3l3 (l898')'de Islamköy'ünde dünyaya geldi. l944 sensinde ise Denizli'de ebediye göçtü.


l7 Mart l944'de kaldirildigi hastahanede Üstad'ina bedel kendini feda etmisti.
Denizli'nin yetistirdigi aziz Nur talebelerinden birisi olan Hasan Feyzi Yüregil merhum, bu mübarek Nur Talebesinin kabrini ziyaretten sonra hislerini söyle ifade etmisti:
"Sehid-i magfur Hâfiz Ali Efendi'nin kabr-i serifini ziyaret :
"Ey nur yolunun yolcusu, ey ruh-u münevver
"Bu medfen-i pâkin ola ruhun gibi enver.
"Ey ölmeyen, ey fidye-iüstad-i mübarek
"Razi ola Allah Teâlâ ve tebarek
"Gönderdi selâm, bak sana Hazret-i Üstad
"Hem ruh-u azizi dedi her dem ola dilsâd
"Kur'an-i Kerim ugruna fanideki hizmet
"Bahs eyledi simdi sana sonsuz ebediyyet
"Yerlerde beser, gökte bütün nurlu melekler
"Her gün sunuyor ruhun için arsa dilek
"Bu makbereler fahredecek hasre kadar hep
"Emvata okut nüsha-i enver, aç yine mektep
"Ey menba-i envar ve ey hafiz-i esrar
"Ey canini canana veren zat-i fedakâr
"Hafiz diye ben namini duydum o huzurda
"Medhin okunur hem de bugün meclis-i nurda
"Sun kevser-i safi, bize sensin yine saki
"Bahs eylemis Allah sana bir âlem-i baki
"Sormam sana bir sey ne bugünden ne de dünden
"Bir nokta okut sen bize esrar-i ledünden"
Islâmköy'ü kendi köyü olan Nurs'la bir tutan Bediüzzaman, bu beldeye ve orali Nur Talebelerine çok iltifat ve alâka gösteriyordu.
Mukaddes Kur'ân hizmetinin "Nur Fabrikasi"da Islâmköy'de kurulmustu. Bu fabrikanin sahibi ise Hafiz Ali merhumdu.
Aziz hatirasini rahmet ve fatihalarla anmaktayiz.
Denizli Hapishanesinde mevkuf iken vefat eden Merhum Hafiz Ali'nin Denizli Agir Ceza Mahkemesinde söyledigi ifadesidir.
"Efendim.
"Ben Isparta hakim ve müddeiumumiliginde hak ve hakikatin bütün bütün aksine olarak Risale-i Nur'a karsi asilsiz bir ittiham gördügümden Risale-i Nur'dan kaçmak degil; belki o ittihamdan çekinmek için sorduklari suallere 'Ben degilim' dedim. Hatta o Müddeiumumi kanunsuz bana yemin vererek 'Risale-i Nur'da yazili Hafiz Ali sen degil misin?' dedi. Sükût edip yemin etmedigim halde sorgu hakimliginde hamiyet-i Islâmiyeyi tasiyan âli bir vicdan hissettigimden adalet ve hakikatin tecelli edecegini ümit edip 'Risale-i Nur'da yazili Hafiz Ali benim' dedim. Ben Risale-i Nur'u hakaik-i imaniye ve Kur'âniye ve kevniyeyi kat'i bürhanlarla izah edip insanlarin yüzünü âhirete çeviren, dünyadan ziyade âhireti sevdiren mukaddes bir eser bulup ondan binlerce menfaat görmüsüm.
"Garibdir ki: Bu sir iddianamede kesfedilip dünyayi unutturacak derecede telkinat-i diniye verilmis diye yazili oldugu halde hem siyasî cemiyetçi, hem tarikatçi, hem de halki hükûmet aleyhine tesvik ediyorlar diye olan ittihamlarla nasil kabil-i te'lifdir.
"Evet ben, Risale-i Nur'un hemen ekser parçalarini anlayarak okudugum gibi Üstadim Said-i Nursi'nin de on iki seneye yakindir en gizli ve en ince esrarina kendimi vâkif biliyorum.
"Ben ne Risale-i Nur'da ve ne de Üstadimda emniyet ve âsayise zarar verecek bir emare, bir meyil görmedigim gibi âsayis ve emniyetin temel taslarini onlardan ögrenip müddet-i ömrümde mahkeme safahatini ancak bu def'a gördügüm gibi; su benim gibi suçlu olarak huzurunuzda bulunan cemaat-i nuraniyenin de ifadelerinden benim gibi olduklarini da anladim.
"Iste böyle sirf âhireti için Kur'an'in Icaz-i Manevisinden gelen Risale-i Nur'u okuyup kendi istifadesinde çalisan bir ehl-i Kur'ân ve ehl-i âhireti cezalandiracak birkanun tasavvur etmedigim gibi ittiham edildigim siyasî cemiyetçilik ve tarikatçilik ve halki hükûmet aleyhine tesvik etmek gibi suçlar ile hiç bir alâkam olmadigindan yüksek mahkemenizden beraatimi isterim.
Hâfiz Ali