Bir adam, Resulullah'a (as), "bana bir amel (aktivite, faaliyet, iş) göster ki cihada eşdeğer olsun" dedi. Resulullah (as), "öyle bir amel bulamam " dedi ve devam ederek, "bir mücahid Allah yolunda mücadele ve savaş için çıktı*ğında sen mescidine kapanıp sürekli olarak namaz kılabilir, yiyip içmeksi-zin sürekli oruç tutabilir misin? Buna gücün yeter mi?" diye sordu. Adam, "böyle bir şeyi yapmaya kim güç yetirebilir ki?" diye sordu. Resuluilah (as), "Allah yolunda mücadele eden ve savaşan mücahidin durumu bu mücahid (evine) geri dönünceye kadar ne orucuna ne de namazına ara vermeden o-ruç tutan ve Allah'ın ayetlerini uzun uzun okuyarak namaz kılan kimsenin durumu gibidir" dedi.
Bu hadisi İmam Müslim rivayet etmiştir.
Resulullah'ın (as) sahabelerinden bazıları baskınlarda sıkıntıya düşmüş*lerdi. Said b. Ebi Vakkas'tan şöyle rivayet edilmiştir: Resulullah (as) ile birlik*te baskınlar (savaş) yapıyorduk. Yanımızda biraz hurma ve biraz da çemen otu yaprağından başka herhangi bir yiyecek yoktu. Hatta aramızdan birisi bir melikin tüm malını ortaya koyduğu gibi nesi varsa ortaya döktü ve tüm mal*lar karıştırıldı. Sonra Esedoğulları beni uzaklaştırdılar. Böylece tüm emekle*rim de boşa gitmiş oldu.
Hadis Darimî'nİn kitabında geçmektedir.
Bir özür yahut zarar sözkonusu olmadan cihaddan geri durulmaz. Ebu İshak diyor ki; el-Berra'nın şöyle dediğini duydum: "Mü'ntin olup cihad*dan geri kalanlar eşit olmazlar (Nisa 95)" ayeti indirildiğinde Resulul*lah (as) Zeyd'i çağırdı. Zeyd bir kürek kemiği getirdi ve onun üzerine ayeti yazdı. îbn-t Ümmii Gülsüm kendisinin uğradığı zararlardan dolayı şikayet et*mişti. Böylece "zararı olmaksızın mü'min olup cihaddan geri duran*larla Allah uğrunda malları ve canlarıyla cihad eden mü'minler eşit olamazlar" ayeti indirildi.