***
DIŞARDA
Points: 8.201, Level: 61
Level completed: 17%,
Points required for next Level: 249
Overall activity: 0%
Achievements


Sofra ve Âdâbı
Sofra ve Âdâbı
SOFRA: Sofra, yemeğin en önemli rüknü. Yemek hadisesi onun çevresinde cereyan eder. Bu sebeple sofraya ne kadar itina edilse azdır.
Sofra denince, evvela onun üzerine konan yemeğin mahiyetini düşünmek gerekli. Çünkü, sofra düzenimize, bu anlayış yön verecek.
Yemek, bizim kültürümüzde "rızık" mefhumunun bir uzantısı olarak değerlendiriliyor. Yemek, tıpkı insan varlığı gibi, bir mülk değil. Mülk Allah'ın çünkü. Rızık, bir bağıştır. Bağışlayan Allah. Rızık deyince, insanın, kendi gücüyle elde ettiği, kendi kudretine bağlı, kudretinin ürünü bir nesneden söz etmiyoruz. Çünkü insanın bizatihi kudreti de yok. Rızkın azlığını, çokluğunu, güzelliğinin derecesini tayin, mutlak iradeye bağlı.
İşte, bu niteliğinden dolayı, yemeği bir yarış alanı, bir iktidar göstergesi, bir ihtişam imtihanı gibi görmek doğru değil. Sofrayı da bu ihtişamın sergisi. Sofra, bir şükrün ifadesi olabilir ancak. Küçüğüne, büyüğüne, zenginine fakirine, tatlısına, acısına, her lokmasına, her yudumuna şükür.
Rızık kendi elimizde olmadığına göre, sofralarımız da, rızkın asıl sahibine şükrümüzü dile getirmeli, tevazuumuzu sunmalı.
Demek sofra için ilk ilke, onun mütevazı olması. Her sofra "bağışlanmış yiyeceklerle" donatılır. Zenginin sofrası da fakirinki de... Farkı, onların sofraya geliş yollarıdır. Biri bir kademe önce, diğeri bir kademe sonra. Biri bir el değiştirmişse diğeri iki el değiştirmiştir. Zengin de olsanız, fakir de, sofranızda tevazuu ve şükrü ihmal etmeyiniz. Yemeğinizin değil, ondan çok daha girift bir bütün olan, kendi varlığınızın bile, kendi elinizde olmadığını düşününüz.
Sonra, yemek ne kadar ihtişamlı olsa, insan, bünyesinin müsaade ettiği kadarını yiyor. Bilirsiniz ki, yemeğin türü sayamayacak kadar çoğaltılabilir. Bunların her birinin lezzeti de diğerinden farklıdır. Belki, bunların içinde yüzlercesini de lezzet olarak sevebiliriz. Bu, yüzlerce, binlerce yemeği maddi olarak güç yetirebilseniz bile bir sofraya toplattığınızı düşünebiliyor musunuz? Yemek, yaşamak için bir vasıta, yaşamaksa belli bir gayeye adanmış zaman parçası. Bu sırrı, gözden uzak tutmamak gerekli. Sofrada tevazu , hayatın gayesini gerçekleştirecek bir nispeti gözetmekle ilgili. Ona dikkat etmeliyiz.
Tevazuu ve şükür, yalnız sofranın hazırlanış biçimiyle bitmiyor. Davranışlarımız da, yemek boyunca, bu tevazu ve şükür hissini yansıtmalı.
Yemeğe Allah adıyla başlayan, yani Bismillahirrahmanirrahim, diyen kişi, rızkın mutlak sahibini hatırlamış, ona şükrünü eda etmiş olmaktadır. Sonundaki hamd ve duası ile de öyle. Bu tevazu, sofradaki oturuş şeklinden yeme adabına kadar her an yaşanmalı.