3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Sofra ve Âdâbı

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.201, Level: 61
    Points: 8.201, Level: 61
    Level completed: 17%,
    Points required for next Level: 249
    Level completed: 17%, Points required for next Level: 249
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    haceesma - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Mesajlar
    353
    Points
    8.201
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Sofra ve Âdâbı


    Sofra ve Âdâbı





    SOFRA: Sofra, yemeğin en önemli rüknü. Yemek hadisesi onun çevresinde cereyan eder. Bu sebeple sofraya ne kadar itina edilse azdır.

    Sofra denince, evvela onun üzerine konan yemeğin mahiyetini düşünmek gerekli. Çünkü, sofra düzenimize, bu anlayış yön verecek.

    Yemek, bizim kültürümüzde "rızık" mefhumunun bir uzantısı olarak değerlendiriliyor. Yemek, tıpkı insan varlığı gibi, bir mülk değil. Mülk Allah'ın çünkü. Rızık, bir bağıştır. Bağışlayan Allah. Rızık deyince, insanın, kendi gücüyle elde ettiği, kendi kudretine bağlı, kudretinin ürünü bir nesneden söz etmiyoruz. Çünkü insanın bizatihi kudreti de yok. Rızkın azlığını, çokluğunu, güzelliğinin derecesini tayin, mutlak iradeye bağlı.

    İşte, bu niteliğinden dolayı, yemeği bir yarış alanı, bir iktidar göstergesi, bir ihtişam imtihanı gibi görmek doğru değil. Sofrayı da bu ihtişamın sergisi. Sofra, bir şükrün ifadesi olabilir ancak. Küçüğüne, büyüğüne, zenginine fakirine, tatlısına, acısına, her lokmasına, her yudumuna şükür.

    Rızık kendi elimizde olmadığına göre, sofralarımız da, rızkın asıl sahibine şükrümüzü dile getirmeli, tevazuumuzu sunmalı.

    Demek sofra için ilk ilke, onun mütevazı olması. Her sofra "bağışlanmış yiyeceklerle" donatılır. Zenginin sofrası da fakirinki de... Farkı, onların sofraya geliş yollarıdır. Biri bir kademe önce, diğeri bir kademe sonra. Biri bir el değiştirmişse diğeri iki el değiştirmiştir. Zengin de olsanız, fakir de, sofranızda tevazuu ve şükrü ihmal etmeyiniz. Yemeğinizin değil, ondan çok daha girift bir bütün olan, kendi varlığınızın bile, kendi elinizde olmadığını düşününüz.

    Sonra, yemek ne kadar ihtişamlı olsa, insan, bünyesinin müsaade ettiği kadarını yiyor. Bilirsiniz ki, yemeğin türü sayamayacak kadar çoğaltılabilir. Bunların her birinin lezzeti de diğerinden farklıdır. Belki, bunların içinde yüzlercesini de lezzet olarak sevebiliriz. Bu, yüzlerce, binlerce yemeği maddi olarak güç yetirebilseniz bile bir sofraya toplattığınızı düşünebiliyor musunuz? Yemek, yaşamak için bir vasıta, yaşamaksa belli bir gayeye adanmış zaman parçası. Bu sırrı, gözden uzak tutmamak gerekli. Sofrada tevazu , hayatın gayesini gerçekleştirecek bir nispeti gözetmekle ilgili. Ona dikkat etmeliyiz.

    Tevazuu ve şükür, yalnız sofranın hazırlanış biçimiyle bitmiyor. Davranışlarımız da, yemek boyunca, bu tevazu ve şükür hissini yansıtmalı.

    Yemeğe Allah adıyla başlayan, yani Bismillahirrahmanirrahim, diyen kişi, rızkın mutlak sahibini hatırlamış, ona şükrünü eda etmiş olmaktadır. Sonundaki hamd ve duası ile de öyle. Bu tevazu, sofradaki oturuş şeklinden yeme adabına kadar her an yaşanmalı.



  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.201, Level: 61
    Points: 8.201, Level: 61
    Level completed: 17%,
    Points required for next Level: 249
    Level completed: 17%, Points required for next Level: 249
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    haceesma - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Mesajlar
    353
    Points
    8.201
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Sofra ve Âdâbı


    Yemeğe Başlarken




    YEMEĞE BAŞLARKEN: Temizlik, yemeğin her safhasında dikkat göstereceğimiz bir kural. Onun için yemeğe başlamadan önce ellerimizi mutlaka yıkayacağız. Öyle ki, bunu alışkanlık haline getirip, çocuklarımıza da örnek olacağız. El yıkama ve lavaboda gerçekleşiyorsa, buna önce küçükler başlamalı. Ta ki sofradaki yerlerini alıp, büyüklerini beklesinler. Büyüklerin, sofrada küçükleri beklemesi iyi görülmemiş.

    Yemeğin topluca yenilmesi teşvik edilmiş. Yemeğe, evdeki herkes oturduktan sonra başlanılması uygun görülmüş. İş hayatının aileleri darmadağın etmesi, bu konuda aileleri anormal biçimde zorluyor. Bu bir gerçek. Ancak, yemek ailenin sıcaklığını, bütünlüğünü, sevgi ve saygısını pekiştiren unsurlardan biri. Ailenin mutluluğu paylaştığı bir ortam. Birlikte yemek kuralını titizlikle uygulamak, çok istisnai şartlar olmadıkça, birlikte yemeği terk etmemeli.

    Evde hizmetçi varsa, onun da aile sofrasına oturmasına itina göstermeliyiz. Eğer ayakta kalıp hizmet etmesi gerekiyorsa, bize sunulan yemekten yemesini sağlamalıyız. Böylece içinde bir burukluk kalmasını önlemiş oluruz.

    Günümüzde yemek için sofra kavramı adeta unutulmaya yüz tutuyor. Yolda yürürken, yemeğin dökülüp saçılmasına aldırış etmeksizin karnını doyuranlar olduğu gibi, bir büfenin tezgahlarına dayanıp "atıştıran"lar, bir kafeteryada yüksek banklar üzerinde tüneyerek bir sandviçle karnını doyurmaya çalışanlar, içkili lokantada, içkinin bunaltıcı ortamında masa kuranlar, evlerinde masa kuranlar.... bütün bu davranışlar, şüphesiz bir kültürün yansıması. Kültür alaborası yaşayan ülkemizde, yemek âdâbı da adet bir moda halinde yaşanıyor. O kadar kaypak, o kadar günübirlik. Öyleyse kendi kültürümüzün sofraya bakışı ne?

    İnsanımız, bir gelenek olarak yer sofrasını tercih etmiş. Tertemiz bir yaygı üzerine, yemeği oturma mahallinin az yükseğine çıkaracak bir altlık koymuş. Üzerine de bir tepsi yerleştirmiş. Bunun etrafında diz çökmüş, veya duruma göre bağdaş kurmuş. Bunu, Peygamber sünneti olarak görmüş.. Rızık kavramı ile bu davranışı arasında bir uyum bulmuş.

    "Sofra" kavramını bir çağdaşlık meselesi olarak ele almak ve çağdaş olabilmek için, şu tarz bir sofrada oturmak gerekir tarzında akıl yürütmek tutarlı değil. Masa mı kaçınılmaz, yoksa büfe tezgahı mı, yoksa sokak sofrası mı? Eğer kültürünüz, belirli bir sofraya anlam verdiyse elbette onu tercih edeceksiniz. Zaruret halleri, ölçüleri düzeltilmek şartıyla hep saklıdır, bu da biliniyor.

    Sofraya oturdunuz. Yemeğe büyükler başlayacak:

    Yaşça, ilimce veya mevkice büyük olanlar. Yemeğe başlarken Allah adıyla başlamayı ihmal etmeyiniz. Bunda da büyükler örnek olmalı. Yemeği besmele ile açınız.

    Bismillahirrahmanirrahim.

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.201, Level: 61
    Points: 8.201, Level: 61
    Level completed: 17%,
    Points required for next Level: 249
    Level completed: 17%, Points required for next Level: 249
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    haceesma - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Üye

    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Mesajlar
    353
    Points
    8.201
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Sofra ve Âdâbı


    Sofra Adabı ve Dua


    *Sofraya konan yemek, ihtiyacı karşılayacak miktar ve çeşitte olmalı. Sırf çeşitli olsun diye ihtiyacın çok üstünde yiyeceklerle sofrayı donatmak, israfa kapı açacağı için doğru bulunmamış. İlla da üç kap, dört kap yemek olsun diye ısrar etmenin makul bir yanı yoktur.

    *Ayrıca yemek seçiminde de çocukların beslenme ve büyüme şartları gözetilecek hususlardır.

    *Yemek çok sıcak ve soğuk halde de sofraya konulmamalı. Yemek üflenmeden yenecek bir sıcaklıkta olmalı.

    *Sofrada su ve tuz da önceden bulundurulmalı.

    *Yemeğe büyükler önce başlayacak. Ve herkes sofraya oturduktan sonra başlanacak.

    *Yemeğe başlayanın duyulacak bir sesle "Bismillahirrahmanirrahim" demesi, unutanların da hatırlaması bakımından daha uygun bulunuyor. Besmele, başlarken unutulursa, hatırlandığı an söylenecek. Yemeğin besmelesiz yenmesi kesinlikle doğru değil.

    *Yemek sağ elle yenecek.

    *Ortak bir kaptan yeniyorsa - ki aile yemeklerinde en uygun olanı sıhhi bir sebep mevcut değilse ortak kaptan yenmesidir- herkes kendi önünden yemelidir. Özellikle çocuklara bu konuda örnek olunmalı, onların bu alışkanlığı kazanmaları sağlanmalıdır.

    *Lokmalar küçük küçük alınmalı, ağız tıka basa doldurulmamalıdır.

    *Ancak bir lokma bittiğinde ikincisi alınmalıdır. Lokmalar iyice çiğnenmeden yutulmamalıdır. Yemeği çiğnerken kaşık yere konulmalı, atıştırma gibi peş peşe ağıza yemek doldurulmamalıdır. Sindirimin ağızda başladığı söylenir. Yemekler çiğnenmeden yutulduğu takdirde, mideye aşırı yük yüklenecek ve rahatsızlıklar baş gösterecektir.

    *Yemeği beğenmemek gibi bir tavrı kesinlikle benimsememeliyiz. Yemeği horlamak, beğenmediğini söylemek, "Bu yemek nasıl böyle" gibi sözler sarf etmek hiç de iyi bir davranış değil. Yemeğin her türünü yiyebilmek en iyisi. Yani yemek seçmekten mümkün olduğunca kaçınmak lazım. Ancak, her şeye rağmen, bazı yemeklere karşı tercih etmemek gibi bir durumunuz oluşmuşsa, onu da bulunduğunuz sofrada kesinlikle hissettirmemelisiniz. Gerek misafirlikte, gerekse aile içinde yemek beğenmemek affedilir bir davranış değil. Yemek istemediğiniz bir yiyecek sofraya gelmişse, ona karşı hislerinizi de mümkün olduğunca fark ettirmemelisiniz. Aile içinde yemeğin tuzu veya tuzsuzluğu da, bir tartışmaya yol açmamalıdır. Evin hanımı, yemeğin tuzuna elbette önceden bakacak ve tadında olmasına itina gösterecektir. Ancak ne de olsa tuz, bazen ağızdan ağıza değişmektedir. Onun için yemeğin tuzunu önemli bir mesele haline getirmek doğru değil. Eğer tuzsuz ise, biraz tuz atabilirsiniz. Tuzlu ise, sofradan kalktıktan sonra hanımınıza, yemeğin tuzlu olduğunu, daha da itina göstermek gerektiğini hatırlatabilirsiniz.

    *Yemekte, başkalarını iğrendirici bir davranışta da bulunmamak gerekir. Bu cümleden olmak üzere, yemeğin üzerine eğilmemeli, sofrada ağızdan bir şey çıkarmamalı, eğer çıkarmak ihtiyacı olmuşsa, onu sofradan kalkıp, bir başka yere giderek yapmalı, yemek lokma gözükecek biçimde ağız açık olarak çiğnenmemeli, ağız şapırdatılmamalı, burun akar bir durumda sofraya oturulmamalı, sözlerde iğrendiricilikten kaçınılmalı, çirkin hikaye ve olaylar anlatılmamalı... Sofranın nezaheti mutlak surette korunmalı.

    *Yemeğin nezahetine uygun konuşmalar faydalı görülmüş. Ancak bazı veliler, yemek esnasında yemeğe hürmet ve nîmete layık olunamadığı duygusu ve huzur halinin yemekte de devamı için sükutu tercih etmişler ve mecbur kalınmadıkça konuşmamışlardır. Ağızda yemek varken konuşmak, hem dışarıya yemeklerin sıçraması, hem ağzımızın içinin görünebileceği ve hoş olmayan bir durumun ortaya çıkabileceği ihtimali, hem de nefes borumuza yemek kaçabileceği tehlikesi yüzünden doğru bir davranış değil. Yemekte konuşmada öncelik, sofranın büyüklerine ait. Yemek sohbet toplantısı olmadığı için, ancak, havanın bir sessizliğe gömülmeyeceği kadar konuşulmalı.

    *Yemek sırasında aşırı ölçüde gülmek de konuşmadaki sakıncaları taşıyor.

    *Yemek müşterek bir kaptan yeniliyorsa, tabağa konan yiyeceği bitirmek herkesin görevi. Herkes kendi tabağından yiyorsa, herkes kendi tabağındaki yemeği bitirmeli. Bunun için, tabağa, bitirilebilecek kadar yemek koymak en güzeli. Herkes az çok kendi yiyeceği miktarı bilebilir. Bir anne de aileye ne kadar yemeğin yeteceğini tahmin eder.

    *Sofraya konan yemekten artırıp da dökmek, israf olarak görülmüş ve rızka saygısızlık kabul edilmiş. Ayrıca yemeğin her parçasına saygı, bereketin sebebi olarak değerlendirilmiş.

    *Ayrıca, yemekte mideyi tıka-basa doldurmak uygun bulunmuyor. En iyisi, yemekten tam doymadan kalkmak. Bunun ölçüşü şöyle verilmiş. Mide itibari ; üçe bölünecek, su ve yemek midenin üçte iki dolduracak. Üçte biri ise boş kalacak. Bu sağlık açısından hayati bir tedbir, özellikle iftar sofrasında daha çok itina gösterilmeli. Uzun bir açlığın ardından anormal bir iştahla yemeğe koyulmamalı.

    *Yemekte, başkasının eline ve ağzına bakılmamalı ve, "lokma sayar" gibi göz gezindirmek hiç güzel değildir.

    *Yemek bir davet türünde de olabilir. Davetleşmek güzel bir davranış. Yemeklerimiz ne kadar misafirli olursa, Allah'ın verdiği rızkı paylaşmak ve bereket dilemek için o kadar çok vesile ile hazırlanmış olur. Bir yemeğe ne kadar çok el uzanırsa, yemeğin o kadar bereketi olacağı belirtilmiş.

    *Davetlerde, mümkün olduğunca ihtiyaç sahiplerinin gözetilmesi tavsiye edilmiş. Yalnız varlıklıların çağırıldığı davetlere iyi gözle bakılmamış. Ancak, sıla-i rahim türünde, eşin, dostun, akrabanın, komşunun davet edilmesi de bizim cemiyetimizin güzelliklerinden.
    Davetlerde, mahremiyet ölçülerine riayet de önemli bir kural.

    *Davetlerde, oturma biçimi, misafirlerin büyüklük derecelerine göre ayarlanmalı, yemeğe başlama da yine büyükten olmalı. Ancak, saati belirli bir yemeğe gecikmemek de büyüklerin görevi. Çünkü sofrayı bekletmemek edepten. Davetlerde, ev sahibinin, misafirleriyle teker teker ilgilenmesi, hal ve hatırlarım sorması, yemek kadar önemli. Misafirin de önlerine sunulan yemeği beğenmesi, davet sahibine duada bulunması güzel bulunmuş.

    *Her yemek bir dua ile son bulmalı. Dua, rızkın sahibine şükrü dile getirecek. Ailede, dua, bir edep halinde yerleştirilmeli. Dua tek olarak yenen yemeklerde yapıldığı gibi, büyük davetlerde de yapılmalı. Sofranın büyüğü, duaya öncülük etmeli. Duayı sofrada herhangi bir kişi yapabilir. Ancak, sofranın büyüğü, dua için yönlendirici olmak durumunda.

    *Dua ifadeleri çok çeşitlendirilebilir. Ancak en azından şöyle dua ederek, Allah'a hamd ve şükrümüzü dile getirebiliriz:

    "Elhamdü lillahillezî et'amena ve sekaanâ ve cealenâ minel müslimîn. -Bize yiyecek yemek ve içecek su bağışlayan, bizi müslüman kılan Allah'a hamdolsun."

    *Duadan sonra yemek sona ermiştir. Şimdi yeniden ellerimizi yıkamalıyız. Bunun için öncelik büyüklerde. Evin küçükleri el yıkayanlara havlu tutacak. Böylece, sorumluluk alıp başkasına yardımcı olmayı öğrenecekler.





Benzer Konular

  1. Sofra Duası - Taam Duası
    By Lale_GüLü in forum Dua Deryası
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 24.10.09, 18:45
  2. bir sofra edebi
    By sitare in forum Sohbet & muhabbet
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10.10.09, 20:19
  3. Sofra hazırlama kuralları
    By Konyevi Nisa in forum Yemek Tarifleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.08.09, 10:13
  4. Meclis Âdâbı (Meclis Ve Mecliste Oturma Âdâbı)
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 27.06.09, 20:57

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •