Öz/Giz/İz/lediğimiz Mevlânâ
Özlediğimizdir Mevlânâ; Müslümanların kabalıklarla anıldığı zamandaİslam’ın imajının kan ve kinle çoğaltıldığı çağda
nebevî incelikleri gündelik telaşların ateşinde kül ettiğimiz günlerde
bencilliklerimizin kabuğunu Haccın toprağında olsun kıramadığımız devirlerde
nezaketin ve hoşgörünün ellerimizin arasında kayıp gittiği demlerde
İslam olmanın insan olmayı içerdiğini unuttuğumuz yerlerde keskin bir Mevlânâ şiirinin kapısından içeri süzülüp kalbimize dokundurmayı özledik.
“Şarabı o içmiş ama siz sarhoş olmuşsunuz!”
Gizlediğimizdir Mevlânâ; dini ALLAH’a has kılmaktan uzaklaştığımız uykulardanamazı ve niyazı Mevlânâ hoşgörüsünün siperine atıp unuttu(rdu)ğumuz kurnazlıklarda
Kur’ân’ın bendesinin incelikli sözlerini eğip büküp Kur’ân yerine koyduğumuz tuhaf dindarlıklarda
sünnet-i seniyyeyi hayatının önceliği bilen saf kul
diri ümmet
duru insan Mevlânâ üzerinden sünnete muhalefet ettiğimiz
gözü yaşlı ama kalpsiz
peygamber aşığı görünümlü ama sünnetsiz sahte “tasavvuf”larda
işimize geleni yapıp
gelmeyeni inkâr ettiğimiz
örtü ve tesettür yokmuş gibi davrandığımız
üzerimize kulluğu alınmadığımız “kendin ye kendin pişir!” dini icat ettiğimiz yozluklarda sitemli bir Mevlânâ bakışından kaçırdık gözlerimizi.
“Ey affetmeyi seven Rabbim!
Bizi affeyle. İsyân derdimize çâre eyle.”
İzlediğimizdir Mevlânâ...
Ama nasıl?