Karma eğitim, toplumdan hayâyı kaldırmak için getirildi. Bu sistemi getirenler,

-Asla kabul etmeyeceği uygulamaları dayatarak halkı zapt ü rapt altına almaya,

-İslam'a ait bütün değerleri toplumsal yaşamdan silmeye,

-Hayâyı kaldırarak toplumu “her tür kötü uygulamayı kabul etme ve her tür kötülüğe alışma” gayretsizlik ve rezaletine alıştırmaya çalıştılar.

Çünkü, bu milletin hayâsını korudukça onların oyuncağı olmayacağını, onların her emrine hazır bir köle olmayı kabul etmeyeceğini biliyorlardı.

Başarı yalanı

Halkı karma eğitime zorlayanlar, öğrencilerin karma eğitimde daha iyi bir yarışma imkânı yakalayacakları, bunun da başarıyı artıracağı iddiasını ortaya attılar. Bunun doğru olmadığı dün biliniyordu, bugün ise karma eğitimin neticelerinin belli olmasıyla pratikte de kanıtlanmış durumda. Batı'daki gelişmeler bir yana Türkiye'de,

1.Ülkenin en başarılı bilim adamı, politikacı, iş adamı gibi birçok ismi erkek liselerinden mezundur.

2. Özellikle bilim alanında büyük başarılar kazanmış pek çok kadın, kız liselerinden mezun olmuştur.

3. Karma eğitimin verilmediği İmam Hatip Liseleri ülkenin en başarılı okullarındandır.

Bu durumda şu soruyu sormak gerekir: Amaç başarıysa ve bunun doğru olmadığı ortaya çıkmışsa bu yanlıştan dönmek gerekmiyor mu?

Türkiye'de karma eğitim inadı ideolojik bir saplantıdır, her şey Türkiye'de laikçiliğin bilimin ve eğitimin önünü açmaktan çok tıkamasına yol açtığını göstermektedir. Çocuk ve gençlerimizin eğitimi laikliğe kurban edilmemeli. Ayrı eğitim için önce geniş tercih imkanları oluşturulmalı, ardından bütün okullarda ayrı eğitime geçilmelidir.

Mayıs ayı başlarında Mardin Valisi Hasan Duruer, “Yörenin inançları gereği, kız çocuklarının ayrı okullarda okumasının faydalı olacağını düşünüyorum” deyince modern çevrelerin ağır tepkisini çekti. Onlara göre karma eğitim vazgeçilmezdir. Karma eğitimin olmadığı yerde verimli bir eğitimden söz etmek mümkün değildir.

Neredeyse yüz yıldır tekrarlanan bu görüş doğru değildir, bilimsel gerçeklerin laik ideoloji tarafından saptırılarak halkı yanlış bir yöne doğru sürükleme çabasının ürünüdür.

“Karma eğitim” denen kız çocuklarıyla erkek çocuklarının bir arada okuduğu eğitim sistemi Fransız menşelidir. Bu sistem, Türkiye'de hiçbir

-Bilimsel (pedogojik) incelemeye tabi tutulmadan,

-Sadece Fransızlara benzeme,

-Modernite adına geçmişten, dolayısıyla,

- İslami olandan kopma, İslami olana zıt bir yönde ilerleme inadıyla alınmıştır.

Eğitimde birey farkı bile önemliyken, laikler kasaba, il, şehir değil, ülke farkını bile gözetmeden Fransa'nın eğitim sistemini hiçbir tahlile tabi tutmadan “Batı operaya gidiyorsa biz neden gitmeyelim?” mantığı içinde “Madem Batı böyle yapıyor, biz de yapalım” deyip karma eğitimi eğitim sisteminin ilkeleri arasına koydular ve bu ilkeyi diktatöryel bir baskıcılıkla uyguladılar. Karma eğitimi istemeyen ailelerin çocuklarını okutmadılar, o aileleri ve onlara sahip çıkan eğitimcileri “gerici” yaftasıyla mahkûm ettiler.

Bugün karma eğitim hâlâ İslam'ın iddiasının aksine sanki gerçekten insanın yararınaymış gibi kabul ettirilmeye devam ediliyor. Okulların eğitime başladığı bu haftaki yazımızda karma eğitimin hem tarihçesini vereceğiz hem de bilimsellik iddialarını irdeleyeceğiz.

Aşama aşama yaygınlaştırdılar

Karma eğitim Türkiye'de ilk kez Cumhuriyet'ten hemen sonra 1924'te Tekirdağ'da kız çocuklarının okumak istedikleri ancak şehirde kızlar için bir okulun olmaması iddiasıyla gündeme geldi. Bir düzenek olup olmadığı bilinmeyen bu hadisede karma eğitime karşı çıkmak,

-Kız çocuklarının okuma hakkını engellemek,

-Kadını eğitilmeye layık görmemek, dolayısıyla kadın haklarını ve hatta en temel insani hakları tanımamakla özdeşleştirildi.

Cumhuriyet yönetimi, kadın ile erkeğin sınırlarının çok keskin olduğu bir toplumla karşı karşıya olduğunun farkındaydı. (Öyle ki pek çok kasaba ve şehirde kadınlar bir yerden bir yere giderken çarşı pazar yolunu kullanmasın diye onlar için çarşı pazara paralel sokaklar bile yapılmış.) Bunun için ekonomik gerekçeleri öne çıkarıp gerçek amacını gizleme yoluna gitti: “Amacımız halkın İslam'la şekillenen zihinsel yapısını kökten bozmak ve insanlarımızı Fransızlara, İtalyanlara, Almanlara, İngilizlere benzetmektir” denmedi. “Kızlar, anne olacak; annelik eğitim gerektiriyor; ancak kızlara yönelik okul yapmak için paramız yok, hem okuma talebi de az ve biz her şeyimizi bitiren bir savaştan çıktık, bunun için kızlarla erkekleri bir arada okutalım” dendi.

1925-26 yıllarında ilkokullarda karma eğitime geçildi, liselerdeki uygulama ancak Mustafa Kemal devrimlerine yönelik bütün tepkilerin dindirilip muhaliflerin baskı ve imhayla dize getirildiği 1930'lu yıllarda başlayabildi.

En büyük despotluk 28 Şubat sürecinde yaşandı

Cumhuriyet yönetimi her şeye rağmen (Batı ülkelerindeki farklı uygulamaları da dikkate alarak) karma eğitimi tek seçenek haline getirmedi. Yönetmeliği “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır. Ancak eğitimin türüne, imkân ve zorunluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya erkek öğrencilere ayrılabilir. (Madde 15)” şeklinde oluşturarak esnek tuttu. Bu doğrultuda “Erkek Liseleri” ve “Kız Liseleri” sınırlı sayıda da olsa eğitime devam etti ve yenileri de açıldı. Sonradan açılan İmam Hatip Liseleri de bu yönetmelik doğrultusunda kız öğrencileri için ayrı binalarda eğitim verdi.

28 Şubat sürecinde Ecevit'in Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, tam anlamıyla bir karma eğitim zulmü başlattı. Askerlerin ve Rahşan Ecevit'in isteklerini diktatörce uyguladı. Kız liselerine erkek, erkek liselerine kız öğrenci kaydettirdi. Bunu ağırdan alan özel liseleri kapatmakla tehdit etti. İmam Hatip Liselerini hem karma yaptı hem o karma ortamda kızların başlarını açmasını şart koştu. Uygulamanın 1925 sonrası şapka uygulamalarından geri kalır hiçbir yanı yoktu. Halk adeta isyan etti. Ama dönemin hükümeti ve bakan, halkın eziyet görmesinden (devletin güçlenmesinin bir işareti sayıyor olacak ki) adeta zevk aldı ve sınırları iyice zorlayarak bütün özel kurslarda da kız erkek sınıflarının karışmasını istedi. Kız öğrenci bulamayan dershane ve kurslar kapanmayla yüz yüze geldi. Karma eğitime geçmeyen kurs müdürleri meslekten ihracı andıran ağır görevden alma cezaları aldı. Dahası dönemin hükümet ve bakanından cesaret alan, saplantı içindeki kimi öğretmenleri kızlarla erkekleri zorla aynı sıraya oturttu. Okullar, bir eğitim yuvası olmaktan çıktı, karakol haline geldi.

Karma eğitim kadınları eğitimsiz bıraktı

Modern eğitim sistemine ısınmayan Müslüman kitleler, zamanla erkek çocuklarını okula gönderdilerse de kız çocuklarının karma eğitim sisteminde eğitim görmesine razı olmadılar. Böylece, “Eğitim kadınları da kapsayarak yaygınlaşsın” iddiasıyla Türkiye'ye karma eğitimi dayatanlar kadınların eğitiminin önüne engel koymuş oldular.

Bugün Türkiye'de yüzde otuzu kırsalda, yüzde on altısı şehirlerde olmak üzere yaklaşık 9 milyon kadın okuryazar değildir.

Amaç kadınları okutmak olsa bu amacın gerçekleşmemesi durumunda bu sistemden vazgeçmek doğru olan tavır değil midir?

(Üstelik Mardin Valisinin tespitinde söz konusu olduğu gibi bu sistemin kaldırılması durumunda kadınların eğitime daha çok katılacağı düşünülüyor.)

Batılılar yanlışlarından dönüyor

Batı'da karma eğitim Fransa dışında hiçbir zaman bir tercih olmaktan öteye geçmedi. Çünkü eğitimdeki payları kimi ülkelerde yüzde elliyi geçen kilise vakıflarının okullarında eğitim karma değil, ayrıca birçok özel okul da karma eğitim yapmıyor. Geriye sadece devlet okulları ve sosyal demokratların okulları kalıyor.

Batı'da devlet okullarında karma eğitime geçiş daha çok 60-70'li yıllarda yürütülen kampanyalarda karma eğitimin eğitimde başarıyı artıracağı iddiasıyla yaygınlaştı. Bugün durum çok farklı:

1. Alman Der Spiegel dergisi 1996'da karma eğitimi “yüzyılın en büyük pedagojik yanlışı” olarak ilan etti. Dergiye açıklama yapan eğitim uzmanları “Kızlar, karma eğitimde öğrenme zevkini kaybediyor, notları kötüleşiyor ve 'Bu ders bana göre değil' kararına varıyorlar” diyerek politikacıları kız çocuklarının lehine olarak karma eğitime son vermeye çağırdılar. Neticede karma eğitim devlet okullarında mecburi olmaktan çıktı.

2. İngiltere'de 2003'ten bu yana yapılan araştırmalar kız çocuklarının ayrı eğitimde daha çok başarılı oldukları tespitiyle sonuçlandı. The Guardian gazetesinin 25 Haziran 2006'da verdiği habere göre İngiltere'nin saygın okullarından Buckingham Üniversitesi eğitimcileri karma eğitimin kız çocuklarını olumsuz etkilediği sonucuna kesin olarak vardı. İngiltere'de ayrı eğitim her geçen gün artıyor. Yapılan bir ankette halkın yüzde kırkının ayrı eğitimi tercih ettiği anlaşılmıştır.

4. Amerika'da 1995'te 3 devlet okulunda yürütülen ayrı eğitim uygulaması, günümüzde 366 okula çıktı. 200 okulun daha kız-erkek ayrı eğitim yapmak için başvuruda bulunduğu belirtiliyor.

Atlanta'da ünlü eğitim uzmanı Dr. Leonard Sax tarafından yapılan geniş katılımlı bir araştırmaya göre ayrı eğitim hem erkek hem kız çocuklarının lehine:

Araştırmada durumları incelenen öğrencilerden karma eğitim gören kız çocuklarının başarısı yüzde elli dokuz, erkeklerinki yüzde otuz yedi iken; ayrı eğitimde kızların başarısı yüzde yetmiş beş, erkeklerinki yüzde seksen altı olarak belirlenmiş. Bu araştırma ayrı eğitimin yerine göre erkekleri, yerine göre kızları daha olumlu etkilediğini ancak her durumda ayrı eğitimin her iki cinsin de lehine olduğunu ortaya koymaktadır.

Karma eğitimin savunucuları bilimsellik iddalarını kaybetmişlerdir, neredeyse her ay ayrı eğitimin yararını anlatan makaleler yayımlanırken karma eğitimin başarıyı artırdığına dair bir tek makale yayımlanmıyor.

Bu bilgilerin doğrultusunda şunu söylemek mümkündür: Eğer, bilim “tek yanılmaz” kabul ediliyorsa bilim ayrı eğitimin daha yararlı olduğunu ortaya koymuştur. Yok eğer ölçü Batı ise Batı karma eğitimden vazgeçiyor.