İbadetin Faydası Kime
Sual: “Allah’ın bizim ibadetimize ihtiyacı yok. İbadet yapanboşuna sıkıntı çekiyor” veya “Ben içki içersem
zina edersem Allah’a ne zararı olur ki” diyenlere nasıl cevap vermeli?
CEVAP
Yahya Müniri hazretleri buyuruyor ki:
Bazılarıibadetlerin Allahü teâlâya faydası olduğunu ve bunun için emir olunduklarını zannediyorlar. Böyle zannetmek çok yanlıştır.
Her insanın yaptığı ibadetin faydasıyalnız kendisinedir. Böyle olduğu Fatır suresinin 18. âyet-i kerimesinde açıkça haber verilmektedir.
Böyle yanlış düşünen kimseperhiz yapmayan hastaya benzer. Bu hastaya doktor
perhiz tavsiye ediyor. Bu ise
(Perhiz yapmazsam doktora hiç zararı olmaz) diyerek
perhiz yapmıyor. Evet doktora zararı olmaz
fakat kendine zarar vermektedir. Doktor
kendine faydası olduğu için değil
onun hastalıktan kurtulması için
perhiz yapmasını tavsiye etmiştir. Doktorun tavsiyesine uyarsa şifa bulur
uymazsa ölür gider.
Sual: Bazı kimseler"Allah’ın affı sonsuzdur
bizi de affeder" diyerek ibadet etmiyorlar. İbadet etmeyen Cehenneme gitmez mi?
CEVAP
İmanlı ölen günahkârlargeç de olsa Cennete girer. Ancak ibadet etmeyen
günaha devam eden kimselerin imanlı ölmeleri çok zordur. İbadetler imanı muhafaza eder. Günahlar imanın sönmesine yol açabilir. Bunun için ibadetleri bırakmamalıdır.
Sual: "Allah acıraffeder" diyerek ibadet etmemek ve günah işlemek uygun mudur?
CEVAP
Şeyh Yahya Müniri hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâkerim
rahim olduğu gibi
azabı da şiddetlidir. Bu dünyada
çoklarına fakirlik ve sıkıntı veriyor. Çok kerim ve Razzak olduğu halde
çiftçilik sıkıntısı çekmeyene mahsul vermiyor. Herkesi yaşatan O olduğu halde
yiyip içmeyen kimseyi yaşatmıyor
ilaç kullanmayan hastaya şifa vermiyor.
Yaşamak ve mal sahibi olabilmek gibi dünya nimetlerinin hepsi için sebepler yaratmışsebebine yapışmayana hiç acımayıp dünya nimetlerinden mahrum bırakmıştır. Ahiret nimetlerine kavuşmak da böyledir. Kâfirliği ve cahilliği
ruhu öldüren zehir yapmıştır. Tembellik de
ruhu hasta yapar. İlaç kullanılmazsa
ruh hastalanır
ölür. Tembelliğin ilacı da
namaz kılmaktır. Bir kimse
zehir yer ve (Allah rahimdir
rahmeti her şeyi kuşatmıştır
beni korur) derse
hastalanır
ölür. İshal olan müshil içerse
şeker hastası tatlı yerse
hastalık artar. O halde
Allahü teâlânın bildirdiği sebeplere yapışmamız gerekir.
Allah’ın azabı çok şiddetlidir
Bazı kimselerhırsızların
hainlerin
ırz düşmanlarının
hatta gayri Müslimlerin bile affa kavuşacağını bildirip
azap âyetlerinden hiç bahsetmiyorlar. Allah’ın azabından bahsetmemek yanlıştır.
İslamiyetifrat ve tefritten [aşırılıklardan] uzak bir dindir. Allah’ın rahmetini de azabını da bildirmek gerekir. Çünkü Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde kendi bildiriyor. Bunu gizlemek
örtbas etmek ihanet olur. Ahirette kâfire af ve merhametin zerresi yoktur. Ebedi azap içinde kalacaklardır. Cennete girme şartı Müslüman olmaktır. Müslüman da havf ve reca arasında olmalıdır. Havf
Allah’tan korkmak
reca da Allah’ın rahmetini ümit etmek demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Havf ve reca arasındaki müminumduğuna kavuşur
korktuğundan emin olur.) [Tirmizi]
Hep Allah’ın azabından bahsedip insanları korkutmak doğru olmadığı gibihep Allah’ın rahmetinden bahsedip azabından hiç bahsetmemek de Kur’an-ı kerime aykırıdır. Mümin yaşarken havfı
ölürken recası daha fazla olmalıdır! Allahü teâlânın rahmeti çoktur. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Ey günahta haddi aşanlarAllah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah
bütün günahları affeder. O
gafururrahimdir
affı
merhameti çoktur.) [Zümer 53]
(Kötülük edipnefsine zulmeden
mağfiret dilerse
Allah’ı gafururrahim bulur.) [Nisa 110]
İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Hak teâlâ buyurdu: Kulun günahı göklere kadar yükselsetevbe ederse affederim.) [Tirmizi]
(Allahü teâlâkullarına bu kadının çocuğuna olan merhametinden daha merhametlidir.) [Buhari]
Allahü teâlânın rahmeti böyle çok olduğu gibi azabı da şiddetlidir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Elbette azabım çok şiddetlidir.) [İbrahim 7]
(Allah’ın kahrı da pek şiddetlidir.) [Nisa 84]
(Kullarıma haber ver! Gafururrahim olduğum gibiazabım da çok şiddetlidir.) [Hicr 49-50]
(O gün gerçek hükümranlık Rahmanındır. Kâfirler için de pek çetin gündür.) [Furkan 26]
(Allah’a ve Resulüne itaat edip Allah’tan korkup sakınanlarkurtuluşa erenlerdir.) [Nur 52]
(İşlediklerinin cezası olarakartık az gülüp
çok ağlasınlar.) [Tevbe 82]
(Rablerinin huzuruna çıkacaklarından kalbleri korku ile çarpar) [Müminun 60]
Bu âyette bildirilenlerin hırsız mızani mi olduğu sorulunca
Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Bunlarnamaz
oruç ve zekat gibi ibadetlerini yerine getirdikleri halde “acaba ibadetlerimiz kabul olmadı mı” diye korkan kimselerdir.) [Tirmizi]
Kaderin suçu yok
(Benim Cehenneme gideceğim alnıma yazılmışsayani kaderimde varsa
günah işler
Cehenneme giderim. İbadet yapmamın ne faydası olur
suç kaderimde değil mi?) diyenler çıkıyor.
Şunu iyi bilmeli kiAllahü teâlâ kimseye zor ile günah işletmez. İnsan
kendi isteği ile günah
işlemektedir. Allahü teâlâher insanın Cennete veya Cehenneme gideceğini ezelde biliyordu. Bu bilgisine kader [alın yazısı] denir. Ezeldeki takdir
bir emir değil
bir ilimdir.
Allahü teâlâezeli ilmi ile
kullarının kendi istekleri ile yapacakları işleri bilir. Bilmesi ise
insanların ibadet etmesine veya günah işlemesine tesir etmez.
Mesela bir öğretmeninbir talebesinin imtihanda kazanamayacağını önceden bilmesi
o talebenin imtihanını etkilemez. Talebe imtihanı kazanamayınca
(Sen benim kazanamayacağımı imtihana girmeden önce söylüyordun) diyerek suçu öğretmene yüklemesi doğru olmaz.
Takvimlerebir yıl içinde güneşin ne zaman doğup
ne zaman batacağı hesaplanarak yazılmıştır. Güneş
takvimde bildirilen saatlerde doğup batar. Güneş
takvime öyle yazıldı diye mi
güneş o saatte doğup batıyor? Takvimlere yazılması
güneşin doğup batmasına hiç etki eder mi? Takvime öyle yazıldığı için güneş bu saatte battı veya doğdu denebilir mi? Suçu takvime bulmak akla uymaz. Levh-i mahfuz denilen kaderimiz
sanki takvime benzemektedir.
İşte Allahü teâlânın da ezeli ilmi ilekulların kendi istekleri ile günah veya sevap işleyeceklerini bilmesi
kulların işlerine zorla bir müdahale değildir. Sevap da
günah da işleyen kendi arzusu ile işlemektedir. Zaten öyle olmasa idi
sevap işleyene mükafat
günah işleyene ceza verilmesi anlamsız olurdu.
(İbadete lüzum yokkaderimde ne var ise onu görürüm) diyen birine
Resulullah efendimiz
(İbadet et
herkese ezelde takdir edilmiş olanı yapmak kolay gelir) buyurdu. (Müslim)
Cennetliklerin ibadet yapması ve Cehennemliklerin isyan etmesi; genelde sağlıklı yaşaması ezelde takdir edilmiş olanın gerekli ilacı almasına; hastalanması takdir edilmiş olanın dailaç bulamamasına benzer. Hastalıktan ölmesi takdir edilmiş olana
ilaç almak nasip olmaz. Zengin olması takdir edilmiş olana
kazanç yolları açılır. Bunun gibi
ezelde Cennetlik olana iman ve ibadet etmesi nasip olur. Hadis-i şerifte
(Cennetlik olan
Cennete götürecek
Cehennemlik olan da
Cehenneme götürecek amel işler) buyuruldu. (Ebu Davud)
Cehennemlik kimse(Herkesin Cennetlik veya Cehennemlik olduğu ezelde takdir edilmiş) der ve ibadet etmez. Bol mahsul alması takdir edilene ise
tarlasını sürmek
tohum ekmek nasip olur. Cennetlik olanın iman edip ibadet yapması
Cehennemliğin de
isyan edip kâfir olması böyledir.
Cennetlik ve Cehennemlik olmakAllahü teâlânın iki hazinesi gibidir. Birinci hazinenin anahtarı
ibadet
ikincinin anahtarı
günahtır. Cennetlik olan
Allahü teâlâya itaat eder. Cehennemlik olan
hep günah işler. Herkes
Cennetlik veya Cehennemlik olduğunu
amelinden anlayabilir. Her izzet ve her nimet
Allahü teâlâya ihlas ile itaat ve ibadet etmekten hasıl olur. Her kötülük ve sıkıntı da
günah işlemekten hasıl olur. Herkese dert ve bela
günah yolundan
rahat ve huzur da
itaat yolundan gelir.
Allahü teâlânın âdeti böyledir. Bunu kimsedeğiştiremez. Nefse kolay ve tatlı gelen şeyi iyilik
güç ve acı gelenleri de felaket sanmamalı.
Ebüssüud efendi buyuruyor ki:
Yapılacak her işiAllahü teâlâ
ezelde biliyordu. Fakat
insanın iyiliği
kötülüğü
Cennetlik
Cehennemlik olacağı
son nefeste belli olur. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Bir kimsebütün ömrü boyunca Cehenneme götürecek günahlar işler. Fakat ömrünün son günlerinde
Cennete götürecek iyilikler yaparak
Cennete gider.) [Buhari]
Belli bir kâfirin ebedi kâfir kalıp kalmayacağını Allahü teâlâ bilir. Bunun muhakkak kâfir kalacağınıkimse söyleyemez. İlim
maluma tâbidir. Allahü teâlâ
olacak şeyleri
olacağı için biliyor. Kur'an-ı kerimde haber verilen şeyler de
olacakları için bildiriliyor. Bir ressamın
at resmi yapması
at o şekilde olduğu içindir. Yoksa
atın o şekilde olması
ressam öyle yaptığı için değildir. Allahü teâlânın
bazı kimselerin imana gelmeyeceklerini bilmesi ve Kur'an-ı kerimde haber vermesi
onlar
kendi arzuları ile küfür üzere kalmayı niyet edip
iman etmek istemedikleri içindir. Yoksa
bunların kâfir olması
Allahü teâlânın bunları kâfir bildiği ve haber verdiği için değildir.
İlim bulunan yerde
Ehl-i sünnet itikadını ve ilm-i halini öğrenmeyen ve çocuklarına öğretmeyenlermüslümanlıktan ayrılmak
küfür felaketine düşmek tehlikesindedir. Böyle kimselerin duaları zaten kabul olmaz ki
küfürden korunabilsinler. Hadis-i şerifte (İlim bulunan yerde müslümanlık vardır. İlim bulunmayan yerde müslümanlık kalmaz) buyuruldu.
Ölmemek içinyiyip
içmek gerektiği gibi
kâfirlere aldanmamak
dinden çıkmamak için de
dinini
imanını öğrenmek gerekir. Ecdadımız her zaman toplanırlar. İlmihal kitaplarını okurlar
dinlerini öğrenirlerdi. Ancak böyle müslüman kaldılar. İslamiyet’in zevkini aldılar. Bu saadet ışığını bizlere
doğru olarak ulaştırabildiler.
Bizim de müslüman kalmamızyavrularımızı içimizdeki ve dışımızdaki kâfirlere kaptırmamamız için
birinci ve en lüzumlu çare
her şeyden önce Ehl-i sünnet âlimlerinin hazırladığı ilmihal kitaplarını okumak ve öğretmektir. Çocuğunun müslüman olmasını isteyen ana-baba
çocuğuna Kur'an-ı kerim öğretmelidir. Fırsat elde iken okuyalım
öğrenelim ve çocuklarımıza
sözümüzü dinleyenlere öğretelim!
Bir kimsenin iyi veya kötü olduğu yaptığı işlerden anlaşılır. Bir kimsekötülüklerden kaçıyor
iyi işler yapıyorsa
o kişinin Cennete gitme ihtimali çoktur. Onun için iyi kimselerle beraber olmaya çalışmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâbir kula hayır murad ettiği zaman
dinini kayıran kimseler yanında çalışmayı nasip eder. Şerri murad edilen kul da
dinini kayırmayan kötülerin yanında çalışır.) [Deylemi]