Türk hacılarında eğitim sorunuFaslı bir hacı"Türkler hep hafız mı ki
ellerinde Kur'ân bulunmuyor" demişti
Mehmet Paksu'nun yazısı:
Türk hacılarında eğitim sorunu
Hacılar hacca gitmeden önce nasıl bir eğitimden geçiyorlaronlara nasıl bir eğitim veriliyor
ne kadar veriliyor
neler öğreniyorlar
neler biliyorlar
hacla ile ilgili kitap okuyorlar mı?
Bu soruların cevaplarını bulmak için ne hacıları bir testten geçirmeye gerek varne de bir anket ve araştırmaya yapmaya...
Manzara ortadadurum açık
tablo gözler önünde. Hac süresi boyunca gerek Mekke'de
gerekse Medine'de hacıların hal ve hareketlerine
tutum ve davranışlarına dikkat edince her şey görülüyor. İstisnaları bir tarafa bırakırsanız
genel itibariyle Türk hacılarında bilgi
ilgi ve duygu üçlüsünün eksik ve yetersiz olduğu fark ediliyor.
Hac yolculuğuna çıkmadan önce hac seminerlerine katılankitap okuyan
internet
CD ve benzeri araçlarla bilgi edinenlerin sayılarını tahmin etmek çok zor olmuyor. Eğitim bir süreçtir. Türkiye'de başlamışsa hac bitinceye devam ediyor. Hacının çantasında
elinde ve yanında bu eğitim malzemeleri rahatça görülüyor. Elinde bir kitap olmasa dahi
haccın anlamını ve mahiyetini ne kadar kavradığı anlaşılıyor.
Hacının bilgi ve ilgi seviyesini Harem'denamaz öncesi
tavaf esnasında anlamak mümkün olduğu gibi
kaldığı hac evlerinde ve otellerde aynı mekanı paylaştığı insanlarla ilişkilerinde görme imkanı da var.
Harem'de başta namaz olmak üzere yapılan ibadetlerin sevabı yüz bin kat olduğu haldebeş vakit namazın dışında kaza ve nafile namazı kılanlara az rastlanıyor.
Kur'ân okuyanlar yüzde onu zor buluyor. Kur'ân okumasını bilmese bile dua kitabı gibi herhangi bir kitabı okuyan da parmakla sayılacak kadar sınırlı. Harem'deMüezzin Mahfeli bölgesinde yoğunlaşan Türkleri yüksek sesle sohbet eder bulursunuz. Bu sohbetler içerikten yoksun
ya Türkiye'deki olaylarla ilgidir veya alışveriş konuludur.
Geçtiğimiz seneydi. Faslı bir hacıCuma namazı öncesi diğer ülke hacılarının çoğunu Kur'ân okurken görüyor
fakat Türk hacılarının büyük çoğunluğunun elinde Kur'ân görmeyince
olayı "Türkler hep hafız mı ki
ellerinde Kur'ân bulunmuyor" diyerek yorumluyordu.
Yine bazı istisnalar dışında yanlarında dini bilgiler verentavaf ettiren
dua ettiren din görevlileri de yeterli sayıda görülmüyor. Genellikle hacı Mekke'ye gelir gelmez umresi yaptırılmıştır
daha sonra da serbest bırakılmıştır. Hacı ya günde bir iki vakit Harem'e namaza gider
çoğu zamanını da otel lobilerinde ve dışarılarda oradanburadan sohbetlerle geçirir.
Özellikle Arafat öncesi bir iki toplantının dışında din görevlileri sorumluluklarını taşıdıkları hacılarla günde yarım saatlik sohbeti bile çok görür. Dolayısıyla hacı Arafat'a hazırlanmazyüzde sekseni Arafat öncesi Mina'da Terviye'ye çıkmadığı için Arafat'ı anlamadan
tanımadan hacı olur. Yarım saatlik bir vakfe duasından sonra
akşama kadar dua
zikir
tesbih ve Kur'ân okuyarak geçirmesi gerekirken
akşama kadar ya yollara dökülürler veya çadırları dolaşarak tanıdıklarını arar dururlar.
Hacıların büyük bir kısmını köylerimizden gelenler oluşturuyor. Kılık kıyafetlerindeki uyumsuzluk bir tarafabu insanlara yeterli bilgi verilmemiş olacak ki
sürekli kaybolma korkusu yaşıyorlar. Harem'de ise ya birbirlerine tutunarak dolaşıyorlar
bazen de o şekilde tavaf ediyorlar.
Bunda din görevlilerinin hac tecrübelerinin olmamasının da büyük payı var. Ben bazı görevlilerin haccı ciddiye almadıklarınımeselenin heyecan ve duygu boyutunda olmadıklarını sanıyorum. Her ne kadar bu sene hacca gelen din görevlileri yazın umreye getirilmiş olsalar da
bunun yeterli olmadığı açıkça görülüyor.
Son 34 yıl içine Diyanet İşleri Başkanlığı hac organizesinde ciddi yenilikler getirmiş ve Arafat duası gibi uygulamaya koymuş olsa dayine mesele geliyor
haccın heyecanını duyacak insan unsuruna dayanıyor.
Bugün
(alıntı)