205. Tur Dağı seslendi ama, Müsa'nın gönlündeki gizli hazine sessiz kaldı.
Fe'ilatiin, Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'iliin,
(c. I, 414)
• Gece gündüz elsiz ve ayaksız gönülle senin hizmetinde bulunmak ne hoştur! Senin mana şekerleri ile dolu olan yurdunda şeker yiyen kuş ne mutlu kuştur. Yani senin manevî nimetlerinden yararlanan Hakk yolcusu ne talihli kişidir.
• Senin manevî bahçende gizlice gülen goncanın başucunda bulunan uzunboylu selvinin gölgesinde bulunmak ne hoştur. Yani kamil bir insandan manen yararlanmak ne güzel şeydir.
• Karga gübreye aşıksa ona de ki: "0 sevgi ona yaraşır, ama gül bahçesinde yeşillikler içinde bülbüllerin gülü sevmeleri ne de hoştur." Yani şehvet peşinde koşarak fanî güzellere gönül verenler, koşsun dursunlar ama, sonu utanç olan kirli arzulardan kendilerini kurtararak gerçek sevgiliyi bulanlar ne mutlu kişilerdir.
• İnsanlar geceleri uykuya dalınca, gündüz kendilerini rahatsız eden düşüncelerden kurtulurlar ama, ibadetle geçirdikleri gecenin karanlığında, kuşluk vakti güneşinin nürunu bulanlar ne mutlu kişilerdir?
• Ey puta tapan kişi! Senin ayağın balçığa şaplanmış kalmış. Şu gökkubbenin derinliklerinde ne güzellikler bulunduğunu sen ne bileceksin? Ey fanî güzele gönül vererek beden balçığından, nefsanî arzulardan kurtulamıyan zavallı! Sen ötelerde mana göklerindeki güzelliklerden nasıl haberdar olabilirsin?
• Hz. Musa'ya olduğu gibi, Hakk'ın rahmetinden sana da bir tecellî olursa mana şekerleri yağdıran o manevî buluşmanın yüzünden Tur Dağı'nın göğsü, yani Hakk aşığının gönlü ne güzel bir hale gelir.
• Dağ ses verir ama, madende ses vermeyen, susan altın var. Bazen susmak, bazen de ona cevap verip konuşmak ne hoştur. Yani tecellîye mazhar olanTur Dağı seslendi ama, Müsa'nın gönlündeki gizli hazine sessiz kaldı. Her iki hal de hoştur.