1259. Allah'ım, hasretlerle dolu gönlümü kırmayı takdîr buyurursan, beni sevgilime kavuştur da ondan sonra kır!
Mef'ulü, Fa'ilat, Mefa'îlü, Fa'ilat
(c. VI,2999)
• Beni ne zamana kadar ayrılık acısı ile inciteceksin, kıracaksın, benim feryadımı duymuyor musun?
• Ayrılık elin elimi kırdı. Beni işten güçten etti. Beni ne vakte kadar kıracağını, perişan edeceğini bir bilseydim!
• Ey ayrılık şişesi ile oynayıp duran sevgili; dikkat et, taşlık bir yere geldin. Sırça gönlüm daraldı, aman aklını başına al; onu düşürüp kırmayasın.99
99 Mevlevî şairlerinden Şeyh Galib Dede merhum da;
"Yine zevrak-ı derunum, kırılıp kenare düştü
Dayanır mı şişedir o, reh-i seng-sare düştü"
(Gönül kayığım kırıldı, kıyıya düştü. 0 şişeden idi. Taşlı yola düşerse kırılmaz mı?) diye, bir gazeline bu beyitle başlamıştı.
• Bu taşlı ayrılık yolundan çabucak ayrılalım da buluşma bahçesine gidelim. Bu taşlı yolu bırakmazsan beni muhakkak kırarsın.
• Ayrılık yüzünden kanım içimde dondu, nar tanelerine döndü. Narı kırdığın zaman kanı işte böyle akar.
• Allah'ım, hasretlerle, acılarla dolu gönlümü kırmayı takdîr buyurdunsa bana, bari o vefasız sevgilinin yüzünü göster, beni ona kavuştur da ondan sonra kır, dök.
• Ey herkesin kendisine kul köle olduğu Şemseddin! Sen görüş aleminde padişahlar padişahısın. Bir bakışla yüzlerce gönül alanı kırar, dökersin.