15. Rabîa b. Ebî Abdirrahman'ın âlimlerin çoğundan rivayet ettiğine göre Cemel, Sıffîn ve Harre savaşlarında öldürülenler birbirlerine vâris olamadılar. Sonra Kudeyd savaşı o-du, onlar da birbirlerine vâris olamadılar. Şu kadar var ki akrabasından önce öldüğü bilinenlerin aralarında veraset geçerli olur.
îmam Malik der ki: ihtilaf edilmeyen ve beldemizin (Medi*ne'nin) tüm âlimlerince kesin olan hüküm şudur:
Suda boğulma veya öldürülmek ya da ölümün diğer çeşitle*riyle ölen ve birbirinin vârisi olan herkes hakkında da uygulanan hüküm böyledir.Hangisinin önce öldüğü bilinmediği zaman katiyen biri diğe*rine vâris olamaz. Mirasları öteki vârislerinin olur. Hayatta kalan vârisleri bunların her birine vâris olabilirler.
îmam Malik der ki: Hangisinin önce öldüğü belli olmayan bir kişinin diğer bir kişiye vâris olması doğru olmaz. Hangisinin önce öldüğü ilmen ve şahitlerle kesinleşirse birbirlerine vâris olurlar. Zira bir köle ve efendisi -ki bu köleyi efendisinin babası azat etmiş*tir- ölünce efendisinin çocukları «onun vârisi babamızdır» derler, azatlı kölenin önce öldüğü bilinmiyor ve şahitlik de edilmiyorsa bu çocukların o köleye vâris olma hakları yoktur. Ona sadece ha*yatta kalan en yakın akrabaları vâris olurlar.
îmam Malik der kiAşağıdaki mesele de buna benzer:
Ana baba bir, iki kardeş ölmüştür. Birinin çocuğu var, diğeri*nin çocuğu yoktur. Her ikisinin de baba bir erkek kardeşleri var*dır. Bunlardan hangisinin önce öldüğü de bilinmemektedir. Ço*cuğu olmayan kardeşin mirası, baba bir kardeşinin olur. Ana ba*ba bir kardeşinin çocuklarının mirastan hiç hakları yoktur.
imam Malik der ki: Yukarıdakilere benzeyen bir başka mesele de şudur:
Hala ve erkek kardeşinin oğlu veya erkek kardeşinin kızıyla amcası ölmüş olup hangisinin önce öldüğü bilinmemektedir. Bu durumda amca, erkek kardeşin kızına; erkek kardeşin oğlu hala*ya vâris olamazlar.