2- (1615) Bize Abdülâ'lâ b. Hammâd —ki Nevsî'dir— rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Vüheyb, İbni Tâvûs'dan, o da babasından, o da İbni Ab-bâs'dan naklen rivayet etti. Şöyle demiş :
Resûlüllah (Salhllahü Aleyhi ve Sellem):
«Mîrâs hisselerini ehillerine verin! Kalanı en yaktn erkeğindir.»buyur*dular.

3- (...) Bize Ümeyye b. Bistâm el-Ayşî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yezîd b. Zürey' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ravh b. Kaasim, Abdullah b. Tâvûs'dan, o da babasından, o da İbni Abbâs'dan, o da Resûlüllah (Sallalialıü Aleyhi ve Selleri) 'den naklen rivayette bulundu:
«Mîrâs hisselerini ehillerine verin, bu hisselerden artan erkek kişi*nindir.» buyurmuşlar.

4- (...) Bize tshâk b. İbrahim ile Muhamnıed b. Râfi' ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Lâfız İbni Râfi'uıdir. İshâk: Bize rivayet etti tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize Abdürrezzâk haber verdi, dediler. (De*miş ki) : Bize Ma'mer, İbni Tâvûs'dan, o da babasından, o da tbni Ab*bâs'dan naklen haber verdi. Şöyle demiş: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Malı ferâız ehli arasında Allah'ın kitabına göre taksim edin; miras hisselerinden artanı en yalcın erkek kişinindir.» buyurdular.

(...) Bana bu hadîsi Muhammed b. Ala' Ebû Küreyb El-Hemdâni de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Zeyd b. Hubâb, Yahya b. Eyyûb'dan, o da tbni Tâvûs'dan bu isnâdla Vüheyb ve Ravh b. Kaasim'in hadîsleri gibi rivayette bulundu.
Bu hadîsi Buhâri, Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî «Ferâiz» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.
Ferâiz adı ile anılan mîras hisseleri Kur'ân'ı Kerîm'de: Yarı, çeyrek, sekizde bir, üçte iki, üçte bir ve altıda bir olmak üzere altı nevi'dir. Bu hisselerin kimlere verileceği dahî nass-ı Kur'ânüa beyân edilmiştir. Tafsilâtı fıkıh kitapîarındadır.
Hadîs-i şerifte geçen «evlâ» tâbiri daha lâyık mânâsına değil, daha yakın manasınadır. Bu kelime yakınlık mânâsına gelen «veyl»den alın*mıştır. Nevevî şunları söylüyor: «Çünkü bu kelime burada (daha lâyık) mânâsına alınsa hiç bir faydası kalmaz; zira kimin daha lâyık ol*duğunu biz bilemeyiz.»
Kaadî Iyâz'ın beyânına göre bu hadîsin İbni Hâmân rivayetinde «evlâ» yerine «ednâ» denilmiştir ki, bu da evlâ tâbirinin en yakın mânâsına kullanıldığını gösterir; çünkü ednâ: en yakın demektir.
Ulemâ bir de bu hadîsteki «zeker» kelimesi üzerinde durmuşlardır. Zeker: erkek demektir. Bu kelimeden önce zikredilen «racûl» dahî er*kek kişi mânâsına gelir. Şu halde mânâ: «Mîras hisselerinden artanı er*kek olan erkeğindir.» demek olur. Onun için İbnü'l-Cevzî ile Münzirî bu kelimenin mahfuz olmadığını söylemişler; Ibni Sa*lâh: «Rivayet şöyle dursun bu kelime sahîh bile değildir.» demiştir. Ulemâdan bâzılarına göre burada erkeğin erkeklikle tavsif buyurulması mîras istihkakının sebebine tenbîh içindir. Bu sebep onun erkek oluşu*dur. Bir takımları te'kîd için getirildiğini iddia etmiş; daha başkaları, ra-cül kelimesinden şahıs mânâsı anlaşılmasın diye zikredildiğini söylemiş*lerdir. Hünsâdan ihtiraz için getirildiğini iddia edenler bile olmuştur. Fakat bu sözler i'tirazdan hali değildir.