***
DIŞARDA
Points: 60.713, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Kabul olmayacak dua yapınca...
Dua deyince akla bir atasözü gelir:
– Kabul olmayacak duaya âmin deme!
Çogumuz bunu gelisigüzel bir lâf olarak söyleyip geçeriz. Aslinda sanildigi gibi gelisigüzel bir lâf degildir, yerinde bir sözdür bu. Nitekim bir adam ellerini açip söyle dua eder:
– Allahim! Beni nâmerde degil, merde bile muhtâç etme!
Adamin duasini isiten Hazret-i Ali söyle seslenir:
– Ey Allah’in kulu, kabul olacak dua et, kabul olmayacak dua etme! Ve söyle devam eder:
– Bir adamin ne merde, ne de nâmerde muhtaç olmadan yasamasi mümkün mü? Allah’in böyle bir kanunu var mi dünyada?.Sen ne merde,ne de namerde deme de,sadece namerde muhtaç etme diye dua et.Bu dua kabul olacak duadir..
Insanin hiç kimseye mutaç olmadan yasamayi istemesi,sanki ölümünü istemesi gibdir.Çünkü insan ancak ölünce kimseye muhtaç olamadan yatar kabrinde.Dünyada her insan bir digerine mutlaka su yada bu sebeple muhtaç olur.insanligimizin icabidir bu.Din kardesligimizin geregidir yardimlasarak yasamak..
Bu vesile ile kabul olmayacak dua yapan bir adamin âkibetinden söz etmek isterim sizlere, tarihî bir hâdisedir bu. Bakin, kabul olmayacak duasi ona neyi kazandirip neyi kaybettirmistir görelim.?
500 tarihlerinde Fas’ta hükümdarlik etmis olan Taskinoglu Yusuf, merhametli, sefkatli bir hükümdardi. Âlimleri sever, dindara hürmet eder, çevresini yalniz âdil kimselerle takviyede bulunurdu.
Bu yüzden halk da onu sevmis, her Müslüman sanki onun gönüllü polisi olmustu. Merakes ve Endülüs’te ne söylenir, ne fisildanirsa hemen Mü’minlerin Emirinin kulagina gelirdi. Kus uçmazdi habersiz.
Bir gün üç kafadar bir oda içinde hayal kurup, dilekte bulundular. Biri söyle temennide bulundu:
– Eger Allah benim duami kabul etse, hükümdardan onbin dinar para isterdim. Bununla bir ticaret organize eder, geliriyle geçinip giderdim.
Ikincisi de söyle temennide bulundu:
– Ben de yaninda bana is vermesini dilerdim. Garantili bir iste çalisir, perisanliktan kurtulurdum, böylece...
Üçüncüsüne gelince, o da söyle bir temennide bulundu:
– Ben sizin gibi ne para isterim, ne de is. Bana sadece karisini bosayip versin yeter. O soylu kadin benim karim olduktan sonra, parayi, isi ne yapacagim!
Gariptir ki, onlar bu konusmalarini bitirdikten az sonra kapi çalinir. Hükümdarin adamlari bu 3 kafadari apar topar alip huzura çikarirlar.
Meger bunlarin konustuklarini duvarin arkasindan dinleyen biri, isteklerini aynen hükümdara anlatmis. O da emir verip, onlari huzuruna getirtmis.
Emir, onlara söyle der:
– Sen onbin dinar temennisinde bulunmustun degil mi? Al, duan kabul oldu. Istegin yerine geldi.
– Sen de is istemistin degil mi? Haydi senin de duan kabul oldu. Bugünden itibaren sarayimda çalisacaksin.
– Sana gelince ey cahil herif! Söyle bakalim niye kabul olmayacak dua yaptin, âmin dedin?
Ve hükümdar Yusuf bin Taskin kesin emrini verir:
– Atin bu cahil herifi zindana. Ölmeyecek kadar yemek verin zindanda kaldigi müddetçe...
Uzun zaman zindanda tek çesit yemekle beslenen adami, nihayet bir gün çikarirlar huzura.
Emir sorar:
– Ne yedin zindanda?
– Efendim, tadi birbirinden hiç farki olmayan yemekler, yedim. Hepsi de ayni. Hiçbirinin digerinden farki yok.
Emir söyle devam eder:
– A cahil, bütün kadinlar da böyledir iste. Hiçbirinin digerinden farki yoktur. Ister Emir’in karisi olsun, isterse çobanin.. Fark, sadece görüntüdedir.
Sonra bir miktar yol harçligi ile giyecek elbise vererek onu saliverirken son cümle ile unutamayacagi tambihte de bulunur:
- Bir daha kabul olmayacak dua edip de basini belâya sokmaya!
Ahmet şahin
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur...