Sayfa 2/9 İlkİlk 1234 ... SonSon
87 sonuçtan 11 ile 20 arası

Konu: Arifler Yolunun Edepleri

  1. #11
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Arifler Yolunun Edepleri

    Muhabbetin Kaynağı

    Gavs-ı Sânî Hz.lerine soruldu: “Efendim, uzun zamandır ziyaretinize gelip gidiyoruz. Yanınızdayken hâlimizde bir düzelme oluyor. Sizden ayrıldıktan sonra, memlekete döndüğümüzde bu hâl bir süre daha devam ediyor. Daha sonra hâlimiz muhafaza edemiyoruz. Bize ne buyurursunuz?”

    Gavs-ı Sânî Hz.leri, elini yumruk hâline getirerek şöyle buyurdular.

    “İnsanın kalbi bu yumruk kadardır. Bunun içinde muhabbetullah olması lazımdır.” Sonra orada yanan ışığı göstererek: “Şu anda ışık yanıyor, etraf aydınlık. Bu ışık sönerse etraf karanlık olacak. Aynı anda hem ışık hem karanlık olmaz. Işık yanarsa aydınlık olur; sönerse karanlık olur. Kalbin durumu da böyledir. Onun içinde muhabbetullah/Allah sevgisi olması lazımdır. Muhabbetullah yoksa başka şeyler vardır. Başka şeyler olunca kalbe Allah muhabbeti girmez. Allah muhabbetini elde etmek için sofi şu dört şeye devam etmesi gerekir:

    1-Mürşid ziyareti.
    2-Mürşid sohbeti.
    3-Rabıta.
    4-Vird.


    Seni çok Özledim Annem

  2. #12
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Arifler Yolunun Edepleri

    İkinci Bölüm

    MÜRŞİD TERBİYESİNE GİRİŞ ADABI

    Mürşidin terbiyesine girmek tövbe ile başlar. Tövbe mürşide değil, Yüce Allah’a yapılmaktadır. Ancak, mürşid bu tövbede, mümine şahit ve yardımcı olmaktadır. Mürşid günahları affetmez, ona böyle bir yetki verilmemiştir. Günahları affedecek olan sadece Yüce Allah’tır. Mürşid, Yüce Peygamberimize (s.a.v) uyarak, bir müminin affedilmesi için alemlerin Rabbine yönelmekte ve yalvarmaktadır. Yüce Rabbinin huzurunda nasıl davranacağını bilmeyen ve buna kendini ehil görmeyen kimseye mürşit, yol göstermekte, usul öğretmektedir. Ayrıca ona tövbesinde yardımcı olmakta, tövbe eden kimsenin kalbine ilahi izin ve destekle feyiz, sevgi ve nur akıtmaktadır. Daha da önemlisi, mürşid, tövbe ile Allah’a dönen kimseyi, özel terbiye dairesine almaktadır. Böylece nefsine ve şeytana karşı zayıf düşen mümin, artık kendisine hayır ve takva yolunda yardım edecek gerçek bir dost ve yardımcı bulmuş olmaktadır.


    Seni çok Özledim Annem

  3. #13
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Arifler Yolunun Edepleri

    TÖVBE VE İNTİSAP

    Mürşidle birlikte yapılan tövbede iki önemli iş olmaktadır: Birisi, günahlardan tövbe, diğeri de tövbeyi korumak için mürşide intisap,

    Bir mümin, tek başına da tövbe yapabilir; fakat tek başına tövbesini korumak ve manevi terbiyesini gerçekleştirmek oldukça zordur. Hatta bugünün insanı için imkansızdır.

    İşte Allah’ın dostu ile Allah yolunda yürümek için yapılan bu manevi sözleşmeye intisap, inabe, el alma, manevi terbiyeye girme denir. İntisap, irade işidir. Bu bağlanmada müridin irade, niyet ve kararı lazımdır. İradesiz intisap olmaz. İntisap için mürşidin istemesi yetmez, bu iş tek taraflı olmaz. Kulun kendisi istemelidir ki iş başlasın. Bu bir manevi anlaşmadır. Bu anlaşma Allah’a güzel kulluk etmek için yapılır. Gayesi Allah rızasını elde etmektir. Mürşid bu güzel yolda vasıtadır, rehberdir, örnektir, yardımcıdır, duacıdır, şahittir.

    Tövbe ile intisap ettikten sonra yapılması gereken bazı şartlar vardır. Bunlar, manevi terbiyeye girmenin ilk adımlarıdır. Mürşidin manevi terbiyesi ve tasarrufu altına girmek için bu şartlar noksansız yapılmalıdır. Şekiz şart ve âdab diye isimlendirilen bu vazifeler gece yapılacaktır. Bazı özel durumlarda gündüz de yapılabilir. Bunun şekli daha sonra anlatılacaktır. Gece yapılacağı zaman yatsı namazından sonra, yatmaya yakın bir zamanda yapılır. Bu vazifeler şunlardır:



    1-Tövbe Niyetiyle Abdest Almak

    Bu ve bundan sonraki vazife banyoda yapılacaktır. Banyoya girilince önce, günahlardan temizlenme ve tövbe niyetiyle bir abdest alınır. Abdestten gaye vücudun kirlerini yıkamak değildir. Asıl maksat kalbin manevi kirlerini temizlemek ve gafletini gidermektir. Bu niyetle abdest alırken her azanın yaptığı günaha tövbe etmeli ve onlarla bir daha günah işlememeye samimi olarak niyet etmelidir. Hz. Rasulullah (a.s) Efendimizin müjde ettiği gibi, abdest suyunun son damlasıyla o aza ile işlenen günah kirlerinin de döküldüğünü bilmelidir.



    2- Tövbe Niyetiyle Boy Abdesti Almak


    Abdestin hemen peşinden yine tövbe niyetiyle bir gusül abdesti alınır. Abdest alırken yaptığımız gibi aynı niyet ve edeple bütün vücut yıkanır, peşinden: “Allahım! ben vücudumun ancak dışını yıkayabildim. Sen de nurun ile içimi yıka, kalbimi temizle !” diye dua edilir. Yıkanırken, mümkün olduğu kadar edebe ve avret yerini örtmeye dikkat edilir. Sonra elbiseler giyilip banyodan çıkılır.



    3- iki Rekat Tövbe Namazı Kılmak


    Bu namaz, iki rekatlik sünnet bir namazdır. Hadis-i şerifte övülmüş ve tavsiye edilmiştir. Buna tövbe ya da istihare namazı denir. “Niyet ettim Allah rızası için tövbe niyetiyle istihare namazı kılmaya” denir. Bilenler, birinci rekatinde Fatiha’dan sonra Kâfirûn sûresini, ikinci rekatta ise ihlas sûresini okurlar. Bilmeyenler, bildikleri sûreleri okuyarak kılarlar.



    4- Tövbe Etmek

    Mürşidle birlikte yapılan tövbe, ilahi huzurda olduğunu düşünerek, kendi duyacağı bir sesle üç kere tekrar edilir. bu tövbe şekli şudur: “Ya Rabbi! bütün yapmış olduğum günahlardan ben pişmanım. Keşke yapmasaydım. İnşaallah bir daha ben yapmayacağım”. Bu tövbe esnasında kişi, büluğ çağından beri yaptığı bütün günahlarına, niyet ederek, kalbinden pişmanlık duyarak tövbe eder.

    Samimiyetle yapılan tövbelerin Cenab-ı Hakk katında kabul edildiğine inanmalıdır. Hatta tövbe edilen günahların önce silindiğini, sonra bir iyilik olarak hasenat defterine yazıldığını Allahu Teala şöyle müjdeliyor:



    “Ancak tövbe ve iman edip güzel amel yapanların Allah kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır ve çok merhamet sahibidir.” 19

    Bu müjde Allahu Teala’nın Resûlullah (s.a.v) Efendimizin ümmetine bir hediyesidir. “Allah tövbe edenleri ve (maddi-manevi kirlerinden) güzelce temizlenenleri sever.” Ayeti, ümitleri bitmiş bir kul için en güzel destek ve kuvvettir.

    Bundan sonra gözler kapatılır ve diğer bütün vazifeler gözler kapalı yapılır.


    Seni çok Özledim Annem

  4. #14
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Arifler Yolunun Edepleri

    TÖVBE VE İNTİSAP

    5- Yirmi Beş Defa Estağfirullah Demek

    Yukarıdaki tövbenin peşinden, gözler kapanır, dil ile kendi duyacağı bir sesle en az 25 defa “estağfirullah” denir. Manası: Allahım! beni affetmeni istirham ediyorum, demektir. Tövbeden sonraki bu istiğfar, tövbe ettiği günahlardan kalpte kalan artıkların temizlenmesi ve kalbin ilahi nur ile cilalanması içindir. Bu şekilde samimiyetle yapılan tövbe ve istiğfardan sonra kalp günah kirlerinden tertemiz olur. Bunları yaparken mürid mürşidinin himmet ve duasının kendine destek olduğunu ve üzerine ilahi rahmetin indiğini düşünmelidir.



    6- Sekiz Adet Fatiha Okuyup Bağışlamak

    Daha sonra, 8 adet Fatiha sûresini okuyup sevabını Allah rızası için Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimiz başta olmak üzere, Sahabe-i Kiram ve Sadat-ı Kirama hediye eder. Fatihaları hediye usulü şöyledir:

    Okunan her bir Fatiha önce Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin, onun Ehl-i Beytinin ve ashabının ruhlarına hediye edilir. Peşinden de aşağıdaki sıra ile isimleri zikredilen Sadat-ı Kiramın ruhlarına hediye edilir. Şöyle:

    Birinci Fatiha’yı okuduktan sonra: ‘Ya Rabbi! Okumuş olduğum bu Fatiha’yı Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin, onun ehl-i beytinin, ashabının ruhlarına, ayrıca Hz. Şahı Nakşibend ve Seyyid Abdulkadir Geylani Hz.lerinin ruhlarına hediye ettim kabul ve vasıl eyle’ der. Sonra Fatiha hediye ettiği sadatları ruhaniyetleriyle nurânî bir şekil almış olarak karşısında düşünerek, onlara hitaben:

    “Ey Allah dostlarının ervahı, Resûlullah (s.a.v) Efendimize benim için istirhamda bulunun Allah (c.c) katında şefaatte bulunsun da, Allah (c.c) benim tövbemi ve ibadetlerimi kabul etsin” der. Sonra:

    İkinci Fatiha’yı okur. ‘Ya Rabbi! Okumuş olduğum bu Fatiha’yı Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin, onun ehl-i beytinin, ashabının ruhlarına, ayrıca Şeyh Abdulhâlik Gücdevani ve imam Rabbani Hz.lerinin ruhlarına hediye ettim kabul eyle’ der. Sonra Fatiha hediye ettiği sadatları karşısında düşünerek onlara hitaben:

    “Ey Allah dostlarının ervahı, Resûlullah (s.a.v) Efendimize benim için istirhamda bulunun Allah (c.c) katında şefaatte bulunsun da, Allah (c.c) benim tövbemi ve ibadetlerimi kabul etsin” der. Sonra:

    Üçüncü Fatiha’yı okur: ‘Ya Rabbi! Okumuş olduğum bu Fatiha’yı Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin, onun ehl-i beytinin, ashabının ruhlarına, ayrıca Şeyh Mevlana Hâlid Zülcenahayn ve Seyyid Abdullah Hz.lerinin ruhlarına hediye ettim kabul eyle’ der. Sonra Fatiha, hediye ettiği sadatları karşısında düşünerek onlara hitaben:

    “Ey Allah dostlarının ervahı, Resûlullah (s.a.v) Efendimize benim için istirhamda bulunun Allah (c.c) katında şefaatte bulunsun da, Allah (c.c) benim tövbemi ve ibadetlerimi kabul etsin” der. Sonra:

    Dördüncü Fatiha’yı okur. ‘Ya Rabbi! Okumuş olduğum bu Fatiha’yı Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin, onun ehl-i beytinin, ashabının ruhlarına ayrıca, Seyyid Taha ve Seyyid Sıbğatullah Hz.lerinin ruhlarına hediye ettim kabul eyle’ der. Sonra Fatiha hediye ettiği sadatları karşısında düşünerek onlara hitaben:

    “Ey Allah dostlarının ervahı, Resûlullah (s.a.v) Efendimize benim için istirhamda bulunun Allah (c.c) katında şefaatte bulunsun da, Allah (c.c) benim tövbemi ve ibadetlerimi kabul etsin” der. Sonra:

    Beşinci Fatiha’yı okur. ‘Ya Rabbi! Okumuş olduğum bu Fatiha’yı Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin, onun ehl-i beytinin, ashabının, ayrıca Abdurrahman-i Tahi ve Şeyh Fethullah Hz.lerinin ruhlarına hediye ettim kabul eyle’ der. Sonra Fatiha, hediye ettiği sadatları karşısında düşünerek, onlara hitaben:

    “Ey Allah dostlarının ervahı, Resûlullah (s.a.v) Efendimize benim için istirhamda bulunun Allah (c.c) katında şefaatte bulunsun da, Allah (c.c) benim tövbemi ve ibadetlerimi kabul etsin” der. Sonra:

    Altıncı Fatiha’yı okur. ‘Ya Rabbi! Okumuş olduğum bu Fatiha’yı Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin, onun ehl-i beytinin, ashabının ruhlarına, ayrıca Şeyh Muhammed Diyaüddin ve Ahmedü’l-Hıznevi Hz.lerinin ruhlarına hediye ettim kabul eyle’ der. Sonra Fatiha hediye ettiği sadatları karşısında düşünerek onlara hitaben:

    “Ey Allah dostlarının ervahı, Resûlullah (s.a.v) Efendimize benim için istirhamda bulunun Allah (c.c) katında şefaatte bulunsun da, Allah (c.c) benim tövbemi ve ibadetlerimi kabul etsin” der. Sonra:

    Yedinci Fatiha’yı okur. ‘Ya Rabbi! Okumuş olduğum bu Fatiha’yı Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin, onun ehl-i beytinin, ashabının ruhlarına, ayrıca Seyyid Abdulhakim Hüseyni ve Seyyid Muhammed Raşid Hz.lerinin ruhlarına hediye ettim kabul eyle’ der. Sonra Fatiha hediye ettiği sadatları karşısında düşünerek onlara hitaben:

    “Ey Allah dostlarının ervahı, Resûlullah (s.a.v) Efendimize benim için istirhamda bulunun Allah (c.c) katında şefaatte bulunsun da, Allah (c.c) benim tövbemi ve ibadetlerimi kabul etsin.” der. Sonra:

    Sekizinci Fatiha’yı okur. ‘Ya Rabbi! Okumuş olduğum bu Fatiha’yı Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin, onun ehl-i beytinin, ashabının ruhlarına, ayrıca mürşidim Gavs-ı Sânî Hz.lerinin ruhaniyetine hediye ettim kabul eyle’ der. Sonra, mürşidinin ruhaniyetini karşısında düşünerek, ona hitaben:

    “Ey Allah’ın dostu, Resûlullah (s.a.v) Efendimize benim için istirhamda bulunun Allah (c.c) katında şefaatte bulunsun da, Allah benim (c.c) tövbemi ve ibadetlerimi kabul etsin” Beni terbiyenize kabul edin, himmet buyurun, dua edin, yardımcı olun diye ricalarda bulunur. Mürşidinin gönlünü kendi tarafına çekmek için boyun büker, yalvarır, yakarır, tevazu gösterir.

    Mürid gönderdiği bu manevi hediye ile kendisini Resûlullah (s.a.v) Efendimize ve diğer büyüklere tanıtmış, ayrıca onların sevgi ve himmetlerini üzerine çekmiş olur. Onlar da hediye sahibine verilmek üzere bir karşılık olarak bulundukları makamda onun için dua, istiğfar ve himmet ederler. Mürid kendisine gelen bütün bu manevi nimetlerin mürşidinin bereketi ile geldiğini ve onun sebep olduğunu düşünmelidir.

    Silsiledeki büyüklerin isimlerini ezber bilmeyenler, Fatihaları şöyle hediye ederler.

    Önce besmele ile sekiz adet Fatiha sûresini peş peşe okur. Sonra: “Ya Rabbi! Okumuş olduğum bu Fatiha’ları Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin, onun Ehl-i Beytinin, ashabının ruhlarına, ayrıca bana şekiz şart talimatında isimleri söylenen evliyaların ve mürşidim Gavs-ı Sâni Hz.lerinin ruhaniyetine hediye ettim kabul eyle’ der. Sonra, bütün evliyaların ve mürşidinin ruhaniyetini karşısında düşünerek, onlara hitaben:

    “Ey Allah’ın dostları, Resûlullah (s.a.v) Efendimize benim için istirhamda bulunun Allah (c.c) katında şefaatte bulunsun da, Allah (c.c) benim tövbemi ve ibadetlerimi kabul etsin” der.


    Seni çok Özledim Annem

  5. #15
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Arifler Yolunun Edepleri

    TÖVBE VE İNTİSAP

    7- Ölüm Rabıtası/Ölümü Düşünmek

    Bundan sonra nefse ölüm ve ölüm hâlleri düşündürülür. Ölümü düşünmekten gaye kalbi yumuşatmak, kalpten dünya sevgisini çıkararak nefsin ibret almasını temin etmek, ayrıca yaptığı ibadetlerde ihlas kazanmak ve tövbenin sabit kalmasını sağlamaktır.

    Kalbe ilahi muhabbetin ve mürşid sevgisinin gelmesi için, kalbin katılığının giderilmesi ve haram sevgilerden boşaltılması lazımdır. Bunu temin edecek en güzel sebeplerden birisi de, ölümü düşünerek kalbi uyandırmaktır. Herkes nefsini ölümle yüz yüze getirir ve şöyle düşünür:

    Sekerat hâli başladı. Ölümün kokusu geldi, dünyadan ayrılık alametleri gözüktü. Son nefesler veriliyor ve son anlar yaşanıyor. Azrail Aleyhisselam geldi ruhu almak için bekliyor. Şeytan son oyununu oynamak istiyor, imanı çalmak ve mümini meşgul etmek için çırpınıyor. Evlatlar, hanım ve akrabalar baş ucunda çaresizlik içinde ağlaşıyor, hiçbirisinden yardım gelmiyor. O anda mal-mülk fayda yerine sıkıntı veriyor. Bu en zor ve en mühim anda ölümün sahibi Yüce Allah’tan başka yönelecek kimse yoktur. Onun geniş rahmetinden başka da sığınılacak bir yer mevcut değildir. İşte o anda ilahi rahmetin tecellisiyle müjdeci melekler ve mürşid-i kâmilin ruhu Allahu Teala’nın izniyle yanına teşrif ederler. Sana iman üzere ölmen için yardım ederler, fayda verirler; o andaki yalnızlığını giderir, ızdırabını dindirirler.

    Bu zor anda mürşidinin Allah’ın lütuf ve izniyle ölüm anından haberdar olduğunu, kendisi için Allah’a yöneldiğini, ruhaniyetiyle o meclise teşrif ettiğini ve nurânî himmetleriyle Allah’ın rahmetini çekip şeytanı o meclisten defettiğini ve bu ilahi rahmetin desteği ile iman üzere öldüğünü düşünür.

    Teneşirde yıkanırken, kefene sarılırken, namazı kılınırken ve tek başına kabre konurken, kabirde sual meleklerine cevap verirken insana fayda verecek tek sermayenin Allah’ın bu rahmeti olduğunu, bu yolda en güzel arkadaşın salih ameller olduğunu düşünür. Hayattaki mümin kardeşlerinin ve özellikle ölene kadar hak yolda peşinden gittiği mürşidinin bu zor anlarda kendisine dua ve istiğfar ile destek verdiklerini düşünür. Zaten onlar, dünyada kendisi ile meşgul olmakta ve ona bir fayda vermeye çalışmaktadırlar.

    Mümine kabri dışında yapılan bütün dua, istiğfar ve hayırların faydası vardır. Onun için cenaze namazı kılınır, kabir başında dua ve istiğfar edilir, Kur’an okunur, göz yaşı dökülür. Bir müminin, samimi olarak Allah’a yönelip: “Ey Allah’ım şu kulunu bağışla” diye inlemesi ne büyük bir rahmet sebebidir. İşte mürid, böyle kardeşlerinin ve yardımcılarının olduğunu düşünüp sevinir.

    Asıl sevindiren ve bu sevincin sebeplerini halkeden Yüce Allah’tır. Bu iş, ilahi rahmetin bir tecelli şeklidir.

    Kul, ölüm rabıtası içinde ahiretin her anında ve durağında Allah için sevdikleri ve yaptıkları hariç, hiçbir şeyin kendisine fayda vermediğini düşünür, bütün bunları gönül gözüyle seyreder, sanki görmüş ve içine girmiş gibi korkup ibret almaya çalışır. Bu yolculukta tek sermayenin ve fayda verecek şeyin Allah’a iman, salih amel, O’nun için sevgi ve güzel ahlak olduğunu görür, nefsini onlara yöneltmeye, salihleri ve iyilikleri sevdirmeye çalışır .

    Kalp, kötü düşünce, sevgi ve dertlerden kurtulmadan içine ilahi feyiz ve muhabbet girmez. Bunun için Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimiz:



    “Ölümü çokça hatırlayın. Hiç şüphesiz ölümü hatırlamak, günahları temizler ve kalpten dünya sevgisini giderir.”20 Buyurmuştur.

    İşte bu ölüm rabıtası ile kalp dünya muhabbetinden arındırılır, içindeki boş düşünceler, kötü duygular dışarı atılır; kalp rahatlar. Sıra, bu boş kalbi Allah muhabbeti ile doldurmaya ve tatlandırmaya gelir. Bu da, yeryüzünde ilâhî muhabbetin ve feyzin taşıyıcısı olan Allah’ın dostu kâmil mürşidin kalbine kalbi bağlayıp oradaki nuru, muhabbeti ve feyzi çekmekle mümkün olur. Buna rabıta denir. Son vazife budur.


    Seni çok Özledim Annem

  6. #16
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Arifler Yolunun Edepleri

    TÖVBE VE İNTİSAP

    8- Mürşid Rabıtası/Mürşidi Düşünmek

    Rabıta, gönül yoluyla kalbe nur ve feyiz çekmektir. Kâmil mürşidin kalbi, yeryüzünde ilahi feyiz ve nur kabıdır. Gökten inen ilahi nur, onlar vasıtasıyla yer yüzünde nasibi olanlara yayılır. Bu kalbi Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle tanıtır:

    “Allahu Teala’nın yeryüzünde yaşayanlar içinde (feyiz ve nur) kapları vardır. Rabbinizin kapları salih kullarının kalpleridir. Bu kalplerin O’na en sevgili olanları, en yumuşak ve en ince olanlarıdır.”21

    Mürşid-i kâmil, Allahu Teala’nın yeryüzünde dostu ve halifesi olarak bu ilahi nuru ve feyzi taşıyan bir kalp sahibidir. Bu kalbe bağlanan kimseye, muhabbeti nisbetinde ilahi feyiz gelir. Mürşid, bu işte, güneşin aydınlığını yansıtan bir ayna görevi yapar. Kalbine inen ilahi nuru, feyzi ve sevgiyi, kendisine bağlanan kalbe yansıtır. Mürşid rabıtası şöyle yapılır:

    Mürid gözünü kapayıp âdap üzere/sağ kalçası üzere oturur. Mürşidini de karşısında heybetle oturuyor olarak hayal eder. Mürşidinin ilahi nurlarla parlayan cemalini hayalinde canlandırır. Onu gözünün önüne getirmeye ve ondaki nurdan nasiplenmeye çalışır. Bütün gönlü ve hayal gücü ile ona yönelir. Allahu Teala’nın nuru, yücelik makamını temsil eden gökten mürşidin üzerine inmekte ve ondan nasibi olanlara ulaşmaktadır. İşte yer yüzünde ilahi nurun dağıtım merkezi yapılan bu kalbe yönelmek ve ondan nasiplenmek rabıtadır.

    Mürid, mürşidin iki kaşı arasından çıkan bu ilahi nurun bembeyaz süt şeklinde ağız yoluyla vücuduna girip kalbine geldiğini, kalbindeki günah yaralarının onunla tedavi olduğunu ve kalbinden yayılarak bütün vücudunu sardığını düşünür. Bu nurun, onun kalbine nur banyosu yaptırdığını, içindeki manevi kirlerin temizlenerek başının üzerinden bir duman şeklinde çıktığını hayal eder. Bu şekilde 10-15 dakika devam eder. Sonra 25 defa estağfirullah diyerek gözünü açar, kalkar. Yatağına gider, yüzü kıbleye gelecek şekilde sağ tarafına yatar.

    Bu vazifeler sadece bir gece yapılır. Yapıldıktan sonra sabah güneş doğuncaya kadar bir şey yemez ve içmez, cima yapılmaz. Dünya kelamı konuşmaz. Evli olanlar, hanımlarından ayrı yatarlar. Ayrı yer ve yatak bulamayanlar, yorganlarını ayrı yapıp tek yatmış gibi olurlar. Adap yapıldığı gece, biraz uyuduktan sonra kalkıp namaz, zikir, dua gibi vazifeler yapılabilir. Mürşidi ile dilediği kadar konuşabilir.

    Eğer sabaha çıkılan gün teveccüh varsa, yeme-içme ve konuşma yasağı teveccühün bitimine kadar devam eder.

    Adab gecesi, ameliyat gecesidir. Ciddi bir ameliyattan çıkan kimse nasıl doktorun tavsiye ettiği şekilde kendi derdi ile meşgul olup, bütün varlığı ile acısına yöneliyorsa, mürid de hasta kalbine yönelip, oraya sıkıntı verecek her türlü, söz, hâl ve hareketten uzak durmalıdır. Aklı, fikri, hep kalbinde ve tövbesinde olmalıdır.

    Adab yapıldığı gece konuşulması yasaklanan dünya kelamı, bir ibadet, zikir, dua ve hayır sınıfına girmeyen sözlerdir.

    Bu vazifeler Ramazan ayında yapıldığında, o gece sahur yemeği yenebilir. Bu adabı bozmaz. Çünkü, sahur yemeği ibadet içindir, ibadet niyetiyle yenilip içilmiş olur. Kaza ve nafile oruç tutulduğu zaman gece vazife yapıldığında da sahur yemeği yenebilir.

    Hasta olup gece ilaç almak zorunda kalanlar ilaçlarını içebilirler. Bununla adap bozulmuş olmaz. Hastalık ve zaruret durumları gibi nedenlerle konuşmak zorunda olanlar, lazım olduğu kadar konuşurlar.

    Açlığa dayanamayıp ciddi rahatsız olanlar ve bu sebeple gaflete düşünler de yeme içme yapabilirler.

    Gece çalışmak zorunda olup adap yapmaya imkan bulamayanlar, adabı gündüz yaparlar. Ancak adabı yaptıktan sonra bir müddet (en az yarım saat) uyumak için uzanmak gerekir. Hiç uyku gelmese bile bu kadar uzanmak yeterlidir.

    Adap yapılan gece görülen güzel ve tabir gerektiren rüyalar mürşide anlatılır. Mürşide anlatmaya imkan bulamaz ise, mürşidin vekiline anlatabilir. Bu vazifelerin yapıldığı gece bir rüya görmek şart değildir. Sonra görülen her rüya tabir istemez. Herkes tabir bilmez. Vekilin bu konuda bir izni ve tecrübesi yoksa anlatılan rüyayı yorumlamak zorunda değildir. Gerekirse rüyayı mürşide ulaştırır, değilse “hayırlı olsun” diye dua ederek yoruma girmez. Rüya ile hemen amel edilmez. Mürşidi rüyayı yorumlayıp ona yeni bir vazife verirse, bu durumda da rüya ile değil, mürşidin emri ile amel edilmiş olur.

    Mürşidini inkar eden, onun hakkında şüpheye düşerek veya işlediği büyük günahlar yüzünden tarikattan düştüğünü zannederek vazifelerini terk eden, bir mazeret sebebiyle bir sene veya daha uzun süre mürşid ziyaretine gidemeyen veya büyük günah işleyen kimselerin intisaplarını yenilemeleri, mürşidden veya vekilinden tövbe alıp yeniden adap yapmaları gerekir.

    Yeni intisap ederek sekiz şartı yerine getirenlere hatme ve rabıta talimatı verilir, bunların yapılış şekli anlatılır.



    Seni çok Özledim Annem

  7. #17
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Arifler Yolunun Edepleri

    HATME-İ HÂCEGAN

    Hatme, cemaat ile toplu hâlde yapılan bir halka zikridir. Kur’an ve sünnette övülen ve teşvik edilen zikir çeşitlerinden birisidir.

    Kur’an-ı Hakim’de sabah akşam dua, ibadet ve zikir edenlerle beraber bulunmaya şöyle teşvik edilmiştir:

    “Resûlüm! Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını isteyerek dua (ibadet ve zikir) edenlerle birlikte bulunmaya candan sabret. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme.”22

    Bu ayet indiği zaman Resûlulah (s.a.v) Efendimiz, bu kimseleri araştırmak için mescide çıktı. Mescitte zikreden bir topluluk buldu. Bunlar elbiseleri eski fakir ve garip Müslümanlardı. Onları görünce hemen yanlarına oturdu ve: ”Ümmetim içinde benim kendileriyle birlikte olmamı emrettiği kimseleri yaratan Allah’a ham dolsun.” Buyurdu.23

    Bu ne büyük bir tevazu ve edep örneğidir. Elbette Allah Resûlü (s.a.v) Efendimiz, kendileriyle birlikte olması emredilen kimselerden her yönüyle üstündü. Fakat, Yüce Allah bu emirle önce onların oluşturduğu zikir meclisinin faziletini gösterdi. Sonra, Efendimizin (s.a.v) yüksek tevazusunu bize gösterip kendisini örnek almamızı istedi. Ayrıca Efendimizin (s.a.v) onların içlerinde bulunup kendilerini şereflendirmesi ve onlara feyiz vermesi için bu emri verdi.

    Bir rivayette, Efendimiz (s.a.v), mescitte zikredenlerin yanına gelerek: “Sizin üzerinize Allah’ın rahmetinin indiğini gördüm; ona sizinle ben de ortak olmak istiyorum.” Buyurdular ve halkaya oturdular.24

    Rasululah (s.a.v) Efendimiz, bir defasında:



    “Cennet bahçelerine uğradığınızda, oralardan çokça istifade edin.” buyurdu. Ashab-ı Kiram: “Cennet bahçeleri neresidir?” diye sorduklarında, Rasul-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz:
    “Zikir halkalarıdır.” buyurdu.25

    Yine Efendimiz (s.a.v), mescitte halka şeklinde toplanmış bir grup ashabının yanına uğradı. Onlara: “Burada ne yapıyorsunuz? “ diye sordu. Halkadakiler:

    “Allah’ı zikrediyoruz, bizi İslam’a ulaştırdığı ve ihsanlarda bulunduğu için O’na hamd ediyoruz.” Dediler. Efendimiz (s.a.v) onlara: “Allah için soruyorum, siz gerçekten bunun için mi oturdunuz?” diye sordu; Sahabeler:

    “Vallahi biz ancak bunun için oturduk.” dediler. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v):
    “Yanlış anlamayın, ben sizi suçlamak için yemin etmenizi istemedim. Ben sizin asıl niyetinizi öğrenmek ve size şu müjdeyi vermek için geldim. Bana Cibril geldi ve haber verdi ki: Allah sizinle melekleri yanında övünmektedir.”26

    Şu müjde de önemli:
    “Herhangi bir topluluk sırf Allah rızası için toplanıp Allah’ı zikrederse, görevli bir melek semadan onlara şöyle seslenir: “Günahlarınız affedilmiş olarak kalkın, hiç şüphesiz günahlarınız iyiliğe çevrildi.”27

    İşte halka şeklinde yapılan Hatme-i Hacegan da bu övülen zikir çeşitlerinden birisidir. Görüldüğü gibi halka hâlinde cemaatle zikir yapmak övülmüş fakat halkada ne okunacağı konusunda bir şey belirtilmemiştir. Bunun için, zikir sayılacak şeylerden ne okunsa zikir yapılmış ve bu müjdeye ulaşılmış olur. Hatmede okunan zikir ve dua çeşitleri de sünnet-i seniyyeden alınmıştır.

    Hatmeyi bugünkü usul üzere Abdulhâlik Gücdevani Hz.leri tertip etmiştir. “Hatm-i Hâcegân” diye de anılır. Hâcegân, ulu zatlar, efendiler, büyük hocalar demektir. Hatm-i Hâcegân büyük velilerin tertip, talim ve tatbik ettiği hatim demektir.

    Bu zikre hatim ve hatme denmesinin bir sebebi şudur: Bu yolun büyükleri müridleri ile bir meclis kurduklarında toplantıyı bu zikirle bitirirlerdi. Onlara has bir uygulama olarak bu zikre “Hatm-i Hâcegan” denmiştir.

    Bu zikirlere hatim denmesinin bir diğer sebebi, içinde okunan Fatiha ve İhlasların hatim sevabına denk olmasındandır. Çünkü Resûlullah (s.a.v) Efendimiz, ihlas sûresini üç defa okuyan kimsenin Kur’an’ı bir kere hatmetmiş gibi sevap elde edeceğini müjdelemiştir.28 Büyük hatmede toplam bin defa İhlas sûresi okunmaktadır. Bu da üç yüz otuz üç (333) Kur’an hatim sevabına denktir. Onun için büyükler bu zikre çok önem vermişlerdir. Öyle ki çok ciddi bir hastalık ve ağır yolculuk hâlleri hariç, bütün ömürleri boyunca bu zikri hiç aksatmamışlardır.

    Hatme Nakşibendî yolunun büyüklerinin tercih ve tatbik ettiği usul üzere yapılır. “Büyük Hatme” ve “Küçük Hatme” olmak üzere iki kısımdır.






    Seni çok Özledim Annem

  8. #18
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Arifler Yolunun Edepleri

    BÜYÜK HATME

    Cemaatte Elemneşrahleke sûresini bilen imam dahil 11 kişi varsa büyük hatme yapılır. 11 kişiden az olunca büyük hatme yapılmaz. Büyük hatme şu şekilde yapılır:

    Cemaat bir halka kurar. Hatmeyi yaptıracak kimse arkası kıbleye gelecek şekilde halkayı ortalayarak oturur. Taş dağıtıcı ise imamın karşısına oturur, sepetteki taşları yere boşaltır.

    Taş dağıtıcı önce 100 taştan 21 tanesini ayırıp imama verir. Geri kalan 79 taş, dağıtılmak üzere önünde yerde bekler. Ayrıca okunacak Fatihâlar için altı büyük taş ayrılır. Herkes adap üzere oturur. Gözler kapanır; huzurlu, sessiz ve edepli bir şekilde hatmenin başlaması beklenir. Gözler hatme bitene kadar açılmaz.

    İmam ‘estağfirullah’ diyerek hatmeyi başlatır. Herkes 25 defa estağfirullah der. Elemneşrahleke sûresini bilenler taş almak için sağ ellerini açıp beklerler. Taşları dağıtan görevli gözlerini açıp 79 taşı sepete koyar, imamın sağ tarafından başlayarak eli açık olanlara dağıtır. Dağıtılan taşların eşit sayıda olmasına dikkat eder. Cemaat kalabalık ise eli açık olanlara en az üçer taş dağıtır. Kalabalık değilse taşları eşit miktarda dağıtmaya çalışır. Kendilerine taş yetmeyenler ellerini indirirler, bir şey okumazlar.

    İmam “Fatiha-i şerife” diye ses verir. İmam dahil sağ taraftan yedi kişi Euzü besmele ile Fatiha okurlar. Fatiha okuyacakları belirlemek için taş dağıtıcı önünde hazır tuttuğu altı büyük taşı imamın sağındaki altı kişiye dağıtır, imama Fatiha taşı vermez, imam kendisi bir Fatiha okur. Taş dağıtıcısı Fatiha taşlarını tekrar toplayıp diğer taşlarla birlikte 10 büyük taşı imamın önüne sağ tarafına toplar.

    İmam “Salavat-ı şerife” diye ses verir. İmam ve cemaat ellerindeki taş adedi kadar salavat okurlar. Salavat “Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed” sözüdür. Her salavatla birlikte sağ ellerindeki bir taşı sol ellerine aktarırlar ve hepsi bitince tekrar sağa alıp yeni verilecek zikir komutunu beklerler.

    İmam elindeki 21 taştan bir kısmıyla salavat okuduktan sonra “Elemneşrahleke-i şerife” diye ses verir. Cemaat “eûzü-besmele” çekip ellerindeki taş kadar “Elemneşrahleke” sûresini okur. Sûreleri okurken başta bir kere “eûzü-besmele” çekilir; diğerlerinde sadece besmele okunur, bu yeterlidir. İhlas okurken de böyledir. Bu arada imam 21 salavatı bitirir ve bir miktar taş kendisine ayırarak kalanını taş dağıtıcıya verir. Taş dağıtıcı gözlerini açar, imamın verdiği taşları imamın sol tarafındakilere dağıtır. Taşları daha önce almayanlardan başlayarak yettiği kadar tek sayıda dağıtır.

    Taş dağıtan bu sevaptan mahrum kalmamak için, kendisine de taş ayırır. Eğer halka küçükse ve ortada oturanlar varsa, taş dağıtan önce imama göre sağ taraftan başlayarak sola doğru eşit miktarda taş dağıtır.

    Sonra imam “İhlas-ı şerife” diye ses verir. Herkes elindeki taş kadar besmele ile ihlas sûresini okur. İmam ihlas-ı şerife” diye on defa ses verir ve herkes elindeki taş adedince ihlas okur. Böylece toplam 1000 (bin) ihlas okunmuş olur..

    İmam tekrar “Fatiha-i şerife” diye ses verir. Bu defa imam hariç sol taraftan yedi kişi Fatiha okurlar. Fatiha okuyacakları belirlemek için taş dağıtıcı büyük taşlardan yedi taş alarak soldan yedi kişiye dağıtır ve tekrar geri toplayıp imamın önüne kor. Eline taş verilenler besmele çekip birer tane Fatiha okurlar, diğerleri bir şey okumazlar.

    İmam son kez “Salavat-ı şerife” diye ses verir. İmam ve cemaat ellerindeki taş adedi kadar salavat okurlar. Sonra, taş dağıtıcı gözlerini açar, imamdan başlayarak sağdan sola doğru taşları toplayıp oturur. İmam hatme duasını okur. Duanın peşinden bir sûre okur ve “estağfirullah” diye ses verir. Herkes 25 “estağfirullah” çeker ve gözlerini açar.

    Hatme ikindi namazından sonra yapılmışsa, duadan sonra “Nebe/Amme” sûresi, yatsı namazından sonra yapılmışsa “Mülk/ Tabareke” sûresi okunur. Bunları ezbere bilmeyenler “Elemneşrahleke” sûresini veya “Nasr/İzâcâe” sûresini okuyabilirler.


    Seni çok Özledim Annem

  9. #19
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Arifler Yolunun Edepleri

    KÜÇÜK HATME

    Büyük hatmede olduğu gibi halka kurulur. Cemaatın içinde Elemneşrahleke sûresini bilen imamla birlikte 11 kişi yoksa, küçük hatme yapılır. Küçük hatmede de 100 adet taş kullanılır. Ortada taş dağıtıcı olmayacağı için önce yüz taş cemaata eşit olarak imam tarafından dağıtılır. İmam ayrıca başta ve sonda okunacak yedi adet Fatiha’yı kimlerin okuyacağını önceden belirler. İlk yedi Fatiha’yı, imam dâhil sağ taraftan yedi kişi okur. İkinci yedi Fatiha’yı imam hariç solundaki yedi kişi okur. Dağıtım ona göre yapılır. Cemaat az olunca ikinci Fatiha imama da düşebilir. Sonra gözler yumulur.

    İmam “estağfirullah” diye ses verir. Herkes 25 defa estağfirullah çeker.

    İmam “Fatiha-i şerife” diye ses verir. imamla birlikte sağ taraftan tespit edilenler Euzü-Besmele çekip birer Fatiha okurlar.

    İmam “salavat-ı şerife” diye ses verir, imam ve cemaat ellerindeki taş adedi kadar salavat okurlar.

    İmam “Yâ Bâkî entel Bâkî” diye ses verir, herkes elindeki taş sayısı kadar bu zikri kendi duyacağı bir sesle söyler. Bu, beş defa tekrar edilir. Toplam 500 (beş yüz) defa okunmuş olur.

    İmam ikinci kez “Fatiha-i şerife” diye ses verir. Bu defa imamın sol tarafından tespit edilenler euzü-besmele çekip birer Fatiha okurlar.

    İmam son olarak “Salavat-ı şerife” diye ses verir. İmam ve cemaat ellerindeki taş adedi kadar salavat okurlar. İmam elindeki taşları önündeki taş sepetine koyar ve sağ tarafındaki kimsenin önüne uzatır. Herkes elindeki taşları gözünü açmadan taş sepetine koyarak sağ yanındakinin önüne sürer ve sonunda imamın önüne gelir. imam büyük hatmede olduğu gibi hatme duasın okur. Peşinden, tavsiye edilen sûrelerden birisini okuyup “estağfirullah” diye ses verir. Herkes 25 defa estağfirullah diyerek gözlerini açar.



    Seni çok Özledim Annem

  10. #20
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Arifler Yolunun Edepleri

    HATME İLE İLGİLİ EDEBLER

    Hatme için düzgün bir halka şeklinde oturulur.

    Estağfirullah dendikten sonra kalb huzurunu ve uyanıklığını temin etmek için başta kısa bir rabıta yapılır.

    Hatme başlayınca, bitinceye kadar gözler kapalı olur.

    Hatme sırasında gözleri açık olanları taş dağıtıcısı uyarır, gözlerini kapatmalarını söyler. Adap yapmamış kimse varsa, münasip bir lisanla dışarı çıkarır.

    Mürid, hatmeyi mürşidi yaptırıyormuş gibi dikkatli ve uyanık olmalı, ona göre niyetini ve davranışlarını kontrol etmeli, edep ve tevazu içinde oturmalıdır.

    Hatme, vird ve rabıta için dille yapılacak bir niyet yoktur. Ne yaptığını düşünerek, kalbini toplayıp “estağfirullah” ile başlamak, niyet yerine geçer. Bu yeterlidir.

    Hatmeyi yaptıranın farz namazını kılmış olması gerekir.

    Bulunduğu yerde cemaatle namaz kılınmışsa, hatmeden sonra namaz kılacak vakit varsa, namaz kıldığında hatmeye yetişemeyeceğini anlayan kimse, namaz kılmadan hatmeye girilebilir.

    Herkes mümkünse âdâp üzere oturur. Rahatsız olanlar, rahat ettikleri şekilde otururlar. Ayaklar ağrıdığında değiştirilebilir.

    Hatmede, bir mazeret yoksa, duvar, yastık gibi herhangi bir şeye yaslanmamalıdır.

    Hatmeyi yapanlar arasında duayı ezbere bilen yoksa, hatmeyi yaptıran, dua esnasında gözlerini açarak yüzünden okuyabilir, okumasını bitirince gözlerini kapatır. Ancak devamlı yüzünden okumaya alışmamalı, bu ruhsatı geçici bir süre için kullanmalı, hatme duasını ezberlemelidir.

    Namaz kılmasını ve hatmenin adabını bilen çocuklar hatmeye girebilir.

    Kadın-erkek karışık olarak hatme yapılamaz. Kadınlar ve erkekler kendi aralarında ayrı ayrı hatme yaparlar.

    İslam dinine göre birbirleriyle evlenmeleri haram olan kişiler,29 kendi aralarında hatme yapabilirler.

    Yeni intisap edenler, sekiz şartı yapmadan ve hatmenin nasıl yapılacağını öğrenmeden (talimatı almadan) hatmeye katılamazlar. Ancak daha önceden intisap etmiş fakat bu intisabını tekrarlamış olanlar, sekiz şart adabını yapmasalar da hatmeye girebilirler.

    Hatmeden sonra dua okunurken Resûlullah (s.a.v) Efendimizin ism-i şerifi geçince, kendi duyacağı kadar gizli bir sesle: “sallallahu aleyhi ve sellem=Allah’ın selamı onun üzerine olsun” denir. Ashabın ismi geçince: radıyallahu anhüm=Allah onlardan razı olsun, denir. Sadat-ı Kiramın ismi geçince: “Kaddesallahu sırrahu =Allah onun sırrını pak, makamını yüce etsin.” denir.

    Hatme halkasına, farklı kollardan da olsa, Nakşibendî olanlar katılabilir. Bu konudaki ölçü şudur: Adı ne olursa olsun açıklamasını daha önce verdiğimiz şekilde sekiz şartı yerine getiren ve kendi aralarında hatme yapan herkes -mürşidi farklı da olsa- hatmeye girebilir, diğerleri giremez. Kadirî, Mevlevî, Rufâî ve diğer tariklerden olanlar hatme halkamıza bu sekiz şartı yaptıktan ve hatme talimatı aldıktan sonra katılabilirler.

    Günde sadece bir kez büyük veya küçük hatme yapılabilir. Unutarak hatmeye katılır ve hatme esnasında daha önce hatme yapmış olduğunu hatırlarsa, hatmeden çıkar.

    Hatme iki vakitte yapılır. Birisi ikindi ile akşam arasıdır. Akşam namazına kadar hatme yapılabilir. Hatme yapmanın kerâhet vakti olmaz Diğeri yatsı namazının vaktidir. Yatsı namazının son vaktine kadar hatme yapılabilir.

    Hatmeye abdesti olmayanlar giremez. Hatme sırasında, hatme duası başlamadan önce abdesti bozulan, elinde taş varsa yanındaki kişilere birer ikişer dağıtarak hatmeden çıkar.

    Abdesti bozulduğu için hatmeyi terk eden kimse, abdest alıp hatme duası başlamadan yetişebilirse tekrar katılabilir. Ancak hatme duası başladıktan sonra hatmeye girmez. Dua kısmında hatmede bulunamayan kimseler hatmeyi yapmış sayılmaz.

    Bir de hatme duası okunurken abdesti bozulan kimse, -imam olsun veya olmasın- hatmeden çıkmaz, bitinceye kadar hatmede kalır.

    Hatmeyi yaptıran kişinin abdesti, duadan önce bozulursa, hatme yaptırmasını bilen biri devam ettirir. Hatme yaptırmasını bilen yoksa kendisi devam eder, hatmeyi tamamlar. Acil bir özrü meydana gelen, hatmeden çıkabilir.

    Hanımlar âdet hâllerinde hatmeye katılamazlar.

    Hatmenin ilk başlangıcına yetişemeyen kişi, hatme duası başlamamışsa halkaya sonradan katılabilir.

    Büyük hatmeye sonradan katılan kimse, taş dağıtanın arkasındaki safta boş bir yere oturur. Gözlerini kapatır, 25 estağfirullah’ çekerek hatmeye iştirak eder. Eline taş verilirse, okur; verilmezse, hatme duasına kadar rabıta ile kalp huzurunu temin etmeye ve inen feyizden istifade etmeye çalışır. Bu manevi rabıtadır. Mürşidinin huzurunda olduğunu düşünerek feyz almaktır. Akşam rabıtası gibi değildir.

    Küçük hatmeye, hatme başladıktan sonra gelen kimse, oturanlara eliyle işaret ederek açılmalarını sağlar ve halkaya oturur. Halkada genişleme imkanı yoksa, ortasına oturur. Gözlerin kapatır, 25 estağfirullah’ çekerek hatmeye iştirak eder. Halkadakilerin elinde fazla taş varsa, en aza üç tanesini kendisine ayırıp diğer üç taşı veya daha fazlasını yeni gelene verebilir. O da imanın işaret ettiği yerden okumaya devam eder. Ancak küçük hatmede Fatihalar daha önceden taksim edildiği için, sonradan gelen kimse, Fatiha okumaz.




    Seni çok Özledim Annem

Sayfa 2/9 İlkİlk 1234 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Nakşi Yolunun Altın Prensipleri
    By Mü$FiKuN in forum Sofilik Adabı
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06.08.09, 13:30
  2. Tasavvuf yolunun pusulası
    By Reyhani in forum Tasavvuf Yazıları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10.11.08, 09:19
  3. Mürşitler yolunun başka faydaları
    By SiLa in forum İslami Konular Ve Kaynaklar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.10.08, 20:14
  4. Sufiyyun yolunun zamanımızdaki gayesi
    By SiLa in forum İslami Konular Ve Kaynaklar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.10.08, 20:12
  5. Haccın edepleri...
    By BuRaK in forum Hac Rehberi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.06.08, 01:42

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •