Tedaviyi sabırla ve yılmadan sürdürün!


Psikolojik sorunlarla karşılaştığımızda olaya bakış açımıza yine “kadercilik” hâkimdir. Elbette her şey Allah'ın ezelî bilgisiyle olmaktadır. Ancak bizler dertlerimize yaklaşırken çoğu kez kendi sorumluluğumuzu gözardı ediyoruz.
Çocuğumuzun psikolojik sorunları mı var? Son zamanlarda huysuz, söz dinlemez, kötümser mi oldu? Sebebi basit. Biz her şeyi yaptık. Ne istediyse yerine getirdik. Daha ne istiyor? Bİzim zamanımızda bu imkânlar yoktu. Ne yapalım, imtihan oluyoruz. Kaderimiz bu.
Sorunlu olan annemiz veya babamız mı? Biz elimizden geleni yapmışızdır. Saygı ve sevgide kusur etmemişizdir. Ama artık son günlerde çok fazla alıngan ve çekilmez olmuşlardır.
Psikolojik sorunlarla karşılaştığımızda olaya bakış açımıza yine “kadercilik” hâkimdir. Elbette her şey Allah'ın ezelî bilgisiyle olmaktadır. Ancak bizler dertlerimize yaklaşırken çoğu kez kendi sorumluluğumuzu gözardı ediyoruz.
Eşimiz depresyona mı yakalandı? Herkes suçlu olabilir. Ama biz asla olamayız. Çünkü üzerimize düşeni fazlasıyla yapmışızdır. Gerçi bazı isteklerini yerine getirememiş, bazen geçim sıkıntısı çekmişizdir. Ama hayat şartları çok ağır. Hem filâncala-rın imkânı daha kısıtlı. Bak hiç problem yapıyorlar mı? Belki fazla zaman ayıramıyoruz, ama çok çalışmak zorundayız.
Bir arkadaşımız depresyona mı yakalandı? Hayret bir şey. Geçen gün gördük hiçbir şeyi yoktu. Fırtına gibi bir insandı. Çok mutlu, neşeli, girişken birisiydi. Üstelik bir sıkıntısı var idiyse bize niye açmadı? Şunun şurasında arkadaşız, içine atmasına gerek yoktu ki.

Psikolojik sorunlarla karşılaştığımızda olaya bakış açımıza yine “kadercilik” hâkimdir. Elbette her şey Allah'ın ezelî bilgisiyle olmaktadır. Ancak bizler dertlerimize yaklaşırken çoğu kez kendi sorumluluğumuzu gözardı ediyoruz.
Eşimiz depresyona mı yakalandı? Herkes suçlu olabilir. Ama biz asla olamayız. Çünkü üzerimize düşeni fazlasıyla yapmışızdır. Gerçi bazı isteklerini yerine getirememiş, bazen geçim sıkıntısı çekmişizdir. Ama hayat şartları çok ağır. Hem filâncala-rın imkânı daha kısıtlı. Bak hiç problem yapıyorlar mı? Belki fazla zaman ayıramıyoruz, ama çok çalışmak zorundayız.
Hepsi de yanlıştır bu bakış açılarının. Nerede bir sorun varsa, “Acaba benim sorumluluğum nedir?” diyenleri tenzih ederim. Ama psikolojik sorunlarla karşılaştığımızda genelde kendimizi hiç suçlamayız.
Oysa insan durup durduğu yerde depresyon geçirmez. Hiçbir sorun yokken bunalımlara düşmez. Mutlaka bulunduğu ortam, eğitim tarzı, ev içindeki konumu, hayattan beklentileri onun ruh dünyasını etkiliyor.
Bir çocuk düşünün. Sürekli fırça yiyor, aşağılanıyor, itiliyor, küçümseniyor. Bunun kendine güven duyması mümkün mü? Evde, okulda, işte devamlı baskı altında tutulan, paylanan, azarlanan bir insan mutlu olabilir mi?
Sorumluluğunuzu sorgulayın
Psikolojik sorunlarla karşılaştığımızda olaya bakış açımıza yine “kadercilik” hâkimdir. Elbette her şey Allah'ın ezelî bilgisiyle olmaktadır. Ancak bizler dertlerimize yaklaşırken çoğu kez kendi sorumluluğumuzu gözardı ediyoruz.
Eşimiz depresyona mı yakalandı? Herkes suçlu olabilir. Ama biz asla olamayız. Çünkü üzerimize düşeni fazlasıyla yapmışızdır. Gerçi bazı isteklerini yerine getirememiş, bazen geçim sıkıntısı çekmişizdir. Ama hayat şartları çok ağır. Hem filâncala-rın imkânı daha kısıtlı. Bak hiç problem yapıyorlar mı? Belki fazla zaman ayıramıyoruz, ama çok çalışmak zorundayız.
Hepsi de yanlıştır bu bakış açılarının. Nerede bir sorun varsa, “Acaba benim sorumluluğum nedir?” diyenleri tenzih ederim. Ama psikolojik sorunlarla karşılaştığımızda genelde kendimizi hiç suçlamayız.
Oysa insan durup durduğu yerde depresyon geçirmez. Hiçbir sorun yokken bunalımlara düşmez. Mutlaka bulunduğu ortam, eğitim tarzı, ev içindeki konumu, hayattan beklentileri onun ruh dünyasını etkiliyor.
Eşinin kendisine değer ve önem vermediğini, yeterince zaman ayırmadığını, sevilmediğini, başaramadığını düşünen, eşi tarafından hiç yüreklendirilmeyen, istekleri hep yüksek sesle reddedilen bir hanım veya bey depresyona düşüyorsa buna şaşırmamak gerek.
Bunları yazarken herkes kendisini adamakıllı kötülesin, kendisini aşağılasın, suçlasın demek istemiyorum. Çünkü psikolojik sorunların yüzlerce sebebi var. Önemli olan, bizim payımızı keşfedip düzeltebilmek. Elimizde olmayan faktörleri de iyi tanıyıp onların olumsuz etkisini azaltmak, mümkünse yok etmek.
Hepimiz bazı gerçekleri zamanla öğreniyoruz. Çünkü yaşadığımız çağda, zehir serbest, panzehir demir parmaklıklar arkasında hapis. Son bir asırdır bin yılda şekillenen ve yerleşen toplum yapımız değişti. Taşlar yerinden oynadı ve daha iyisi yerine konamadı. Yepyeni sorunlarla tanıştık. Bu yüzden bazen düşe kalka gidiyoruz. Ama olsun. Eğer iyi niyetle sorunların üzerine gidiyor ve sorumluluğumuzu bilip düzeltebiliyorsak, başarı budur. Kötü olan, hatada ısrar etmektir.

Psikolojik sorunun kökeninde yatan temel sebep, “mutsuzluk"tur. Bir insan kendinden, çevresinden, bulunduğu ortamdan, ailesinden, işinden, eşinden memnun değilse mutlu olamaz. Arayışlar içinde olmayan, kendi dünyasında mutlu ve mutmain bir insan, neden psikolojik sorun yaşasın?
İşte eğer kendimiz veya yakınlarımızdan birisi psikolojik problem geçiriyorsa, ilk yapılacak olan budur: Onu mutsuz eden nedir ya da nelerdir?
Derdiniz mutlaka bitecek
Bunu farketmek zor değildir. Sürekli sohbetler, diyaloglar, onun nelerden rahatsız olduğunu ortaya koyacaktır. Söz gelişi, bazı ev hanımları, eşinin işi gereği sürekli geç geldiğinden şikâyetçiler. Erkek bunu aşmak için bir şeyler yapamaz mı? En azından eşinin her isteğini yerine getiremeyen kimse, bunun gerçek sebebini bütün açık kalpliliğiyle anlatamaz mı?
İlgilenemediğimiz çocuğumuzu tamamen ihmal etmek yerine az da olsa her gün konuşamaz mıyız? Ya da onun gönlünü fethedecek sözler söyleyemez miyiz? Önemli olan çok konuşmak değil, onu memnun etmektir. Bazen sevgi ve şefkat dolu bir cümle, bir kitap kadar onu mutlu edebilir.
Psikolojik tedavide çevrenin işi çok zordur. Sabırla, bu yorucu tedavi sürecini sonuna kadar götürmek gerekir. Belki bazen dert bitti sanılacak, ama ara sıra tekrar ortaya çıkacaktır. Önemli olan, bu derdin bir gün mutlaka biteceğine kesin olarak inanmaktır. Hastaya verebileceğimiz en değerli şey, içtenlik, sevgi ve şefkattir. Ama hiçbir zaman yılmadan, artık yeter demeden, bu da çok oldu artık, bizi parmağında oynatıyor diye düşünmeden sevgi, ilgi ve şefkat vermek.
Depresyonu tanımak ve tedavi sürecinde doğru tavır alabilmek için kitap okumayı ihmal etmemeliyiz. Söz gelişi, Florence Littauer'in “Depresyonu Yenmek-Kara Bulutları Dağıtın” kitabı okunabilir. Sistem Yayıncılık tarafından yayınlanan bu kitapta depresyonun tanımı ve çözüm süreci anlatılıyor. Yazar, kendi gözlemlerini ve örnek olayları da ele aldığı için ilginç ve etkili.
Psikiyatrik hastalıkların tedavi süreci uzadığı için bazı hastalar veya yakınları, “İlâcın da bir faydası yok. Aylardır kullanıyorum, hiçbir şey değişmiyor” diyerek kendi istekleriyle ilâç kullanımını kesiyorlar. Oysa bu büyük yanlış. Çünkü bu ilâçları doğru tavırlarla birlikte uzun süre sürdürmek gerekir ki, iyi sonuç alınabilsin. Bazen bu süreç, 3-4 seneyi alabilir. Her zaman yapılacak şey, sabırla, yılmadan, Allah'tan ümit kesmeden tedaviyi sürdürmek olmalıdır. Merak etmeyin. Kesinlikle zafere ulaşacaksınız.