2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Aile saadetinin anahtarı...

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 11.128, Level: 69
    Points: 11.128, Level: 69
    Level completed: 70%,
    Points required for next Level: 122
    Level completed: 70%, Points required for next Level: 122
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Hafız_emre - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    KONYA
    Mesajlar
    904
    Points
    11.128
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Aile saadetinin anahtarı...

    Aile saadetinin anahtarı...


    Aile ve yuvanın saadet kaynağı olması için; mümin evliliğe her şeyden önce ibadet nazarıyla bakar. Şöyle ki: Rabbi’nin haklarında “Onlar ki, ey Rabbimiz derler. Bize zevcelerimizden ve nesillerimizden gözbebeğimiz olacak (salih insanlar) ihsan et. Bizi takva sahiplerine rehber kıl” (Furkan, 74) buyurduğu övülmüş kullardan olmak için evlenir. Onlar, Peygamberimiz’in (s.a.v) “Evlenin, çoğalın” (Beyhaki) tavsiyesinin bir gereği olarak yuva kurar. “Evlenen dininin yarısını koruma altına almıştır. Diğer yarısı için de ALLAH’tan korksun” (Ahmed b. Hanbel) hadis-i şerifi mucibince evlenir. Yani evlenip yuva kurmayı Rabbi’nin rızasına bir yol, bir vesile olarak algılar.

    Bu niyetle yola çıkan mümin şunu unutmamalı ki, eş seçimi kişinin kendi iradesiyledir. Ama bizim irademizi kuşatan bir de mutlak irade vardır. Doğduğumuz ülke, ebeveynimizden devraldığımız özellikler vs. bu külli iradenin birer tezahürüdür. Yani bizim dışımızda seçimimizi etkileyen büyük etkenler de var. Dolayısıyla mümin, yaşadığı aile hayatında kendi nefsi arzularına göre karar vermeden önce ilahi programın cilvelerini arar, içinde bulunduğu durumdan kendi manevi hayatı için ibretler çıkarır. Çünkü “kader” ve “kısmet”e inanır.

    Mümin eşine sadıktır. Eşinde hoşuna gitmeyen bazı haller olsa da sadıktır. Peygamberi’nin, “Zevcenizden herhangi bir fenalık görürseniz ondan nefret etmeyiniz. O zaman ona daha başka, daha güzel, daha iyi sözler söyleyiniz” tavsiyesine uyar. Kalbi eşinden soğumuşsa da, “Onlara hoşça, güzelce muamele edin. Şayet onlardan nefret edecek olursanız (tahammül edin.) Belki ALLAH, sizin nefret ettiğiniz şeyi büyük hayırlarla donatmıştır.” (Nisa, 18) ilahi emri doğrultusunda hareket eder.

    Mümin bilir ki, Rabbi’nin onun elinin altına verdiği her şey bir emanet ve sınanma vesilesidir. O sebeple kendi haklarını da, emanetlerin haklarını da öğrenir ve gözetir. ALLAH Rasulü’nün şu sözünü rehber edinmiştir: “Her biriniz eli altındakilerden sorumludur. Erkek, karısından ve çocuklarından sorumludur. Onların sorumluluğu erkeğin boynundadır. Kadın da kocasından ve çocuklarından sorumludur.” (Buhari) Bu anlayış neticesinde karı-koca dinimizin öngördüğü vazifeleri ibadet niyetiyle yerine getirir. Nefislerine ağır gelse de, kul kıymet bilmese de, karşılığını Rabbi’nin mutlaka vereceğini bilir. İşte bu sebeple, Müslüman ailelerde ihmal ve boş vermişlikten kaynaklanan çözülmeler kolay kolay yaşanmaz.

    Huzur ve mutluluğun yeri kalptir.

    Mümin erkekler ve hanımlar, huzur ve mutluluğun yerinin kalp olduğunu; birtakım manevi rahatsızlıklarla malul insanın hiçbir şeyle, hiçbir kimseyle tatmin bulamayacağını bilir. Kalp, Rasulullah Efendimiz’in (s.a.v) bildirdiğine göre ALLAH’ın iki kudret parmağı arasındadır. ALLAH, kalbi dilediği yöne çevirendir. Bundan dolayı Efendimiz (s.a.v) ALLAH’a yakınlaşmak için çaba göstermemizi ve şöyle dua etmemizi tavsiye ediyor: “Ey kalpleri evirip çeviren ALLAHım! Kalbimi dinin üzere sabit kıl!” (Tirmizi) “ALLAHım! Kalbimi sana itaat üzere sabit kıl!” (Ahmed b. Hanbel)

    Aileyi bir arada tutan hamur sevgidir.

    Ailenin temelini, yani eşleri bir arada tutan hamur sevgidir. Sevgi ise kalptedir. Sevgi de, kalp de manevidir ve insan gücü kullanılarak müdahale edilemez. İşte müminler, sevginin de kalplerin de sahibi olana, kendisinden başka hiç kimseye kalplere müdahale etme hakkı tanımayan ALLAH’a kulak verir ve O’na yönelir ki kalpler düzelsin.

    Kalpleri, gönülleri kudreti altında tutan ALLAH, bu yönelişin ve neticede huzura kavuşmanın yolunu tarif ediyor: “Dikkat ediniz!.. Kalpler sadece ALLAH’ın zikri ile huzur bulur.” (Ra’d, 28) ALLAH’ın zikrinden maksat O’ndan gafil olmamaktır. Her halimizde, her şeyi O’nun yarattığını, her yerde O’nun kontrolünde olduğumuzu düşünebilmektir. İnsan ALLAH’ı zikrettikçe, ALLAH da kulunu zikreder. (Bakara, 152) ALLAH’ın kulunu zikretmesi, ona ikram etmesi, acıması, onu rahatlatması, kalbine rahatlık vermesi demektir.

    Aile hayatında olduğu gibi hayatın diğer bütün alanlarında huzura ulaşmanın başka bir çaresi, başka bir adresi gerçekten yoktur. Hayatını ALLAH’ın koyduğu ölçüler dahilinde sürdürdüğü halde bazı çözümsüz gibi gözüken sıkıntılara maruz kalınabilir. Bu durumda bir hak dostunun rehberliğine müracaat etmek gerekir. Böyle kimseler hallerini onların kılavuzluğuna iletirler. Kendilerini ve çocuklarını perişan etmeyecek en makul çözüme ulaşırlar. İlahi ölçülere uyulduğu sürece aile; huzur ve mutluluğun kaynağı, güçlü toplumsal bünyenin temeli olmuştur.


    S.Muhammed Saki Erol
    Semerkand Aile Dergisi - Mart/2008

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.391, Level: 61
    Points: 8.391, Level: 61
    Level completed: 81%,
    Points required for next Level: 59
    Level completed: 81%, Points required for next Level: 59
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    incifiliz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    783
    Points
    8.391
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart

    emeğine sağlık tşk ederim
    http://www.kevserdenizi.net/forum/

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •