339-.......(Burada iki senedle gelen hadîste) Abdullah ibn Umer(R) şöyle demiştir: Peygamber (S), Hâlid ibnu'l-Velîd'i (üçyüzelli kisilik bir kuvvetle) Cezîme oğulları'na gönderdi, Hâlid onları İslâm'a da'vet etti. Fakat onlar "biz İslâm'a girdik" demesini beceremediler de bunun yerine "Saba'nâ, saba'nâ" (yânî: Şirkten çıktık, şirkten çık*tık) demeğe başlamışlardı. Bunun üzerine Hâlid, bunlardan bir kıs*mını öldürmeye, bir kısmını da esîr almaya başladı. Bizden seriyyede bulunan herbir askere kendi esirini verdi. Nihayet bir gün geldi ki, Hâ*lid, herkesin kendi esirini öldürmesini emretti. Ben:
— Vallahi esirimi öldürmem, (Muhacir ve Ensâr) arkadaşlarım*dan hiçbirisi de esîrini öldürmeyecektir, dedim.
(Suleym oğulları ise esirlerini öldürmüşlerdi.) Sefer sonunda Pey-gamber'in huzuruna geldiğimizde bu olanı kendisine zikrettik. Bunu duyunca Peygamber (S) elini kaldırdı da iki kerre:
— "Yâ Allah! Ben, Hâlid"in yaptığı bu işten Sana sığınırım!" di*ye duâ etti