270-.......Saîd ibn Ebî Hilâl şöyle demiştir: Ve bana Nâfi' ha*ber verdi; ona da İbn Umer, Mûte günü Ca'fer'i öldürülmüş hâlde gördüğünü bildirip, şöyle haber vermiştir: Ben Ca'fer'in vücûdundasüngü ve kılıç darbesi olarak elli yara saydım. Bu elli yaradan hiçbi*risi arkasında değildi.

271-.......Abdullah ibn Umer (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S)Mûte gazvesinde Zeyd ibn Hârise'yi kumandan ta'yîn etti de:
— "Eğer Zeyd öldürülürse Ca'fer komutandır. Ca'fer de öldü-rülürse Abdullah ibn Revana komutandır" buyurdu.
Abdullah ibn Umer: Bu gazvede ben de mücâhidler içinde bu*lundum. Biz Ca'fer ibn Ebî Tâlib'i (şehîd edildikten sonra) aradık da, onu şehîdler arasında bulduk. Onun bedeninde doksan küsur sün*gü ve ok yarası tesbît ettik.

272-.......Bize Hammâd ibn Zeyd, Eyyûb'dan; o da Humeydibn Hilâl'den; o da Enes(R)'ten şöyle tahdîs etti: Peygamber (S) Zeyd'-in, Ca'fer'in ve Abdullah ibn Revâha'nın şehîd edildiklerim, insan*lara onların haberleri gelmeden önce bildirdi. Peygamber:
— "Zeyd sancağı eline aldı, vuruldu. Sonra Ca'fer aldı, odavu-rulup şehîd oldu. Sonra bayrağı İbnu Revâha aldı, o da vurulup şe*hîd oldu" buyurdu.
Peygamber bunları bildirirken iki gözü yaş döküyordu. Sonra Peygamber:
— "Nihayet sancağı Allah'ın kılıçlarından bir kılıç (olan Hâlid ibn Velîd) aldı; neticede Allah mücâhidlere fethi müyesser kıldı" bu*yurdu.

273-.......Ben Yahya ibn Saîd el-Ensârî'den işittim, o şöyle de*di: Bana Abdurrahmân ibn Saîd'in kızı Amre haber verip şöyle dedi: Ben Âişe(R)'den işittim, şöyle diyordu: Zeyd ibnu Hârise'nin Ca'fer ibn Ebî Tâlib'in ve Abdullah ibn Revâha'nın öldürüldükleri haberi geldiği zaman Rasûlullah (S) mescidde oturdu, kendisinde hüzün ve keder biliniyordu.
Âişe devamla dedi ki: Ben de kapının Rasûlullah'ın görüleceği bir aralığından kendisine bakıyordum. Bu sırada Rasûlullah'a birisi geldi ve:
— Ey Rasûlallah! Ca'fer'in kadınları... dedi ve onların ağlama*larını zikretti.
Rasûlullah da o kimseye, kadınları çığlıkla ağlamaktan nehyet-mesini emretti.
Râvî dedi ki: O adam gitti, sonra ikinci defa geldi ve:
— Ben kadınları nehyettîm, dedi de, onların kendisine itaat et*mediklerini zikretti.
Râvî dedi ki: Rasûlullah yine kadınları men' edin diye buyurdu. O zât yine gitti, sonra geldi de:
— Vallah kadınlar bize galebe ettiler, dedi. Âişe: Rasûlullah o adama:
— "Bu kadınların ağızlarına toprak saç!" buyurdu. Âişe dedi ki: Ben o adama:
— Allah senin burnunu topraklasın (zelîl etsin)! Vallahi sen ne sana verdiği emri yerine getirdin, ne de Rasûlullah'ı bulunduğu me*şakkati ve hüznü içinde kendi hâline bıraktın! diye çıkıştım.

274-.......Âmir eş-Şa'bî şöyle demiştir: Abdullah ibn Umer, Cafer'in oğlu Abdullah'a rastlayıp selâm verdiği zaman:
— Selâm sana ey iki kanatlının oğlu! Derdi .

275-.......Ebû Hazım şöyle demiştir: Ben Hâlid ibnu'l-Velîd'denişittim, şöyle diyordu: Yemîn ederim ki, Mûte harbi gününde elimde dokuz kılıç kırıldı. Yalnız elimde Yemen'e mensûb ağzı enli bîr kılıç kırılmayıp dayandı .

276-.......Hâlid ibnu'l-Velîd'den işittim, o şöyle diyordu: Ye*mîn ederim ki, Mûte gazvesi gününde elimde dokuz kılıç kırıldı ve elimde yalnız Yemen'e mensûb ağzı enli bir kılıç dayandı.

277-.......en-Nu'mân ibn Beşîr (R) şöyle demiştir: Abdullah ibnuRevâha bir hastalığı sırasında bayıldı da kizkardeşi ve en-Nu'mân ibn Beşîr'in anası olan Amre, onu öldü sanarak: "Vah benim dağım da*yanağım! Vah şuyum, vah buyum!" diye, İbn Revâha'nın birtakım vasıflarını sayarak ağlamaya başladı. İbn Revâha o baygınlıktan ay*rıldığı zaman kizkardeşi Amre'ye:
— Sen benim hakkımda birşey söyledikçe (bir melek tarafından) bana: Sen böyle misin? denildi, dedi (de ağlamasını nehyetti).

278-.......en-Nu'mân ibn Beşîr (R): Abdullah ibn Revâha ba*yıldı, deyip geçen kadîsi söyledi. Bunda şunu ziyâde etti: Abdullah ibn Revâha (Mûte gazvesinde) öldüğü zaman kizkardeşi Amre ona ağlamadı