Bu, Mureysf gazvesidir. İbn İshâk: Bu, altıncı senede yapıldı, demiştir. Mûsâ ibn Ukbe ise, dördüncü senededir, demiştir. en-Nu*mân ibn Beşîr, ez-Zuhrî'den: Ifk hadîsi el-Mureysf gazvesinde oldu, demiştir .

168-.......Abdullah ibnu Muhayrîz şöyle demiştir: Ben mesci*de girdim, orada Ebû Saîd el-Hudrî'yi gördüm, onun yanma otur*dum da ona azl mes'elesini sordum. Ebû Saîd şöyle cevâb verdi:
— Biz Musta'lık oğulları gazvesinde Rasûlullah ile sefere çıktık. Neticede Arab esirlerinden birçok kadın esirlere kavuştuk. O günlerde kadınlara karşı arzumuz artmış ve bekârlık bizlere çok şiddetli olmuş*tu. (Esîr kadınlara yaklaşmak, fakat çocuk yapmamak için) azl et*meyi düşünüp, azletmek istiyorduk. Ancak Rasûlullah aramızda iken (bunun hükmünü) O'na sormadan nasıl azl ederiz? dedik de, bu meseleyi Rasûlullah'tan sorduk. Rasûlullah (S):
— "Bu fiili yapmamanız, üzerinize vâcib değildir -yâhud: Bunu yapmanızda üzerinize bir be's yoktur-. Allah'ın ilminde kıyamet gününe kadar meydana gelecek olan her canlı nefis, muhakkak dünyâya gelecektir" buyurdu .

169-.......Câbir ibn Abdillah (R) şöyle demiştir: Bizler Rasûlullah'ın beraberinde Necd gazvesine gittik. Rasûlullah büyük büyük ağaçları çok olan bir vâdî içinde iken kendisine gün ortasının şiddetli sıcağı erişti. Rasûlullah bir ağacın altına indi, gölgesinde gölgelendi, kılıcını da o ağaca astı. Sefer halkı da gölgelenmek üzere ağaçlık içinde dağıldılar. Bizler bu şekilde serinlediğimiz sırada birden Rasûlullah bizleri çağırdı. Bizler hemen yanına geldik ve Rasûlullah'm önünde oturan bir bedevî ile karşılaştık. Rasûlullah (S):
— "Ben uyurken bu bedevî Arab bana gelmiş, kılıcımı alarak kınından çekmiş. Bu sırada ben uyandım. Kılıcımı kınından çıkar*mış, baş ucumda dikiliyordu. Bana:
— Şimdi seni benden kim kurtarır? dedi. Ben:
— Allah kurtarır, dedim.
O kılıcı kınına soktu, sonra da oturdu. İşte o zât, budur" buyurdu.
Câbir: Rasûlullah o bedeviyi cezalandırmadı, demiştir